Loading...

Atatürk'ün Laikliğe Bakışı








turkey

donen dunya dunya Dünya animasyonları Gif - E-Mail Gifleri

İRFAN GEZER 





           ATATÜRK'ÜN LAİKLİĞE BAKIŞI

      Atatürk laiklikle ilgili düşüncelerini yakın arkadaşlarına ve toplantılarda zaman zaman açıklamıştır.O'na göre laiklik,sadece din ve devlet işlerinin ayrılmasından ibaret bir devlet yönetimi prensibi değil,aynı zamanda bir yaşam tarzı ,dünya ve toplum sorunlarına akılcı ve bilimci bir bakış açısıdır.Bundan dolayıdır ki laiklik,Türkiye'nin çağdaşlaşması temel hedefinden ayrılmaz ve onun zorunlu bir parçasını oluşturur.Gene bu temel öneminden dolayıdır ki laiklik,Anayasamızda özel olarak korunmuş ve laikliği dolaylı yollardan çökertmeye çalışabilecek siyasi akımların etkinlik kazanmasına sed çekilmiştir.

     Atatürk,''laikliğin asla dinsizlik olmadığı gibi,sahte dindarlar ve büyücülükle mücadele kapısını açtığı için gerçek dindarlığın gelişmesini temin etmiştir.''diyerek laikliğin önemini vurgulamıştır
    Laiklik Türkiye'de Atatürk tarafından evre evre yerleştirilmiştir.Bunun içinde Atatürk bir dizi devrimler yapmıştır.Bunlar;Saltanatın,Halifeliğin,Şeriyye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılması,Tevhid-i Tedrisat kanunlarının çıkarılması,Medreselerin kapatılması,Tekke ve zaviyelerle,türbelerin kapatılması,Türk medeni kanununun kabulü,Yeni Türk Alfabesinin kabulü,1928 yılında Anayasa da düzenlemeler yapılarak,devletin dini İslamdır hükmünün kaldırılması,1937 yılında da laikliğin Anayasaya Türkiye Cumhuriyetinin temel niteliklerinden biri olarak girmesidir.

      Bunun yanında Atatürk tarafından dinin bilimsel esaslar üzerinde yeniden düzenlemeyi amaçlayan çalışma-lar, ibadet şeklinin ve dilinin düzenlenmesi gibi hususlar gerçekleştirilmek istenmiş fakat sadece ezanın Türkçe okunması sağlanmış buda 1950 yılında kaldırılmış,eski şekline tekrar dönülmüş,diğerleri hiç tatbik olanağı bulamamıştır.

     Avrupa’da kutsal kitabın gerçekte hangi konular hakkında ne söylediğini bütün ahalinin anlamasını sağlayan İncil'in milli dillere çevrilmesi olayı bilimsel düşüncenin gelişmesinde tetik mekanizması rolünü oynayan önemli etken olmuştur.Atatürk'te ezan ve hutbenin türkçeleştirilmesi yolu ile hurafelerle dolu inançların özgür düşünce üzerindeki ipoteğini kaldırarak,Türkiyenin rönesansını başlatmıştır.Başlanılan bu hareket maalesef sürdürülmemiş,bilakis vaz geçilmiştir.Yapılacak bilimsel araştırmalarla bu Türk rönesansını canlandırmak mümkündür.

      Atatürk'ün laik anlayışında;Ümmet toplumundan milli şuur kazandırılarak millet toplumuna yönelmiş,milli birlik ve beraberlik duygusu bilinci oluşturularak laik demokratik düzenini kurmuş olan Türk toplumunun,devlet ve toplum hayatında;din ve dünya işleri özellikle dinle politika birbirinden ayrılmalı,din ve mezhep politika aracı olmamalı,dinde baskı ve zorlamaya yer verilmemeli,dini inanç,fikri,vicdani,itikat ve ibadet özgürlüğüne geniş yer verilmelidir 
 
  Atatürk,laikliğin gerekçelerini şöyle açıklamaktadır:

      ''Uygarlık yolunda başarı,yenileşmeye bağlıdır.Sosyal hayatta,ekonomik hayatta ,bilim ve teknik alanında başarılı olmak için,tek gelişme ve yükselme yolu budur.Hayata ve yaşayışa egemen olan yargıların zamanla değişme ,gelişme ve yenileşmesi zorunludur.''

    ''Uygarlığın keşifleri,tekniğin harikalarının,cihanı değişimden değişime uğrattığı bir çağda,asırlık köhne düşüncelerle,geçmişe bağlılıkla ,varlığını koruması mümkün değildir.''

      '' ...Kısacası efendiler,ulus,saydığım değişim ve devrimlerin doğal ve zorunlu gereği olarak genel yönetimini ve bütün yasaların,ancak dünyasal ihtiyaçlardan ilham alan ve ihtiyaçların değişme ve gelişmesiyle durmadan değişme ve gelişmesini esas tutan dünyasal bir anlayışı,yönetimin hayat kaynağı kabul etmiştir
[1].''

     Atatürk İslam dinini ,din adına yapılan yanlışlardan,temizleyerek,Cumhuriyetin teminatı olan ve cumhuriyet'in Türk insanına hediye ettiği ''Laik Düşünceyi''Türk insanına anlatarak,İslam dinini de siyasete alet edilmekten kurtarmış ve saygı değer yerine oturtmuştur.

       Atatürk'ün laiklik anlayışı geniş anlamlı laiklik anlayışıdır. Yalnız ülkemizin özelliklerine göre farklı bir şekil almıştır.Çünki halkı müslüman olan ve laikliği uygulayan tek ülke Türkiye olmuştur. Batıdaki laikliği uygulayan ülkelerin dinleri,milli kültürleri,değer yargıları,örf ve adetleri...Türkiye'den farklıdır. Buna göre; din devlet denetimi altına alınmıştır.Diyanet işleri başkanlığı devlet teşkilatı içinde Anayasal bir kurum olarak yer almış,devlet din işlerinin yürütülmesini ve mesleki din eğitimin yapılmasını bir kamu hizmeti saymış,masrafların genel bütçeden karşılanmasını uygun görmüştür.İnanç ve Tanrıya tapma konularında kişi özgürdür.Ancak dinin devlet ve toplum yönetimine karışmasını önlemek için Türk Ceza Yasası aracılığıyla bazı önlemler alınmıştır.Dindar olmak serbest,ama kamusal hayattaki hareket alanları sınırlandırılmıştır.Baş örtü yasağı bunun açık bir örneğidir.Bu durum aslında laikliğe aykırı değil,onu koruyucu nitelik taşıyan bir çözüm tarzıdır.Osmanlı devletinde ve genel olarak bütün İslam ülkerinde din,yüz yıllardan beri toplum hayatını etki altına almıştı.Bu durum da ,din işlerinin devlet kontrolünden tamamen uzak şekilde cemaat teşkilatlarına bırakılması,çok sakıncalı olur,bu kuruluşlar,devlet organları üzerinde büyük bir siyasi etki sahibi olabilirler,ülkenin geleceğini karartabilirlerdi.

        Atatürk Osmanlı devletinin geri kalmasındaki temel nedenin,taassupluk ve doğmalara körü körüne bağlılık olduğunu söyliyerek laikliği Türk devriminin temel taşı yapmış,mihveri haline getirmiştir.Onu laik düşünceye iten ,bir inanç sistemi olan dinin kuralları ve kalıpları ile devlet hayatının başarılı ve hızlı yönetilemiyeceği tarihsel gerçeğini görmüş olmasıdır.Bunu genç yaşında görmüş ve Türkiye Cumhuriyetini kurarken din ve devlet iç içeliğine son vererek,çağdaş ve modern bir devlet olarak yükselmesi için de laikliği ön koşul olarak görmüştür.Yaşamı boyunca da bu konuda hiçbir zaman taviz vermemiştir.

     Laiklik,yerleşmiş hurafelerin insan düşüncesi üzerindeki ipoteğini kaldırarak,akılcı yoldan doğanın ve evrenin gerçeklerinin birer birer gün ışığına çıkarılmasının yolunu açmıştır.Bu yolda her alanda bireylerin hak ve özgürlükler içinde faaliyetlerine ,sürekli olarak yenileme ve yaratıcılık kazandırmıştır.Bundan dolayı laiklik, demokratik düzenimizin zorunlu bir şartıdır.Olmazsa olmaz bir şartıdır. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti devletinin omurgasını oluşturmuş ve böylece O’na çağdaş bir kimlik kazandırmıştır.


 
 

[1] M.Kemal Atatürk,''Söylev ve Demeçler.''


Örnek Sokak 1a, 12345 Örnekşehir
0.535 607 5459