Loading...

ATATÜRK'ÇÜ DÜŞÜNCE








turkey

donen dunya dunya Dünya animasyonları Gif - E-Mail Gifleri


İRFAN GEZER  

                              ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE 
                                                                                        
   
Çağdaş uygarlık yörüngesine girişimiz,uygar toplumlar içinde onurlu yerimizi almamız,
ancak Atatürk'ün kimliğinde açılan yeni bir açılış yolunun görülebilmesi ile mümkün ol
muştur.Atatürk,uygarlığın 20. Yüz yıldaki değerlerine,akıl ve bilim metoduyla ulaşıp,bilgi
 süzgecinden de geçirip,Türkiye’nin koşullarına,Türk ulusunun isteklerine göre değerlen
direrek belirlediği fikir ve düşüncelerini ,davranışlara ev eylemlere dönüştürerek ,büyük
 başarılara ulaşmıştır.

Click for the original image
 
    Atatürkçülüğün tek bir tanımı yoktur.Şimdiye kadar bir çok tanımı yapılmıştır.Bunun ne
deni onun devlet hayatına,fikir hayatına ve ekonomik hayata ilişkin fikir ve düşüncelerinin
geniş kapsamlı ve devamlı gelişmeye açık olması,bundan dolayı da birkaç cümle ile ifade
etme güçlülüğünün bulunmasıdır.
Click for the original image 
     Atatürkçülük bir çağdaşlama;sürekli geleceğe bir akış, bir gelişme ve yürüyüştür.Daima ileriye,daimadoğruya,daima faydalıya ,daima verimliğe vegüzele yöneliştir.Batı uygarlığına
 ulaşma,hatta üzerine çıkma çabasının bayraklaşmış adı olan Atatürkçülük;Atatürk ilkelerini
ve devrimlerini noksansız ve doğru olarak öğrenmek,bunları bir bütün halinde özümsemek
 ve ülkemizde sürekli uygulanmasını sağlamak,her ne pahasına olursa olsun sonsuza dek ko
rumak ve yaşatmaktır.Yurdunu ve ulusunu canından çok sevmektir.Milli şuur ve bilince ulaş
mış olarak diline ,bayrağına ve tarihine sahip çıkarak Türk Milletine mensup olmanın mutlu
luğunu duymak,O'nun şerefli ve tam bağımsız yaşaması için her türlü fedakar davranışı gös
termektir.Milli egemenlikten ve özgürlükten yana ,ilerici ve barışcı olmak,sosyal adaletin gerçekleşmesinde devleti görevli saymaktır.

    Hukukun üstünlüğüne inanmaktır.Milletçe,sosyal,ekonomik,kültürel ve manevi olarak kalkınmış,dengeli ve adaletli bir toplum ülküsü gütmek, bunun için de gücünü gerçekçi,
atılımcı ve sürekli oluşumdan almaktır.Her çeşit sömürünün karşısında olmak,şahsi ve siyasi
çıkarların millet vememleket çıkarlarının üstünde görmemek ve düşünmemektir.En önemlisi
de bu düşünceler doğrultusunda tutarlı davranışlar gösterebilmektir.
 
     Atatürkçü düşünce yalnız yirminci yüz yılın değil gelecek yüz yılların da düşüncesidir.
Çünkü Türk inkılabının ne bir yaşı,ne de belli bir süresi yoktur.Her ilkesi medeniyete akan ,
bir nehir misali akış halindedir.Atatürk'te:''Yenilik vadisinde duracak değiliz.Dünya müthiş
bir cereyanla ilerliyor.Biz bu ahengin dışında kalabilirmiyiz?'',’'Doktrin istemem,donar kalırız.
Biz yürüyüş halindeyiz:''demiştir.
 
     Onun için Atatürk tarafından Atatürkçülüğün sınırları değil, akış yönü ve hedefi belirlenmiş
tir.Zaten akış halinde olan ,kendini sürekli yeni gelişmelere göre yenileyen fikirleri bir kalıp içi
ne sokmak mümkün değildir.Bundan dolayı Atatürkçülüğü, devri geçmiş bir düşünce ,işlevini tamamlamış bir ideal olarak göremeyiz,gördügümüz an ise Atatürkçülükten uzaklaşmış oluruz.

  16. yüz yıldan sonra,Avrupa toplumlarınca geliştirilerek dünyanın pek çok yerine yayılan ve uygulanan düşünceler Atatürk ilkelerine kaynak oluşturmuş ve Türkiye coğrafyasında ,kurtuluş savaşının koşulları içinde de yeşermişlerdir.Osmanlının çağdaş uygarlığa entekre olamamasının yarattığı ortamda, önce Atatürk'ün kafasında oluşmaya başlamış,Ulusal Kurtuluş Savaşımız sırasında da belirgin bir şekilde ortaya çıkmıştır. 1919'da Milliyetçilik,1920'de Halkçılık,1923 de Cumhuriyetçilik,1924 de Laiklik,1931 de Devletçilik,1931 de İnkilapçılık doğmuştur. Milliyetçi ve cumhuriyetçi temellerden bir çağdaş devlete ve topluma gitmek amaçlanmıştır. Cumhuriyet Halk Partisinin ilk tüzüğünde; ''Cumhuriyetçilik,Halkçılık ve Milliyetçilik'' ilkelerine yer verilmiş yine partinin 1931 'de ki 3. Kurultayında da ''Laiklik,Devletçilik ve İnkılapçılık''ilkeleri partinin tüzüğüne eklenmiştir. Atatürk'ün bu düşünceleri ilk başlarda açık seçik tanımlanmış olmamasına karşın ,büyük ölçüde ,Atatürk'ün özel çabaları sonucu 1919-1927 arası eyleme dönüşmüş,1919-1938 arası da kurumlaştırılmış ve geliştirilmiştir.Bu altı ilke 1937'de de 1924 Anayasasında yer almış ve devlet ideolojisi olarak kabul edilmiştir.
 
    Bu ideolojinin özü,Batı uygarlığını yalnız tekniği ile değil,bütün sosyal kurumları ve yaşayışı ile,Türk toplumun kabul etmesi ve kafa(zihniyet) değiştirmesidir.Bu idealin gerçekleşebilmesi için ,laiklik disiplini altına girmek de şarttır.Atatürk ,Türkiye’nin kurtuluşunu ,bu özün korunmasına ve asla dokunulmamasına bağlamıştır.
Batılı bilim adamları ve politikacılar Atatürk'ün önderliğinde başarılan Türk İnkılabının düşünce sistemine Kemalizm dediler.1928 yılına kadar Türk yazarlar da bu sözcüğü kullandılar.Daha sonraki yıllarda aynı anlamı vererek Atatürkçülük kullanılmaya başlandı.1929' dil uzmanı Ahmet Cevat yayınladığı ''Mühit''dergisinde''Kemalizm''deyimini ilk kez kullanmıştır.1935 yılında CHP izlencesinde Atatürkçülük ''Kemalizm'' olarak tanımlanmıştır.
 
      İlkeleri oluşturan fikir ve düşünceler;Evrensel boyutlu,Türk milletini milli bilincine ve tarihine dayanan,akıl ve bilimi rehber edinen,millet egemenliğini,demokrasiyi ,vicdan ve düşünce özgürlüğünü gerçekleştiren bir ortam hazırlayan,tam bağımsızlığı ,yurtta ve dünyada barış ve mutluluğu hedefleyen,milli birlik ve beraberliğe önem veren,millete ve insanlığa hizmet etmenin en büyük mutluluk olduğuna inanan ,sürekli yenileşmeyi öngören,yeni gelişmeleri ön görürken,yeni gereksinimlere de uyum gösteren ,bundan dolayı da katı bir öğretiye dayanmayan,etkin bir düşünce ve eylem birliği öngören,çok sağlam ,tutarlı ve kalıcı özelliklere sahiptir.
 Click for the original image
     Atatürk ilkeleri sağlıklı bir canlının organları gibi tam uyum içindedir. Aralarında son derece hassas bir denge mevcuttur.Birbirinden ayrılmaz bir bütündür.Biri diğerinin devamı ve zorunlu sonucudur.Olimpiyat halkaları gibi birbirine bağlıdırlar.Ayrı ayrı değerlendirilemezler.Cumhuriyetçilik olmadan milliyetçilik anlaşılamayacağı gibi;cumhuriyetçilik ve milliyetçilik olmadan da halkçılık açıklanamaz.Cumhuriyet hepsinin anasıdır.Laiklik ise bu sistemin can damarıdır.İnkılapçılık da bunların devamlılığını sağlar.Bazı kişiler kendi kişisel ideolojilerine göre bir takım ilkeleri temel ilke saymış,diğerlerini yok farzetmişlerdir.''Olmazsa da olur''bakışıyla bazı ilkeler dikkate alınmayınca,Atatürkçülükle hiçbir ilgisi olmayan çarpık ve yanlış yorumlar ortaya çıkmıştır.Birileri Mustafa Kemal'i milli savaş döneminde söylediği bir kaç sözü tanık göstererek Atatürkçülük anti -emperyalizm demektir.,diyor.Bir başkası kurtuluştan sonra kapitülasyon artığı yabancı şirketlerin devletleştirilmiş olmasını öne sürerek Atatürkçülük kapitalizme karşı savaş demektir.,diye yorumluyor.Bir başkası çıkıyor ,bütün öteki devrimleri bir yana iterek Atatürkçülüğün özeti milli egemenliktir diye kesip atıyor..Ya da Ata'nın tarih tezini bayrak gibi dalgalandırarak panturanizm ütopyasını Atatürkçülüğün ta kendisi gibi gösterilmeye çalışılmıştır.
 
    Bunun sonucunda Atatürk ilkeleri saptırılarak; Cumhuriyetçilik ve devletçilik ilkeleri sosyalizm,milliyetçilik ilkesi faşizm,halkçılık ilkesi sınıfçılık,laiklik dinsizlik,İnkılapçılık ihtilalcilik olarak ele alınmış v böylece yozlaştırılmak istenmiştir.
Halbuki Atatürkçülük dediğimiz genel bütün içinde her ilke birbirinin tamamlayıcıdır.Bu ilkelerden birini öne almak ya da bir başkasını geri planda tutmak Atatürkçülüğün özünü tahrif ederek,sistematiğinde var olan dengeyi bozmaktır.Atatürk'ün belirlediği sıra içinde değerlendirmeye alınması gerekmektedir.
 Click for the original image
    20 yüz yıl içinde ,pek çok toplumda,değişik düşünce biçimleri,ideolojiler ve doktrinler ortaya çıkmıştır.Almanyada Nazizm,İtalyada Faşizim,Rusyada Kominizm ve daha pek çok ideoloji son yüz yıllarda pek çok toplumda etkili olmuş ve uygulamaya konulmuştur.Ama bunların hiç birisi,Atatürkçülük gibi kalıcı olamamıştır.Atatürkçülüğü bunlardan ayıran ve kalıcı kılan en önemli özelliği,bu düşünce biçiminin temelinde Türk milletinin gerçeklerinden çıkmış,uygarlığın ortaya koyduğu çağdaş değerlerle kucaklaşmış oluşudur.
 Click for the original image
     İlkelerin önemini anlayabilmek için doğduğu ortamı,nasıl ortaya çıktığını iyi bilmek gerekir.Bir başka deyişle,Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında ülkemizin içinde bulunduğu durum ve bu durumdan kurtulmak için hangi yolun izlendiği,neler yapıldığı iyi incelenip öğrenilmelidir.
Click for the original image 
    Atatürk, kendi ilkelerini geniş bir yazılı yapit içinde ortaya koymamiştir.Böyle yazılı bir yapıt yerine ,daha somut yapitlari,bir de eylemleri,çogu zaman birer eylem değerinde olan sözleri var elimizde.Bunları eleştirici bir gözle toplayıp değerlendirmek,ortak anlamların çikarmak da sanıldığı kadar kolay bir iş değildir.Bundan dolayı ilkelerin kesin çizgilerle ortaya konmamış olmasından,bağlılık duyguda kalmış ya da duygu sinirini pek az aşmıştır.Başka bir deyişle, Atatürk ve ilkelerine bağlılık,çoklarımızda bir inanç niteliği almış ama bu inanç düşünceyle,bilgiyle gerektiği kadar desteklenmemiştir.
Click for the original image 
     ''Gerçekte insan murdar bir nehirdir.Kendini kirletmeksizin bu murdar nehri içine alabilmek için Okyanus olmak gerektirir.'' Atatürkçülükte bir okyanus misali gibi,her türlü pislikten kirlenmeyen, her türlü kirlilikten kendini temizleyen yüce,temiz,görkemli haliyle hayranlık uyandıran,heyecan veren,ufuklarında umut ve mutluluk vaad eden engin bir denizdir.Yeter ki bu okyanusu iyi tanıyıp ,onun ve dünyanın içinde yaşamasını bilelim.
 
 
 
 

 Click for the original image

 





      


 



Örnek Sokak 1a, 12345 Örnekşehir
0.535 607 5459