Osmanlıda Meşrutiyet Dönemi: (23 Aralık 1876 - 30 Ekim 1918)
Meşrutiyet Nedir?Hükümdarla yönetilen bir ülkede hükümdarın başkanlığı altında
parlamento yönetimine dayanan hükûmet biçimidir.
I. Meşrutiyet Dönemi,:Osmanl› Devleti’nde 1876 Anayasas›’nın (Kanunuesasi)
II. Abdülhamit tarafından onaylanarak (23 Aral›k 1876) yürürlüğe girmesiyle başlayan
ve Meclisi Mebusan’n süresiz kapatılmasıyla (14 Şubat 1878) sona eren
dönemdir.
1.MEŞRUTİYETE GEÇİŞ NEDENLERİ:
*Milliyetçi Fikirler: Fransız ihtilali’nden sonra yayılan milliyetçilik fikirleri, Osmanl› Devleti’nde
yaşayan milletleri etkiledi. Bunlar bazı büyük devletlerin desteği ile Osmanlılara karşı
ayaklandılar. Birer birer bağımsız devletler kurmaya başladılar.
*Türk Aydınların Girişimleri:Avrupa’yı yakından gören, devletin gidişini beğenmeyen ve yapılan yenilikleri yeterli görmeyen Türk aydınları, Avrupa’da olduğu gibi Osmanlı Devleti’nde de halkın devlet işlerini
denetleyebilecekti. Meşrutiyet yönetimi kurulursa durumun düzelebileceği
düşüncesindeydiler.
Bu düşlünceyi savunanların başında Namık Kemal ve Ziya Paşa
bulunuyordu. Vatanperver ve özgürlük yanlıs› olan Namık Kemal, Ziya Paşa ve
arkadaşlarına Genç Osmanlılar (Jön Türkler) deniyordu. Meşrutiyet idaresini savunan
Türk aydınlarının oluşturduğu Genç Osmanlılar (Jön Türkler), Meşrutiyet kurulur,
Mebuslar Meclisine Müslüman olmayan halkın temsilcileri de katılırsa, Müslümanlarla
aralarındaki ayrılıkların giderilebileceğine inanıyorlardı. Böylece Avrupa devletlerinin,
Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmaları ve devletin dağılması önlenmiş olacaktı.
II. Meşrutiyet Dönemi: (1908-1018)
Kanunu Esasi’nin yeniden ilanı (23 Temmuz 1908)
dönemdir
İLAN NEDENLERİ:
1)İngiltere,Fransa ve Rusya Reval görüşmesinde Makedonya'nın özerkliğine karar vermeleri(1908)
2)İttihat ve Terakki'nin faaliyetleri
3)Niyazi ve Enver Paşa'nın ayaklanması
İLANI:Ayaklanmaların ülkeye yayılacağı endişesiyle II.Abdülhamit Mebusan Meclisini yeniden açtı ve Kanun-ı Esasiyeyi yürürlüğe koydu.
Bu dönemde Osmanlı yöneticileri Avrupa devletlerinin ve hiristiyan halkın ıslahatlarla
ilgili isteklerini her ne kadar yerine getirse de yapılanların yeterli görülmeyip
Osmanlı Devleti’ne baskıları devam ettiriyorlardı. Bu yüzden devlet Trakya ve
Makedonya’daki karışıklıkları bir türlü önleyemiyordu.
Bu sırada ingiltere ile Rusya’n›n 10 Haziran 1908’de Reval’de gizli bir görüşme
yaparak karışıklık içinde bulunan Makedonya’nın Osmanlı Devleti’nden ayrılması
konusunda anlaştıkları öğrenilince ittihat ve Terakki Cemiyeti hemen harekete geçti.
Amaçları, Avrupa Devletleri’nin Osmanlı Devleti’nin iç işlerine karışmalarına engel
olmak için Meşrutiyeti yeniden ilan ettirmekti. Çünkü ülkede Meşrutiyet yönetiminin
kurulmasıyla azınlıklara sağlanacak haklar sayesinde Avrupalıların ülkemizde yaşayan
azınlıkların haklarını korumaya ve savunmaya yönelik baskıları ortadan kalkacak ve
milliyetçilik ayaklanmalar› son bulacaktı. Bu düşünceyle hareket eden ittihat ve
Terakki Cemiyeti üyeleri II.Abdülhamit’e Meşrutiyeti zorla da olsa kabul ettirme kararı
aldı. Bu amaçla cemiyete bağlı Üçüncü Ordu subaylar› arasında amaç birliği sağlanarak
ilk ihtilal hareketleri başlad›. Niyazi Bey, Manastır çevresinde Enver Bey, Selanik
yakınlarında ayaklandılar. Bu olaydan cesaret alan ıttihat ve Terakki Cemiyeti ileri
gelenleri Selanik Hükûmet Konağı’nı işgal etti. Ayaklanman›n genişlemesinden
çekinen II. Abdülhamit, Kanunu esasi’yi yürürlüğe koyarak Meşrutiyeti ikinci kez ilan
etti (23 Temmuz 1908).
Bundan sonra
* seçimler yapıldı. Seçimlerde ittihat ve Terakki
Cemiyeti üyeleri başarılı oldu.
*Mebusan Meclisi büyük bir törenle yeniden açıldı.
*Anayasada yapılan değişikliklerle padişahın yetkileri sınırlandırıldı.
*Padişahın atayacağı sadrazam nazırları (bakanlar›) seçerek padişahın onayına sunacaktı.
*Nazırlar Heyeti (Bakanlar Kurulu) yasama meclislerine karşı sorumlu oldu.
* Her iki meclise de (Meclisi Mebusan ile Meclisi Ayan) kanun teklif etme yetkisi tanındı. *Padişahın Kanunları veto etme yetkisi sınırlandırıldı.
*Toplantı yapmak ve dernek kurma hakkı verildi. Basına sansür konulmayacağı belirtildi.
*II. Meflrutiyetin ilan› ile bütün siyasi suçlular affedildi ve sansür kaldıldı.
*İktidar ele geçiren Jön Türkler benimsedikleri Osmancılık politikasından bir süre sonra
Uzaklaştılar. Avrupadaki eyaletlerin birbiri ardına kaybedilmesi, müslüman
Arnavutların ayrılması ve Araplar arasındaki ayrılıkçı eyilimler onları Türk
milliyetciliğine ve Türklerin devlet içindeki durumunu güçlendirici bir politikaya
yöneltti. Türkçülük İttihat ve Terakki Partisi iktidarının resmi politikası hâline geldi.
Böylece II. Meşrutiyet Döneminde Türkçülük akımı önem kazanırken Osmanlıcılık
akımı önemini kaybetti.
*Bu dönemde önemini kaybeden bir başka akım ise islamcılktı.
Bunda da Osmanlı Devleti içindeki müslüman toplumlardan bazılarının (Arnavut,
Arap) ayrılıkçı hareketleri etkili oldu.
*II. Meşrutiyet’in demokrasi tarihimize getirdiği en önemli yeniliklerden birisi de
siyasi partilerin kurulmasıdır. İttihat ve Terakki Fırkasına muhalefet olarak Osmanlı
Ahrar Fırkası, Ahali Fırkası ve Hürriyet ve İtilaf Fırkası gibi partiler kuruldu. 1908
Anayasası ile kişi hak ve hürriyetleri daha güvenli duruma getirilerek padişaha meclisi
kapatma yetkisi veren Anayasa maddesi kaldırıldı. Ayr›ca yeni seçim kanunu kabul
edilerek hükûmetin padişaha değil, meclise karşı sorumlu olması esası getirilmişti.
Böylece bu Anayasa ile padişah kuvveti karşısına güçlü bir meclis çıkmış oldu. Fakat
bu Anayasa iç karışıklıklar, savaşlar ve İttihat ve Terakki Partisinin tutumu gibi sebeplerle
gereği gibi uygulanamadı.
SÜRESİ:II.Meşrutiyet 10 yıl devam etmiştir(I.Dünya savaşının sonuna kadar).
İZLENEN SİYASET:Dış siyasette Alman taraftarlığı izlendi.İngiliz,Fransız ve Rusya'ya karşı devleti korumak ve kaybedilen toprakları geri alma politikası uygulanmıştır.Bu politika Osmanlıyı 20. yüzyılın başında üç büyük savaşa sürüklemiştir.
31 MART OLAYI
(13 Nisan 1909)
*Yer:İstanbul
*Tarih:13 Nisan 1909
*Özelliği:Osmanlı tarihinde mevcut yönetimi ve anayasal düzeni yıkmaya yönelik ilk isyan hareketidir.
*Nedenleri:
1)II.Meşriyet ile gelen özgürlüklerin gerici basın ve din adamlarınca kötüye kullanılarak yönetimin eleştirlmesi.
2)Meşrutiyete karşı olan yöneticilerin ve II.Abdülhamit'in eskiye dönme çabaları
3)İttihat ve Terakki yöneticilerin yönetime tam egemen olamamaları nedeniyle mecliste karışıklıkların başlaması.
4)Bu dönemde devlette meydana gelen toprak kayıplarının halkı huzursuz etmesi.
*Sonucu:-Ayaklanma bastırıldı.Rumelide Selanikte oluşturulan,kurmay başkanlığını Mustafa Kemal'in yaptığı, Mahmut Şevket Paşa komutasında Hareket Ordusu İstanbul'a gelip ayaklanmayı bastırdı.
-II.Abdülhamit tahttan indirilip yerine V.Mehmet Reşat padişah getirildi.
-Meşrutiyetin devamı sağlanmıştır.
II.MEŞRUTİYET'İN İLANI SONRASI TOPRAK KAYIPLARI
1)Bulgaristan bağımsız oldu(1908)
2)Bosna-Hersek(Avusturya-Macaristan imparatorluğu aldı-1908)
3)Girit(Yunanistana bağlandı-1908)
MEŞRUTİYET DÖNEMİ İSLAHATLARI(1876- 1920)
*1876 'da Kanun-i Esassiye ilan edildi.
*İlk kez Anayasal düzene geçildi.
* 1. Meşrutiyet'in ilanıyla halk ilk defa yönetimde söz sahibi oldu.İlk demokratik adımlar atıldı.
*93 Harbini bahane eden II.Abdülhamit meclisi kapattı.
*Duyun-u Umumiye (Genel Borçlar İdaresi)kuruldu.
*İttihatçıların baskısı sonucu II.Meşrutiyet 1908'de ilan edildi.
*Bu dönemde hükümdarın parlamenter düzenlerde görülmeyen yetkileri kaldırıldı ve hükümet Meclis-i Mebusana karşı sorumlu hale getirildi.
*Anayasal düzeni yıkmak için 13 Nisan 1909 'da 31 Mart olayı oldu.Hareket ordusu bastırdı.
*Sultan Abdülhamit tahttan idirildi.
*V.Mehmet Reşat hükümdar oldu.
*Bu olaydan sonra İttihat ve Terakki devlet yönetimine egemen oldu.Osmanlı devletini bulunduğu zor durumdan kurtarmak amacıyla Tanzimat döneminden itibaren mücadele eden ittihat ve terakki Partisi 1913'de Bab-ı Ali baskınıyla devlet yönetimini tamamen ele geçirdi.
*Devleti zor durumdan kurtarmak için Osmancılık,İslamcılık,Pantürkizm,Türkçülük ve Batıcılık akımları ortaya çıktı.
*FİKİR AKIMLARI:
1)OSMANLICILIK:*Osmanlı ülkesinde bulunan Türk,Rum,Ermeni,Yahudi ve Arap topluluklarını Osmanlı vatandaşı olarak bir millet oluşturmaya yönelik düşünce akımıdır.
*Savunucuları:Genç Osmanlılardır.
*Tanzimattan Meşruriyet dönemine kadar olan sürede etkili olmuştur.
*Balkan halklarının ayaklaması ve bağımsız devletler kurmaları ve Balkan Savaşları sonucunda geçerliliğini kaybetmiştir.
2)İSLAMCILIK(Panislamizm-Ümmetçilik)
*Bütün müslümanları bir birlik altında toplamayı ve devlet yönetiminde din kurallarının uygulanmasını amaçlayan düşünce akımıdır.
*I. ve II.Meşrutiyet dönemlerinde hiristiyanların imparatorluktan ayrılması üzerinebu akım yayılma göstermiştir.II.Abdülhamit döneminde devlet siyaseti olarak uygulanmıştır.1.Balkan Savaşı sırasında Arnavutluğun Osmanlıdan ayrılıp bağımsız olması ve 1.Dünya savaşı sonunda Arapların da imparatorluktan ayrılmaları üzerine geçerliliğini kaybetmiştir.
3)PANTÜRKİZM:
*Dünyada bulunan Türkleri bir bayrak altında birleştirmeyi amaçlayan düşünce akımıdır.
Savunucuları:İttihat Terakki yanlılarıdır.1.Dünya savaşında uygulanamayacağı anlaşılmıştır.
4)TÜRKÇÜLÜK:
Osmanlıcılık ve İslamcılık fikirlerinin geçersizliği anlaşılınca,devletin kurtuluşunun ancak devlet içindeki Türklere ulusal bilincin aşılanarak sağlanabileceğini savunan düşünce akımıdır.Ülkede din,dil,soy ve ülkü birliği oluşturulursa devlet ancak bu birlik sayesinde ayakta durabilir.Özellikle İttihat ve Terakki 'nin ülke içinde savunduğu fikirlerdir.
Öncüleri:Ziya Gökalp,Mehmet Emin Yurdakul ve Ömer Seyfettindir.
19.ve 20. yüzyıllarda savunulan düşünce akımıdır.Çağa en uygun olanıdır.Kurtuluş Savaşı sırasında Türk halkı arasında yaygınlaşan Türkçülük akımı ulusal mücadelenin kazanılmasında önemli rol oynamıştır.
5)FEDERALCİLİK:
Prens Sabahattin ve bazı Osmanlı aydınları tarafından savunulan ve II.Meşrutiyet sonrasında taraftarları artan bir düşünce akımıdır.
Osmanlı bölgelere ayrılacak.Her bölge özerk olacak.Bu özerk bölgeler padişaha bağlı olacak.Bu düşünce sahiplerine göre;Osmanlı kişiye ve kişinin gelişmesine ve eğitimine önem vermediği için kötü duruma düşmüştür.Üretici ve girişimci kişiler ile devlet ayakta durur.Devlet ve toplum kişi için çalışmalıdır.
TRABLUSGARP SAVAŞI(1911-1912)
1-Birliğini geç kuran İtalya’nın ham madde ve pa-zar arayışı
Açıklama: Birliğini geç tamamlayan İtalya sömürgecilik yarışında geç kalmıştır. 1896’da Habeşistan’a saldırdıysa da; İtalya’nın bu saldırısı başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
2-Trablusgarp’ın İtalya’ya yakın olması
3-Osmanlı Devleti’nin Libya’yı(Trablusgarp) sa-vunacak gücünün olmaması
Açıklama: Osmanlı Devleti Trablusgarp’a karadan yardım edemezdi; çünkü Mısır, İtalya’nın Trablus-garp’ı işgalini onaylayan İngiltere’nin elindeydi. Donanmasının güçsüzlüğünden dolayı da Osmanlı Devleti Trablusgarp’a denizden yardım edemezdi.
4-İtalya’nın, Trablusgarp’ın işgali için, Avrupa devletlerinin onayını alması
Açıklama:1900’de, Fransa, Fas’ı almasına yardımcı olduğu takdirde Trablusgarp’ı İtalya’nın işgal etmesine razı olabileceğini açıkladı. 1902’de ise Avusturya Bosna-Hersek üzerindeki emellerini İtalya’ya kabul ettirdiği için; İtalya’nın Trablus-garp’a yönelik olan emellerini kabul etti. Fransa’nın işgali altındaki Tunus ile kendi işgali altındaki Mısır arasında Trablusgarp’ı tampon bölge olarak gö-ren ve İtalya’yı bloklaşmada yanında tutmak isteyen İngiltere de İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik emellerini olumlu karşıladı. İtalya’nın Rusya’nın Boğazlara yönelik olan planlarını desteklemesinden dolayı; Rusya da İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik olan emellerini onayladı. Almanya ise oluşan bloklaşma hareketinde İtalya’yı kaybetmek istemediğinden dolayı İtalya’nın Trablusgarp’a yönelik olan emellerini kabul etti.
5-İtalya’nın, Trablusgarp’ın uygarlıkta geri bırakıldığı ve burada İtalyanlara kötü davranıldığı iddiası.
6-İtalya’nın Habeşistan’daki başarısızlığını telafi etmek istemesi
7-İtalyan hükümetinin, kendi halkı karşısında, prestij artırmak istemesi.
B-Trablusgarp’ın İşgali
Büyük devletlerle gizli görüşmeler yaparak Trab-lusgarp’ı ele geçirme serbestliği elde eden İtalya, haklı bir gerekçe göstermeden 28 Eylül 1911’de Trablusgarp üzerine harekete geçti. Osmanlı bölgeyi savunabilecek durumda olmadığından dolayı bir grup vatan sever subay(M. Kemal, Enver Paşa, Nuri Conker, Ali Çetinkaya, Fethi Okyar), halkı teşkilatlandırmak için Trablusgarp’a gitti. Bölgeye giden subaylardan Mustafa Kemal Derne ve Tobruk’u teşkilatlandırırken; Enver Paşa Bingazi’yi teşkilatlandırdı. Teşkilatlanmış olan asker ve halk karşısında İtalyanlar başarısız duruma düştüler. İtalya Trablusgarp’ta başarılı olamayacağını anlayınca; Osmanlı’yı barışa zorlamak için On İki Ada’yı işgal etmiştir. Osmanlı bu durum karşısında barışa yanaşmamıştır. Fakat, 8 Ekim 1912’de Balkan Devletleri Osmanlı’ya saldırınca; Osmanlı İ-talya ile Uşi Antlaşmasını imzalamak zorunda kalmıştır.
C-(QUCHY)Uşi Antlaşması (18 Ekim 1912)
1-Trablusgarp İtalyanlara verilecek.
2-On İki Ada, Yunan işgali ihtimaline binaen, ge-çici olarak, İtalyanlara bırakılacak.
Açıklama: Balkan Savaşlarından sonra I. Dünya Savaşının başlaması On İki Ada meselesini küllendirdi. Savaş esnasında ise İtilaf Devletleri gizli anlaşmalarla On İki Ada’yı İtalya’ya bıraktılar. Lo-zan Antlaşması ile adalara resmen sahip olan İtalya II. Dünya Savaşından sonra ise bölgeyi Yunanistan’a bıraktı.
Uyarı: On İki Ada meselesi Balkan Savaşları esnasında gündeme gelmemiştir.
3-İtalya Osmanlı Devletine kapitülasyonların kaldırılması konusunda destek verecek.
4-Trablusgarp dini bakımdan halifeye bağlı kalacak.(Böylelikle Osmanlı Devleti Trablusgarp halkıyla olan dini-kültürel bağını sürdürmeyi hedeflemiştir.)
D-Trablusgarp Savaşının Sonuçları
1-İtalyanlar Trablusgarp’ı ele geçiremeyince Osmanlı Devleti’ni barışa zorlamak için On İki adayı işgal etti.
2-Balkan Savaşı’nın başlaması üzerine Osmanlı Devleti İtalya ile anlaşma yapmak zorunda kaldı.
3-Osmanlı Devleti Kuzey Afrika’daki son toprak parçasını İtalya’ya verdi.
4-Mustafa Kemal Paşa Trablusgarp’ta kazandığı başarılar(Derne-Tobruk) sonucu binbaşı oldu.
5-Kuzey Afrika’da İtalyan sömürgesi başladı
6-On İki Ada fiilen Osmanlı’nın elinden çıktı.
7-İtalyanlar ilk defa Ege Denizi’ne yerleşti.
8-Balkan devletlerinin Osmanlı üzerine harekete geçişi kolaylaştı
9-İttihat ve Terakki Partisi prestij kaybetti.
NOT: Mustafa Kemal ilk defa sömürgeciliğe karşı savaştı.
NOT: Uşi İsviçre’de bir kenttir.
I. BALKAN SAVAŞI (1912-1913)
1-Rusya’nın Balkanlarda takip ettiği Panslavist po-litika
2-Balkanlardaki gelişmelerin, Osmanlı tarafından, takip edilememesi
3-Fransız ihtilalinin etkisi (Milliyetçilik ve bağımsızlık)
4-Türklerin Balkanlardan tamamen atılmak istenmesi
Açıklama:Savaş başlamadan önce; Arnavutluk, Makedonya, Selanik ve Yanya Osmanlı’nın elindeydi.
5-Trablusgarp Savaşı esnasında, Osmanlı Devleti’nin güçsüz olduğunun anlaşılması
6-Kiliseler sorununun Balkan devletlerinin lehine sonuçlanması
7-Balkan devletlerinin Osmanlı’ya karşı ittifak kurmaları
8-İngiltere’nin, 1908’de Estonya’nın başkenti Re-val’de yapılan görüşmeler sonucunda, Rusya’yı Balkan politikasında serbest bırakması
B-Katılan Devletler ve Savaşın sonucu
1-Karadağ, Bulgaristan, Sırbistan ve Yunanistan Osmanlı Devleti’ne karşı savaştılar(Bu devletlerin Bulgaristan önderliğinde birleşip; Osmanlı’ya sal-dırmasında Rusya etkili oldu. Savaş 8Ekim 1912’de Karadağ’ın Osmanlı topraklarına saldırması ile başladı. Bulgarlar Çatalca’ya kadar gelmeyi başarırken;Rauf Orbay’ın Hamidiye Kruvazörü ile yaptığı başarılı mücadelelere rağmen Yunanlılar Ege Adalarını işgal etmeyi başarmıştır.)
2-Osmanlı Devleti bütün cephelerde yenilerek Çatalca’ya kadar geriledi
C-Osmanlı’nın Başarısızlığının Nedenleri
1-Ordunun siyasete karışması
2-Savaştan önce askerlerin bir bölümünün terhis edilmesi 3-Ordunun savaşa hazır olmaması
4-Osmanlı donanmasının yetersiz olması
5-Avrupa devletlerinin Balkan uluslarını destek-
lemesi
6-İngiltere, Fransa ve Rusya’nın Balkan sınırlarının değişmeyeceğine dair verdikleri teminata güvenen Osmanlı’nın Balkanlar’da gelişen olayları takip etmemesi.
7-Balkan devletlerinin birlikte hareket etmesi
8-Balkan devletlerinin ulaşım ve iletişim imkan-larını etkisiz hale getirmelerinden dolayı Osmanlı ordusunda iletişim ve ulaşım bozukluğu olması.
9-Osmanlı’nın siyasal yalnızlık içinde olması.
D-Londra Antlaşması (30 Mayıs 1913)
1-Midye-Enez çizgisinin batısındaki topraklar Bal-kan devletlerine bırakıldı(Osmanlı, Gelibolu Yarı-madası hariç olmak üzere, Doğu Trakya ve Balkan topraklarının tamamını kaybetti.)
2-Ege adalarının durumu ve Arnavutluğun sınır durumu büyük devletlerin kararına bırakıldı
Açıklama: Ege Adaları fiilen elden çıkmıştır. I. Dünya Savaşı başlayınca; Ege Adaları meselesi askıya alınmış; Lozan Antlaşması ile Ege Adaları resmen Yunanistan’a verilmiştir.
E-I. Balkan Savaşının Sonuçları
1-Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki varlığı ta-mamen sona erdi.
2-Edirne ve Kırklareli Bulgaristan’a bırakıldı
3-Gökçe Ada ve Bozca Ada hariç, Ege Adaları fiilen elden çıktı
4-28 Kasım 1912’de, Arnavutluk, bağımsızlığını i-lan etti. Bu durum İslamcılık politikasını da olum-suz etkiledi. (Osmanlı Devleti’nden ayrılan son Balkan devleti Arnavutluktur.)
5-İttihat ve Terakki Partisi, 23 Ocak 1913’de dü-zenlediği Bab-ı Âli Baskını sonucunda hükümeti tam olarak ele geçirdi. (Bu partininresmî iktidar dönemi başladı.)
Açıklama:İttihat ve Terakki Partisi 1889’da kuru-lan II. Meşrutiyetin ilanında etkili olan, 31 Mart O-layından itibaren yönetimde etkili olmaya başla-yan, II. Meşrutiyet Döneminde Türkçülüğü devle-tin siyasi düşüncesi haline getiren, Osmanlı Devle-tini I. Dünya Savaşına sokan bir partidir.
6-Mustafa Kemal’in ordunun siyasete girmemesi şeklindeki görüşünün doğruluğu ispatlandı.
7-Bulgaristan Ege Denizi’ne ulaşmıştır.
8-Balkan devletleri arasındaki anlaşmazlık sonu-cunda II. Balkan Savaşı çıkmıştır.
9-Balkanlar’dan Anadolu’ya göç başladı
10-Mustafa Kemal siyaseti bırakmıştır.
Açıklamalar:
1-I. Balkan Savaşında İstanbul tehdit altına gir-miştir.
2-Londra Antlaşması II. Balkan Savaşı’nın çıkması üzerine yürürlükten kalkmıştır.
II. BALKAN SAVAŞI
A-Savaşın Nedenleri
1-Bulgaristan’ın I. Balkan Savaşı sonucunda en bü-yük payı alması (Özellikle Makedonya üzerindeki anlaşmazlıklar) ve Ege Denizine ulaşmasından do-layı Balkan devletlerinin aralarında anlaşmazlığa düşmesi.
2-Bulgaristan’ın Ege Denizi’ne kadar genişlemesini Yunanistan’ın uygun görmeyişi.
3-Osmanlı Devleti’nin bölgeden çekilmesiyle mey-dana gelen otorite boşluğu
Yunanistan’ın çalışmaları sonucunda Sırbistan, Karadağ ve Romanya Bulgaristan’a karşı birleş-miştir. Bulgaristan’ın zor durumda olduğunu gören Enver Paşa harekete geçerek, Edirne ve Kırk-lareli’ni Bulgarlardan almıştır.
II. Balkan Savaşı sonucunda Bulgaristan yenildi.
B-Savaş Sonucunda Yapılan Antlaşmalar
1-Bükreş Antlaşması (10 Ağustos 1913):
Balkan devletleri arasında yapıldı.
Açıklamalar:
1-Bulgaristan I. Balkan Savaşı’nda aldığı toprakların büyük bir kısmını kaybetti.
2-Bükreş Antlaşması Balkanlarda huzuru sağlayamadı.
3-Bu antlaşmaya Osmanlı Devleti katılmadı.
4-Bulgaristan Ege Denizi ile bağlantısını devam ettirdi.
2-İstanbul Antlaşması (29 Eylül 1913)
İstanbul Antlaşması Osmanlı Devleti ile Bulgaristan arasında imzalandı.
Antlaşmanın İçeriği:
1-Meriç nehri iki ülke arasında sınır kabul edildi.
2-Edirne, Kırklareli Dimetoka ve Kırkağaç Osmanlı Devletinde kaldı.
3-Bulgaristan’daki Türklerin yasal hakları garanti altına alındı.
4-Bulgaristan’daki Türklerin; isterlerse dört yıl içerisinde Türkiye’ ye göç edebilecekleri karalaştırıldı.
Açıklamalar:
1-Bulgaristan’ın Ege Denizi ile bağlantısı kesilmedi.
2-Bu günkü Türk-Bulgar sınırı yaklaşık olarak çi-zildi.
3-Osmanlı Devleti I. Dünya Savaşı öncesinde; savaş esnasında Bulgaristan üzerinden Almanya ile kara bağlantısı kurabilmek için Dimetoka’yı Bulgaristan’a bıraktı.
3-Atina Antlaşması (14 kasım 1913):
Atina Antlaşması Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasında imzalandı.
Antlaşmanın İçeriği:
1-Yunanistan’daki Türklerin hakları güvence altına alındı.
2-Yanya, Girit ve Selanik Yunanistan’a bırakıldı.
3-Ege Adalarının durumu büyük devletlerin kararına bırakıldı.
NOT:Büyük devletler 16 Kasım 1913’te aldıkları karar ile İmroz, Bozcaada ve Meis dışındaki Ege Adalarını Yunanistan’a, On İki Adayı da İtalyanlara verdiler.
4-İstanbul Antlaşması (13 Mart 1914):
İstanbul Antlaşması Osmanlı devleti ile Sırbistan arasında imzalandı. Osmanlı’nın Sırbistan ile sınırı olmadığı için; bu antlaşma ile yalnızca Sırbistan’da kalan Türklerin hakları görüşüldü.
C-II. Balkan Savaşının Sonuçları
1-Balkanlar’da azınlık durumuna düşen Türklerin hakları imzalanan antlaşmalarla güvence altına alındı
2-Edirne ve Kırklareli Bulgaristan’dan geri alındı.
3-Bulgaristan malubiyetini telafi etmek için I. Dünya Savaşına girdi.
Açıklamalar:
1-İttihat ve Terakki Partisi savaştan sonra; orduyu, gençleştirmek ve Almanya’dan subaylar getirerek modernize etmek için harekete geçtiyse de; I. Dünya savaşı başladığı için İttihat ve Terakki Partisinin düşüncesi sonuçsuz kaldı.
2-Mustafa Kemal Edirne’nin kurtuluşuna katılmıştır
3-Arnavutluk Balkan Savaşlarına katılmamıştır
4-Balkan Savaşlarından sonra Balkanlarda Rusya, Osmanlı yerine Avusturya ile karşı karşıya geldi
5-Osmanlı’nın Almanya’dan faydalanarak orduyu ıslah etmek istemesi Osmanlı ile Almanya’yı birbirine daha fazla yaklaştırmıştır.
6-Türk ordusu II. Balkan Savaşında sadece Bulgaristan ile savaşmıştır
7-II. Balkan Savaşı esnasında Avrupalı devletlerin tepkisinden çekindiği için Osmanlı ordusu Meriç’in batısına geçmemiştir.
8-Balkan Savaşları Osmanlı’nın I. Dünya Savaşına girmesinde etkili olmuştur.
I.DÜNYA SAVAŞI (1914-18)
A-Savaşın Genel Nedenleri
1-Fransız İhtilali sonucunda ortaya çıkan düşüncelerin hızla yayılması
2-Sanayi İnkılabı sonucunda gelişen sanayi, beraberinde hammadde ve Pazar ihtiyacını da ortaya çıkarmıştı. Hammadde ve Pazar ihtiyacı ise sömürgeci devletleri karşı karşıya getirdi.
3-Almanya ve İtalya’nın siyasi birliklerini kurmaları sonucunda Avrupa’nın siyasi dengesinin bozulması
4-Bloklar arası silahlanma yarışının hızlanması
Açıklamalar:
Almanya, Fransa’dan Alses Loren bölgesini aldıktan sonra kendisini Fransa karşısında güvensiz hissetmeye başladı ve kendini güvende hissetmek için ittifaklar ve bloklaşmalar dönemini başlattı.
Devletlerarası bu çıkar çatışmaları sonucunda Avrupa bloklara ayrılmıştır.1883’te Almanya, Avusturya-Macaristan ve İtalya arasında üçlü ittifak(bağlaşma devletleri) kurulmuştur. Savaş başladıktan sonra kendine Anadolu’dan pay verilen İtalya bu gruptan ayrılmış; ancak bu boşluk Osmanlı Devleti ve Bulgaristan’ın ittifak bloğuna katılmasıyla doldurulmaya çalışılmıştır.
1907’de ise İngiltere, Fransa ve Rusya arasında Üçlü İtilaf (Anlaşma Devletleri) kurulmuş bu gruba daha sonra Japonya, Sırbistan, Romanya, Belçika, Portekiz, Brezilya, ABD ve Yunanistan gibi devletler de katılmıştır.
Bloklaşmanın Önemi:
1-Devletler arası gerilim arttı.
2-Fransa ile Almanya arasında XIX. yüzyıl sonlarında başlaması muhtemel olan ikili savaş ertelendi.
3-Silahlı ve bloklu tehdide dayalı zoraki barış dönemi oluştu.
4-Avusturya ile Sırbistan arasında 28 Temmuz 1914’de başlayan özel savaş dünya savaşına dönüştü.
B-Savaşın Özel Nedenleri
1-Almanya ile İngiltere arasında ortaya çıkan siyasi ve ekonomik rekabet
Açıklama: Özel sebepler arasında en etkili sebep bu sebeptir. Sömürgeleri kendi topraklarının 104 katına çıkan İngiltere, Almanya’yı sömürgeleri için bir tehdit unsuru olarak görüyordu. Almanya’nın İngiltere aleyhine büyümek istemesine rağmen; İngiltere mevcut durumunu korumak istiyordu.
2-Fransa’nın Sedan Savaşı sonucunda Almanya’ya kaptırdığı Alses Loren bölgesini geri almak istemesi
Açıklama: Almanya 1871 yılında, taş kömürü yö-nünden zengin olan Alses Loren’i Sedan Savaşı ile Fransa’dan almıştı.
3-Boğazları ele geçirip sıcak denizlere inmek isteyen Rusya’nın Almanya ve Avusturya–Macaristan’ı etkisiz hale getirme düşüncesi.
4-Rusların Slavları birleştirme (Panslavizm) poli-tikasının Avusturya-Macaristan’ı etkilemesi (Slav-Germen çatışması)
5-Rusya’nın Balkanlara yönelik politikasının Balkanlar üzerinden Orta Doğuya açılmak isteyen Almanya’yı tedirgin etmesi.
6-Siyasi birliğini geç tamamlayan İtalya’nın yeni sömürgeler ele geçirmek ve Akdeniz’de etkili olmak istemesi.
Açıklama: İtalya Ak Deniz’e yönelik emelleri için Avusturya ile karşı karşıya geliyordu; ki bu durum İtalya’nın I. Dünya Savaşı başladıktan sonra İttifak Grubunu terk ederek İngiltere’nin yanına geçmesinde de etkili oldu.
7-Dini ve kültürel yayılma yarışı
Açıklama: Sömürgeci devletler sömürmek istedikleri bölgelerde öncelikle dinlerini ve kültürlerini yaymaya çalışıyordu
8-Hanedanlar arası mücadeleler
C-Savaşın Başlaması
Avusturya-Macaristan Veliahtı’nın Bosna-Hersek ziyareti sırasında öldürülmesi savaşın başlaması için bir kıvılcım olmuştur. Bu olaydan sonra Avusturya Sırbistan’a savaş açmıştır. Bunun üzerine Rusya Sırbistan’ın; Almanya da Avusturya’nın ya-nında yer almış ve İngiltere ile Fransa’nın da devreye girmesiyle 1.Dünya savaşı başlamıştır.
I.Dünya savaşının başlamasıyla Japonya da savaşa girmiş; Uzak doğudaki Alman sömürgelerini ele geçirerek kısa süre içinde amacına ulaşmış ve savaştan çekilmiştir.
D-İttifak Grubu(Bağlaşma)
1-Avusturya-Macaristan İmparatorluğu,
2-Almanya, 3-İtalya( İtalya savaş başlamadan önce İttifak grubundaysa da savaş başladıktan sonra; Avusturya ile çıkarları çatıştığı, Almanya’dan beklediği başarıyı bulamadığı, isteklerine İtilaf bloğunda ulaşacağına inandığı ve Gizli Antlaşmalarla kendisine yapılan teklifleri cazip bulduğu için 1915’den itibaren İtilaf bloğuna geçmiştir.)
4-Osmanlı Devleti
5-Bulgaristan (Bulgaristan’ın savaşa girmesi ile Almanya ile Osmanlı arasında kara bağlantısı kurulmuştur.)
NOT: Balkan Savaşları Osmanlı ile Bulgaristan’ın
I. Dünya Savaşına girmesinde etkili olan ortak se-beptir.
E-İtilaf (Anlaşma) Grubu
1-İngiltere
2-Fransa
3-Rusya
4-İtalya
5-Japonya
6-Sırbistan( Savaştan sonra Yugoslavya’nın çatısı altında siyasi varlığı sona erdi)
7-Romanya( Rusya’nın baskıları ve Avusturya topraklarındaki emellerinin bir sonucu olarak savaşa girdi)
8-Belçika(Almanya’nın Fransa’ya saldırırken Belçika üzerinden geçmesi, Belçika’yı savaşın içine çekti.)
9-Karadağ (Savaştan sonra Yugoslavya çatısı altında siyasi varlığı sona erdi.)
10-Yunanistan (Savaşın başlangıcında, gidişatında ve sonucunda önemli bir etkisi olmayan Yunanistan; savaşa en son katılan devlettir.)
11-Portekiz
12-ABD(ABD Almanya’nın ticaret ve yolcu gemilerini batırması ve ABD ile arasında gerginlik bulunan Meksika ile işbirliği yapması üzerine 2 Nisan 1917’de savaşa katıldı. ABD'’in savaşa girmesiyle savaşın dengesi itilaf lehine bir şekil aldı. Savaşın başlangıcında etkili olmayan ABD savaşın sonucunda etkili olmuştur. ABD savaşa girerken Wilson Prensiplerini yayınladı. ABD’nin savaşa girmesi savaşın süresinin kısalmasında, savaşın İtilaf Devletleri lehine sonuçlanmasında, Rusya’nın savaştan çekilmesinden dolayı oluşan boşluğun doldurulmasında etkili oldu. ABD savaşa girmekle tarafsızlık politikasını da bozmuş oldu.)
13-Brezilya
F-Almanya’nın Osmanlı Devletini yanına çekmek istemesinin nedenleri
Osmanlı Devleti’nin jeopolitik konumundan fay-dalanarak;
1-Savaşı Orta Doğuya kaydırarak Avrupa’da rahatlamak
2-Rusya’nın dikkatini Avrupa dışına çekmek
3-İngilizlerin sömürge yollarını kesmek(Süveyş Kanalı...)
4-Rusya ile İtilaf devletlerinin bağlantılarını kesmek(Boğazlar...)
Osmanlı’nın halifelik gücünden faydalanarak;
1-Sömürgelerdeki Müslümanları İngiltere ve Fransa’ya karşı kışkırtmak
2-Rus hakimiyeti altında yaşayan Müslüman Türkleri Rusya’ya karşı kışkırtmak
Açıklama:Çok iyi teçhiz edilip hazırlandığı takdirde Osmanlı ordusunun savaşabileceğine inanan Almanya’nın gerek bu beklentisi; gerekse Osmanlı’nın jeopolitik durumuna yönelik olan beklentisi büyük oranda gerçekleşti. Fakat, Almanya, ha-lifelik müessesesinden umduğunu bulamadı.
NOT: Almanya Osmanlı’ya ait olan Musul-Kerkük petrollerinden de faydalanmak istemiştir.
H-Osmanlı Devletinin Savaşa Giriş Nedenleri
1-Son dönemlerde kaybettiği toprakları geri almak.
2-Siyasi yalnızlıktan kurtulmak (İtilaf grubu savaş esnasında Osmanlı’nın yükünü çekmemek ve Rus-ya’yı küstürmemek için Osmanlı’yı yanlarına almamışlardır.)
3-İttihat ve Terakki Partisinin; Alman hayranlığı ve Alman desteğiyle ülkenin kalkınabileceği düşüncesi
4-Kapitülasyonlar ve dış borçlar nedeniyle artan İngiliz ve Fransız baskısından kurtulmak.
5-2 Ağustos 1914’te Almanya ile Osmanlı arasında gizli bir antlaşma yapılması
6-19 Ağustos 1914’te Bulgaristan ile Osmanlı arasında bir dostluk antlaşması imzalanması
7-Turan imparatorluğu kurma fikri (Enver Paşa Osmanlı bayrağı altında bütün Türk dünyasını birleştirmeyi hayal ediyordu. Osmanlı Devleti’nin bü-tünlüğünü koruyamadığı bir dönemde Turancılığın düşünülmesi İttihatçıların hayalciliğini gösterir)
8-Almanya’nın savaşı kazanacağına inanılması
9-Yunan “megali idea”sını sonuçsuz bırakmak
10-Almanya ile gizli ittifak yapılmış olması.
11-Rus, İngiliz ve Fransız sömürgelerindeki Türk ve İslam ülkelerinin istiklale kavuşturulacağı düşüncesi
I-Osmanlı Devleti’nin Savaşa Girmesi
İngilizlerden kaçan Goeben ve Breslav adlı Alman gemileri Osmanlı Devletine sığınmıştır. Osmanlı Devleti bu gemileri satın aldığını açıklamış ve gemilere Yavuz ve Midilli isimlerini vermiştir. Ancak bu gemilerin Rusya’nın Sivastapol ve Odesa limanlarını bombalamaları üzerine Osmanlı Devleti savaşa girmek zorunda kalmıştır.
Rusya,İngiltere ve Fransa Osmanlı devletine savaş açınca; Osmanlı Devleti de 14 Kasım 1914’tde Kut-sal Cihat ilan etmiştir.
İ-Osmanlı devletinin savaşa girmesiyle
1-Yeni cepheler açılmıştır.
2-Savaş daha geniş alana yayılmış ve uzamıştır.
3-Almanya ve müttefikleri avantaj sağlamıştır.
4-İngiltere Kıbrıs’ı kendi topraklarına kattığını a-çıklamıştır.
5-Savaş Orta Doğuya kaymıştır.
6-Almanya Avrupa’da rahatlamıştır.
7-Gizli antlaşmalar gündeme gelmiştir.
8-İngiliz sömürge yolları tehlike altına girmiştir.
9-Rusya’nın İtilaf devletleri ile bağlantısı zedelenmiştir.
K-Osmanlı’nın Savaş Öncesi Durumu
1-Osmanlı Devleti İttihat ve Terakki Partisi tarafından yönetilmektedir.
2-Ordu Almanya’nın desteği ile modernize edilmeye çalışılmaktadır.
3-Suriye, Filistin, Irak, Lübnan ve Hicaz Osmanlı’nın elindedir.
4-Ege Adalarının durumu belirsizdir.
5-On İki Ada hâlâ İtalya’nın elindedir.
6-Kıbrıs İngiltere’nin elindedir.
7-Balkan Savaşlarından çıkan Osmanlı Devleti sa-vaşa hazır değildir.
L-İtilaf Grubunun Osmanlı’nın Savaşa Girmesini İstememe Nedenleri
1-Savaşın alanının genişleyecek olması.
2-İngiliz sömürge yollarının tehlikeye girecek olması.
3-Rusya ile İtilaf devletlerinin bağlantılarının kesilecek olması
4-Şark meselesinin karışık bir ortama gelecek olması
5-Sömürgelerdeki Müslümanların İngiltere ve Fran sa’ya isyan etme ihtimalinin olması.
M-I.Dünya Savaşında Osmanlı Devleti
Trablusgarp ve Balkan savaşlarından yıpranmış o-larak çıkan Osmanlı Devleti savaşın başında tarafsızlığını ilan etmiş,Boğazları kapatmış, seferberlik ilan etmiş(Seferberlik ilanı devletin savaşa gireceğinin bir habercisidir.) ve kapitülasyonları da tek taraflı olarak kaldırmış; ayrıca meclisi tatil etmiştir.
Kapitülasyonların kaldırılmasına en büyük tepki Almanya ve Avusturya-Macaristan’dan gelmiştir. İtilaf Devletleri Osmanlı Devleti’nin ittifak tekliflerini kabul etmedikleri gibi kapitülasyonların kaldırılmasına da önemli bir tepkide bulunmamıştır.
İttifak teklifi İngiltere ve Fransa tarafından reddedilen Osmanlı Devleti Almanya’ya daha fazla yakınlaşmıştır. Almanya da bu durumu değerlendirerek Osmanlı’yı kendi yanına çekme gayretini artırmıştır.
Savaş başladıktan sonra İngilizlerin önünden kaçan Goeben ve Breslav isimli Alman gemilerini Osmanlı; uluslararası hukuka aykırı olmasına rağmen, Marmara’ya aldı. Bu gemilerin İngilizlerin Osmanlı’dan parasını aldığı halde, Osmanlı siparişi olan Sultan Osman ve Reşadiye gemilerine karşılık satın alındığı bildirildi. 11 Ağustos 1914’de meydana gelen bu olay halka da kabul ettirildi. Fakat halk devletin savaşa gireceğinden habersizdi.
Yavuz ve Midilli adları verilerek Türk bayrağı çekilmiş olan Alman gemileri, Enver Paşanın emri ile Alman komutan Amiral Souchon komutasında Kara Deniz’e çıkarıldı. Bu gemiler 28-29 Ekim 1914 gecesi Rusya’nın Odesa ve Sivastopol limanlarını bombaladılar. Rusya bunun üzerine Osmanlı’ya 1 kasım 1914’de savaş ilan etti. Resmi ta-rafsızlığını 12 Kasım 1914’e kadar koruyan Osmanlı; bu tarihte Rusya’ya savaş ilan etti.
N-Osmanlı Devleti’nin Savaştığı Cepheler
1-Kafkas cephesi:
1a-Cephenin Açılma Sebepleri:
1-Başlamış olan Rus taarruzunu durdurmak
2-Bakü petrol bölgelerini el geçirme düşüncesi
3-Orta Asya Türk dünyası ile irtibatlaşarak Rusya’yı zor duruma düşürmek
4-İngiltere’nin Hint sömürge yollarını kesmek
5-Enver Paşanın Turan imparatorluğu kurma fikri
6-Avrupa’da rahatlamak isteyen Almanya’nın Osmanlı’yı kışkırtması.
1 Kasımda harekete geçmiş olan Rus birliklerine karşı Osmanlı 22 Aralıkta harekete geçti. Osmanlı’nın Ruslar karşısında Azapköy ve Köprüköy savaşlarında kazandığı başarılar geçici oldu. Bölgeye yazlık elbiselerle gönderilen ve yardım getiren geminin Ruslar tarafından batırılmasından dolayı desteksiz kalan Osmanlı askeri Rusya’nın teknik üstünlüğü ve bölgenin ağır kış şartları karşısında büyük bir malubiyet aldı.Erzurum, Erzincan, Bitlis, Muş, Van ve Trabzon Rusların eline geçti.
Çanakkale savaşlarından sonra Kafkas cephesine atanan Mustafa Kemal Paşa 1916’da Muş ve Bitlis’i Ruslardan geri aldı.
Rusya’da Bolşevik ihtilalinin başlaması (Ekim 1917) Kafkas Cephesinde Osmanlı lehine sonuçlar ortaya çıkarmış; Ruslarla Osmanlı arasında 15 Aralık 1917’de Erzincan Mütarekesi; Ruslar ile İttifak devletleri ve Osmanlı arasında 3 Mart 1918 ise Brest-Litowsk Antlaşması imzalanmıştır.
1b-Brest Litovsk Antlaşması(3 Aralık 1918)
Rusya Kafkas cephesini terk ederek Kars, Ardahan ve Batum’u Osmanlı’ya geri verdi.
1c-Önemi:
1-Kafkas, Galiçya, Makedonya ve Romanya cephesi kapandı
2-Berlin Antlaşması ile kaybedilen Elviye-i Selase Rusya’dan geri alındı
3-Osmanlı askerî yönden rahatladı
4-İtilaf bloğu sarsıldı.
Açıklamalar:
1-Brest-Litowsk Antlaşmasını İtilaf Devletleri onaylamadı.
2-Ruslar Kafkaslardan çekilince; Gümrü civarında, İngilizlerin desteğiyle Ermeni Devleti kuruldu.
3-Türkler antlaşmadan sonra geçici olarak Hazar’a kadar ilerlemiştir.
4-Ruslar Elviye-i Selase’de plebisit yapılmasını istemiştir.
1d-Kafkas Cephesinin Özellikleri:
1-Osmanlı’nın savaştığı ilk taarruz cephesidir.
2-Osmanlı, malüb olduğu halde, bu cephede toprak kazandı.
3-Ruslar tarafından Osmanlı’ya karşı kullanılmaya çalışıldığından dolayı; bölgedeki Ermeniler 14 Ma-yıs 1915’de çıkarılan tehcir kanunu ile Suriye bölgesine gönderildi.
2-Kanal Cephesi:
2a-Cephenin Açılma Sebepleri:
1-İngiltere’nin Hint sömürge yolarını kontrol altına almak.
2-Mısır’ı İngiltere’den geri almak.
3-İslam alemini İngilizlere karşı harekete geçirmek.
4-Almanya’nın telkinleri.
Cemal Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu İngilizler karşısında tutunamayarak Filistin’e çekilmiştir.
2b-Kanal Cephesinin Özellikleri:
1-Osmanlı’nın ikinci taarruz cephesidir.
2-Osmanlı’nın ilk kapanan cephesidir.
3-Türk ordusu Tih sahrasında sıcaktan kırılmıştır.
4-İngilizler deniz yoluyla sömürgelerinden yardım almıştır.
5-Cephe 14 Ocak 1915’de açılmıştır.
6-Osmanlı’ya Almanlar destek göndermiştir.
7-Cephenin açılmasında bölgenin jeopolitik özelliği etkili olmuştur.
8-Osmanlı Araplardan beklediği yardımı alama-mıştır.
3-Irak cephesi:
3a-Açılış Sebepleri:
1-İngilizler, Hint Deniz yolunun güvenliğini sağlayarak bölgedeki Alman tehlikesini ortadan kaldırmak istemiştir.
2-İngilizlerMusul-Kerkük petrollerini ele geçirmek ve Kuzeye çıkarak Rusya’ya yardım etmek istemiştir.
3-İngilizler Almanların Orta Doğudaki etkisini kırmak istemiştir.
NOT:Çanakkale Cephesinin açılış sebeplerinden biri de Rusya’ya yardım etmekti.
3b-Cephenin Özellikleri:
1-İngilizler 24 Kasım 1915’de Ktesifon; 29 Nisan 1916’da Kutülamare’de Türklere malüb olmuş ve İngiliz general Towsend Türklere esir olmuştur.
2-İngilizler 17 Mart 1917’de Bağdat’a girmeyi ba-şarmıştır.
4-Çanakkale cephesi:
İtilaf devletleri tarafından açılmıştır.
4a-Açılma nedenleri:
1-İstanbul ve boğazları ele geçirerek Osmanlı Devleti’ni saf dışı bırakmak
Açıklama: Savaşın alanını daraltmak ve süresini kısaltmak
2-Rusya’ya askeri ve ekonomik yardım götürmek
3-Savaşı kısa zamanda sonuçlandırmak
4-Balkan uluslarını savaşın içine çekmek
İtilaların Balkanları Savaşa Sokma Nedenleri:
a-Osmanlı ile Almanya’nın kara bağlantısını kesmek.
b-Rusya ile karadan bağlantı kurmak.
c-Avusturya’yı Balkanlarda zor duruma düşürmek.
Açıklama: İtilaf Devletleri, bu cephede başarılı olunduğu takdirde, Balkan devletlerinin bu başarıdan cesaretlenerek Osmanlı ve Avusturya’dan pay almak için harekete geçebileceklerini tahmin ediyordu.
5-Osmanlı ordularının Kafkas ve Kanal cephelerinden çekilmesini sağlamak
6-Balkanlarda yeni cephe açarak ittifak devletlerinin birbirine olan irtibatını zayıflatmak.
7-İngiltere’niKanal Cephesindeki yükünü hafifletmek.
8-İngiliz sömürge yollarının kontrolünü sağlamak
9-Osmanlı ile Almanya’nın bağlantılarını kesmek.
10-Rus buğdayının Avrupa’ya naklini sağlamak.
İngiliz ve Fransız donanmalarının saldırısıyla 19 Şubat 1915’te denizde başlayan savaş 18 Mart 1915’de Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlanmış (Sed-dülbahir ve Kumkale başarısı); 25 Nisanda başlayan kara savaşları da ittifak devletlerinin mağlubiyeti ile sonuçlanmıştır.
Açıklama: Bu başarılarda; askerlerine “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” diyen, XIX. tümen komutanı Mustafa Kemal’in Anafartalar, Conkbayırı ve Arıburnu’nda kazandığı başarılar etkili olmuştur.
NOT:Nusret mayın gemisinin boğaza döşediği ma-yınlar da Osmanlı’nın başarılı olmasında etkili ol-muştur.
4b-Sonuçları:
1-I .Dünya Savaşı uzadı.
2-Rusya’ya yardım götürülemediğinden dolayı Rus-ya’da artan ekonomik kriz Bolşevik ihtilaline zemin hazırlandı.
3-İngiltere ve Fransa itibar kaybetti ve büyük zarar gördü.
4-İttifak devletleri safında Sırbistan ve Yunanistan’a karşı savaşa giren Bulgaristan Osmanlı ile Almanya arasında kara bağlantısı kurdu. (Bulgaristan Rusya’nın başarılı olarak Balkanlar’a inmesini de istemiyordu.)
5-Türk ulusunun kendine olan güveni arttı. Bu güven milli mücadeleye taşındı
6-Yaklaşık yarım milyon insan hayatını kaybetti
7-Askerlerine “Ben size Taarruzu değil ölmeyi emrediyorum”diyen 19.Tümen komutanı Mustafa kemal Paşa bu cephede kazandığı başarılarla tanınmış, generalliğe terfi etmiş ve Milli Mücadelede önder olarak kabul edilmiştir.
8-Osmanlı’nın saygınlığı arttı.
9-İngiliz ve Fransız donanmalarının da malüb olabileceği görüldü
10-Sömürge altındaki milletler cesaretlenmiştir.
11-Yunanistan ve Romanya’nın savaşa girip girmeme konusundaki tereddütleri artmıştır.
12-İngiltere ve Fransa’nın boğazlara saldırmasını çıkarlarına uygun bulmayan Rusya’nın; boğazlar kendisine terk edilmediği takdirde Almanya ile barışacağını ileri sürerek İngiltere ve Fransa’yı tehdit etmesi, ilk defa gizli antlaşmaları gündeme getirdi.
4c-Cephenin Özellikleri:
1-Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlanan tek cephedir.
2-İstanbul’u tehdit eden tek cephedir.
3-Saldırının İstanbul’u tehdit etmesi Türk milletinin savunma azmini artırmıştır.
4-Mustafa Kemal savaş esnasında albay; savaş sonrasında ise general olmuştur.
5-Hicaz ve Yemen cephesi:
Osmanlı Devleti; bu cephede kutsal yerleri korumak için savaşmış; ancak Arapların İngilizlerle beraber hareket etmesinden dolayı başarılı olamamıştır. İngilizlerin 1917’de Akabe’yi ele geçirmeleri sonucunda bölgedeki Osmanlı hakimiyeti sona ermiştir.
5a-Cephenin Özellikleri:
1-Araplar arasında milliyetçiliğin güçlendiği ve İslamcılığın iflas ettiği görülmüştür.
Açıklamalar:
1-Fahrettin Paşanın Medine savunması meşhurdur.
2-I.Dünya Savaşından sonra Arap bölgelerinde İn-giltere ve Fransa mandater sistemler kurmuştur.
6-Filistin ve Suriye cephesi:
Kanal harekatının başarısız olması üzerine karşı taarruza geçen İngilizler Kudüs’ü Osmanlı’dan almıştır. İngiliz ilerleyişi Mustafa Kemal Paşa tarafından Halep’in kuzeyinde durdurulmuştur.
Cephenin genel komutanı Alman Liman Von Sanders idi. Mondros Mütarekesi imzalanınca; Yıl-dırım Orduları Komutanlığı Liman Von San-ders’ten alınarak Mustafa Kemal’e verilmiştir. Mustafa Kemal, bundan sonra bölgede savunma tedbirleri almaya başladıysa da; İstanbul’a geri çağ-rılmıştır.
6a-Cephenin Özellikleri:
1-I.Dünya savaşı esnasında Mustafa Kemal’in savaştığı son cephedir.
2-Bu cephede savaşlar sürerken, Mondros Mütarekesi imzalandı.
3-Mustafa Kemal’in mütareke sonrasında Türk ordusunu hızlı bir şekilde Anadolu’ya çekmesi, mütareke gereğince İtilaf devletlerine teslim edilmesi gereken Türk askerinin, teslim olmasını önledi; ki bu askerler Kurtuluş Savaşının askeri gücünü oluşturdu.
NOT: Bu cepheye İtalyanlar ve Fransızlar da asker göndermiştir.
7-Galiçya-Makedonya-Romanya Cephesi:
Osmanlı Devleti bu cephelerde müttefiklerine yar-dım etmek ve Makedonya üzerinden geçen ve Almanya ile kara bağlantısını sağlayan demir yolu-nun güvenliğini sağlamak için savaşmıştır.
Osmanlı bu cephelerde Rus, Sırp, Romen ve Fransız güçlerine karşı savaşmıştır. Brest Litowsk Antlaşması ile bu cephe kapanmıştır. Bu cephe Osmanlı’nın toprakları dışında savaştığı tek cephedir.
O-Osmanlı Devletini Paylaşma tasarıları
(Gizli Antlaşmalar)
Gizli Antlaşmaların Yapılma Sebepleri:
1-Şark meselesi (Osmanlı ülkesini paylaşma meselesi) ni halletmek.
2-İtilaf bloğunun birlik ve istikrarını sağlamak
3-Savaştan sonra Osmanlı’yı paylaşma konusunda anlaşmazlığa düşmemek
4-İtalya’yı İtilaf bloğuna katmak.
5-Rusya’yı İtilaf bloğunda tutmak
1-Boğazlar Antlaşması (Mart-Nisan 1915):
Çanakkale Savaşı esnasında Rusya boğazlar konusunda tedirginleşince; İngiltere, Fransa ve Rusya arasında imzalanan antlaşma ile boğazlar ve çevresi Rusya’ya bırakılmıştır.
Antlaşmanın Önemi:
1-Rusya’nın Almanya tarafına geçmesi önlendi
2-Gizli antlaşmalar başladı
3-İngiltere ve Fransa ilk defa Rusya’nın boğazlar konusundaki isteklerini kabul etti.
NOT: Rus Çarlığı yıkıldıktan sonra; tekrar yapılan gizli antlaşmalar sonucunda boğazlar bölgesinin yönetiminin İtilafların ortak kontrolünde olmasına karar verildi.
2-Londra Antlaşması (26 Nisan 1915):
Bu antlaşmaİngiltere, Fransa ve İtalya arasında imzalandı.
İtalya’ya On İki Ada ve Antalya bırakıldığı gibi; İtalya’ya,Osmanlı’nın Libya üzerindeki halifelik haklarının da kaldırılacağı vaat edildi. Bu antlaşma sonucunda İtalya İtilaf bloğuna geçti.
3-Sykes-Pıcot (1916):
Bu antlaşmaİngiltere ile Fransa arasında imzalanmıştır.
1-Musul hariç, Irak İngiltere’ye bırakıldı
2-Adana, Antakya, Lübnan ve Suriye kıyıları Fransa’ya bırakıldı.
3-Musul, Ürdün ve Suriye’nin bir kısmında Arap krallığının kurulması ve bu devletin Fransa ile İngiltere’nin ortak denetiminde olması kararlaştırıldı.
4-Filistin’de, Rusya, İngiltere, Fransa, İtalya ve Şerif Hüseyin tarafından kararlaştırılarak, uluslar-arası bir yönetimin kurulması kararlaştırıldı.
5-Hicaz’ın serbest bölge olması kararlaştırıldı.
Önemi:
1-Arap bölgeleri (Orta Doğu) paylaşıldı
4-Petrograt Protokolü:
Bu antlaşma Rusya, Fransa ve İngiltere arasında imzalandı.Rusya'ya, İngiltere ve Fransa’nın Orta Doğu çıkarlarını kabul etmesine karşılık boğazlar bölgesine ek olarak Trabzon’a kadar Doğu Karadeniz, Erzurum, Van ve Bitlis verildi.
5-Mc Mahon (1916):
İngiltere’nin Mısır valisi ile Şerif Hüseyin arasında imzalanmıştır. Şerif Hüseyin’e bağımsız bir Arap devleti vaat edilmiştir. Arapları Osmanlı’ya karşı savaştırmak isteyen İngilizler bu tür gizli ant-laşmalarla amaçlarına ulaşmıştır.
6-Saint Jean de Maurıenne (19 Nisan 1917):
Bu antlaşmaİngiltere, Fransa ve İtalya arasında imzalanmıştır.
On İki Ada, Antalya, İzmir,Aydın ve Muğla İ-talya’ya bırakılmıştır. İngiltere; İzmir’in İtalya’ya verilmesini Rusya istemeyeceğinden dolayı; bu antlaşmanın geçerli olabilmesini, Rusya’nın antlaşmayı imzalamasına bağlamıştır. Rusya kısa bir süre sonra savaştan çekildiği için bu antlaşma Rusya tarafından imzalanamamıştır.
Paris Konferansında İzmir’i Yunanistan’a bırakmak isteyen İngiltere’ye İtalya karşı çıkınca; İngiltere Sen Jön dö Möryen antlaşmasının geçersizliğini ileri sürmüştür.
Gizli Antlaşmaların Önemi:
1-İtilaf devletleri aralarında çıkar birliği sağlamışlardır.
2-Savaş daha bitmeden, Osmanlı toprakları paylaşılmıştır.
3-Bu antlaşmalar Mondros Mütarekesinin ağır şartlar taşımasında etkili olmuştur.
4-İtilaf devletleri aralarındaki birlik ve bütünlüğü güçlendirmişlerdir.
5-Gizli antlaşmalarİtilaf devletlerinin zaferden e-min olduğunu gösterir.
Gizli Antlaşmaların Özellikleri:
1-Şark meselesini halletmeye yöneliktirler
2-Osmanlı toprakları paylaşılmıştır.
3-İtilaf Devletleri çıkar birliği sağlamıştır.
4-Osmanlı’nın savaşa girmesinin bir sonucu olarak gündeme gelmiştir.
Açıklamalar:
1-Yunanistan gizli antlaşmalara katılmadığı halde; savaştan sonra toplanan Paris Konferansında İzmir ve civarını alarak Osmanlı’nın paylaşımına açıkça katılmıştır.
2-Rusya gizli antlaşmalara katıldığı halde; savaştan çekildiğinden dolayı; savaştan sonra Osmanlı’nın paylaşımına katılamamıştır.
3-İtalya gizli antlaşmalara katıldığı halde; savaştan sonra antlaşmalardan umduğunu bulamamış; ki bu durum İtalya ile İngiltere ve Fransa’nın arasını açmıştır.
4-Gizli antlaşmaları dünyaya ilk defa Çarlık Rus-yasını, İngiltere, Fransa ve İtalya’yı dünya kamu oyuna kötü göstermek isteyen Bolşevikler duyurmuştur.
5-Wilson İlkeleri gizli antlaşmaları hukuken geçersiz saymıştır.
6-İngiltere ve Fransa ABD ile çelişkiye düşmeden gizli antlaşmaları uygulayabilmek için, Paris Konferansında mandater sistem düşüncesini ortaya attılar. Mondoros Mütarekesine 7 ve 24. maddeleri koydular. Azınlıkları Osmanlı’ya karşı kışkırttılar.
7-Mondros Mütarekesinden sonra başlayan işgaller, genelde, gizli antlaşmalar doğrultusunda oldu
8-Rusya’nın savaştan çekilmesi üzerine; Doğu Anadolu’da Ermeni Devleti kurulmasına; Ermenilerin koruyuculuğunun ABD’ye verilmesine ve Boğazlar üzerinde ortak yönetim kurulmasına karar verildi.
9-Mondros Mütarekesinin imzalanması ile gizli antlaşmalar uygulamaya girdi.
10-İşgal güçleri gizli antlaşmaları daha rahat uygulayabilmek için Mondros Mütarekesini işlerini kolaylaştıracak şekilde hazırladılar.
Ö-Wilson İlkeleri (8 Ocak 1918)
ABD Cumhurbaşkanı Woodrow Wilson I.Dünya Savaşı sonrasında yapılacak barışın esaslarını yayınladığı on dört ilke ile açıklamış, İtilaf devletleri de ABD’yi yanlarında tutmak istediklerinden dolayı bu ilkeleri kabul ettiklerini bildirmişlerdir.
ABD başkanı Wilson, savaştan sonra barışın devam etmesini bir daha böyle büyük savaşların çıkmamasını istiyordu.
İlkeler:
1-Galip devletler yenilen devletlerden toprak ve sa-vaş tazminatı almayacak.
Açıklama:
1-Bu madde yeni sömürgeler oluşmasına karşıdır.
2-Malüb devletlerin mütareke imzalamasını hızlandırmıştır.
3-Savaştan sonra imzalanan antlaşmalar bu maddeye uymamıştır.
2-Devletlerarası antlaşmalarda açık diplomasi esası uygulanacak.
Açıklama:
Gizli antlaşmalar hukuken geçersiz sayılmıştır.
3-Karasuları dışındaki denizlerde tam serbestlik sağlanacak
4-Uluslar arası ekonomik engeller kaldırılacak ve devletler arasında eşitlik sağlanacak
5-Silahlanmanın azaltılması yolunda karşılıklı güvenceler verilecektir.
Açıklama:
İlk silahsızlanma çağrısıdır.
6-Rusya,Belçika,Romanya,İtalya,Sırbistan,Karadağ ve Romanya’nın sınırları tekrar saptanacak
7-Devletlerarası anlaşmazlıkları barış yoluyla çözecek uluslararası bir örgüt kurulacak
Açıklama:
Milletler Cemiyetinin kurulması istenmiştir. Bu cemiyet Paris Konferansında kurulmuştur. Bu madde Wilson Prensiplerinin uyulan tek maddesidir. Savaş uluslararası meselelerin çözülmesinde araç olmaktan çıkarılmak istenmiştir.
8-Boğazlar bütün ulusların ticaret gemilerine açık olacak.
9-Osmanlı İmparatorluğu’nda Türklerin oturduğu bölgelerin egemenliği sağlanacak; diğer bölgelerdeki uluslara da kendilerini geliştirme hakkı verilecektir.
Açıklama:
Osmanlı Devletinin devam edeceği, fakat, parçalanacağı vurgulanmıştır. Bu madde Mondros mütarekesinden sonra Anadolu’da başlayan işgallerin hukuk dışı; bu durum karşısında Türk Kurtuluş Savaşının ise hukuka uygun olduğunu gösterir. Bu madde azınlıklar için ilham kaynağı olmuştur.
10-Alses Loren Fransa’ya geri verilecektir.
Açıklama:
Bu madde “savaştan sonra malüb devletlerden toprak alınmayacaktır” maddesi ile çelişmektedir.
Wilson Prensiplerinin Önemi:
1-İttifak grubu mütareke imzalama konusunda ce-saretlendi(Savaşın bitişi hızlandı)
2-Çok uluslu imparatorlukların parçalanması ön görüldü
3-Wilson ilkeleri itilaf devletlerinin çıkarlarına ters düşmüştür. Bu nedenle kabullenmiş gibi göründükleri bu ilkeleri kendi çıkarları doğrultusunda yorumlamışlardır. İttifak devletleri ise bu ilkeleri barışın anahtarı olarak görüp benimsemişlerdir.
4-Savaştan sonra prensiplerine uyulmadığını gören ABD belli bir dönem Avrupa siyasetinden çekildi. 5-İmzalanan antlaşmalarda prensiplere uyulmadı
6-Kurtuluş Savaşı ve II. Dünya Savaşının çıkması Wilson Prensiplerinin amacına ulaşmadığını gösterir.
P-Savaşı Bitiren Ateşkes Antlaşmaları
1-Bulgaristan : (Selanik-29 Eylül 1918)
2-Osmanlı: (Mondros-30 Ekim 1918)
3-Avusturya: (Villa gusti-3 Kasım-1918)
4-Almanya:(Redhondes-11Kasım-1918 )
Açıklamalar:
1-Almanya’da 9 Kasım 1918’de cumhuriyet ilan e-dildi.
2-Avusturya’nın savaştan çekilmesinde kendisine bağlı azınlıkların isyan etmeleri etkili oldu.
3-Romanya, Rusya savaştan çekilince savaştan çe-kildi
4-Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi Osmanlı ile Al-manya’nın kara bağlantısını kesti.
R-Mondros Mütarekesi(30 EKİM 1918)
Osmanlı’nın Mütarekeyi İmzalama Sebepleri:
1-Osmanlı’nın savaşacak gücünün kalmaması
2-Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi sonucunda Osmanlı ile Almanya’nın kara bağlantısının kesilmesi
3-Wilson Prensiplerinden cesaret alınması
4-Güney cephelerinin çökmesi
5-Savaş taraftarı olan İttihat ve Terakki Partisinin ülkeyi terk etmesi sonucunda başa barış isteyen Hürriyet ve İtilaf Fırkasının gelmesi.
Mondros Mütarekesi; 30 Ekim 1918’de Osmanlı adına bahriye nazırı Rauf Orbay ile; İtilaf devletleri adına İngiliz amirali Caltrop arasında Limni Adasının Mondros Limanında Agamemnon Zırhlısında imzalanmıştır.
Bazı Maddeleri (tamamı 25 maddedir):
1-Anlaşma devletleri güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıktığında istedikleri stratejik bir bölgeyi işgal edebilecektir.(7.Madde)
Açıklama:
1- Mütarekenin en önemli maddesi 7. maddedir.
2-Bu madde itilaf devletlerinin Anadolu’da yaptıkları işgallerin hukuki dayanağı olmuştur.
3-İtilaf Devletleri bu maddeyi ateşkese koyarak Wilson ilkelerine ters düşmekten kurtulmuşlardır.
4-Bu madde Osmanlı ülkesini işgale açık hale getirip ülke bütünlüğünü bozmuştur.
2-Doğu Anadolu’da altı ilde (vilayet-i sitte: Erzurum,Van, Elazığ, Sivas,Bitlis,Diyarbakır)bir karışıklık çıktığında itilaf devletleri bu illerin herhangi birini işgal edebilecektir.(24.Madde)
Açıklama:
Bu madde anlaşma devletlerinin Doğu Anadolu’da bağımsız bir Ermeni Devleti kurma projelerinin en önemli göstergesidir.
3-Sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması dışındaki Osmanlı orduları terhis edilecek; ayrıca orduya ait cephane, taşıtlar ve donanma anlaşma devletlerine bırakılacaktır.
Açıklama:
Böylece Osmanlı Devleti yapılacak işgaller karşısında savunmasız hale getirilmeye çalışılmıştır. Bu madde Anadolu’nun işgal edileceğini gösterir.
4-İran ve Kafkasya’daki Osmanlı birlikleri geri çekilecek. Kuzey Afrika ve Orta Doğu da bulunan Osmanlı askerî birlikleri en yakın itilaf devletine teslim olacaktır.
5-Ermenilerle itilaf devletlerinden alınan esirler serbest bırakılacak; Türk esirler itilaf devletlerinin denetiminde kalacaktır.
Açıklama:
Bu durum devletlerin eşitliği ilkesine aykırıdır.
6-Haberleşme ve Ulaşıma ait bütün araç-gereçler anlaşma devletinin denetiminde bırakılacaktır.
Açıklama:
1-Böylece, işgalci devletlere karşı topyekün bir mücadelenin Türkler tarafından başlatılması engellenmeye çalışılmıştır.
2-Bu durum bölgesel direniş hareketlerinin vatanın bütününe yönelik hale getirilmesini kısa bir için de olsa geciktirmiştir.
3-Bu madde işgallerin başlayacağını gösterir.
7-Limanlar,Toros Tünelleri,tersaneler ve demir yol-ları anlaşma devletlerine bırakılacak
8-Anlaşma devletleri akaryakıt ve kömür ihtiyaçlarını Osmanlı devletinden karşılayacak ve bu maddeler ihraç edilmeyecektir.
Açıklama:
Anlaşma devletleri bu tür maddelerle Osmanlı Devleti’nin ekonomik bağımsızlığını ortadan kaldırmış ve Osmanlı’yı ekonomik bakımdan kendilerine bağımlı hale getirmeye çalışmışlardır.
9-Boğazlar İtilaf devletlerinin işgalinde olacaktır.
Açıklama:
Bu madde Osmanlı’nın boğazlar üzerindeki egemenliğini sona erdirdiği gibi; İstanbul’u güvenliksiz hale getirdi ve Anadolu ile Rumeli’nin bağlantısını kesti.
10-Batum işgal edilecektir.
Açıklama:
İngiltere bu madde ile Kafkasya’yı işgal ederek Osmanlı ile Rusya’nın bağlantılarını kesmek istemiştir.
11-Osmanlı ittifak grubu ile ilişkilerini kesecektir.
Mondros Mütarekesinin Önemi:
1-Osmanlı Devleti İtilaf devletlerine teslim olmuştur.
2-Osmanlı Devleti fiilen sona ermiştir.
3-Gizli antlaşmaların uygulama safhası başlamıştır.
4-Milli cemiyetler kurulmuştur.
5-Mütarekeyi imzalayan Rauf Orbay gözden düşmüştür.
Açıklamalar:
1-Mütarekenin imzalandığı tarihte Mustafa Kemal Suriye’dedir.
2-Gizli antlaşmaların var olması mütarekenin ağır şartlar taşımasında etkili oldu.
S-Paris Konferansı (18 Ocak 1919)
İtilaf Devletleri yenilen devletlerle imzalanacak barış antlaşmalarının şartlarını tespit etmek ve bozulan dengeleri kendi lehlerine kurmak için Paris’te bir barış konferansı toplamıştır. Bu konferansa 32 Devlet katılmıştır. Konferans İngiltere ve Fransa’nın etkisi altında kalmıştır. Paris’te ilk olarak Milletler Cemiyetinin kurulması kararlaştırılmıştır. Ancak ABD diğer konularla fazla ilgilenmemiş ve infirat (yalnızlık) politikasına geri dönmüştür.
En fazla tartışılan mesele Osmanlı ile imzalanacak olan antlaşma olmasına rağmen;aralarında çıkar çatışmasına düşen galipler Osmanlı ile imzalanacak olan antlaşmayı karara bağlayamamışlardır.
Batı Anadolu’nun kendisine bırakılması için çaba harcayan Yunanistan konferansa Batı Anadolu’da Rumların çoğunlukta olduğunu gösteren ve İzmir civarında Rumların Türkler tarafından katledildiğini ileri süren sahte raporlar ile geldi. Güçlü bir İtalya’nın Batı Anadolu’da varlığını istemeyen İngiltere Yunanistan’ın verdiği sahte raporları kullanarak İzmir ve civarının Yunanistan tarafından işgal edilmesini Konferansa kabul ettirdi. İtalya ise bu durumdan dolayı konferansı terk etti. İtilaf devletleri arasında ilk çatlak oluştu.
Osmanlı ülkesini milletler prensibine göre bölerek; ilgilendiği bölgeleri mandater sistem aldatmacası ile sömürü sınırları içine almak isteyen İngiltere konferansa Kürt, Ermeni, Rum ve Arapları da davet etti. Bu milletler konferansa İngiliz çıkarlarına hizmet edecek şekilde sahte raporlarla geldiler. İlk defa bu konferans esnasında Doğu Anadolu’da bir Ermeni devletinin kurulmasına karar verildi.
Wilson prensiplerinde kurulması istenen Milletler Cemiyeti ( Cemiyet-i Akvam ) kurulmuştur. Görevi uluslararası anlaşmazlıkları çözümleyerek dünya barışının devamını sağlamak olan bu cemiyet İngiliz çıkarlarına hizmet etmekten başka bir işe yaramamıştır. Kurtuluş Savaşı ve II. Dünya Savaşının çıkması bu durumu açıkça göstermektedir. Bu cemiyetin iç tüzüğü I. Dünya Savaşı sonucunda imzalanan bütün antlaşmalara konulmuştur. Bu cemiyetin kurulması Wilson prensiplerinin kısmen uygulandığını gösterir.
İngiltere ve Fransa ABD ve dünya kamu oyuna dürüst görünerek sömürgeciliklerini devam ettirebilmek için; yeni kurulan bir devletin büyük bir devlet tarafından Milletler Cemiyeti adına yönetilmesi esasına dayanan Mandater Sistem düşüncesini konferansa kabul ettirdiler. Bu sistem sömürgeciliğin şekil değiştirmiş halidir.
Tamirat adı altında savaş tazminatı alınmasına karar verildi.
Ş-Barış Antlaşmaları
1-Versailles(Versay) (28 Haziran 1919)
Versay Antlaşması Almanya ile imzalanmıştır.
Bazı Maddeleri:
1-Almanya Alses bölgesi ve Saar bölgesini Fransa’ya; deniz aşırı bölgelerini İngiltere, Fransa, Belçika ve Japonya’ya bıraktı.
2-Danzig serbest bölge olarak kabul edildi.
3-Almanya Avusturya ile birleşmemeyi garanti etti.
4-Almanya Yugoslavya ve Çekoslovakya’yı tanıdı.
5-Askerlik mecburi olmaktan çıkarıldı
6-Kiel Kanalı ve Alman nehirleri uluslararası hale getirildi.
7-Almanya ekonomik yükümlülüklere uyacağını ve savaş tazminatını vereceğini kabul etti.
Önemi:
1-İngiltere en güçlü rakibinden kurtuldu
2-Almanya uzun süre savaşamayacak hale getirildi
3-Antlaşma hükümlerini uygun bulmayan Almanya II. Dünya Savaşının çıkmasında etkili oldu
4-Alman sömürgeleri İngiltere, Fransa, Belçika ve Japonya arasında paylaşıldı.
2-Saınt Germaın (10 Eylül 1919)
Bu antlaşma Avusturya ile imzalanmıştır.
Bazı Maddeleri:
1-Avusturya Macaristan, Yugoslavya ve Çekoslovakya’yı tanıdı
2-Almanya ile birleşmemeyi garanti etti
3-Malubiyetin gerektirdiği yükümlülükleri kabul et-ti.
NOT: Avusturya’nın denizle bağlantısı kesildi.
3-Neuilly Antlaşması (27 Kasım 1917)
Bu antlaşma Bulgaristan ile imzalanmıştır.
Bazı maddeleri:
1-Bulgaristan Gümülcine ve Dedeağaç’ı Yunanistan’a; Dobruca’yı Romanya’ya bıraktı.
2-Malubiyetin getirdiği yükümlülükleri kabul etti.
3-Ordu 25.000 ile sınırlandırıldı.
NOT: Bulgaristan’ın Ege ile bağlantısı kesildi.
4-Trianon (Triyanon)Antlaşması
(6 Haziran 1920)
Macaristan’daki rejim değişikliği nedeniyle bu antlaşmanın imzalanması gecikmiştir. Macaristan bu antlaşma ile bağımsız bir devlet olarak tanınmakla beraber denize çıkışı olmayan küçük bir devlet haline gelmiştir.
NOT: Macaristan’a malüb devlet muamelesi yapılmıştır.
Barış Antlaşmalarının Özellikleri:
1-Yeni devletler kuruldu
2-Askeri ve ekonomik sınırlamalar getirildi
3-Sınırlar değiştirildi.
T- İtilaf Grubunun Savaştaki Dezavantajları
1-Rusya’nın savaştan çekilmesi
2-Sömürgelerde bıkkınlık görülmesi
3-Çanakkale’nin geçilememesi
4-Osmanlı’nın savaşı Orta Doğu’ya çekmesi
5-Bulgaristan’ın İttifak Grubuna girmesi
U-İttifak Grubunun Savaştaki Dezavantajları
1-İngilizlerin denizlerde güçlü olması
2-İngiltere’nin sömürgelerinden destek alması
3-Avusturya ve Osmanlı’nın etnik problemlerle uğ-raşması
4-ABD’nin İtilaf Grubunda savaşa girmesi
5-İtalya’nın İtilaf Grubuna geçmesi
Ü-Rusya’nın Savaştan Çekilmesinin Sonuçları
1-İngilizler Anadolu için Yunanlıları ön plana çıkarmaya başladı
2-Ermenilerin koruyuculuğu ABD’ye verildi
3-Gizli antlaşmalar değişti
4-Brest-Litowsk Antlaşması imzalandı
5-Kafkas, Galiçya, Romanya ve Makedonya cepheleri kapandı
6-Osmanlı Kars, Ardahan ve Batum’u geri aldı
7-İtilaf bloğunda oluşan boşluk önce İtalya ile sonra ise ABD ile doldurulmaya çalışıldı
V-I.Dünya Savaşının Genel Sonuçları
1-Avrupa’daki mevcut dengele değişti
2-Rakiplerini etkisiz hale getiren İngiltere ve Fransa en kazançlı devletler olurken; galipler safında yer alan İtalya ve Rusya hedefledikleri amaçlarına ula-şamamışlardır.
3-Osmanlı ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu parçalanmış; Çarlık Rusya’sı yıkılmıştır.
4-Türkiye, Macaristan, Polonya, Çekoslovakya, Yugoslavya, Letonya, Litvanya ve Ukrayna gibi ye-ni devletler kurulmuştur.
Açıklama:
Yugoslavya, Sırbistan, Karadağ, Bosna Hersek, Makedonya ve Slovenya’nın birleşmesi sonucunda kurulmuştur.
5-Cemiyet-i Akvam kurulmuştur(1920)
6-Sömürgecilik yerini Manda ve Himayeye bırak-mıştır.
7-Barış Antlaşmalarında milliyetçilik prensibine dikkat edilmemesi azınlık sorununun ortaya çıkmasına sebep olmuştur.
8-Merkezi İmparatorlukların parçalanması sonucu Avrupa ve Orta Doğu’da denge boşlukları ortaya çıkmıştır.
9-Komünizm, Faşizm, Nazizm gibi, demokratik ol-mayan, totaliter rejimler ortaya çıkmıştır.
10-Sivil savunma düşüncesi ortaya çıkmış; böylece cephe gerisindeki sivil halkın korunması amaçlanmıştır.
11-Barış Antlaşmaları devletlerin eşitliği ilkesine aykırı olduğu için sürekli bir barış ortamı sağlanamamış,bu yüzden II.Dünya savaşı çıkmıştır.
12-Bazı devletler ekonomik krizlere girdi
13-Ümmetçilik ve Turancılık iflas etti.
14-Milliyetçilik güçlendi ve ulusal devletlerin kuruluşu hızlandı
15-Deniz altı gemileri önem kazandı
16-ABD tekrar içine kapandı
17-İngiltere ve Fransa Orta Doğu kaynaklarını ele geçirdi
18-Suriye, Irak, Lübnan ve Hicaz Osmanlı’dan ayrıldı.
19-Irak, Suriye, Lübnan ve Filistin’de mandater yönetimler kuruldu.
20-İttihat ve Terakki Partisi dağıldı.
Açıklamalar:
1-I.Dünya Savaşında ilk defa tank ve kimyasal silah kullanıldı
2-Savaştan sonra sınırlar çizilirken milliyetlerin dağılımı dikkate alınmadığından dolayı savaştan sonra da milliyet olayları devam etti.
3-İtalya savaş başlamadan önce Fransa ile gizli antlaşma yaptı
4-Paris konferansında Doğu Trakya Yunanistan’a verildi.
5-ABD I. ve II.Dünya savaşının bitmesinde etkili oldu.
6-ABD savaşa girerken uluslararası dengede yerini almak istedi.
7-ABD savaşa 2 Şubat 1918’de fiilen girdi.
8-Savaştan sonra; Almanya’nın güçlenmemesi İn-giltere ve Fran-sa için temel politika oldu.
9-Versay, Nöyyi, Sen Jermen ve Trianon antlaşmaları II.Dünya Savaşının çıkması ile yürürlükten kalktı
10-ABD ve Osmanlı savaşın başlamasında etkili ol-mamıştır.
11-Boğazların Osmanlı’nın elinde olması; Mustafa Kemal’e göre Osmanlı’yı savaşa sokabilecek stratejik bir etkendi.
12-Rusya’da Bolşevik ihtilali çıkınca; Ermenistan, Gürcistan ve Azerbaycan bağımsız oldu.
13-Ukrayna 22 Ocak 1918’de bağımsız oldu
14-Savaştan önce İngiliz sömürgeleri kendisinin 104 katı; Fransız sömürgeleri ise kendisinin 20 katıdır.
15-Osmanlı’yı paylaşmak savaşın başlangıç sebeplerinden değildir.
16-Malüb devletlerin bir daha savaşmaya cesaret edememesi için antlaşmalara ağır maddeler kondu.
17-I.Dünya Savaşı’nda Danimarka, Norveç, İsveç, İsviçre ve İspanya tarafsız kalmıştır.
18-Osmanlı, ABD, Yunanistan, Bulgaristan, Japon-ya ve Romanya savaşın başlangıcında etkili olmamıştır.
MONDROS MÜTAREKESİNE TEPKİLER
A-MİLLİ CEMİYETLER
1-Trakya Paşaeli Cemiyeti:
Özellikleri:
1-Mavri Mira Cemiyetinin Trakya’ya yönelik olarak yürüttüğü bölücü faaliyetlere karşı kurulmuştur.
2-İstanbul ve boğazların işgal edilmesi bu cemiyetle Anadolu’nun bağlantısını kesmiştir.
3-Bu cemiyet Osmanlı Devleti’nin yıkılması halin-de Trakya’da bir cumhuriyet kurmayı planlamaktadır.
4-Edirne Kongresini düzenlemiştir.
2-İzmir Müdafa-i Hukuk Cemiyeti:
Özellikleri:
1-Ege Bölgesinde Yunanlıların bölücü faaliyetlerine karşı çalıştı.
2-2-9 Mart 1919 tarihinde İzmir’de Müdafa-i Hukuk Kongresini düzenledi.
3-Kilikyalılar Cemiyeti:
Özellikleri:
1-Adana ve civarının Ermeni ve Fransızlara karşı bütünlüğünü korumak için kuruldu
4-Redd-i İlhak Cemiyeti:
Özellikleri:
1-İzmir’in işgaline tepki olarak kuruldu
2-Balıkesir ve Alaşehir kongrelerini düzenleyerek Ege Bölgesini örgütledi
3-Kuvay-ı Milliyeyi harekete geçirerek silahlı direniş başlattı.
5-Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti:
Özellikleri:
1-Orta ve Doğu Karadeniz’deki Rum ve Ermeni faaliyetlerine karşı kuruldu.
2-Erzurum Kongresinin toplanmasına yardımcı ol-du.
3-Erzurum Kongresinde Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyeti ile birleşti.
6-Milli Kongre Cemiyeti:
Özellikleri:
1-İstanbul’da kuruldu
2-İlk defa kuvay-ı milliye tabirini kullandı
3-Milli mücadele için birleşmeyi savundu
4-Genelde basın yayın yoluyla propagandayı ilke edindi.
5-16 Mart 1920’de İstanbul’un işgaliyle bu cemiyet dağıldı.
7-Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyeti:
Özellikleri:
1-Doğu Anadolu’nun Ermenilere karşı bütünlüğünü korumak için kuruldu.
2-XV. kolordunun Erzurum’da dağılmamış halde olması bu cemiyeti daha da etkin hale getirdi.
3-Erzurum Kongresini düzenledi
4-Le Pays gazetesini çıkardı.
5-Cemiyet; Türkleri azınlıklara göre daha güçlü tutmak için şu kararları aldı:
a-İşgallere karşı direnilecektir.
b-Basın yayın yoluyla propaganda yapılacaktır
c-Bölge dışına göç edilmeyecektir.
d-Bilim, iktisat ve din teşkilatları kurulacaktır.
Milli Cemiyetlerin Özellikleri:
1-Türk halkının Mondros Mütarekesine ilk tepkisidir.
2-Basın yayın faaliyetlerinin elverişli olmasından, elçiliklerin varlığından ve merkez durumunda olmasından dolayı İstanbul’u merkez edindiler
3-Milli mücadeleye örgütsel zemin hazırladılar
4-Halk arasında milli bilinci uyandırdılar
5-İşgalleri ve azınlıkların bölücü faaliyetlerini önlemeye çalıştılar
6-Bölgesel niteliklidirler
7-Mustafa Kemal gibi birleştirici bir liderden yoksun oluşları en büyük eksiklikleridir.
8-İstanbul hükümetine, bağlı olmadıkları gibi; karşı da değillerdir.
9-Sivas kongresinden önceki en büyük eksiklikleri tek elden idare edilmemeleridir.
10-Türkçülük duyguları ile kurulmuşlardır.
11-Genellikle ittihatçılar tarafından kurulmuşlardır.
12-Programları bölgesel kurtuluşa yöneliktir. Bütünü kapsayan plan ve programları yoktur.
13-Önce basın yayın yoluyla propagandayı ilke edindiyseler de; kanlı işgallerin başlamasıyla silahlı mücadeleyi başlattılar.
14-Sivas Kongresinde Anadolu ve Rumeli Cemiyeti adı altında birleştiler
B-AZINLIKLARIN KURDUĞU CEMİYETLER
1-Mavri Mira:
Özellikleri:
1-Fener Rum patrikhanesi tarafından kuruldu
2-Bizans İmparatorluğunu yeniden canlandırmayı ve Ege’de ilerleyen Yunanlılara yardım ederek Batı Anadolu ve Trakya’yı Yunanistan’a katmayı amaçlıyordu. (megale idea)
3-Yunan Kızılhaçı, Göçmenler Komisyonu ve Rum izcilik kuruluşları bu cemiyetin alt kollarıydı
2-Pontus Rum Cemiyeti:
Özellikleri:
1-1904’de Merzifon’da Amerikan kolejinde kuruldu
2-Batum’dan Sinop’a kadar uzanan ve merkezi Samsun veya Trabzon olabilecek bir Rum devleti kurmayı amaçlıyordu.
Açıklama: MÖ281’de kurulan Pontus Devleti’ni MS 63’de Romalılar yıktı. 1204’de tekrar kurulan Pontus Devleti’ni 1461’de Fatih yıktı.
3-Kardos Cemiyeti:
Özellikleri:
1-Bu cemiyet Rum göçmenlerine yardımcı olmak görüntüsü altında Pontus Cemiyetine yardımcı olu-yordu.
4-Etnik-i Eterya Cemiyeti:
Özellikleri:
1-Bu cemiyet bağımsız Yunanistan’ı oluşturmak için 1814 yılında Filiki Eterya adıyla kurulmuştur.
2-I. Dünya Savaşından sonra ise Yunanistan’ı büyütmek ve Bizans Devletini kurmak için çalıştı
5-Hınçak ve Taşnak Sütyun Cemiyetleri
Özellikleri:
1-Doğu Anadolu toprakları, Çukurova toprakları ve Kara Deniz bölgesinin bir kısmını Ermenistan’a katmak için çalıştılar.
6-Makabi-Alyans İsrailit Cemiyetleri:
Özellikleri:
1-Yahudi devleti kurmak için çalışmışlardır.
2-Ekonomik çıkarlarının korunması ön planda olmuştur.
7-Rum-Ermeni Birlik Komitesi:
Özellikleri:
1-Rum ve Ermeni cemiyetleri arasındaki koordinasyonu sağladı.
Açıklama:
1-Azınlıklar Türkleri Hıristiyan katliamı yapıyor olarak göstererek Anadolu’nun işgalini başlatmak istediler.
2-Azınlıklar giriştikleri yıldırma faaliyetleri ile he-defledikleri bölgelerden Türkleri kaçırarak ilgili bölgelerde çoğunluk olmak istediler.
Azınlık Cemiyetlerinin Özellikleri:
1-Wilson Prensiplerinden ilham aldılar
2-Mondros Mütarekesi, azınlıkların çalışmaları için uygun zemin oluşturdu
3-AzınlıklarOsmanlı ülkesini sömürmek isteyen işgalciler tarafından kullanıldılar
4-Kiliseleri ve yabancı okullarını üs edindiler
5-İşgal devletlerinden yardım gördüler
6-Çıkardıkları olaylar ile TBMM’yi meşgul ettiler
C-MİLLİ VARLIĞA DÜŞMAN CEMİYETLER
1-Sulh ve Selamet-i Osmaniye Cemiyeti:
Özellikleri:
1-Kurtuluşun padişahın emirlerine bağlı kalmakla mümkün olacağını savunmuştur.
2-Teali İslam Cemiyeti:
Özellikleri:
1-Kurtuluşun halifenin emirlerine ve İslamın prensiplerine uymakla mümkün olacağını savunmuştur.
3-İngiliz Muhipleri Cemiyeti:
Özellikleri:
1-Kurtuluşun İngilizlerin himayesi ile mümkün olacağına inanıyordu
2-Bu cemiyet hükümet tarafından da desteklenmiştir.
4-Wilson Prensipleri Cemiyeti:
Özellikleri:
1-Bu cemiyetin taraftarları Wilson ilkelerinden ilham almıştır
2-Kurtuluşun ABD mandasına girmekle mümkün olacağına inanmışlardır.
5-Kürt Teali Cemiyeti:
Özellikleri:
1-Bu cemiyetin taraftarları Wilson Prensiplerine da-yanarak; halifeye bağlı olarak bir Kürt devleti kur-mayı planlamışlardır.
6-Hürriyet ve İtilaf Fırkası:
Özellikleri:
1-1911 yılında İttihat ve Terakki Partisine karşı kuruldu
2-1918’den itibaren yönetimde etkili olmaya başladı
3-Anadolu hareketini İttihatçıların hareketi olarak gören parti Kurtuluş Savaşına karşı gelişin liderliğini üstlendi.
İŞGALLER
A-İşgalcilerin İşgallere Hazırladığı Zemin
1-Mondros Mütarekesine 7 ve 24. maddeler kondu
2-Osmanlı ordusu terhis edildi
3-Osmanlı’nın savaş araç ve gereçleri kontrol altına alındı
4-Haberleşme ve ulaşım kontrol altına alındı
5-Osmanlı yönetimi denetim altına alındı
6-Boğazlar denetim altına alınarak Anadolu ile Rumeli’nin bağlantısı kesildi
7-Azınlıklar kışkırtıldı
İşgaller Mondros Mütarekesine dayanılarak baş-lamıştır. 3 Kasım 1918’de Musul’u işgal ederek İngilizler işgal faaliyetlerini başlattılar. 13 Kasım 1918’de ise Yunanlılar da içinde olmak üzere İtilaf donanması İstanbul’u filen işgal etti.
Açıklamalar:
1-İşgallere karşı ilk tepki, 19 Aralık 1918’de Hatay’a bağlı Dörtyol’un Karakese Köyü’nde Mehmet Kara’nın Fransızlara attığı kurşundur.
2-Batı cephesinde ilk kuva-yı milliye direnişi ise Ali Çetinkaya komutasında Ayvalık’ta, Yunanlılara karşı, geçekleştirdi.
İngiliz İşgal Bölgeleri:Çanakkale, Musul, Batum, Antep, Maraş, Konya, Bilecik, Samsun, Merzifon
Fransız işgal Bölgeleri:Adana, Dörtyol, Mersin, Osmaniye, Afyon, Antep, Maraş, Urfa
İtalyan İşgal Bölgeleri:Antalya, Kuşadası, Fethiye, Marmaris, Bodrum
B-İZMİR’İN İŞGALİ (15 MAYIS 1919)
Yunanlılar Paris Konferansına verdirttikleri karar doğrultusunda İzmir’i işgal etmişlerdir.
İşgalin Önemi:
1-Kuva-yı Milliye ortaya çıkmaya başladı
2-Milli bilinç uyandı
3-Halkı Milli Mücadele için örgütlemek kolaylaştı
4-Mitingler düzenlendi
5-Redd-i İlhak Cemiyeti kuruldu
6-Halk, işgalcilere güvenilemeyeceğini anladı.
C-Amiral Bristol Raporu:
İzmir’in işgali dünya kamuoyunda büyük bir yankı ve kınamaya sebep olunca; olayın sorumlusu durumunda olan İtilaf devletleri kamuoyunu yatıştırmak ve İzmir bölgesindeki durumu öğrenebilmek için bölgeye Amiral Bristol önderliğinde bir rapor heyeti göndermişlerdir.
Bristol Raporunun İçeriği:
1-Bölgedeki olayların sorumlusu Türkler değil; Rumlardır.
2-Bölgede Türkler çoğunluktadır.
3-Yunanlıların bölgeyi işgali ilhaka yöneliktir. Böl-genin güvenliğini sağlamaya yönelik değildir.
4-Bölgeden Yunanlılar çekilerek; bölgeye İtilaf devletlerinin güvenlik birlikleri yerleşmelidir.
Bristol Raporunun Önemi:
1-Yunanlıların Paris Konferansına sahte rapor verdiği ortaya çıkmıştır.
2-Yunan işgalinin niteliği dünyaya duyurulmuştur.
3-İşgalin gereksiz ve haksız olduğu belirtilmiştir.
4-İlk defa uluslararası bir belge Türk Milli Mücadelesinin haklılığını göstermiştir.
KUVA-YI MİLLİYE
Kuva-yı milliye, işgaller karşısında, halkın harekete geçerek kendi bölgelerini korumaya çalışması hareketidir.
A-Kuva-yı Milliyenin Özellikleri
1-İşgallere tepki olarak ortaya çıktılar.
2-Bölgesel olarak hareket ettiler.
3-Düzenli ordu kurulana kadar düşmanı oyaladılar.
4-Düzenli ordunun temelini oluşturdular.
5-TBMM’ye karşı oluşan isyanları bastırdılar.
6-Desteğini halktan aldılar.
7-Tutarsız davranışları halk ile kuva-yı milliyenin vurucu gücü olan milislerin arasını açtı.
8-Ortaya çıkışında işgaller ve işgaller karşısında Osmanlı Devletinin tepkisizliği etkili oldu
9-Milli cemiyetlerin silahlı koludurlar.
10-Disiplin ve birlikten yoksun oluşları en büyük eksiklikleridir.
KURTULUŞ SAVAŞININ HAZIRLIK DÖNEMİ
A-MUSTAFA KEMAL’İN SAMSUN’A ÇIKIŞI
(19 MAYIS 1919)
Orta ve Doğu Kara Deniz Bölgesinde Pontus Rum Cemiyetinin çalışmaları sonucunda bölgedeki Rum halkı karışıklıklar çıkarıyor ve olayın sorumlusu olarak da Türk halkı gösteriliyordu. Bu durum karşısında İngilizler, Osmanlı hükümetine bölgede gü-venliğin sağlanmasını; aksi takdirde, bölgeyi iş-gal edeceklerini bildirdiler. Rumların da zaten beklentisi, bölgenin İngilizler tarafından işgal edilerek Rumların işlerinin kolaylaştırılmasıydı.
Bölgede güvenliğin sağlanması için İstanbul yönetimi IX. Ordu Müfettişliğine getirerek Mustafa Ke-mal’i görevlendirdi. Mustafa Kemal bölgede hareket edebilmek için IX. Ordu Bölgesindeki sivil ma-kamlara da emir verme yetkisini aldı.
Mustafa Kemal’in Görevi:
1-Görev bölgesindeki orduları terhis etmek
2-Asayiş ve güvenliği sağlamak
3-Halkın elindeki silah ve cephaneyi toplamak
4-Halka silah ve cephane dağıtan kuruluşları ortadan kaldırmak
Samsun’a Çıkışın Önemi:
1-Mustafa Kemal milli mücadeleyi başlattı
2-Mustafa Kemal “Ya istiklal! Ya ölüm!” parolasını benimsedi.
3-Kurtuluşun ulusal olacağı vurgulandı.
B-HAVZA GENELGESİ
(28 MAYIS 1919)
Samsun bölgesini, İngiliz ve Rumların varlığından dolayı, milli mücadele çalışmalarının başlaması için uygun görmeyen Mustafa Kemal; Samsun’dan Havza’ya hareket etti.
Anadolu’daki komutanlarla da irtibat kurarak orduların terhis edilmemesini sağlamaya çalışan Mustafa Kemal; Havza’da, milli bilincin uyanması ve İtilaf devletlerinin Türk halkının tepkisini görmesi için İzmir’in işgalini protesto eden bir miting düzenledi. Bu tür mitinglerin tüm yurtta da yapılmasını istedi.
Mustafa Kemal yurdun çeşitli yerlerinde başlayan halk heyecanını ortak bir çizgi üzerinde birleştirmek istiyordu.Ferdi bilinçten ulusal bilince ulaşılmasını istiyordu.
Açıklamalar:
1-Mustafa Kemal İzmir’in işgalini halkın uyarılması ve birleştirilmesi için kullanmak istemiştir.
2-Mustafa Kemal’in isteği üzerine bundan sonra mitingler düzenlenmesi, Mustafa Kemal’in lider olarak benimseneceğini göstermektedir.
3-Mustafa Kemal’e Havza’daki faaliyetlerinin sonucu olarak; İngilizlerin baskısıyla, 8 Haziran 1919’da İstanbul hükümetinden, kendisini İstanbul’a geri çağıran bir telgraf geldi.
C-AMASYA GENELGESİ-TAMİMİ
(22 HAZİRAN 1919)
Sebep:
Ülkenin içinde bulunduğu durumu millete duyurarak milleti bağımsızlık ve egemenlik için mücadeleye çağırmak.
Genelgenin Hazırlayıcıları:
Mustafa Kemal, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy, Rauf Orbay, Kazım Karabekir(Erzurum’da)
Genelgenin Maddeleri:
1-Yurdun bütünlüğü ve milletin istiklali tehlikededir.
Açıklama:
1-Durum ve Kurtuluş Savaşının gereği ortaya konmaktadır.
2-Kurtuluş Savaşının bölgesel değil; bütünsel olduğu vurgulanmıştır.
3-Bölücülere ve bölgesel kurtuluşu amaçlayanlara bir tepkidir.
2-İstanbul’daki hükümet baskı altında olduğundan dolayı, üzerine almış olduğu sorumluluğun gereklerini yerine getirememektedir. Bu durum milletimizi yok olmuş gibi gösteriyor.
Açıklama:
1-İlk defa İstanbul hükümetine tepki gösterilmiştir.
2-İstanbul hükümetinin bu tutumu da, durumun bir parçası olarak, belirtilmiştir.
Uyarı:Mustafa Kemal Milli Mücadele esnasında milli güçte bölünme yaşanmaması için padişaha karşı doğrudan tepki göstermeyip; tepkilerinde İs-tanbul hükümetini hedef almıştır.
3- Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
Açıklama:
1-Milli egemenlik fikri ilk defa üstü kapalı bir şekilde vurgulandı.
2-Kurtarıcı olarak, padişah, mandacı ve himayeci devletlerin yerini milletin kendisi aldı.
3-Kaderine razı olmaya bir karşı çıkış vardır.
4-İleride milli egemenliğe dayalı devletin kurulacağına dair ilk işaretler verilmiştir.
5-Mustafa Kemal’in Türk milletine güvendiği ve mücadeleyi millete mal etmek istediği anlaşılmaktadır.
4-Milletin durum ve davranışını göz önünde tutmak ve haklarını dile getirip bütün dünyaya duyurmak için her türlü etki ve denetimden kurtulmuş milli bir kurulun varlığı gereklidir.
Açıklama:
1-İlk defa heyet-i temsiliyenin kurulması istenmektedir.
2-Kurtuluş savaşına, kişisellikten çıkarılarak, ulusal karakter kazandırılmaya çalışılmaktadır.
3-Genelgenin ihtilalci yönü görülmektedir.
5-Anadolu’nun her yönden güvenli yeri olan Sivas’ta milli bir kongre toplanmalıdır.
Açıklama:
1-Ulusal bir kongrenin toplanması istenmiştir.
2-Milli birlik ve beraberliğin sağlanması amaçlanmıştır.
6- Kongreye her sancaktan milletin güvenini kazanmış üç delege katılmalıdır. Delegeleri müdafa-i hukuk cemiyetleri ve belediyeler seçmelidir. Delegelerin kongreye geliş güzergahları ve zamanları milli bir sır olarak saklanmalıdır.
Açıklama:
1-Kararların ulusal olması amaçlanmıştır.
2-Delegelerin milletin güvenini kazanmış kişilerden olmasının istenmesi kongrede alınacak kararların bütün millet tarafından kabul edilebilmesi içindir.
3-Delegelerin milli mücadele taraftarı olması için delegelerin müdafa-i hukuk cemiyetleri tarafından belirlenmesi istenmiştir.
4-Delegelerin seçimle belirlenmek istenmesi ileride seçime dayalı bir sistemin olabileceğini de göstermektedir.
7-Doğu ileri adına 10 Temmuz 1919’da Erzurum’da bir kongre toplanacaktır. Bu tarihe kadar diğer illerin temsilcileri de Sivas’a gelebilirlerse; Erzurum kongresine katılmış olan delegeler Sivas’a hareket edecektir.
Amasya Genelgesinin Önemi:
1-Kurtuluş Savaşının gereği( Ülkenin bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir.); amacı ( Vatanın bütünlüğünün ve milletin bağımsızlık ve egemenliğinin sağlanması) ve yöntemi ( Mücadeleyi halk yapacaktır.)
2-İşgalciler ve İstanbul hükümetine bir tepkidir.
3-Milli mücadelenin programıdır.
4-Mustafa Kemal’in millete ilk çağrısıdır.
5-Türk inkılabının ihtilal safhası başlamıştır.
6-Kurtuluşun tek elden yürütülmesi için ortam hazırlanmaya çalışılmıştır.
7-Milli bağımsızlık hukuki yönden belgelere bağlanmıştır.
8-Evrensel haklar dile getirilmiştir.
9-Mustafa Kemal bu genelgeyi yayınlayarak ilk defa İstanbul’un verdiği yetkileri aşmıştır.
Açıklamalar:
1-Amasya Genelgesinin yayınlanmasından sonra içişleri bakanı Ali Kemal, Mustafa Kemal’e görevinden alındığını ve İstanbul’a geri dönmesi gerektiğini bildirdi.(Gerekçe olarak ise yetkilerini aştığı bildirildi.) Vakit kazanmak isteyen Mustafa Kemal ise “ Ben sadece padişahtan emir alırım” diyerek karşılık vermiştir. 7-8 Temmuz 1919 günü İstanbul’dan Mustafa Kemal’in görevden alındığına dair telgraf geldi. Mustafa Kemal ise 8-9 Temmuz 1919 günü askerlik mesleğinden ayrılarak sine-i millete döndüğünü bildirdi.
2-Amasya Genelgesinin esasları ilk defa Erzurum Kongresinde karara dönüştü.
3-Genelgeden sonra, İstanbul’un Anadolu’ya ege-men değil tabi olması gerektiği bildirildi.
4-Genelgenin uygulanması ile ordu mensuplarının görevlendirilmesi Türk ordusunu da ihtilalin içine çekmiştir.
D-ERZURUM KONGRESİ
(23 TEMMUZ-7 AĞUSTOS 1919)
Erzurum Kongresi Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyeti ile Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Mil-liye Cemiyeti tarafından Rum ve Ermenilere karşı Doğu Anadolu ve Karadeniz Bölgesinin bütünlüğünün korunması için toplanmıştır.
Kongrede Alınan Kararlar:
1-Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür bölünemez
Açıklama:
1-Bu madde Sivas Kongresi ve Misak-ı Milli kararlarının da ilk maddesidir.
2-Bölgesel amaçlı olarak toplanan kongre bütünü ilgilendiren karar almıştır.
3-Bütün bölücülere tepki gösterilmiştir.
2-Her türlü yabancı müdahalesine karşı millet, bir-lik olarak kendisini müdafa edecektir.
3-Vatanın ve istiklalin muhafaza ve teminine İstanbul Hükümeti muktedir olamadığı takdirde; gayeyi temin için Anadolu’da geçici bir hükümet kurulacaktır. Hükümeti milli kongre seçecektir. Kongre toplantı halinde değilse; bu işi temsil heyeti yapa-caktır.
Açıklama:
1-İlk defa geçici hükümetten bahsedildi
2-İlk defa açıkça yeni bir devletten bahsedildi.
4-Kuva-yı Milliyeyi âmil, irade-i milliyeyi hakim kılmak esastır.
Açıklama:
1-İlk defa millet iradesinden açıkça bahsedildi.
5-Hıristiyan azınlığa siyasi hakimiyetimizi zedeleyici ve sosyal dengemizi bozucu ayrıcalıklar verilemez.
6-Manda ve himaye kabul edilemez
Açıklamalar:
1-Bağımsızlığın koşulsuz olarak sağlanacağı vurgulanmıştır.
2-Mandacılığa ilk defa tepki gösterilmiştir.
7-Milli meclisin derhal toplanmasına ve hükümet işlerinin meclisin denetimi altında yürütülmesine çalışılacaktır.
Açıklamalar:
1-İlk defa meclis-i mebusanın toplanması istenmiştir.
2-Tutarsız davranışlar içinde olan Damat Ferit Paşa hükümeti kontrol altına alınmaya çalışılmıştır.
8-Ulusal irade padişah ve halifeyi de kurtaracaktır.
Açıklama:
1-Mustafa Kemal birlik ve beraberliğin devamı için böyle bir kararı da kongrede almıştır.
9-Milletimiz insani ve asri gayeleri tebcil; sınai ve iktisadi hal ve ihtiyacımızı takdir eder.
Açıklama:
1-Dışarıdan gelebilecek yardımların insani amaçlarla olması durumunda kabul edilebileceği vurgulanmıştır.
Kongrenin Önemi:
1-Erzurum Kongresi toplanış amacı ve katılımı yönüyle bölgeseldir. Fakat Mustafa Kemal kongreye katıldığı için kongrede ulusal kararlar da alınmıştır.
2-İstanbul’un muhalefetine karşı toplandığından ve aldığı karalardan dolayı ihtilalci bir kongredir.
3-Tam bağımsızlık ve milli egemenlik fikirleri a-çıkça vurgulandı.
4-Mustafa Kemal başkanlığında, dokuz kişiden olu-şan ve Doğu illerini temsil eden temsil heyeti kuruldu.
5-İlk defa ulusal sınırlardan bahsedildi
6-Doğu Anadolu’daki cemiyetler ve Trabzon Muhafaza-i Hukuk-ı Milliye Cemiyeti, Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuk-ı Milliye Cemiyetinin çatısı altında birleştirildi.
7-Azınlık haklarına ilk defa tepki gösterildi
8-Sivil bir vatandaş olan Mustafa Kemal’in, kongreye ve temsil heyetine başkan seçilmesi, Mustafa Kemal’in yetki problemini ortadan kaldırdı.
9-İstanbul hükümeti Mustafa Kemal, Rauf Orbay ve Refet Bele için tutuklama kararı çıkardı(30 Temmuz 1919). 9 Ağustos 1919’da ise Mustafa Kemal askerlikten ihraç edildi.
10-Ulusal güçlerin birleştirilmesi için ilk adım atıldı
11-Ermenilere karşı takip edilecek yol belirlendi
12-Bağımsızlık, dış politika ilkesi olarak benimsendi.
13-Sivas Kongresi ve Misak-ı Milli Kararlarına ze-min hazırlandı.
Açıklamalar:
1-Gücün tüm yurttan alınması için Sivas Kongresinin toplanmasına da gerek duyuldu
2-Mustafa Kemal ilk defa sivil bir vatandaş olarak Erzurum Kongresinde görev almıştır.
3-Erzurum Kongresinde dış işlerle de ilgili kararlar alınması, kongrenin meclis gibi hareket ettiğini gösterir.
4-Askeri yetkileri alınan Mustafa Kemal’in emrine Kazım Karabekir’in gönüllü olarak girmesi Mustafa Kemal’in liderlik sorunun çözülmesinde etkili olduğu gibi örgütlenme döneminde Mustafa Kemal’in işini de kolaylaştırmıştır.
5-Mustafa Kemal bölge dışından olduğu için ilk anda Erzurum Kongresine alınmak istenmedi. Kongreden Kazım Bey ve Cevat Dursun’un istifa etmesi sonucunda Mustafa Kemal ve Rauf Orbay kongreye alındı.
6-Kongreye 56 delege katıldı. İstanbul’un baskıları sonucunda Elazığ valisi Ali Galip Elazığ, Mardin ve Diyarbakır delegelerinin kongreye katılmasını engelledi.
E-BALIKESİR KONGRESİ
(26-31 TEMMUZ 1919)
Balıkesir Kongresi Yunanlılara karşı Batı Anadolu’nun bütünlüğü için; Redd-i İlhak Cemiyetinin çalışmaları sonucunda Hacim Muhittin başkanlığında toplanmıştır.
Alınan Kararlar:
1-Yunanlılara karşı kuva-yı milliyenin güçlendirileceği kararlaştırıldı.
2-Batı Anadolu’daki güçlerin birleştirileceği karar-laştırıldı.
3-Seferberlik ilan edildi.
4-Padişaha bağlılık bildirildi.
Balıkesir Kongresi Amasya Genelgesinin bağımsızlık yönünü kabul etmiştir. Batı Anadolu örgütlenmeye çalışılmıştır.
F-ALAŞEHİR KONGRESİ
(16-25 AĞUSTOS 1919)
Batı Anadolu’nun Yunanlılara karşı bütünlüğünün korunması için Redd-i İlhak Cemiyetinin çalışmaları sonucunda Hacim Muhittin başkanlığında toplanmıştır.
Alınan Kararlar:
1-Erzurum ve Balıkesir Kongresinin kararları görüşüldü
2-Milli mücadeleyi destekleme kararı alındı
3-Yunanlılarla savaşma kararı alındı
4-Gerektiğinde büyük devletlerin yardımının alınabileceği vurgulandı
G-SİVAS KONGRESİ
(4-11 EYLÜL 1919)
Bütünlük ve bağımsızlığı korumak için nasıl bir politika izleneceğinin saptanması; saptanan politikanın bütünü kapsayacak şekilde tüm milletçe uygulanması amaçlanmıştır.
Kongrenin Karşılaştığı Sorunlar:
1-İstanbul hükümeti ve işgal güçlerinin engellemesi sonucunda kongreye beklenildiği kadar üye katılamadı (38 kişi katıldı.)
2-Elazığ valisi Ali Galip’in kongreyi basacağı şayiası yayıldı ( Ali Galip Sivas’taki askeri birlikten çekindiği için kongreyi basamadı)
3-Fransızların Sivas’ı işgal edeceği haberleri yayıldı. ( Mustafa Kemal böyle bir şeyin mümkün olmayacağını belirtti.)
4-İlk anda Mustafa Kemal kongreye başkan seçilmek istenmediyse de; uzun tartışmalar sonucunda Mustafa Kemal kongreye başkan seçildi.
5- Delegelerin büyük bir çoğunluğu ABD mandasını savundu. Fakat Mustafa Kemal, ABD mandasının Türk milleti için uygun olmadığını delegelere anlatıp kabul ettirince; ABD mandası da kesin olarak reddedildi.( ABD Doğu Anadolu’da bir Ermeni devletinin kurulmasını istiyor; Osmanlı ülkesinin parçalanmasını öngörüyor; Türkiye’nin mandaterliğini ise istemiyordu.)
6-İstanbul Hükümeti Mustafa Kemal ve kongreye katılanlar için tutuklama kararı çıkardı.
Açıklama:Erzurum Kongresinin kararları Sivas Kongresinin birinci maddesi olarak kabul edildiği için Sivas Kongresi Erzurum Kongresine göre daha kısa sürmüştür.
Alınan Kararlar:
1-Osmanlı hükümeti bir dış baskı karşısında vatanın her hangi parçasını terk ve ihmal etmek zorunda kalırsa; halife ve saltanatın, vatan ve milletin korunmasını sağlayacak her türlü tedbir alınmıştır.
2-İtilaf devletlerinden haklarımıza saygı gösteren haklı ve adaletli bir karara varmalarını bekleriz
3-Milli cemiyetler Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti altında toplanmıştır.
Açıklama:
1-Birlik sağlanmıştır.
2-Cemiyetler bölgesel olmaktan çıkarak ulusallaşmıştır.
3-Kuva-yı milliye için komuta birliği sağlanmıştır.
4-Kurtuluş Savaşının tek elden yönetilmesi ko-laylaşmıştır.
4-Mustafa Kemal başkanlığında tüm yurdu temsil edecek şekilde 15 kişiden oluşan temsil heyeti kuruldu.
5-Ali Fuat Cebesoy batı cephesi kuva-yı milliye komutanlığına tayin edildi.
Açıklama:
1-Heyet-i Temsiliye ilk defa hükümet gibi yürütme yetkisi kullandı.
2-Batı cephesinin oluşturulması için ilk adım atıldı
6-İrade-i Milliye Gazetesinin çıkarılmasına karar verildi.
7-Damat Ferit Paşa hükümetinin iş başından uzaklaştırılmasına kadar İstanbul ile ilişkilerin kesildiği bildirildi.
Açıklama:
1-Bu karardan yaklaşık yirmi gün sonra Damat Ferit Paşa hükümeti istifa ederek yerine Ali Rıza Paşa hükümeti geldi. Bu durum Sivas Kongresinin olumlu bir sonucudur ve Milli Mücadelecilerin İs-tanbul karşısında güçlendiğini gösterir.
Kongrenin Önemi:
1-Kongreler dönemi kapandı
2-Misak-ı Milli esasları belirlendi
3-Heyet-i Temsiliye bütün vatanı temsil eder hale geldi
4-Milli birlik ve beraberlik büyük oranda sağlandı
5-Ulusal örgütlenme tüm vatanı kapsadı
6-Gücünü halktan alan yeni bir otorite ortaya çıktı
7-Mustafa Kemal lider olarak benimsendi
8-Erzurum Kongresi kararları ulusallaştı
9-Mondros Mütarekesi reddedildi
10-Sivas Kongresi milleti temsil eden tek kurul ol-du
11-Tam bağımsızlık ve milli egemenlik ilkeleri temel prensip olarak kabul edildi
12-Mandacılık kesin olarak reddedildi
13-Kuva-yı Milliye cepheleri arasında kumanda birliği sağlandı
Açıklamalar:
1-Erzurum Kongresi; Doğu Bölgesinin, Osmanlı tarafından terk edilmek istenen yerinde geçici bir yönetim kurulacağından bahsederken; Sivas Kongresi bu kararı bütün yurdu kapsayacak şekilde aldı.
2-Mustafa Kemal ve arkadaşları 1 Mayıs 1919’da idama mahkum edildi
3-İzinsiz toplanmasından; hakkında tutuklama ka-rarı olan Mustafa Kemal’i kendisine başkan seçtiğinden ve aldığı kararlardan dolayı Sivas Kongresi de ihtilalcidir.
H-AMASYA GÖRÜŞMELERİ
(20-22 EKİM 1919)
Damat Ferit Paşa 2 Ekim 1919’da istifa edince, hükümeti Ali Rıza Paşa kurumuştur. Ali Rıza Paşa Anadolu hareketini milli mücadelecilerle iyi ge-çinerek kontrol altına almaya çalışan bir kişiydi. Bundan dolayı da Mustafa Kemal ile iyi geçinmeyi ilke edindi. Mustafa Kemal, Ali Rıza Paşa hükümetini Damat Ferit Paşa hükümetine nazaran daha ılıman olduğundan dolayı desteklediği gibi; birliğin sağlanıp korunması için İstanbul hükümeti ile iyi geçinmeye de çalışmıştır. Mustafa Kemal ile Ali Rıza Paşanın karşılıklı görüşmeleri sonucunda Amasya’da, her iki tarafın uzlaşması amacıyla bir mülakat yapılmasına karar verildi. Amasya Görüşmelerine İstanbul hükümeti adına bahriye nazırı Salih Paşa katıldı. Milli mücadele adına Mustafa Kemal ve arkadaşları katıldı.
Alınan Kararlar:
1-Hiçbir vilayet terk edilmeyecek, himaye kabul edilmeyecektir.Bütünlük ve istiklal korunacaktır.
2-Azınlıklara siyasi hakimiyetimizi zedeleyici ve sosyal dengemizi bozucu ayrıcalıklar verilmeyecektir.
3-Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti İstanbul hükümeti tarafından tanınacaktır.
4-Meclis-i Mebusan toplanmalıdır.
5-Meclis-i Mebusan İstanbul dışında toplanmalıdır. (Meclisin, İstanbul’da toplanması halinde, mili mücadele ruhunu yansıtamayacağı ve rahat çalışamayacağı düşünülmüştür.)
6-Sivas Kongresi kararları meclis tarafından onaylanmalıdır.
7-Yapılacak antlaşmalar için heyet-i temsiliyenin onayı alınmalıdır.
8-Seçimlerin serbest yapılmalıdır.
Önemi:
1-Milli mücadele, Heyet-i Temsiliye ve Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyeti İstanbul hükümeti tarafından hukuken tanındı
2-Temsil Heyeti ile İstanbul arasındaki ilişkiler yu-muşadı
3-İstanbul Anadolu’ya bağlı olmaya başladı.
4-İtilaf devletleri Anadolu hareketini İstanbul vasıtasıyla kontrol altına alamayacaklarını anlamıştır.
5-Meclis-i Mebusanın toplanması kararlaştırılmıştır.
Açıklamalar:
1-Görüşmelerde egemenlikten değil; bağımsızlıktan bahsedilmiştir.
2-Meclisin İstanbul dışında toplanması meselesinde anlaşmaya varılamadı
3-Salih Paşa kararların tamamını kendisinin kabul etmesinin bir anlam ifade etmediğini; kararların hükümet tarafından kabul edilmesinin önemli olduğunu; kararların hükümet tarafından kabul edilmesi için elinden geleni yapacağını; bu konuda başarılı olamadığı takdirde istifa edeceğini açıkladı. Hükümet sadece Meclis-i Mebusanın açılması kararını tam olarak onayladı. Salih Paşa ise istifa etmedi.
I-HEYET-İ TEMSİLİYENİN ANKARA’YA GELMESİ
(27 ARALIK 1919)
Sebepleri:
1-Ankara’nın güvenli olması
2-Meclis-i Mebusan çalışmalarının yakından izlenmek istenmesi
3-Ankara’nın batı cephesine yakın olması
4-Ankara’nın iletişim ve ulaşım yönünden uygun olması.
İ-Meclis-i Mebusan İçin Seçimlerin Yapılması
İşgal güçleri seçimlerden saltanat yanlılarının çoğunluk olarak çıkacağını zannettiğinden dolayı se-çimlere pek müdahale etmediler. Fakat Kasım 1919’da yapılan seçimlerden milli mücadele taraftarlarının çoğunluk olarak çıkması işgalcilerin Anadolu hareketini hâlâ anlayamadığını gösterdi. İşgalciler padişahın kontrolünde toplanacak olan bir meclisten kendi aleyhlerine bir kararın çıkma-yacağını zannettiklerinden dolayı meclisin açılmasın da karışmadılar. Meclisin Misak-ı Milli kararlarını alması ise işgalcilerin Anadolu hareketini anlayamadığını bir defa daha gösterdi.
K-MECLİS-İ MEBUSANIN AÇILMASI
(12 OCAK 1920)
Padişah meclisin İstanbul dışında toplanmasını, meclisin kendi kontrolünden çıkmasından dolayı, uygun görmüyordu. Meclisin İstanbul dışında toplanmasını anayasaya uygun olmayışı ise padişaha bu konuda dayanak oluyordu.
Mustafa Kemal ise işgal altındaki İstanbul’da, padişah başkanlığında toplanacak olan bir mecliste milli mücadele adına sağlıklı kararların çıkmayacağını tahmin ediyor ve meclisin Anadolu’da toplanmasını istiyordu.
Mustafa Kemal meclisten sağlıklı kararlar çıktığı takdirde milli mücadelenin yasallaşacağına inanıyordu. Fakat her şeye rağmen Mustafa Kemal bu meclisin kurtuluşu gerçekleştiremeyeceğini biliyor ve bu durumu milletin de görmesini istiyordu. Bu açıdan meclisin İstanbul’da toplanması ve Misak-ı Milli kararlarından dolayı İstanbul’un işgal edilerek meclisin dağıtılması olumlu oldu.
Erzurum mebusu seçilen Mustafa Kemal güvenlik meselesinden dolayı İstanbul’da toplanan meclise katılmadı. Meclis Anadolu’da toplanacak olsaydı; Mustafa Kemal meclise katılabilirdi.
Mustafa Kemal’in İstanbul’a gönderdiği Mebus Arkadaşlarından İstekleri:
1-Meclistemilli mücadelecilerin birlikte hareket etmesini sağlayacak olan bir müdafa-i hukuk grubu oluşsun.
Açıklama:Mecliste müdafaa-i hukuk grubu bazı mebusların çekimser davranmasından dolayı kurulamayıp; bu grubun yerine içinde saltanat yanlılarının da olduğu ve Misak-ı Milliyi ilan edecek olan Felah-ı Vatan grubu kuruldu.
2-Sivas Kongresi kararları mecliste onaylansın
Açıklama: Meclis Sivas Kongresinin bağımsızlıkla ilgili kararlarını onayladı( Misak-ı Milli). Fakat, padişah kontrolündeki mecliste Sivas Kongresinin milli egemenlikle ilgili maddeleri tartışma konusu dahi yapılamadı.
3-Mustafa Kemal meclise başkan seçilsin
Açıklama:
1-Mustafa Kemal işgalcilere ve İstanbul otoritesine milli eylemin gücünü göstermek istiyordu.
2-Meclis dağıtıldığı takdirde, meclis başkanı sıfatıyla, meclisi Anadolu’da toplamayı amaçlıyordu.
3-Mustafa Kemal meclise başkan seçilmemiştir. (Bu durum mebusların padişaha ve saltanata bağlı olduklarını gösterir.)
L-MİSAK-I MİLLİ--PEYMAN-I MİLLİ
[ MİLLİ ANT]
(28 OCAK 1920)
1-Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür bölünemez.
Açıklama:
1-Bu madde Erzurum ve Sivas Kongresinin de ilk maddesidir.
2-Ülkeyi bölmek isteyenlere karşı bir tepkidir.
3-Kurtarılacak vatanın sınırları belli olmuştur.
2- İşgal altındaki Arap topraklarının geleceği bölge halkının vereceği oylara göre belirlenecektir.
3-Kars, Ardahan ve Batum’un geleceğinin belirlenmesi için halk oylaması yapılacaktır.
4-Batı Trakya’nın geleceğinin belirlenmesi için halk oylaması yapılacaktır.
5-İstanbul ve Marmara Denizi her türlü tehlikeden uzak tutulursa; Boğazların dünya ticaret ve ulaşımına açılması mümkündür.
6-Azınlık hakları komşu ülkelerde Müslüman azınlığa verilen haklar kadar olacaktır.
7-Siyasi, iktisadi ve hukuki gelişmemizi engelleyen sınırlamalar (kapitülasyonlar) kabul edilemez.
Misak-ı Millinin Önemi:
1-Milli mücadelenin hedefi kesin olarak belli oldu
2-Milli sınırlar meclis onayından geçti
3-Milliyetçilik anlayışının yerleştiği görüldü
4-Meclis kapitülasyonlara ilk ciddi tepkiyi gösterdi.
5-Milli mücadele için meclisin desteği alındı
6-Kurtarılacak vatan belli oldu
7-Türk halkının temel hakları dile getirildi.
8-Ulusal devlet anlayışı kabul edildi
9-Alınan kararlar Turancılığın benimsenmediğini gösterdi
10-Ümmetçiliğin yerini ulusçuluk aldı
11-Mustafa Kemal’in askerlik hakları iade edildi
12-Misak-ı Milliyi öfkeyle karşılayan İtilaf Devletleri İstanbul’u resmen işgal etti.
13-Tam bağımsızlık ilkesi benimsendi
Açıklamalar:
1-Misak-ı Millide hedefler belirlendiği halde; hedeflere gidilecek yolun belirtilmemesi Mustafa Ke-mal’e hareket serbestliği verdi.
2-Misak-ı Milli kararları Wilson Prensipleri ile çelişmez.
3-Misak-ı Millide Osmanlı borçlarının ödenmesine de değinilmiştir.
4-Ulusal egemenlikten bahsedilmedi
5-Misak-ı Milli Lozan Konferansında bütün dünyaca kabul e-dildi.
6-Sınırların belirlenmesinde Mondros Mütarekesinin imzalandığı anda işgal edilmeyen yerler ve Türklerin çoğunlukta olduğu bölgeler ölçü alındı.
7-Misak-ı Milli ilk defa Londra Konferansında dünyaya duyuruldu.
M-İSTANBUL’UN RESMEN İŞGALİ
(16 MART 1920)
Sebepleri:
1-Meclis-i Mebusanın Misak-ı Milliyi ilan etmesi
2-Mustafa Kemal’in otoritesini kırmak
3-Milli mücadeleyi Türk halkının gözünde kötü göstermek
4-Panislamist eğilimlerin ve giderek güçlenen Bolşevik yayılmacılığın İngiltere’nin bölgesel çıkarlarını tehdit edecek duruma gelmesi
Sonuçları:
1-Osmanlı meclisi dağıtıldı
2-Damat Ferit Paşa tekrar hükümet başkanı oldu
3-İstanbul’daki Türkler de kurtuluş adına İstanbul’da ümit kalmadığını görünce Anadolu’ya geçti
4-Damat Ferit Paşanın tekrar yönetime getirilmesi halkı İstanbul hükümetinden soğuttu
5-TBMM’nin açılışına zemin hazırlandı
6-Padişah tutuklu duruma düştüğünden dolayı; Mustafa Kemal’e padişah adına söz söyleme imkanı doğdu
7-Türk halkı, güvendikleri İngilizlerin, çirkin yüzü-nü gördü.
8-İngilizler Osmanlı meclisine saldırmakla milli iradeye ve demokrasiye karşı olan saygısızlıklarını gösterdiler
9-Bazı mebuslar sürgün edildi, bazı mebuslar tutuklandı; bazıları ise Anadolu’ya kaçtı.
10-İstanbul’dan Anadolu’ya göç başladı
11-Mustafa Kemal’in meclisin İstanbul’da toplanmamasını isteme haklılığı ortaya çıktı.
İşgalciler halkın kendilerine karşı tepkisini önlemek ve işgalden Milli Mücadelecileri sorumlu tutmak için şu genelgeyi yayınladılar:
1-İşgal geçicidir
2-Saltanatın devamını ve güçlenmesini istemekteyiz
3-Anadolu’da işgal devletlerinin isteklerine muhalefet edildiği takdirde; İstanbul da Türklerin elinden alınacaktır.
4-İstanbul’dan verilecek emirlere uyulmalıdır.
Mustafa Kemal’in İşgale Tepkisi:
1-İşgalciler kınandı
2-İstanbul ile ilişkiler kesildi
3-Anadolu’daki bazı işgalci subaylar, Malta’ya sürgün edilen Türk mebuslarına karşılık tutuklandı
4-Osmanlı’nın Anadolu’daki gelir kaynaklarına el kondu
5-İşgalcilerin sevkıyat yaptıkları Ulukışla-Geyve Demiryolu işlemez hale getirildi.
NOT: İstanbul’un işgal edildiğini Anadolu’ya Tel-grafçı Hamdi Bey haber vermiştir.
N-TBMM’NİN AÇILMASI
(23 NİSAN 1920)
TBMM’nin Açılış Amaçları:
1-Milli iradeyi egemen kılmak
2-Ulusal güçleri bir arada tutmak
3-Bağımsızlığı sağlamak
4-Bağımsızlı ve egemenliği sağlayacak otorite ve gücü oluşturmak
TBMM’ye öncelikle, işgal dolayısıyla İstanbul’dan kaçıp gelen mebuslar kabul edilerek; meclis Meclis-i Mebusanın devamı gibi gösterilmiştir.
Mustafa Kemal’in Meclisin Çalışma Şartlarını Belirlemek İçin Meclise Sunduğu Öneri:
1-TBMM’nin fevkinde hiç bir güç yoktur.
Açıklama:
1-TBMM bütün güçlerin üzerinde kabul edilmiştir.
2-İstanbul’daki otorite meclis otoritesinin altında kabul edilmiştir.
2-Hükümet kurmak gereklidir.
Açıklama:
1-Bu madde meclisin kuruculuk yönünü gösterir
3-Geçici olduğu bildirilerek bir hükümet başkanı tanımak; ya da padişah vekili çıkarmak doğru de-ğildir.
Açıklama:
1-Bu madde açılan meclisin daimi olduğunu vurgulamaktadır.
4-Mecliste yoğunlaşan ulusal iradenin yurdun alın yazısına doğrudan doğruya el koymasını kabul et-mek temel ilkedir.
5-Yasama ve yürütme TBMM’ye aittir.
Açıklama:
1-18 Eylül 1920’de kurulan İstiklal Mahkemelerinin üyeleri de milletvekillerinden oluştuğundan dolayı yargı da meclisin eline geçmiştir.
2-Yasam, yürütme ve yargının mecliste toplanmasına güçler birliği ilkesi denilir.
3-Güçler birliği ilkesi olağan üstü durumdan dolayı kabul edilmiştir. Hızlı karar alınıp; alınan kararların hızlı uygulanması amaçlanmıştır.
4-Güçler birliği ilkesi demokrasiye uygun değildir. Demokrasiye uygun olan kuvvetler ayrılığı ilkesi 1961 Anayasası ile kabul edilmiştir.
6-Meclisten seçilecek bir kurul meclis adına hü-kümet işlerine bakar. Oluşturulan bu İcra Vekilleri Heyetinin başkanı meclisin de başkanıdır.
Açıklama:
1-Kurulan bu sisteme meclis hükümeti sistemi denilir. Bu sistemde bakanlar meclisten tek tek seçilir.
2-Meclis hükümeti sisteminde hükümet üyeleri meclisten tek tek seçildiğinden dolayı hükümetin kurulması gecikir; dolayısıyla da yürütme olumsuz etkilenirdi.
3-Meclis hükümeti sistemi cumhuriyet ilan edilene kadar devam etmiştir.
4-Saltanat devam ettiğinden dolayı devlet başkanlığı kurumu oluşturulamamıştır. Meclis başkanlığı ile hükümet başkanlığı aynı kişide toplanmıştır.
7-Padişah ve halife baskı ve zordan kurtulduğu za-man, meclisin düzenleyeceği yasal ilkeler doğrultusunda yerini alır.
Açıklama:
1-Birliğe ihtiyaç duyulan bu dönemde padişahlık ve halifelik kurumunun açıkça karşısına geçilmemiştir.
2-Bu madde ileride saltanat ve halifeliğin kaldırılabileceğini göstermektedir. Çünkü padişah ve halifenin durumunu meclisin belirleyeceği dile getirilmiştir.
NOT: Bu önerge Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul edilene kadar meclisin çalışma şartlarını belirle-miştir.
TBMM’ni Açılmasının Önemi:
1-Milli egemenlik ilkesi kurumlaştı
2-Halkçı, ulusçu ve demokratik bir Türk devleti o-luştu
3-Temsil heyetinin görevi sona erdi
4-Ulusal örgütlenme tamamlandı
TBMM’nin Özellikleri:
1-İhtilalcidir: İstanbul’daki otoriteye rağmen meclis açılmış, yeni bir devlet oluşturulup; hıyanet-i vataniye gibi kanunlar çıkarılmıştır.
2-Kurucudur: Yeni bir hükümet ve yeni bir devlet ortaya çıkarılmış; bir devlet için gerekli olan kanunlar ve anayasa hazırlanmıştır.
3-Halkçı, demokratik ve ulusçudur.
4-Milli egemenlik ilkesi temel ilkedir.
5-Güçler birliği ilkesi kabul edilmiştir
6-İstiklal mahkemelerini kurmakla yargı gücünü ortaya koymuştur.
7-Kurtarıcı bir meclistir.
8-Meclis hükümeti sistemi kabul edilmiştir.
9-İlk meclisteki vekiller arasında fikir birliği yoktur. Misak-ı Milli (bağımsızlık) birleştikleri tek fikirdir. Meclisin bu özelliğinden dolayı da bu meclis inkılapları yapmaya uygun değildir. Saltanatı kaldırması, bu meclisin inkılapçı olduğunu göstermez. Çünkü saltanatın kaldırılması Lozan öncesinin olağan üstü durumundan kaynaklanmıştır.
10-İlk ilişkilerini Rusya ile kurdu ve ilk elçisini Rusya’ya gönderdi.
11-30 Nisan 1920’de varlığını dünya devletlerine duyurdu.
TBMM’ni Otoritesini Artırma Çalışmaları:
1-İstanbul hükümetinin çalışmaları yok sayıldı
2-Otoriteyi artırıcı tedbirler alındı
3-Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarıldı
4-İstiklal mahkemeleri kuruldu
5-İsyanlar bastırıldı
6-Anayasa ilan edildi
TBMM’ni Birliği Sağlama ve Devam Ettirme Çalışmaları:
1-Devrimler savaş sonrasına bırakıldı
2-Meclis-i Mebusanın üyeleri TBMM’ye kabul edildi
3-Kurulan devletin yeni bir cumhuriyet olduğu a-çıkça ifade edilmedi
4-Güçler birliği ilkesi kabul edildi
5-Padişah ve halifeye karşı, savaş bitene kadar açık-ça tavır takınılmadı
I. Meclis 23 Nisan 1920 ile 1 Nisan 1923 tarihleri arasında çalışmıştır. 11 Ağustos 1923’de ise II. Meclis çalışmalarına başlamıştır.
I. Meclisin Yenilenme Nedenleri:
1-Devlet sisteminin geliştirilmesi ve barıştan sonra izlenecek olan politikaların belirlenmesi konusunda millet vekillerinin anlaşmazlığa düşmesi.
2-İtilaf devletlerinin Lozan görüşmelerini keserek Türkiye’deki tartışmalı ortamdan yararlanmak istemesi
3-Meclisin savaş döneminde yıpranmış olması
4-Meclisin inkılapları yapmaya uygun olmayışı
İÇ İSYANLAR
Sebepleri:
1-İşgal devletlerinin işgallerini yerleştirmek istemesi
2-Osmanlı yönetiminin Mustafa Kemal ve arkadaşlarını etkisiz duruma getirmek istemesi
3-TBMM’nin halktan yeni fedakarlıklar istemesi
4-İtilaf devletlerinin milli mücadeleyi iç karışıklıklarla yıpratmak istemesi
5-Osmanlı ordusunun terhis edilmiş olmasından dolayı asayişsizlik olması
6-Bazı kuva-yı milliyecilerin tutarsız davranışları
7-Bazı milli mücadelecilerin tutarsız davranışları
8-Milli mücadele politikasının bazı çıkar çevrelerini rahatsız etmesi
9-Kürtçülük düşüncesi ve Kürtlerin kışkırtılması
10-Azınlıkların emelleri
11-Bazı kuva-yı milliyecilerin düzenli ordunun emrine girmek istemeyişi
A-İstanbul Hükümetinin İtilaf Devletlerinin İsteği Üzerine Düzenlediği İsyanlar
1-Ahmet Anzavur İsyanı:
Sebep:
1-İngilizlerin, milli mücadelecileri Çanakkale Boğazı çevresine yanaştırmak istemeyişi
2-İstanbul yönetiminin milli mücadeleden duyduğu tedirginlik
Özellikleri:
1-İsyan Marmara’nın güneyinde Susurluk civarında çıkmıştır.
2-Milli mücadelecilere karşı bölgedeki Çerkezler kışkırtıldı
3-İsyan TBMM açılmadan önce başladı
4-Saltanat yanlısı bir isyandır
5-İsyan önce Çerkez Ethem tarafından bastırıldıysa da; Ahmet Anzavur tekrar isyan çıkardı. Bu isyanı ise Ali Fuat Cebesoy 20 Mayıs 1920’de kesin olarak bastırdı.
2-Kuva-yı İnzibatiye (Halifelik Ordusu)
İsyanı
Sebepleri:
1-İngilizlerin, milli mücadelecileri Boğazlar çevresine yanaştırmak istememesi
2-İstanbul yönetiminin duyduğu tedirginlikler
Halifelik ordusu denilen isyancı birliğini Süley-man Şefik İngilizlerin istek ve desteği ile hazırladı. Birliğin oluşturulmasında genellikle Enver Paşa’nın ordudan tasfiye ettiği eski subaylar kullanıldı.
Özellikleri:
1-İsyan Adapazarı civarında başladı
2-Çerkez Ethem ve Refet Bele tarafından bastırıldı
3-İsyanın bastırılması sonucunda Kuva-yı İnzibatiye birliğinin çoğu milli mücadele saflarına geçti
Açıklama: Ahmet Anzavur ve Kuva-yı İnzibatiye İsyanlarının başarısız olması İngilizlere; İstanbul hükümetinin isyan düzenleme konusunda başarısız olduğunu gösterdi; ki bundan sonra İngilizler kendileri isyan düzenlettirmeye başladılar.
NOT:28 Nisan 1920’de Anadolu’da, padişah adına, asayiş sağlamak için Anadolu Fevkalade Müfettişliği kuruldu.
B-İstanbul Yönetimi ile İşgalcilerin Düzenlettirdiği İsyanlar
1-Bozkır-Zeynelabidin İsyanı
(27 Eylül-4 Ekim 1919)
Özellikleri:
1-Milli mücadeleye karşı çıkan ilk isyandır
2-Padişah taraftarı bir isyandır
3-Konya havalisinde çıkmıştır.
2-Bolu-Düzce Ayaklanması:
Özellikleri:
1-12 Nisan 1920’de başladı
2-Çerkez Ethem tarafından bastırıldı
3-Çapanoğulları İsyanı
(15 Mayıs-27 Ağustos 1920)
Özellikleri:
1-Yozgat, Çorum ve Tokat havalisinde etkili oldu
2-Bölgedeki Aleviler de kullanılmak istendi
3-Çerkez Ethem tarafından bastırıldı
4-Delibaş Mehmet-Konya İsyanı
(2 Ekim-15 Kasım 1920)
Özellikleri:
1-Halifelik taraftarı bir isyandır
2-Konya ve Isparta’da etkili oldu
3-İsyanın çıkarılmasında İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunanlılar etkili oldu
4-Milli kuvvetler karşısında tutunamayan Delibaş Mehmet önce Fransızlara sonra Yunanlılara sığınmıştır.
5-Cemil Çeto İsyanı (17 Haziran 1920):
Özellikleri:
1-Kürtçü bir isyandır.
6-Milli Aşireti İsyanı (8 Haziran 1920):
Özellikleri:
1-Kürtçü bir isyandır
2-Fransızlardan destek almıştır
7-Koçgiri İsyanı :
Özellikleri:
1-Kürtçü bir isyandır
2-Kemah ve Divriği’de etkili oldu
3-Bu isyanı II. İnönü Savaşı döneminde kurulmuş olan merkez ordusu bastırdı
8-Ali Batı İsyanı
(11 Mayıs-18 Ağustos 1919):
Özelikleri:
1-Kürtçü bir isyandır
2-Diyarbakır’da etkili oldu
3-Ali Batı çatışma esnasında öldürüldü
9-Çopur Musa İsyanı:
Özellikleri:
1-İsyan Afyon’da çıktı
2-İsyanın çıkmasında Yunanlıların kışkırtmaları da etkili oldu
3-İsyan Refet Bele tarafından bastırıldı
C-Kuva-yı Milliyecilerin Çıkardığı İsyanlar
Demirci Mehmet Efe İsyanı:
Özellikleri:
1-Yunanlılara karşı başarılı mücadeleler vermiş olan Mehmet Efe, düzenli ordu kurulurken ilk günlerde düzenli ordunun emrine girmek istemedi
2-Demirci Mehmet Efe ikna edildi ve efeleriyle birlikte düzenli ordunun emrine alındı.
Çerkez Ethem İsyanı:
Özellikleri:
1-Yunanlılara karşı başarılı mücadeleler veren ve isyanların bastırılmasında büyük katkıları olan Çerkez Ethem düzenli ordunun emrine girmeyerek isyan etmiştir.
2-Çerkez Ethem düzenli orduya karşı girdiği mücadelede başarılı olamayınca; 5 Ocak 1921’de Yunanlılara sığınmış; Çerkez Ethem’e bağlı birlikler ise 20 Ocak 1921’de düzenli ordunun emrine girmiştir.
D-Azınlıkların Çıkardığı İsyanlar
Sebepleri:
1-Osmanlı’dan toprak koparma düşüncesi
2-Emellerinin olduğu bölgelerde çoğunluk olma düşüncesi ile, Türk milletini yıldırarak, bölgeden kaçırma
3-İşlerini kolaylaştırma düşüncesi ile işgallere zemin hazırlama
4-İşgal devletlerinin kışkırtmaları
Ermeni isyanları Gümrü ve Ankara Antlaşmaları ile bitirilirken; Karadeniz’deki Rum isyanları Şubat 1923’e kadar devam etti.
TBMM’nin İsyanlara Karşı Aldığı Önlemler:
1-İstanbul ile ilişkiler kesildi
2-İstanbul hükümetinin icraatları yok sayıldı
3-İstanbul’un halkı milli mücadelecilere karşı kışkırtmak için yayınladığı fetvalara karşı; Ankara müftüsü Rıfat Börekçi fetva yayınladı
4-Damat Ferit Paşa vatan haini kabul edildi
5-29 Nisan 1920’ Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarıldı
6-18 Eylül 1920’de İstiklal Mahkemeleri kuruldu
7-İsyanlara karşı Kuva-yı Milliye, merkez ordusu ve düzenli ordu kullanıldı
İsyanların Sonuçları:
1-Anadolu daha fazla işgal altında kaldı
2-Milli mücadelenin başarıya ulaşması gecikti
3-Yunanlılar Anadolu’da daha fazla ilerledi
4-Kardeş kanı akıtıldı
5-Anadolu birliği zedelendi
6-Ekonomik zayiatlar oldu
7-İsyanları bastıran TBMM’nin otoritesi arttı
Açıklamalar:
1-İsyanları kışkırtanlar ve çıkaranlar kutsal değerleri kullandılar
2-Padişaha bağlılık, milli mücadeleyi halka kötü gösterdi
3-Asker kaçaklarının bir kısmı isyanların insan gücünü oluşturdu
4-Yunan ordusu dahî bazı dönemlerde halifelik ordusu olarak tanıtıldı
5-İsyanların bastırılmasında TBMM’nin güçler birliği ilkesi etkili oldu
6-TBMM’ye karşı çıkarılan isyanlarda İstanbul yönetimi Milli Egemenliği; İşgalciler Milli Bağımsızlığı hedef almıştır.
7-Milli Aşireti TBMM açılana kadar milli mücadele taraftarıydı
8-Mayıs 1919’da başlayan isyanlar 1921 yılı sonlarına kadar devam etti.
SEVR ANTLAŞMASI

(10 AĞUSTOS 1920)
Antlaşmanın Geç İmzalanmasının Sebepleri:
1-Mondros Mütarekesinin kalıcı hükümler içermesi.
2-Osmanlı’yı paylaşmak isteyen devletlerin çıkar çatışmasına girmesi
3-İşgalcilerin iç isyanlar ve Yunan işgalinin sonucunu beklemesi
4-Kurtuluş Savaşının başlamış olması
5-Yunanlıların İzmir’i işgal etmesinin paylaşım planlarını değiştirmesi
İtilaf devletlerine göre Osmanlı ile imzalanacak olan antlaşma Türk halkını kısmen rahatlatır ve Mustafa Kemal’den koparırdı.
Yunan güçleri 22 Haziran 1920’de, imzalanacak olan antlaşmanın kabulüne zemin hazırlamak için, Milne Hattını aşarak; Bursa-Uşak çizgisinde hare-kete geçti. Yunanlılar 20 Temmuz 1920’de Doğu Trakya’yı işgal ettiler. (3 Kasım 1919’da İngilizler tarafından Yunanlıların güvenliğinin sağlanması ve Yunan işgalinin yerleşmesi için, İzmir, Aydın, Manisa’nın bir kısmı, Soma ve Ayvalık’ın bir kısmını Yunan işgali altında bırakacak şekilde çizilen ve Yunanlıların ve kuva-yı milliyenin karşılıklı olarak geçmesi yasaklanan hatta Milne Hattı denilir.)
Bu gelişmeler üzerine saltanat şurası meseleyi görüşmek üzere 22 Temmuz 1920’de toplandı. Ya-pılan şurada Rıza Paşa hariç tüm üyeler Sevr Antlaşmasının imzalanması yönünde kararını bildirdi. Saltanat şurasının Sevr Antlaşmasını imzalamak istemesinde Bursa ve Doğu Trakya’nın işgal edilmesi etkili oldu.
Antlaşmanın maddelerini hafifletmek için Damat Ferit Paşa Fransa’daki Sevr kasabasına gittiyse de etkili olamadı.
Sevr Antlaşmasını imzalamak için Rıza Tevfik, Reşat Halis ve Hadi Paşadan oluşan grup Fransa’ya gönderildi.
İşgalci devletler Sevr Antlaşmasının imzalanması ile Şark Meselesinin hallolacağına inanıyordu.
TBMM, Sevr Antlaşmasını tanımadığı gibi; 19 Ağustos 1920’de aldığı kararla, antlaşmayı imzalayanları vatan haini kabul etti. Türk milletinin bu antlaşmaya cevabı ise kurtuluş savaşı oldu. Halk bu durum karşısında milli mücadelenin gereğini daha iyi anladı.
Padişah Sevr Antlaşmasının imzalanmasını kabul etmekle hukuka ve milli iradeye aykırı davranmıştır. Çünkü; Kanun-ı Esasiye göre bir antlaşmanın imzalanabilmesi için Meclis-i Mebusanın onayının alınması gerekir. Sevr Antlaşması bu yönüyle hukuka aykırı olduğu gibi; Meclis-i Mebusanın aldığı Misak-ı Milli kararları ile çeliştiği için milli iradeye de aykırıdır. Türklerin çoğunlukta olduğu Anadolu’yu böldüğü için evrensel beyannamelere de aykırıdır. (Fransız İhtilalinin yaydığı fikirler ve Wilson Prensipleri)
Sevr Antlaşmasının İçeriği:
1-Osmanlı ülkesi; Giresun, Ordu, Samsun, Tokat, Çorum, Amasya, Sinop, Kastamonu, Çankırı, Ankara, Eskişehir, Bolu, Zonguldak, Bilecik, İstanbul ve Kayseri’nin doğusu ile sınırlı kalıyordu.
2- Boğazlar her zaman bütün devletlerin gemilerine açık tutulacak; Türklerin hiç bir etkisinin bulunmadığı, kendine has polis gücü, bütçesi ve bayrağı olan bir komisyon tarafından yönetilecek. (İlk defa Boğazların yönetimi için komisyon kurulması kararı verilmiştir. Bu madde İstanbul’u güvenliksiz hale getirmiştir.)
3-Midye-Büyük Çekmece hattının batısı ve İzmir dahil Batı Anadolu Yunanistan’a verilecek
4-Doğu Anadolu’da sınırları Wilson tarafından çizilecek ve Karadeniz ile Ak Deniz’e çıkışı olan bir Ermeni devleti kurulacaktır.
5-Doğu Anadolu’da bir Kürt devleti kurulacaktır.
6-Antalya ve Konya havalisi İç Batı Anadolu’nun içlerine kadar İtalyanlara verilecektir.
7-Mardin, Urfa, Antep, Adana, Malatya ve Sivas dolaylarını birleştiren bölge ve Suriye Fransa’ya verilecektir.
8-Hicaz hariç olmak üzere Arabistan ve Musul İngiltere’ye verilecektir.
9-Rodos ve On İki Ada İtalya’ya; Ege Adaları Yunanistan’a verilecektir.
10- Brest Litovsk Antlaşması tanınmayacaktır.
11-Osmanlı ordusunun mevcudu 50.700’ü geçmeyecek; askerlik mecburi olmaktan çıkarılacak, deniz gücü 13 ufak gemiyi geçmeyecek, orduda tank, ağır makineli tüfek, top ve uçak bulunmayacaktır.
12-Osmanlı maliyesini işgalcilerin oluşturacağı bir komisyon düzenleyecektir.
13-Kapitülasyonlar genişletilerek bütün devletlere verilecektir.
14-Azınlık hakları artırılacak; azınlık haklarının garantisi için bir komisyon kurulacaktır.
15-Osmanlı savaş tazminatı ödeyecektir.
Antlaşmanın Önemi:
1-Osmanlı Devleti sömürge durumuna getirildi
2-İşgalciler şark meselesini hallettiklerine inandı
3-Halkın direnme gücü kamçılandı
4-Türk milleti İstanbul yönetimine ve İngilizlerle güvenilemeyeceğini bir defa daha anladı.
5-Azınlıklar emellerine ulaştığını zannetti.
Açıklamalar:
1-Osmanlı yönetimine göre Sevr Antlaşması tamamen yok olmaktan daha iyiydi
2-Bu antlaşma Ayastefanos Antlaşması gibi geçersiz ve uygulanmayan bir antlaşmadır.
DÜZENLİ ORDUNUN KURULMASI
İzmir’in işgalinden sonra kuva-yı milliye birlikleri Ayvalık, Bergama, Soma, Akhisar, Salihli, Nazilli ve Aydın’da Yunanlılara karşı başarılı mücadeleler vermiştir.
Kuva-yı milliye düşmanı oylayabiliyor fakat düşmanı yurttan atacak şekilde karşı taarruza geçe-miyordu. Bu durumu bilen Mustafa Kemal, düzenli ordunun kurulmasının şart olduğuna inanıyor; fakat bu düşüncesini meclise kabul ettiremiyordu.
22 Haziran 1920’de başlayan Yunan Taarruzu Gediz muharebelerinde kuva-yı milliyenin malubi-yetine sebep oldu. Kuva-yı milliyenin komutanı olan Ali Fuat Cebesoy malubiyete kuva-yı milliye-nin disiplinsizlik ve düzensizliğini sebep gösterirken; kuva-yı milliyeciler malubiyetin sebebi olarak Ali Fuat Cebesoy’un başarısızlığını ileri sürüyorlardı. Gediz muharebeleri Mustafa Kemal’in düzenli ordu konusundaki düşüncelerini haklı çıkarmış ve bunun üzerine 8 kasım 1920’de yapılan meclis toplantısı sonucunda Ali Fuat Cebesoy’un Moskova büyük elçiliğine tayin edilmesine ve düzenli ordunun kurulmasına karar verilmiştir.
Batı Cephesinde düzenli orduyu kurmakla İsmet İnönü görevlendirildi. Cephenin güneyi ise Refet Bele’nin komutasına verildi.
NOT:27 Aralı 1920’de kuva-yı seyyarenin, kaldırılarak düzenli orduya katılması kararlaştırıldı
Düzenli Ordunun Kurulma Sebepleri:
1-Halk ile Kuvayı Milliye birliklerinin karşı karşıya gelmeye başlaması
2-Yunan ilerleyişinin durdurulamayışı
3-Kuvayı Milliyenin merkezi otoriteden yoksun oluşu
4-Kuvayı Milliyenin bölgesel amaçlı olması
Düzenli Ordunun Özellikleri:
1-Kurtuluş savaşında sadece Yunanlılara karşı savaştı
2-TBMM’ye karşı oluşan bazı isyanları bastırdı
3-Tekalif-i Milliye Emirlerinin uygulanması sonucunda taarruz gücüne ulaştı
4-I. İnönü Muharebesi ilk savaşı ve ilk başarısıdır.
5-Eskişehir-Kütahya Muharebeleri tek başarısızlığıdır.
KURTULUŞ SAVAŞI
A-GİRİŞ:
1-Halk kongreler yolu ile örgütlenip birleştirilmiştir.
2-Güneyde Fransız ve Ermenilere karşı kuva-yı milliye; Doğu Anadolu’da Ermenilere karşı, Osmanlı’dan kalan XV. kolordu; Batı Anadolu’da Yunanlılara karşı, TBMM’nin kurduğu, düzenli or-du kullanılmıştır.
3-Ordu taarruz gücüne ulaşana kadar Yunanlılara karşı batı cephesinde savunmada kalınmıştır.
4-Kurtuluş savaşında bağımsızlık ve egemenlik birlikte yürütülmüştür.
5-Kurtuluş savaşı, Türk milletinin I. Dünya savaşının sonuçlarına bir tepkisidir.
6-Mondros Mütarekesinin Osmanlı devletini etkisiz duruma getirmesi, kurtuluş mücadelesini halkın yapmasına sebep olmuştur.
7-Kurtuluş savaşı için ilk adımları milli cemiyetler atmış, kurtuluşu TBMM tamamlamıştır.
8-İtalyan ve İngilizlerle askeri mücadele olmamasına rağmen; en fazla diplomatik mücadele İngilizlerle olmuştur.
9-TBMM’de ilk bunalım ordu, ikinci bunalım ise hükümet meselesinden dolayı çıkmıştır.
CEPHELER

A-DOĞU CEPHESİ
Ermeni Sorunu:
Ermeniler Osmanlı ülkesinde rahat bir şekilde yaşıyordu. Osmanlı Devletinde bakanlık ve yargıçlık yapan Ermeniler dahi vardı. Van, Bitlis, Diyarbakır, Tokat ve İstanbul yoğun olarak yerleştikleri yerlerdi. Osmanlı ülkesinin her yerine istedikleri gibi yayılmışlardı.
Fatih zamanında İstanbul’da Ermeni patrikhanesi kurulmuştur (dini liderlerine katolikos denilir.). Tanzimat döneminde Fransızlar Katoliklerin; İngi-lizler Protestanların koruyuculuğunu yaparken; Ruslar da Ortodoksların ve Ermenilerin koruyuculuğunu yapıyordu.
Osmanlı, Ermenilere, devlete bağlılıklarından dolayı millet-i sadıka diyordu. XIX. yüzyılda bir çok ayaklanma olurken; Ermeniler bu ayaklanmalardan pek etkilenmemiştir. Doğu Anadolu’da karışıklıklar çıkararak, bu bölgeden güneye inmeyi planlayan Rusya, Ayastefanos Antlaşmasından iti-baren Ermeni meselesini gündeme getirmiştir. Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurdurarak Rusya’nın güneye inmesini önlemek isteyen İngiltere ise Berlin Konferansında Ermeni meselesini gündeme getirdi. Böylece Ermeni meselesi İngiltere ile Rusya’nın meselesi olarak ortaya çıktı.
Rusya ve İngiltere’nin kışkırtmaları sonucunda XIX. yüzyılın sonlarında Ermeniler arasında da milliyetçilik çalışmaları görülmeye başladı. Erme-niler teşkilatlanmak için Hınçak(1887) ve Taşnak-sütyun(1890) cemiyetlerini kurdular.
Osmanlı ülkesinde en son isyan eden azınlık olan ve hiç bir bölgede yeterli çoğunluğu olmayan Ermenilerin, Osmanlı ülkesinde isyanlar çıkararak ba-şarıya ulaşmaları mümkün değildi.
Ermeniler XX. yüzyılın başlarında Osmanlı Bankasını bastılar, 1904’de Sason isyanını; 1914’de Zeytun İsyanını çıkardılar. II. Abdülhamit’e suikast düzenlediler.
I. Dünya Savaşı esnasında Ruslar tarafından kullanılan Ermeniler yıllarca birlikte yaşadıkları Türklere saldırmaktan çekinmediler. Osmanlı Devleti Doğu Anadolu’da Türklerle Ermeniler arasında olayların çıkmaması için Ermenileri 14 Mayıs 1915’de çıkardığı tehcir kanunu ile Suriye bölgesine göç ettirdi.
Brest Litovsk Antlaşması ile Rusya I. Dünya Savaşından çekilince; İngilizler Batum petrol bölgesinde etkili olabilmek ve Osmanlı ile Rusya arasında tampon bölge oluşturmak için Gümrü civarında Ermenilere devlet kurdurdu. (28 Mayıs 1918)
Paris Konferansında, Doğu Anadolu’da, Ermeni devletinin kurulması kabul edildi. Mondros Mütarekesinin İngilizce metninde Doğu illerine Ermeni vilayetleri denmesi de İngilizlerin Ermenilerle ilgili düşüncesini, daha Paris Konferansından önce ortaya koyuyordu.
Doğu Anadolu’da kurulacak olan Ermeni devletinin mandaterliği Paris Konferansı esnasında ABD’ye verilmiştir. ABD Ermeni mandaterliğinden Aralık 1919’da oluşturulan Harbord Raporu sonucunda vazgeçmiştir. Bu rapor Ermenilerin Doğu Anadolu’da azınlıkta olduğunu, Türklerin mücadeleye hazır olduğunu ve ABD için Doğu Anadolu’ya yönelik olarak alınacak bir mandaterliğin zararlı olacağı belirtiyordu.
Doğu Anadolu’daki Ermeni olaylarından dolayı Kazım Karabekir komutanı olduğu XV. kolorduyu dağıtmamıştı. Bu kolordunun varlığı Ermeniler için kısmen de olsa caydırıcı bir unsurdu. Bölge Doğu Anadolu Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin çalışmaları sonucu örgütlenmişti.
9 Haziran 1920’de Kazım Karabekir’in, TBMM tarafından, doğu cephesi komutanlığına atanması sonucunda devletin ilk cephesi oluşmuş oldu.
28 Ekim 1920’de harekete geçen Türk ordusu karşısında tutunamayacağını anlayan Ermeniler barış isteyince, 3 Aralık 1920’de Kazım Karabekir TBMM adına Ermenilerle Gümrü Antlaşmasını imzaladı. NOT: 5 Aralık 1920’de Ermenistan Sovyet Rusya yönetimine girdiği için Gümrü Antlaşması Ermeni meclisinden geçememiştir.
GÜMRÜ ANTLAŞMASI
(3 ARALIK 1920)
1-Ermeniler Kars, Gümrü ve Sarıkamış’ı terk edecek
2-Aras Nehri ile Çıldır Gölü arası Türk-Ermeni sınırı olacak
3-Ermeniler TBMM aleyhine olan antlaşmaları ta-nımayacaktır.
4-Göç ettirilmiş olan Ermeniler altı ay içinde Türkiye’ye geri dönebilecektir.
Ermeniler Kars civarından çekilince; Türkiye Devleti Gürcüler ile sınır komşusu oldu. Ardahan’ın bir kısmı, Artvin ve Batum Gürcülerin elindeydi. TBMM’nin verdiği ültimatom sonucunda 23 Şubat 1921’de Gürcüler Artvin, Ardahan ve Ba-tum’u terk etti. (Batum Antlaşması)
Gümrü Antlaşmasının Önemi:
1-Mondros Mütarekesi ile belirlenen sınırlar ilk defa aşılmıştır.
2-TBMM’nin ilk askeri ve siyasi başarısı görüldü
3-Ermenistan TBMM’yi antlaşma imzalayarak tanıyan ilk devlet oldu
4-Misak-ı Milli yönünde ilk adım atıldı
5-Sevr Antlaşmasına ilk darbe vuruldu
6-Doğu sınırının belirlenmesi yönünde ilk adım atıldı
7-Doğudaki güçleri batıya kaydırma imkanı oluştu
B-GÜNEY CEPHESİ
Mondros Mütarekesinden sonra İngilizler 9 Kasım !918’de İskenderun’u, 17 Aralık 1918’de Antep’i, 22 Şubat 1919’da Maraş’ı ve 24 Mart 1919’da Ur-fa’yı işgal ettiler.
Fransızlar ise Mersin, Adana, Hatay ve Osmaniye’yi işgal ettiler.
İngilizler petrol bölgelerine karşılık Maraş (30 Ekim 1919), Urfa (30 Ekim 1919) ve Antep’i (5 Kasım 1919) Fransızlara devrettiler.
Fransızlar Suriye ve Mısır’dan getirdikleri Ermenilere intikam alayları kurdurarak, Ermenileri bölgedeki Türklere karşı kullandılar. Ermeniler Çukurova’da devlet kurmak istediklerinden dolayı Türklere karşı saldırıya geçtiler.
Batı Anadolu’da düşmana karşı seçilmiş gerilla güçleri savaş verirken; güney cephesinde kadın, çocuk, ihtiyar olmak üzere halk düşmana karşı top-yekün bir mücadeleye girmiştir.
Sivas Kongresinde, güney cephesinin, gönderilecek subaylarca düzenlenip halkın düşmana karşı harekete geçirilmesi planlanmıştır.
Fransızlar ile Türk halkı arasında ilk ciddi çarpışmalar Sütçü İmam’ın harekete geçmesi ile Maraş’ta başlamıştır. Maraş halkı Fransızları 10 Şubat 1920’de Maraş’tan atmayı başardı.
11 Nisan 1920’de ise Urfa halkı Fransızları memleketlerinden atmayı başardı.
Şahin Bey mücadelesi ile ünlenen Antep ise bütün gayretlerine rağmen Fransızlara teslim olmak zorunda kaldı.(Şubat 1921)
TBMM daha sonradan Maraş’a kahraman; Ur-fa’ya şanlı; Antep’e ise gazi unvanını vermiştir.
Adana’da ise mücadeleler 20 Ekim 1921’de imzalanan Ankara Antlaşmasına kadar devam etti.
Açıklama: Güney cephesi Ankara Antlaşması ile kapanmış ve Adana ile Antep savaş yapılmadan Fransızlardan geri alınmıştır.
C-BATI CEPHESİ
Yunanlıların Anadolu’da İlerleme Sebepleri:
1-Osmanlı ordusunun terhis edilmiş olması
2-Cephede ilk dönemde disiplin olmaması
3-İsyanlardan dolayı Anadolu’da birliğin geç sağlanması
4-İngilizlerin Yunanlılara yardım etmesi
5-Mondros Mütarekesinin taşıdığı ağır maddelerden dolayı Osmanlı Devletinin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirememesi
Paris Konferansında, Türkiye’nin mandaterliğinin hiç bir devlet tarafından alınmamasını savunan Fransa; Yunanistan’ın İzmir’i terk etmesini de istiyordu.
Dünya Müslümanlarından çekinen İngilizler İstanbul’u paylaşım planları içine almamıştır.
Paris Konferansında Kürtlerin mandaterliğini İngi-lizler kabul etmiştir.
Batı Anadolu’da Yunanlılara karşı ilk mücadeleyi kuva-yı milliye birlikleri verdi. 1921 yılkının başlarında oluşan düzenli ordu ise ilk savaşını Çerkez Ethem’e karşı vermek zorunda kaldı
8-9 Temmuz 1920’de Bursa işgal edilince meclis kürsüsüne siyah bir örtü çekildi. Bu örtü 6 Eylül 1922’de kaldırılmıştır.
I. İNÖNÜ SAVAŞI
(6-10 OCAK 1921)
Sebepleri:
1-Demir yolu hattından dolayı Yunanlılar Eskişehir’i ele geçirmek istiyordu.
2-Yunanlılar, yardım alabilmek için, batılı devletlere güçlerini ispatlamak istiyordu
3-Yunanlılar Çerkez Ethem’in isyanından faydalanmak istiyordu.
4-Yunanlılar TBMM’ye Sevr Antlaşmasını kabul ettirmek istiyordu
İsmet İnönü komutasındaki düzenli ordu Yunanlıları durdurmayı başarmıştır.
I. İnönü Zaferinin Önemi:
1-Düzenli ordu ilk zaferini kazandı
2-İtilaf devletleri arasında anlaşmazlık yaşandı
3-İsmet İnönü tuğgeneral rütbesi aldı
4-TBMM’nin içte ve dışta saygınlığı arttı.
5-Çerkez Ethem isyanı bastırıldı
6-Afganistan ve SSCB ile dostluk anlaşması imzalandı
7-İstiklal marşı kabul edildi.(12 Mart 1921)
8-Teşkilat-ı Esasiye Kanunu kabul adildi
9-Halkın orduya ve TBMM’ye karşı güveni arttı
10-Asker toplama işi kolaylaştı
11-İstanbul hükümeti ve TBMM Londra Konferansına davet edildi
LONDRA KONFERANSI
(23 ŞUBAT-12 MART 1921)
Sebepleri:
1-Düzenli ordunun I. İnönü başarısı
2-İtilaflar arasındaki anlaşmazlıklara çözüm aramak
3-Rusya ile TBMM’nin yaklaşmaya başlaması
4-TBMM’ye Sevr Antlaşmasının kabul ettirilmek istenmesi
5-Yunan ordusuna zaman kazandırma düşüncesi
6-TBMM’nin Gümrü başarısı
7-Güneyde Fransızlara karşı başarılı mücadeleler verilmesi
Konferansa İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan, Osmanlı Devleti ve TBMM katıldı.
TBMM’yi hukuken tanımak istemeyen İngilizler TBMM’yi konferansa direkt olarak davet etmeyip Londra Konferansına Türkiye’den öncelikle İstanbul hükümetini çağırmıştır. İngilizler, konferansta ikilik çıkarmak amacıyla ve TBMM’ye Sevr Antlaşmasını kabul ettirmek için İstanbul hükümetinden TBMM adına Mustafa Kemal’in uygun göreceği bir temsilci getirmesini istemiştir.
Mustafa Kemal konferansa direkt olarak davet edilmedikçe TBMM’nin katılamayacağını bildirince; TBMM de İtalya aracılığı ile konferansa di-rekt olarak davet edildi.
Konferansa TBMM adına Bekir Sami Bey; İstanbul hükümeti adına ise Tevfik Paşa katıldı. Konferansta Türk delegeleri arasında ikilik çıkarmak isteyen İtilaf Devletleri ilk konuşma hakkını Tevfik Paşaya verdiler. İtilaf devletlerinin oyununu bozmak isteyen Tevfik Paşa “ Söz milletimin asıl temsilcilerinindir, sözün Anadolu kuruluna verilmesin rica ederim” der.
Mustafa Kemal Türkler Adına Konferanstan Olumlu Bir Sonuç Çıkmayacağını Biliyor; Fakat Şu Sebeplerden Dolayı Konferansa Katılımı Kabul Ediyordu:
1-Türklerin haklı davasını ve misak-ı millisini dünyaya duyurmak
2-İşgalcilerin “Türk milleti barışa yanaşmıyor” tezini çürütmek
3-Yeni kurulan orduya zaman kazandırmak
4-TBMM’yi hukuken tanıtmak
Konferansta işgalciler Türklere sürekli olarak Sevr Antlaşmasını kabul ettirmeye çalışmıştır. Sadece Sevr Antlaşmasında belirlenen asker sayısının bir miktar artırılabileceği söylenmiştir.
Bekir Sami Bey Fransa, İngiltere ve İtalya ile esir mübadelesine ve ekonomiye yönelik antlaşmalar imzalamıştır. Bekir Sami Bey bu antlaşmalarda eşitlik ilkesini gözetmemiştir. İtalya ve Fransa’ya ekonomik tavizler verirken; İngilizlerle yaptığı esir mübadelesi antlaşmasına göre İngilizlerin sadece Malta’daki esirleri serbest bırakmasını; diğerlerini ise değişim dışı tutmasını kabul etmiştir. Bekir Sami Bey’in yaptığı bu antlaşmaları TBMM eşitlik ilkesine uymadığı için kabul etmediği gibi; Bekir Sami Bey’i de dışişleri bakanlığından almıştır. Bu antlaşmalar TBMM’nin antlaşma imzalanabilecek diplomatik saygınlığa ulaştığını göstermiştir.
Konferansın Önemi:
1-TBMM hukuken tanındı
2-Sevr Antlaşmasından işgalcilerin taviz verebileceği görüldü
3-İşgalciler arasıdaki görüş ayrılıkları büyüdü
4-Konferanstan sonuç çıkmaması Türk milletine tam zafer kazanılması gerektiğini gösterdi.
TÜRK-AFGAN DOSTLUK ANTLAŞMASI
(1 MART 1921)
TBMM ve Afganistan karşılıklı olarak birbirinin meşruluğunu tanımayı ve yardımlaşmayı kabul etti-ler.
Önemi:İlk defa bir doğulu İslam devleti TBMM’yi ve misak-ı milliyi tanıdı.
NOT:Afganistan 1919’a kadar İngiliz sömürgesi altındaydı.
MOSKOVA ANTLAŞMASI (16 MART 1921)
Türk-Rus Yakınlaşmasının Sebepleri:
1-TBMM’nin Gümrü başarısı
2-I. İnönü Zaferi
3-TBMM’nin güvenilir dost imajı vermesi
4-SSCB’nin dost arayışı
5-TBMM’nin İtilaf devletleri ile yaklaşıyor olması
6-Boğazların açık halde oluşunun SSCB’yi kendi adına endişelendirmesi
7-Güneyde Fransızlara karşı başarılar kazanılması
8-Mustafa Kemal’in diplomatik çabaları
9-Her iki ülkenin de ortak düşmanının olması
10-Rusya’nın Anadolu Mücadelesini kendi rejimine dönüştürmek istemesi
Antlaşmanın Maddeleri:
1-Liman hizmetlerinden Türkiye’nin faydalanması şartıyla, Batum Gürcistan’a bırakılacaktır.
2-Ermeni ve Gürcüler ile yapılan antlaşmalar kabul edilecektir.
3-Boğazların rejimi Türkiye’nin egemenlik hakları korunmak şartıyla Kara Deniz’e sahildar devletlerce düzenlenecektir.
4-Birinin tanımadığı uluslararası antlaşmayı diğeri de tanımayacaktır.
5-Osmanlı Devleti ile Rus Çarlığı’nın yaptığı antlaşmalar geçersiz sayılacaktır.
6-Artvin ve Ardahan TBMM’de kalacaktır.
7-Gerekli durumlarda karşılıklı yardımlaşılacaktır.
Antlaşmanın Önemi:
1-İlk defa Avrupalı bir devlet antlaşma imzalayarak TBMM’yi ve misak-ı milliyi tanıdı
2-Rusya Sevr Antlaşmasını geçersiz saydı
3-Batum’un Gürcistan’a bırakılması ile misak-ı milliden ilk taviz verildi
4-Rusya kapitülasyonları kaldıran ilk devlet oldu
5-TBMM ile SSCB arasında ilk antlaşma imzalandı
6-Doğu cephesinin güvenliği pekiştirildi.
7-TBMM diplomatik bir zafer elde etti.
8-İşgalci devletlere karşı denge politikası izlenebilmesi için önemli bir koz elde edildi.
9-İki devlet karşılıklı olarak birbirinin rejimini tanıdı.
NOT: Rusya ile ilişkiler Mayıs 1920’de başlamıştır. Haziran 1920’de ise Rusya misak-ı milliyi tanımıştır.
II. İNÖNÜ ZAFERİ
(23 MART-31 MART 1921)
Sebepleri:
1-Londra Konferansında TBMM’nin Sevr Antlaşmasını kabul etmemesi.
2-Yunanlıların Eskişehir’i ele geçirmek istemesi
3-Yunanlıların güçlerini Avrupalı devletlere göstererek, onlardan yardım almak istemesi.
İsmet Paşa komutasındaki Türk ordusu Yunanlıları ikinci defa durdurmayı başarmıştır.
Mustafa Kemal İsmet Paşaya çektiği telgrafta “Siz orada yalnız düşmanı değil; milletin makus talihini de yendiniz“ demiştir.
Zaferin Önemi:
1-I. İnönü Zaferinin rastlantı olmadığı görüldü
2-Ordunun taarruza hazır olmadığı görüldü
NOT: 8 Nisan 1921’de Türk ordusu Aslıhanlar’da karşı taarruza geçtiyse de başarılı olamadı.
3-Cephenin güneyi de Refet Bele’den alınarak İsmet Paşa’nın komutasına verildi.
4-İtilaf bloğundaki ayrılık düşüncesi güçlendi.
ESKİŞEHİR-KÜTAHYA MUHAREBELERİ
(10-24 TEMMUZ 1921)
Türk ordusunun daha fazla güçlenmeden imha edilmesi gerektiğine inanan Yunanlılar 10 Temmuzda tekrar harekete geçmiştir. Zaferden emin olan Yunan kralı bu savaş öncesinde İzmir’e gelmiştir.
Yunanlılar karşısında Türk ordusu tutunamayınca; Türk ordusunun telef olmasını önlemek isteyen Mustafa Kemal, İsmet Paşadan Türk ordusunu Sakarya’nın doğusuna çekmesini istedi. Yunanlılar Sakarya’nın doğusunu hem tam olarak bilmiyorlar; hem de Yunanlıların bu bölgeye ait savaş planları yoktu.
Önemi:
1-Türk ordusu Kurtuluş Savaşı esnasında ilk ve tek malubiyetini almıştır.
2-Afyon, Kütahya ve Eskişehir Yunanlıların eline geçmiştir.
3-Mecliste tartışmalar başlamıştır.
4-Meclisteki bazı milletvekilleri başkentin Kayseri’ye taşınmasını teklif etmiştir.
5-Fransızlar barış yapmaktan vazgeçti.
6-Kuvayı Milliyeye geri dönme tartışmaları başladı.
BAŞKOMUTANLIK KANUNU
(5 AĞUSTOS 1921)
Kanunun Çıkarılma Sebebi:
Olağan üstü durumdan dolayı kararların hızlı alı-nıp; hızlı uygulanması gerekiyordu.
Mustafa Kemal milli iradeye olan saygısından dolayı baş komutanlık yetkisini meclisten sadece üç aylık kısa bir süre için istemiştir. Baş komutanlık yetkisi daha sonradan, Büyük Taarruz öncesinde süresiz olmak üzere (20 Temmuz 1922), iki defa uzatıldıysa da Cumhuriyetin ilanı ile sona ermiştir.
Önemi:
1-Meclis ilk defa bütün yetkilerini bir kişiye vermiştir.
2-Mustafa Kemal tekrar askerlik mesleğine dönmüştür.
3-Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşını daha rahat idare etme imkanına kavuşmuştur.
Baş Komutanın Yetki ve Sorumlulukları:
1-Meclisin tüm yetkilerini taşır.
2-Meclis kararı ile yetki süresi uzatılır.
3-Kararları kanun niteliğindedir.
4-Görev süresi dolmadan yargılanamaz
Açıklama:Baş komutanlık süresinin uzatılması ve süresiz hale getirilmesi; meclisin Mustafa Kemal’e güvendiğini ve Mustafa Kemal’in baş komutanlık yetkisini iyi kullandığını gösterir.
TEKALİF-İ MİLLİYE EMİRLERİ
(7-8 AĞUSTOS 1921)
Kanunun Çıkarılış Sebebi:
Türk ordusunun taarruz gücüne ulaşabilmesi için Türk milleti topyekün seferber edilmek istenmiştir.
Maddeleri:
1-Her ilçede bir tekalif-i milliye komisyonu kurulacaktır.
2-Kanunun uygulanması için İstiklal Mahkemeleri çalışacaktır
3-Her aile bir giyimlik elbise; bir çift çorap; bir çift çarık verecektir.
4-Bedeli sonradan ödenmek üzere; halk ve esnafın elinde bulunan yiyecek, giyecek gibi her türlü temel gereksinim maddeleri ve teknik araç gereçlerle ulaşım araç gereçlerinin %40’ına el konulacaktır.
5-Halk elinde bulunan ulaşım araçları ile her ay Milli Mücadele adına 100 kilometre taşıma yapacaktır.
6-Gerekirse sahipsiz mallara el konulacaktır.
7-Halk elinde bulunan silah ve cephanenin tümünü teslim edecektir.
8-Gerektiğinde, zanaat erbabı orduya katılacaktır.
Açıklamalar:
1- Halktan yardımlar toplanamadan Sakarya Savaşı başlamıştır.
2-Bu vergiler Osmanlı zamanında toplanan avarız vergisi ile benzerlik gösterir.
SAKARYA MEYDAN SAVAŞI
(23 AĞUSTOS-12 EYLÜL 1921)
Yunanlılar Ankara’ya kadar ilerleyerek savaşı kesin olarak sonuçlandırmak için harekete geçmiştir.
Yüz kilometrelik bir alana yayılmış olan Türk ordusu düşman karşısında dağılma emareleri gösterdiyse de; Mustafa Kemal’in “Hattı müdafa yoktur. Sathı müdafaa vardır. O satıh tüm vatandır. Va-tanın her karış toprağı yurttaşın kanı ile ıslanmadıkça terk olunamaz” sözü Türk askerinin savunma azmini artırmıştır. 10 Eylülden itibaren kendisini toparlayan Türk ordusu, Yunanlıları, durdurduğu gibi; Sakarya Nehri’nin batısına atmayı da başarmıştır. Ordunun taarruz gücü olmadığı için savaşa devam etmemiştir.
İngilizler Yunanlılara Zaman Kazandırmak İçin Ateşkes Teklifinde Bulundular:
1-Savaş durdurulacak
2-İki tarafın kuvvetleri denetlenecek
3-Kuvvetler artırılmayacak
4-Askersiz ara bölge oluşturulacak
5-İtilaflar her iki tarafın askeri gücünü denetleyebilecek
Bağımsızlık olgusu ile bağdaşmayan bu ateşkes önerisi ilke olarak kabul edildiyse de; TBMM bu ateşkesin şartlarını bütün olarak kabul etmedi.
TBMM ateşkesin tam olarak kabul edilebilmesi için Yunanlıların Anadolu’yu terk etmesini istemiştir. Fakat asıl amaçları Yunanlılara zaman kazandırmak olan işgal devletleri bu öneriyi kabul etmemiştir.
Açıklamalar:
1-Türk ordusu, Kurtuluş Savaşında, en fazla Sakarya Savaşında şehit vermiştir.
2-Türkler ve Yunanlılar Sakarya Savaşında uçak kullanmıştır.
Sakarya Zaferinin Önemi:
1-Türk ordusunun II. Viyana Bozgunundan beri de-vam eden geri çekilişi ve savunması sona erip; taarruz dönemi başladı.
2-İtilaf bloğu dağıldı.
3-İtalyanlar Anadolu’yu terk etti.
4-Fransa ile TBMM arasında Ankara Antlaşması imzalandı
5-İngiltere ile 22 Ekim 1921’de TBMM esir mübadelesi antlaşması imzaladı
6-Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan ile TBMM arasında Kars Antlaşması imzalandı.
7-2 Ocak 1922’de TBMM ile Ukrayna arasında dostluk antlaşması imzalandı
8-İngilizler TBMM’ye ateşkes teklifinde bulundu.
9-Yunanlıların taarruz gücü kırıldı.
10-Mustafa Kemal’e gazilik unvanı ve mareşallik rütbesi verildi. (19 Eylül 1921)
11-Yunanlılar Doğu Trakya üzerinden İstanbul’a yapmak istedikleri saldırıdan vazgeçtiler.
NOT: Türk ordusunun en fazla insan kaybı Sakarya Savaşında oldu.
KARS ANTLAŞMASI
(13 EKİM 1921)
Sakarya Zaferi Ermenistan, Azerbaycan ve Gür-cistan’ı Rusya’nın da teşviki ile TBMM ile antlaşma imzalamaya yönlendirdi.
TBMM ile üç Sovyet cumhuriyeti arasındaki ant-laşma Türkiye’nin doğu sınırına son halini verdi. (Türkiye’nin Batum’un liman hizmetlerinden fay-dalanma hakkı da sona erdi.)
ANKARA ANTLAŞMASI
(20 EKİM 1921)
Sebepleri:
1-TBMM’ni Sakarya Zaferi
2-Fransızların Yunan zaferinden ümidini kesmesi
3-İngiltere’nin Almanya’ya yaklaşmaya başlaması
4-Türklerin her türlü bölücü harekete karşı olması ve bu tür pürüzleri gidermek için mücadeleyi göze alması
Açıklama: Fransa ile TBMM arasında Eskişehir-Kütahya Savaşlarından önce barış görüşmeleri başlamış; fakat Türk ordusunun bu savaştaki başarısızlığı Fransızları ümitlendirmiş ve Fransızlar Yunanistan ile Türkler arasındaki mücadelenin kesin sonucunu beklemeye başlamıştır.
Antlaşmanın İçeriği:
1-Fransa işgali altında bulunan Adana ve Antep’i terk edecektir.
2-Hatay ve İskenderun Fransa’nın mandaterliği altında bulunan Suriye’de kalacaktır.
3-Fransa Hatay’ın nüfusuna ve kültürüne müdahale etmeyecektir.
4-Fransa bölgeden çekilmek zorunda kalırsa; Hatay ve civarını Suriye’ye bırakmayacaktır.
Açıklama: Bu madde Mustafa Kemal’in ileri görüşlülüğünü gösterir. Çünkü Fransa 1936’da bölgeyi terk edecek ve bölgedeki statünün yeniden belirlenmesi gerekecektir.
Önemi:
1-Güney cephesi kapanmıştır.
2-Misak-ı milliden taviz verilmiştir.
3-Dış politikada başarılı ve sözü geçer olmanın şar-tının iç politikada da başarılı olmaktan geçtiği gö-rülmüştür.
4-Güney sınırı ilk haliyle çizilmiştir.
5-İtilaf bloğu parçalanmıştır.
6-Adana ve Antep kurtarıldı.
7-Hatay misak-ı milli sınırlarının dışında kaldı.
8-Güneydeki Ermeni sorunu kapandı.
BÜYÜK TAARRUZ (26 AĞUSTOS 1922)
Taarruz İçin Yapılan Hazırlıklar:
1-Mustafa Kemal’in baş komutanlık süresi uzatıldı.
2-Rusya’dan ve bazı doğulu ülkelerden yardım sağ-landı.
3-Doğu ve güney cephesinde tam güvenlik sağlandı.
4-İstanbul’dan silah ve cephane kaçırıldı.
5-Kamuoyu oluşturmak için Avrupa’ya diplomatlar gönderildi.
6-Fransa ve İtalya’nın bıraktığı silahlar toplandı.
7-Fransa ve İtalya’dan silah satın alındı.
8-Tekalif-i milliye emirleri uygulandı.
9-Ordu yoğun bir eğitime tabi tutuldu.
Türk ordusu 26 Ağustos 1922’de taarruza geçti. 30 Ağustos 1922’de ise Dumlupınar’da Yunan ordusu ile Türk ordusu arasında Başkomutan Meydan Muharebesi oldu. Başkomutan Meydan Muharebesinde Türk ordusu karşısında malüb olan Yunan ordusu batı yönünde kaçmaya başladı. Mustafa Kemal Türk ordusunun bu zaferi üzerine Yunanlıların ül-keden tamamen atılması için orduya “Ordular ilk hedefiniz Ak Denizdir İleri!” emrini verdi.
9 Eylülde Yunanlılar İzmir’den atılırken son Yunan kalıntıları ise 18 Eylülde Kapıdağ Yarımadası’ndan atıldı.
Türk ordusu, 18 Eylülden itibaren Marmara’ya yönelince; İngilizler ile karşı karşıya geldi. İngilizler bu durum karşısında TBMM’ye ateşkes teklifinde bulundular. İngilizler Türk ordusu Marmara’ya girdiği takdirde Türk ordusuna karşı savaşabileceklerini bildirdiler. SSCB kozunu İngilizlere karşı çok iyi kullanan Mustafa Kemal ise Doğu Rumeli Yunanlılar tarafından boşaltılmadığı takdirde Türk ordusunun savaşa devam edeceğini bildirdi. İngilizler Yunanlıların Doğu Rumeli’yi boşaltması şartını kabul ederek mütareke yapılmasın istediler.
Büyük Taarruzun Önemi:
1-Yunanlılar Anadolu’dan atıldı.
2-TBMM eşit devletler konumuna geldi.
3-İngilizler ile Türk ordusunun savaşma ihtimali o-luştu.
4-Mudanya Mütarekesine zemin oluştu.
5-Yunan başkomutanı esir alındı.
MUDANYA MÜTAREKESİ
(11 EKİM 1922)
Sebepleri:
1-Yunanlıların kesin olarak malüb olması
2-İngiltere’nin politik yalnızlığa düşmesi.
3-İngiliz dominyonlarının bıkkınlık göstermesi.
4-Lloyd George hükümetinin sert eleştirilere maruz kalması
5-Mustafa Kemal’in SSCB ile yardımlaşma manevralarına girmesi.
TBMM, İngiltere, Fransa, İtalya‘nın doğrudan ka-tıldığı ve Yunanlıların Mudanya açıklarından bir gemiden dolaylı olarak takip ettiği Mudanya Mütarekesi görüşmeleri 3 Ekim 1922’de başladı.
Mütarekenin Maddeleri:
1-Yunanlılar Doğu Trakya’yı 15 gün içinde Meriç’e kadar boşaltacak; bölgede Türk yönetimi 30 gün sonra başlayacaktır.
2-İstanbul ve çevresinin yönetimi TBMM’ye bıra-kılacaktır.
3-Türk ordusu barış imzalanana kadar; Çanakkale ve Kocaeli Yarımadası’nda belirlenen çizgide duracaktır.
4-Türkiye barış imzalanana kadar Doğu Trakya’da 8000 jandarmadan daha fazla güç bulundurmayacaktır.
5-Boğazların durumu yapılacak olan antlaşma ile belirlenecektir.
Mütarekenin Önemi:
1-Savaşın silahlı mücadele dönemi sona erip; diplomatik mücadele dönemi başladı.
2-Lloyd George hükümeti istifa etti.
3-İsmet Paşa diplomatik başarısını ispat etti.
4-Doğu Trakya savaş yapılmadan kurtarıldı.
5-Osmanlı yönetimi mütarekeye çağrılmamakla ve İstanbul ve çevresinin yönetimi TBMM’ye bırakılmakla Osmanlı Devletinin hukuken sona erdiği ka-bul edildi.
6-İngiltere TBMM’nin meşruluğunu tanıdı.
LOZAN ANTLAŞMASI (24 TEMMUZ 1923)
Mustafa Kemal; Yunanlıların İzmir’de yaptığı tahribatın görülerek, Yunanistan’dan daha fazla savaş tazminatı alınması ve görüşmeleri daha yakından takip edebilmek için barış görüşmelerinin İzmir’de olmasını istemiştir. Görüşmelerin tarafsız bir ülkede olmasını isteyen Avrupalı devletler ise görüşmelerin İsviçre’nin Lozan kentinde olmasına karar vermiştir.
Rauf Orbay bakanlar kurulu başkanı olduğu için görüşmelere katılmak istemiş; fakat görüşmelere Mondros Mütarekesini imzalayan bir kişinin gidemeyeceğini savunan Mustafa Kemal; barış görüşmelerine İsmet paşa’nın gitmesini uygun bulmuştur.
Görüşmelere TBMM adına baş delege olarak İs-met İnönü, Rıza Nur ve Hasan Saka katılmıştır.
Mustafa Kemal TBMM delegelerinden; barış görüşmeleri esnasında kapitülasyonlar ve Ermeni meselesi hakkında taviz verilmemesini istemiştir.
Lozan’da barış görüşmeleri 20 Kasım 1922’de başladı. Borçlar, Irak sınırı, kapitülasyonlar, Boğazlar ve İstanbul’un boşaltılması meselesinden dolayı görüşmeler 4 Şubat 1923’de kesildi.
Yahudi cemaati lideri Haim Naim Efendi’nin ara buluculuğu sonucunda görüşmeler 23 Nisan 1923-de tekrar başlayıp, 24 Temmuz 1923’de sonuçlandı.
a-Sınırlar:
1-Doğu Sınırı: Kars Antlaşması ile belirlenen sınır ölçü alındı.
2-Irak Sınırı:Musul petrol bölgesini Türkiye’ye bırakmak istemeyen İngiltere Irak sınırının çizilmesinde sorun çıkardı. Görüşmelerde vakit kaybedilmek istenmediğinden dolayı, Irak sınırı meselesi-nin, Lozan Görüşmelerinden sonra Türkiye ile İn-giltere arasındaki ikili görüşmelerle halledilmesi kararlaştırıldı.
Açıklama: Irak sınırının çizilmesi, Lozan’da çözüme kavuşturulamayan tek meseledir.
3-Suriye Sınırı:Ankara Antlaşması ile belirlenen sınır ölçü alındı.
b-On İki Ada:İtalya’ya bırakıldı.
c-Ege Adaları:Bozcaada ve Gökçeada dışındaki diğer adaların Yunanistan’a, silahlandırmamak şar-tıyla bırakılmasına karar verildi.
d-Boğazlar:Boğazlar başkanlığını Türk delegenin yapacağı şekilde bir komisyon tarafından yönetilecektir. Bu komisyon milletler cemiyeti tarafından denetlenecek ve statü milletler cemiyetinin garantisinde olacaktır.Boğazlardan serbest geçiş olacaktır. Ticaret gemilerinin geçişi serbest olacak; fakat savaş gemileri tonaja tabi tutulacaktır. Türk askeri olağanüstü durumlar hariç boğazlar bölgesinin 20 km gerisinde duracaktır.
Açıklama: Türkiye açısından Lozan antlaşmasının en sakat maddesi boğazlarla ilgili maddesi olmuştur. Bu madde adeta Türkiye’yi malüb durumuna düşürerek, Türkiye’nin egemenlik haklarını kısıtlamıştır.
e-İstanbul’un Boşaltılması:Antlaşmanın imza-lanmasından 6 hafta sonra İstanbul boşaltılacaktır.
Açıklama:İşgalciler 2 Ekim 1923’de İstanbul’u terk etti.
f-Kapitülasyonlar ve Düyun-ı Umumiye:
Kapitülasyonlar ve Düyun-ı Umumiye kaldırıldı.
g-Borçlar:Osmanlı’nın en fazla Fransa’ya borcu olduğundan dolayı, borçlar en fazla Fransa ile tartışıldı. Borçların I. Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı’dan ayrılan devletlerle TBMM arasında paylaştırılarak ödenmesine ve TBMM’nin üzerine düşen borcu taksitler halinde ödemesine karar verildi.
h-Ermeni Meselesi: Kapandı.
ı-Azınlıklar:TBMM, azınlıklar bahane edilerek iç işlerine karışılmaması için bütün azınlıkları Türk vatandaşı kabul etti. İstanbul’daki Rumlar ile Batı Trakya’daki Türkler hariç; diğer azınlıkların ve dışarıdaki Türklerin ülkelerine dönebileceği kabul edildi.
i-Yabancı Okullar:Yabancı okulları iç meselesi sayan TBMM Lozan Görüşmelerinde yabancı okulları tartışma konusu yaptırmadı.
k-Savaş Tazminatı:Yunanistan, Karaağaç böl-gesini savaş tazminatı olarak Türkiye’ye verecektir.
Açıklama: Bu madde Trakya’nın I. Dünya Savaşı öncesindeki sınırını değiştirmiştir.
l-Patrikhane:Patrikhane İstanbul’da kalacaktır. Patrik seçimini, başka devletleri iç işlerine karış-tırmak istemeyen Türkiye yapacaktır. Türkiye Ortodoks din adamlarının belirlediği üç adaydan birini patrik olarak tayin edecektir. Patriğin siyasal yetkileri olmayacaktır.
m-Kıbrıs: İngiltere kendi toprağı saydığı Kıbrıs’ı görüşmeler esnasında tartışma konusu yaptırmadı.
Lozan Antlaşmasının Önemi:
1-Türkiye Devleti tanındı.
2-Osmanlı devletinin sona erdiği kabul edildi.
3-Türk devletinin tam bağımsızlığı kabul edildi.
4-Osmanlı’nın bıraktığı asırlık sorunlar kapandı.
5-Devrimler için ortam hazırlandı.
6-Sevr Antlaşması yürürlükten kalktı.
7-Sömürge altında yaşayan milletlere örnek oldu.
Lozan Antlaşmasının Eleştirilen Yönleri:
1-Batı Trakya ve Ege Adaları’nın geri alınamaması
2-Patrikhanenin İstanbul’da kalması
3-Musul’un alınamaması
4-Boğazların statüsü
Açıklama:Lozan’ı eleştirenlerin; günün şartlarını, bilmediği veya düşünmediği anlaşılmaktadır. Tarihçi araştırdığı olayın geçtiği dönemin şartlarını bilmek zorundadır.
Lozan Antlaşmasının Özellikleri:
1-I. Dünya Savaşı sonrasında imzalanan antlaşmalar arasında günümüze kadar geçerliliğini koruyan tek antlaşmadır.
2-I. Dünya Savaşı sonucunda imzalanan en son antlaşmadır.
3-Yeni bir devletin kurulduğunu belgelemiştir.
4-23 Ağustos 1923’de II. Meclis tarafından onay-landı.
5-Rusya ve Bulgaristan sadece Boğazlar rejimi için katıldı.
6-143 maddedir.
Lozan’ı I. Dünya Savaşından Sonra İmzalanan Antlaşmalardan Ayıran Farklar:
1-Askeri kısıtlamalar yoktur.
2-Türkiye savaş tazminatı vermemiştir
3-Türkiye’ye ekonomik yaptırımlar uygulanmamıştır.
4-Zaferi simgelemektedir.
5-Türkiye eşit devletler statüsündedir.
SİYASİ İNKILAPLAR
A-Saltanatın Kaldırılması (1 Kasım 1922)
Sebepleri:
1-İstanbul hükümeti de İtilaf devletleri tarafından Lozan Görüşmelerine çağrıldı. Bu durum, TBMM ile İstanbul hükümeti arasında ikilik oluşturabilirdi.
2-Saltanatın milli egemenlik ilkesine aykırı olması.
3-Bazı çevrelerin hâlâ saltanat yönetimini istemesi
Saltanatın Kaldırılmasının Önemi:
1-Lozan’da ikilik çıkması önlendi.
2-Milli egemenlik ilkesi güçlendirildi.
3-Osmanlıların siyasi varlığı sona erdi.
4-Devlet başkanı sorunu ortaya çıktı.
5-Siyasi yetki ile dini yetkinin birbirinden ayrılması ile laiklik yönünde ilk adım atılmış oldu.
Açıklamalar:
1-Vahdettin saltanatın kaldırılmasından sonra güvenliğini tehlikede gördüğünden dolayı İngiltere’ye sığındı.
2-Vahdettin’in, İngilizlerden sığınma talebinde bu-lunduğu mektupta “Müslümanların halifesi” imzasını kullanması, saltanatın kaldırılmasını kabul et-tiğini gösterir.
3-Vahdettin’in halifeliği yurt dışında istismar edebileceğini düşünen TBMM 18 Kasım 1922’de Abdülmecit Efendi’yi halife olarak belirledi.
4-Padişahın milli mücadeledeki tutumu saltanatın kadırılmasını halk nazarında kolaylaştırdı.
Mustafa Kemal birleştirici yönünden dolayı Milli Mücadelenin ilk yıllarından saltanata açıkça karşı çıkmadı.
5-Teşkilat-ı Esasiye kanunu padişah ve halifeyi sembolik hale getirmiştir.
B-Cumhuriyetin İlanı (29 Ekim 1923)
TBMM’nin açılması ile cumhuriyete dayalı bir devlet kurulmuş fakat; ortamın müsait olmamasından dolayı kurulan sistemin adı açıkça söylenememiştir.
İtilaf devletlerinin İstanbul’u boşaltması ile devlet merkezinin neresi olacağı sorunu ortaya çıkmış; 13 Ekim 1923’de Ankara’nın başkent ilan edilmesi ile bu sorun ortadan kalkmıştır.
Ekim 1923’de meclis başkanı yardımcısı ve içiş-leri bakanı seçilmesi gerekiyor, fakat meclis bu se-çim işinde anlaşma sağlayamıyordu. Meclisin çalı-şamaz hale gelmesi ise hükümet bunalımını oluşturdu. Bunun üzerine Ali Fethi Okyar hükümeti is-tifa etti (27 Ekim). Yeni hükümetin kurulması konusunda da problemler çıktı. Bu aksaklıklar meclis hükümeti sisteminden kaynaklanıyordu. Bu sisteme göre bakanlar meclisten tek tek seçiliyordu. Mustafa Kemal mecliste oluşan bunalımın rejimden kaynaklandığını ve bu bunalımın kabine sistemi ile aşılacağını belirterek cumhuriyetin ilan edilmesine karar verdi. Kabine sistemine göre meclis cumhur- başkanını seçecek, cumhurbaşkanı başbakanı tayin edecek; başbakan da meclisten uyumlu çalışabileceği kişileri bakan olarak belirleyerek kabineyi kuracaktır.
Mustafa Kemal ilk cumhurbaşkanı, İsmet İnönü ilk başbakan, Ali Fethi Okyar ilk meclis başkanı oldu.
Cumhuriyetin İlanının Önemi:
1-Rejimin ve devletin adı belli oldu.
2-Devlet başkanlığı sorunu çözüldü.
3-Kabine sistemine geçildi.
4-1921 Anayasasında ilk önemli değişiklik yapıldı.
5-Daha uyumlu ve yürütmeyi aksatmayacak hükümetlerin oluşması için zemin hazırlandı.
6-Meclis başkanlığı ile hükümet başkanlığı birbirinden ayrıldı.
NOT: Yasama ve yürütme görevlerinin TBMM’nin açıldığı zaman TBMM’ye verilmesi cumhuriyet sis-teminin oluşacağının habercisiydi.
C-Halifeliğin Kaldırılması (3 Mart 1924)
Sebepleri:
1-Halife Abdülmecit’in TBMM’nin belirlediği ku-rallara uymaması.
2-Halifeliğin laiklikle bağdaşmaması.
3-Halifeliğin cumhuriyet rejimi ile çelişki içinde olması
4-Halifelik makamının cumhuriyet karşıtları için sı-ğınak haline gelmesi.
5-Halifelik makamının yapılacak inkılaplar için engel görülmesi.
6-İslam ülkelerinde sömürgeleri olan Avrupalı devletlerin halifeliği temsil eden Türkiye’yi kendileri i-çin potansiyel tehlike olarak görmesinin Türkiye’nin dışişlerini olumsuz etkilemesi.
Halifeliğin Kaldırıldığı Gün;
1-Tevhid-i Tedrisat Kanunu kabul edildi.
2-Şer’iyye ve Evkaf Vekaleti kaldırılarak yerine Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu.
3-Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Ba-kanlığının yetkilerini bünyesinde bulunduran Erkan-ı Harbiye Vekaleti kaldırılarak; yerine Genel Kurmay Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığı o-luşturuldu. Böylece askeri yetki ile siyasi yetki bir-birinden ayrılmış oldu.
Açıklama:19 Aralık 1924’de komutanlık ile milletvekilliği birbirinden ayrıldı. Olağanüstü durumdan dolayı Kurtuluş Savaşı yıllarında komutan-lardan bir kısmı aynı zamanda milletvekiliydi.
4-Osmanlı hanedanı mensuplarının yurt dışına çıkarılmasına karar verildi.
Açıklama:1921 Anayasası şer’î hükümlerin yürürlüğünü TBMM’ye vermekle halifeliği yetkisiz ve sembolik duruma getirmiştir.
Halifeliğin Kaldırılmasının Önemi:
1-Laikliğe geçişin en önemli aşması oldu.
2-Cumhuriyetin karakteri tam olarak belli oldu.
3-Ümmetçilik en önemli dayanağını kaybetti.
4-Ulusal egemenlik pekiştirildi.
5-İnkılap süreci hızlandı
6-Dış ilişkilere yönelik soğukluk ortadan kalktı.
7-Ümmetçilikten milliyetçiliğe geçişte önemli bir adım daha atıldı.
D- Anayasal Hareketler
1-1921 Anayasası-Teşkilat-ı Esasiye Kanunu
(20 Ocak 1921)
Teşkilat-ı Esasiyenin Yapısı:
1-Gerekli görüldüğünde Kanun-ı Esasinin uygulanması uygun görülmüştür.
2-Yasama, yürütme ve yargı meclise aittir.
3-Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.
4-TBMM süre dolmadan seçimleri yenileyebilir.
5-Savaşa ve barışa TBMM karar verir.
6-Şer’i hükümlerin yürürlüğünü TBMM yapar.
7-Bakanlar meclis tarafından seçilir.
8-Vekiller iki yılda bir seçilir.
9-TBMM başkanı icra vekilleri heyetinin de başkanıdır.
Teşkilat-ı Esasiyenin Özellikleri:
1-Olağan üstü durum için hazırlandığından dolayı geniş kapsamlı değildir.
2-Milli Egemenliği yansıtan ilk siyasi belgedir.
3-Temel hak ve hürriyetlere yer verilmemiştir.
4-23 madde bir ek bölümden oluşur.
5-Yeni devlete işlerlik kazandırdı.
6-Laik bir anayasa değildir.
7-Kuvvet ve yetkinin kaynağı millettir.
8-Meclisin üstünde güç yoktur.
9-En önemli değişikliğini cumhuriyetin ilanı ile gördü.
10-Yeni devletin kurulduğunu belgeledi.
11-TBMM’nin meşruluğunu tanıttı.
12-Amasya Genelgesinden itibaren oluşan ruh resmi hüviyet kazandı.
13-Meclis hükümeti sistemi benimsendi.
14-Milli egemenlik ilkesi yasallaştı.
Teşkilat-ı Esasiyenin Geç İlan Edilme Sebepleri:
1-Kanun-ı Esasinin varlığı.
2-TBMM’nin kendisini tam olarak ispatlayamaması.
3-Yeni bir anayasanın kabulü yeni bir devletin o-luştuğunu gösterir; ki bu da birliği zedeleyebilirdi.
2-1924 Anayasası (20 Nisan 1924):
Kapsamı:
1-Egemenlik milletindir.
2-Devletin şekli cumhuriyettir.
3-Devletin dini İslam, Başkenti Ankara, dili Türk-çedir.
4-Yasama, yürütme ve yargı meclise aittir.
5-Kişi hürriyeti başkasının hürriyetinin başladığı yerde biter.
6-Vekiller 4 yılda bir seçilir.
7-Seçme yaşı 22; seçilme yaşı 30’dur.
8-Cumhurbaşkanı 4 yılda bir seçilir. Tekrar seçilebilir.
9-Seçme ve seçilme erkekler aittir.
10-Vatandaşlar kanun önünde eşittir.
11-Kabine sistemi geçerlidir.
12-Cumhuriyet sistemi değiştirilemez.
Özellikleri:
1-Meclis hükümeti sistemi ile parlamenter sistem arasında bir geçiştir.
2-Türk İnkılabının hukuki temelleri atıldı.
3-Yargı kısmen meclisin dışına alındı.
4-Kanun-ı Esasi kesin olarak yürürlükten kalktı.
5-En uzun ömürlü anayasamızdır.
6-İnkılaplar dönemi anayasası olduğundan dolayı, en fazla değişikliğe uğrayan anayasamızdır.
7-1928’de, anayasadan “devletin dini İslam’dır” maddesi atılarak, anayasa laikleşti.
8-1934’de kadınların seçme ve seçilme hakkı anayasaya alındı.
9-1937’de Atatürk ilkeleri anayasaya alındı.
10-1945’de anayasanın dili sadeleştirildi.
11-1952’de anayasanın eski dili tekrar kabul edildi.
3-1961 Anayasası:
Kapsamı:
1-Kuvvetler ayrılığı prensibi benimsendi.
2-Cumhuriyet senatosu kuruldu.
3-Nispi temsil sistemi benimsendi.
4-Anayasa mahkemesi kuruldu.
5-Kişisel hak ve hürriyetler genişletildi.
6-Cumhuriyetin nitelikleri değişmez kabul edildi.
7-Sosyal hukuk devleti anlayışı benimsendi.
8-Yürütme sınırlandırıldı.
9-Cumhurbaşkanlığı sembolikleştirildi.
10-Üniversiteler, TRT, DPT ve MGK anayasaya a-lındı.
11-Anayasa Mahkemesi, Kanun Hükmünde kararname çıkarma, Yüksek Savcılar Kurulu, Yüksek Hakimler Kurulu ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi benimsendi.
12-Meclis 450 üyeden, cumhuriyet senatosu 150 üyeden oluştu.
13-Vekiller 4 yılda bir; senatörler 6 yılda bir seçilecektir.
14-Siyasi parti hakları anayasaya alındı.
1961 Anayasasının Özellikleri:
1-27 Mayıs 1961 askeri darbesi sonucunda hazırlandı.
2-Yapılan darbeyi haklı gösterme eğilimindedir.
3-Siyasi iktidarın uygulamalarına karşı olduğu için bir tepki anayasasıdır.
4-1982 Anayasası:
Özellikleri:
1-12 Eylül 1980 askeri darbesi sonucunda hazırlanmıştır.
2-1982’de yapılan referandum sonucunda hem anayasa hem de cumhurbaşkanı belirlendi.
3-Kişisel hak ve hürriyetler kısıtlandı.
4-Cumhuriyet senatosu kaldırıldı.
5-Millet vekili sayısı 400 olarak belirlendi. (1987’de 450’ye çıkarıldı.)
6-Milletvekili seçimlerinin 5; cumhurbaşkanlığı se-çiminin 7 yılda bir yapılması kabul edildi.
7-Bir tepki anayasasıdır.
8-Yapılan darbeyi haklı gösterme eğilimindedir.
9-Yürütmeyi güçlendirmeye çalışmıştır.
10-Değişmeyecek hükümleri çoktur.
11-Cumhurbaşkanlığı sembolik olmaktan çıkarıldı.
TBMM’nin Yetkileri:
1-Kanun koymak ve değiştirmek
2-Bakanlar kurulunu denetlemek
3-Bütçeyi görüşmek
4-Para basılmasına karar vermek
5-Savaş ve barışa karar vermek
6-Uluslararası antlaşmaları görüşmek
7-Genel ve özel af çıkarmak
8-Ölüm cezalarının uygulanmasını onaylamak
9-Süre dolmadan seçimlerin yenilenmesine karar vermek
E-Çok Partili Hayata Geçiş Denemeleri
23 Nisan 1920’de açılan ilk TBMM’de siyasi par-tiler yoktur.Bütün vekiller misak-ı milliyi gerçekleştirme fikri etrafında birleşmişti. İlk anayasa hazırlanırken; mecliste Tesanüt, İstiklal, Islahat ve Halk Zümresi gibi gruplar oluştu. Mustafa Kemal bu zor durumun aşılabilmesi için meclis de I. Grup da denilen Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Grubunu kurdu. Mustafa Kemal yapacağı işleri bu grupla beraber yapmaya çalıştı. Bu grubun karşısında olanların tümüne birden II. Grup, ya da Muhafaza-i Mukaddesat Grubu dendi.
Lozan görüşmelerinin olduğu dönemde, devletin yönetim şekli ve barıştan sonra izlenecek iç siyaset konusunda mecliste görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Bu durum karşısında meclis 1 Nisan 1923’de seçimlerin yeniden yapılarak meclisin yenilenmesi kararını alarak dağıldı.
Mustafa Kemal yeni meclis için yapılan seçimlere inkılapçı kişilerin aday olmasını sağladı. Seçimler 23 Nisan 1923’de yapıldı ve II. Meclis 11 Ağustos 1923’de çalışmaya başladı. Lozan Antlaşmasının onaylanması, Ankara’nın başkent ilan edilmesi ve cumhuriyetin ilan edilmesi gibi bir çok iş II. Meclis tarafından yapıldı. 1923-1927 arasındaki büyük in-kılapları yaptığından dolayı II. Meclise inkılapçı meclis de denilir.
1-Cumhuriyet Halk Partisi:
Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Grubu 9 Eylül 1923’de Halk Fırkasına dönüştü. Mustafa Kemal, gerçekleştirmeyi düşündüğü inkılapları par-ti programına koymuş ve bu partiyi her hangi bir toplumsal sınıfın değil; bütün halkın partisi yapmaya çalışmıştır. Mustafa Kemal bu şekilde inkılapları halka mal etmek istiyordu. Halk Fırkası 1924’de Cumhuriyet Halk Fırkası; 1935’de ise Cumhuriyet Halk Partisi adını almıştır. Bu partinin başkanlığını ve cumhurbaşkanlığını 1938’e kadar Mustafa Kemal yürüttü. 1938 ile 1950 arasında İsmet İnönü CHP’nin başkanlığını yürüttü. Parti 1980’de kapatıldı.
CHP devletçilik ilkesini benimsemiş olmasından dolayı kendisinden sonra kurulan partilerden ayrılır.
Açıklama:
1-Halkın istek ve şikayetlerinin meclise daha iyi yansıması için çok partili hayat denendi. Fakat gerek halk buna hazır olmadığından gerek se inkılaplar tam olarak oturmadığından dolayı çok partili hayatın uygulanması sonraya bırakıldı.
2-18 Ekim 1920’de Türk Komünist Partisi kuruldu. Bu partinin kuruluşunda SSCB’nin yardımını devam ettirebilmek, gizli komünist çalışmalarını kontrol altına almak, Rusya’nın baskı ve gizli girişimlerinden kurtulmak düşüncesi etkili oldu.
3-Tek parti sistemi hükümetin denetlenmesini güçlendirmekteydi.
2-Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası:
Milletvekilleri arasında saltanatın kaldırılması, halifeliğin kaldırılması ve cumhuriyetin ilanı sonucunda görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Halk Fırkası içinde en fazla karşı çıkılan konular devletçilik ve inkılapçılık oldu. Görüş ayrılıklarının giderek artması sonucunda CHF’den ayrılan milletvekilleri ile ordudaki görevlerinden ayrılan milletvekilleri 17 Kasım 1924’de Terakki Perver Cumhuriyet Fırkasını kurdular. (Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy ve Adnan Adıvar partinin ileri gelenleridir.)
TCF, devletçilik ile inkılapların hızlı ve köktenci olmasına karşıydı. Ekonomide liberalizmi benimsiyordu.
Partinin dini inançlara saygılı olduğunu slogan haline getirmesi, eski düzeni isteyenleri bu partide topladı.
Şeyh Sait İsyanı sonucunda bakanlar kurulu kararıyla kapatıldı.
Açıklama:
1-TCF ilk muhalefet partisidir.
2-Rejimin yeniliğinden dolayı bu partinin kurulması aceleciliktir.
Şeyh Sait İsyanı-Doğu İsyanı-Genç İsyanı:
Sebepleri:
1-Yenilik hareketlerinin istenmemesi.
2-Gericilerin din elden gidiyor parolasını kullanması
3-Musul’u Türkiye’ye vermek istemeyen İngiltere’nin Irak ile Türkiye arasına tampon vazifesi görecek olan Kürt Devleti kurdurmak istemesi.
4-Doğu Anadolu’nun yıllarca ihmal edilmiş olması.
5-TCF’ nin gericilere ümit verici tutumu
6-Toprak ağalarının yeni devleti çıkarlarına uygun bulmaması.
13 Şubat 1925’de Diyarbakır’da başlayan isyan Genç, Erzurum, Elazığ, Muş ve Bitlis’te etkili oldu. Bu bunalımlı dönemde Ali Fethi Okyar hükümeti istifa etti. Yeni hükümeti oluşturan İsmet İnönü İsyana karşı şu önlemleri aldı:
1-Bölgede sıkıyönetim ilan edildi.
2-Bölgeye ordu sevk edildi.
3-Hıyanet-i Vataniye Kanununu tamamlar nitelikte olan ve rejimin tartışılmasını yasaklayan Takrir-i Sükun Kanunu ilan edildi. (4 Mart 1925’den 2 Mart 1927’ye kadar yürürlükte kalan bu kanun inkılapların kabul edilmesini kolaylaştırdı.)
4-İstiklal Mahkemeleri yeniden kuruldu.
İsyan 15 Nisan 1925’de tamamen bastırıldı ve suç-lular cezalandırıldı.
Şeyh Sait İsyanının Sonuçları:
1-İstiklal Mahkemeleri tekrar kuruldu.
2-Takrir-i Sükun Kanunu çıkarıldı.
3-TCF kapatıldı.
4-İlk çok partili hayat denemesi başarısız sonuçlandı.
5-Musul meselesi İngiltere lehine sonuçlandı.
6-Devrimler konusunda dikkatli olunması gerektiği görüldü.
NOT: Bu isyan laikliğe ve devrimlere karşı oluşan ilk ciddi isyandır.
Mustafa Kemal’e Suikast Girişimi:
(16 Haziran 1926)
Sebepleri:
1-Bazı grupların Mustafa Kemal’i ortadan kaldırarak amacına ulaşmak istemesi.
2-Rejimi değiştirmek isteyen çevrelerin düşünceleri.
Bu girişimden Giritli Şevki denilen kayıkçı sayesinde devletin haberi oldu ve suikast akim bırakıldı.
Önemi:
1-İttihatçılar tamamen tasfiye edildi.
2-Muhalifler sindirildi.
3-TCF’ nin kapatılması haklılığı daha iyi anlaşıldı.
4-Mustafa Kemal “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır” diyerek Türkiye Cumhuriyetinin varlığının devamının kendi sağlığına bağlı olmadığını; bu devletin sağlam temeller üzerine bina edildiğini vurgulamıştır.
3-Serbest Cumhuriyet Fırkası
(12 Ağustos 1930)
Kurulma Sebepleri:
1-1929’da meydana gelen dünya ekonomik bunalımının Türkiye’yi de olumsuz etkilemesinden dolayı mecliste bunalımlar meydana gelmiştir. Mustafa Kemal bu bunalımın yeni bir partinin kurulması ile aşılacağına inanmaktadır.
2-Meclise demokrasinin gereği olan çok sesliliği getirmek.
3-Ülkenin çok partili hayata hazır hale geldiğinin tahmin edilmesi.
Mustafa Kemal arkadaşı olan Ali Fethi Okyar’a Serbest Cumhuriyet Fırkasını kurdurmuştur.
Serbest Cumhuriyet Fırkası ekonomide devletçilik yerine liberal ekonomiyi savunmuştur. Parti inkı-laplar ve Mustafa Kemal’e saygılıydı.
Mustafa Kemal başkanı olduğu CHP ile SCF arasında tarafsız olacağına dair, Ali Fethi Okyar’a söz vermiştir.
Bir kaç ay sonra eski sistemi savunanların SCF’de toplanması Ali Fethi Okyar’ı kuşkulandırdığı için; Ali Fethi Okyar, 17 Kasım 1930’da SCF’yi kapattı.
Menemen Olayı (23 Aralık 1930):
Derviş Mehmet denilen bir isyancı “şeriat isteriz” diyerek Menemen halkını isyana çağırdı. İsyanı önlemeye çalışan asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay gericiler tarafından öldürüldü. Bölgeye gelen askeri birlikler isyanı bastırdı.
Önemi:
1-Çok partili hayat için ortam oluşmadığı görüldü.
2-Rejimin yerleşmesi için daha dikkatli olunması gerektiği görüldü.
3-SCF’ nin kendi kendini kapatmasının haklılığı an-laşıldı.
NOT: İnkılapların yerleşmesi için 1945 yılına ka-dar bir daha çok partili hayat denenmedi.
4-Demokrat Parti (1946):
Kuruluş Sebepleri:
1-CHP’de parti içi muhalefetin artması.
2-II. Dünya Savaşını demokrat devletlerin kazanması.
3-Türkiye’nin çok partili hayata hazır hale gelmesi.
Demokrat Parti CHP’den ayrılan Celal Bayar, Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan öncülüğünde kuruldu.
1946 yılında yapılan seçimleri, açık oy gizli tasnif esasına göre olduğundan dolayı, CHP kazandı.
1950 seçimlerini, gizli oy açık tasnif esasına göre, DP ezici bir çoğunlukla kazandı ve ilk defa Türkiye’de CHP dışında başka bir parti yönetime geldi.
DP iktidarı 27 Mayıs 1960 askeri darbesine kadar devam etti.
17 Eylül 1961’de devrin başbakanı Adnan Menderes idam edildi.
F-Kadınlara Siyasal Hakların Verilmesi
Kadınlara 3 Nisan 1930’da belediye seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı; 29 Ekim 1933’de muhtar seçimlerinde seçme ve seçilme hakkı; 5 Aralık 1934’de ise milletvekili seçimlerinde seçme ve se-çilme hakkı verildi.
Kadınlara Siyasal Hakların Verilmesinin Önemi:
1-Kadın, siyasal alanda erkeğe eşit hale geldi.
2-Ulusal irade meclise tam olarak yansıdı.
3-Milli Egemenlik ve Halkçılık pekişti.
4-Türk kadını Avrupa ülkelerinde kadınlara verilmiş olan haklardan daha fazla hakka sahip oldu.
NOT:1935 seçimlerinde 18 kadın milletvekili mec-lise girmiştir.
HUKUK ALANINDA YAPILAN YENİLİKLER
Osmanlı Hukukunun Özellikleri:
1-Şer’î ve örfî olmak üzere ikiye ayrılır.
2-Din, mezhep farkları ve kapitülasyonlar mezhep birliğini engellemiştir.
3-Tanzimat döneminden itibaren batı hukuku taklit edilmeye başladı.
4-Kadın hakları kısıtlıdır.
5-Mahkemelerde tek yargıç vardır.
6-Avukatlık kurumu son döneme kadar yoktur.
7-Laik değildir.
A- Medeni Kanunun Kabulü (17 Şubat 1926)
Sebepleri:
1-Osmanlı’nın son döneminde hazırlanmış olan Mecellenin halkın medeni hukuka dair ihtiyaçlarını tam karşılayamaması.
2-Mecellenin sadece Hanefi mezhebini ölçü alması.
3-Bütün vatandaşlarını eşit kabul eden Türkiye Cumhuriyetinin yapısına Osmanlı zamanından ka-lan hukukun uymaması.
4-Hazırlayanlar; Mecellenin, değişen şartlara göre değişebileceğini belirttiyse de; değişen şartlara gö-re değiştirilmemesi.
İsviçre Medeni Kanununun Türk Medeni Kanunu Olarak Kabul Edilmesinin Sebepleri:
1-Mevcut kanunların en yenisi olması
2-Demokratik olması.
3-Akılcı ve pratik olması.
4-Kadın ve erkek eşitliğine uygun olması.
Medeni Kanunun Getirdiği Yenilikler:
1-Hukuk birliği ve düzeni sağlandı.
2-Vatandaşlar arasında hak ve ödevler bakımından eşitlik sağlandı.
3-Mirasta kadın erkek eşitliği sağlandı.
4-Toplumsal alanda kadın erkek eşitliği sağlandı.
5-Hukukta din ve mezhep farkı kaldırıldı.
6-Patrikhanenin din işleri dışındaki yetkileri kaldırıldı.
7-Boşanma hakkı kadına da erildi.
8-Boşanma durumunda kadın ve çocukların hakları güvence altına alındı.
9-Patrikhane ve konsoloslukların mahkeme kurma hakkı ellerinden alındı.
10-Hukuk düzeni laikleşti.
11-Modern Türk ailesi oluştu.
12-Aile hayatında eşitlik sağlandı.
13-Kadına meslek seçme özgürlüğü verildi.
14-Lozan Antlaşmasının 48’nci maddesine göre azınlıklar kendi medeni meselelerini kendi mahkemelerinde halledecekti. Medeni kanunun kabulü ile azınlıkların bu hakkı kaldırıldı.
15-Azınlıkların hukuk özerkliği kesin olarak bitti.
16-Millet bilincinin oluşması için önemli bir adım atıldı.
17-Kadın ve erkek için tek eşle evlilik benimsendi.
18-Evlenme devlet kontrolüne alındı.
Açıklamalar:
1-Kapitülasyonlar, yabancı uyruklu kişilerin Osmanlı hukukuna uymasını engelliyordu.
2-Medeni Kanun kadınlara siyasal haklar vermemiştir.
3-Devlet yapısının laikleşmesi 1928’de tamamlandı.
4-1922-1928 arası laikleşmenin hızlı olduğu dönemdir.
5-1923-1933 çağdaşlaşmanın hızlı olduğu dönemdir.
Laikliğin Aşamaları:
1-Saltanatın kaldırılması
2-Halifeliğin kaldırılması
3-Şer’iyye ve Evkaf Vekaletinin kaldırılması.
4-Tevhid-i Tedrisat Kanununun çıkarılması.
5-Tekke, zaviye, dergah ve türbelerin kapatılması.
6-Kılık kıyafet devrimi
7-Medeni Hukukun kabulü
8-Anayasadan devletin dini İslamdır maddesi atılması.
9-1937’de Laikliğin anayasaya alınması.
NOT:Hukukta laikliğin benimsenmesi; Avrupalıların, ülkemizde yaşayan Hıristiyanların haklarını bahane ederek, iç işlerimize karışmasını önledi.
EĞİTİM YENİLİKLERİ
Sebepleri:
1-Eğitimi çağdaşlaştırmak
2-Milli demokratik ve laik bir toplum oluşturmak
3-Eğitimi birleştirmek
4-Eğitimdeki ikilik ve karışıklığı önlemek
5-Cumhuriyet rejimini güçlendirecek eğitim sistemini oluşturmak.
6-Kültür ikiliği ve çatışmasını önlemek.
A-Tevhid-i Tedrisat Kanunu (3 Mart 1924)
1-Eğitim ve öğretimde birlik sağlandı.
2-Bütün okullar Milli Eğitim Bakanlığına bağlandı.
3-Eğitim devletçi, milliyetçi ve laik bir karakter ka-zandı.
4-Azınlık okullarının zararlı faaliyetleri durduruldu.
5-Yabancı okullara Türkçe dersleri kondu.
6-Medreseler kapatıldı.
7-İlk öğretim zorunlu ve parasız duruma getirildi.
8-Eğitimde eşitlik sağlandı.
B-Medreselerin Kapatılmasının
Sebepleri:
1-Yeni rejim karşıtlarının yetişmesini önlemek
2-Kültür ikiliğini önemek
3-Din bilginine pek ihtiyaç olmaması
4-Medreselerin çağa ayak uyduramaması
5-Tutucuların kendi fikirleri doğrultusunda adam yetiştirmesini önlemek.
Din adamı ihtiyacını karşılamak için İmam Hatip Liseleri ve İlahiyat Fakülteleri açılmıştır.
2 Mart 1926’da Maarif Teşkilatı Kanunu çıkarıldı.
C- Türk Harflerinin Kabulü (1 Kasım 1928)
Sebepleri:
1-Arap harflerinin okuma ve yazmayı zorlaştırması.
2-Avrupa ile ilişkilerin kolaylaştırılmak istenmesi
3-Halkı çağdaşlaştırmak
4-Öz Türkçe’yi yeniden canlandırmak
5-Okuma yazma oranını artırmak
6-Arap alfabesinin Türkçe’nin yapısına uymaması.
NOT:1928 yılında Millet Mektepleri açılarak eğitim seferberliği başlatılmıştır. Mustafa Kemal bu mekteplerde 24 Kasım 1928’de ders verdiği için, kendisine baş öğretmen denilmiştir.
1933 yılında Darülfünunun yerine İstanbul Üniversitesi kuruldu.
D-Türk Tarih Kurumunun Kurulması
(15 Nisan 1931)
TTK’ nın Kurulmasının Sebepleri:
1-Türk vatanının bütünlüğüne karşı girişilecek tertipleri tarihi kanıtlarla etkisiz hale getirmek.
2-Türklerin üstün medeni kabiliyetini ve dünya medeniyetine yaptığı hizmetleri gözler önüne sermek.
3-Türk milletine atılan iftiraları cevaplandırmak.
4-Türk Tarihinin derinliklerini araştırmak.
5-Ortak tarih bilinci oluşturulacak
6-Anadolu’nun eski halkını araştırmak.
Açıklama:
1-Türk Tarih Kurumunun kurulması ulusçulukla ilgilidir.
2-Osmanlı Devleti’nde Tanzimat Dönemine kadar İslam Tarihi; Tanzimat Döneminde Osmanlı Tarihi; II. Meşrutiyet Döneminde ise Türk Tarihi ağırlıklı olarak okutuldu.
3-1932’de Türk Tarih Tezi ortaya atıldı.
E-Türk Dil Kurumunun Kurulması
(12 Temmuz 1932)
TDK’ nın Kurulma Sebepleri:
1-Türkçe’yi yabancı dillerin etkisinden kurtarmak.
2-Türkçe’nin kökenlerini araştırmak.
3-Türkçe’yi zenginleştirmek.
4-Türkçe’yi bilim dili haline getirmek.
5-Türkçe’yi halkın anlayacağı şekle getirmek.
6-Dil çalışmalarını planlı hale getirmek
7-Türkçe’nin zenginliğini ortaya koymak
8-Türk dilini öz benliğine kavuşturmak.
9-Konuşma dili, yazı dili ve bilim dili arasındaki farkları gidermek.
10-Dildeki Osmanlıcılığı bitirmek
11-Halk ile aydınlar arasında dil uzlaşması sağlamak
12-Resmi dil ile halk dili arasındaki farkları gidermek.
Açıklamalar:
1-TDK’ nın kurulması ulusçuluk ile ilgilidir.
2-1932’de Halk Evleri açıldı.
TOPLUMSAL YAŞAYIŞIN DÜZENLENMESİ
A-Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması
(30 Kasım 1925)
Önemi:
1-Türk halkının bilime, akılcılığa ve laik düşünceye yönelmesi açısından önemli bir adım atıldı.
2-Birlik beraberliğin sağlanması yönünde önemli bir adım atıldı.
3-Türkiye’nin falcılar, şeyhler, dervişler ve büyücüler ülkesi olamayacağı ispatlandı.
Açıklamalar:
1-Aynı gün şeyh, derviş, mürit gibi unvanların kullanılması ve kurumlarla ilgili elbiselerin giyilmesi ve muskacılık yasaklandı.
2-Türbeler kapatılırken Yavuz ve Fatih gibi Türk büyüklerinin türbelerinin kapatılmaması; Türk İn-kılabının tarihi kökleri koparmaya yönelik olmadığını gösterdi.
B-Kılık-Kıyafetin Düzenlenmesi
(25 Kasım 1925)
Sebepleri:
1-Türk halkının görünümünü çağdaşlaştırmak
2-Ayrılık ifade eden giysilerin giyimini durdurmak.
3-Çağdaşlaşmayı ve birliği sağlamak.
Açıklamalar:
1-Şapka devrimi Kastamonu’dan başlatılmıştır.
2-Fes geri kalmışlığın sebebi değil; anısıydı.
3-Kadınların giyimi konusunda kanun çıkarılmayıp; bu durum doğal haline bırakıldı.
4-3 Arlık 1934’de çıkarılan bir kanunla din adamlarının ibadet yerlerinin dışında dini kıyafet giymeleri yasaklandı. (Diyanet İşleri Başkanı, Patrik ve Haham Başı bu kuralın dışında tutuldu.)
C-Soyadı Kanununun Kabulü
(21 Haziran 1934)
Sebepleri:
1-Medeni Kanunun uygulanmasından doğan aksaklıkları gidermek.
2-Toplumda ayrılık ifade eden lakapları kaldırarak birliği güçlendirmek.
3-Eşitlik ilkesini güçlendirmek.
Açıklamalar:
1-Aynı gün ağa, hoca, molla, paşa ve bey gibi unvanların kullanımı yasaklandı.
2-Osmanlı’dan kalan madalyaların taşınması yasaklandı.
3-Meclis Mustafa Kemal’e Atatürk soyadını verdi ve bu soyadı başkalarının kullanmasını yasakladı.
D- Miladi Takvimin Kabulü
(26 Aralık 1925)
Sebepleri:
1-Avrupa ile Türkiye arasındaki ilişkileri kolaylaştırmak
Açıklama:
1-Aynı gün Avrupa’nın saat ölçüsü kabul edildi.
2-1931’de Avrupaî tarz ağırlık ve uzunluk ölçüleri kabul edildi.
3-1935’de haftalık tatil Cumadan Pazara alındı.
4-1928’de uluslararası rakamlar kabul edildi.
5-Uzunluk ve ağırlık alanındaki değişiklikler ve hafta tatilinin değiştirilmesi Avrupa ile ticari ilişkileri kolaylaştırmaya yöneliktir.
E-Kadınlara Siyasal Hakların Verilmesi
(1930-1934)
EKONOMİK DÜZENLEMELER
1 Mart 1922’de TBMM ekonomi Çalışmalarının Başlıca Noktalarını Şöyle Belirlemiştir:
1-Sanayii canlandırmak ve modern araçlara sahip olmak
2-Ormanları iyi hale getirmek
3-Toplum menfaatini doğrudan ilgilendiren kuruluşları ve iktisadi girişimleri gücümüz oranında devletleştirmek.
4-Madenlerimizi işletmek ve bu alana yönelen sermayeyi himaye etmek
5-Ekonomik bağımsızlığın korunabilmesi için bütçeyi ekonomik yapı ile uygun tutmak
A-İzmir İktisat Kongresi
(17 Şubat-4 Mart 1923)
Kongrenin Toplanma Sebepleri:
1-Milli ekonominin amaçlarını ve amaçlara ulaşmak için izlenecek yöntemi belirlemek
2-Ekonomik bağımsızlığın yöntemini belirlemek
3-Milli ekonominin temellerini atmak
Kongrede Alınan Bazı Kararlar:
1-Anonim şirketlerin kuruluşunu kolaylaştırmak
2-Milli bankalar kurmak
3-Demir yolları inşaatının hükümetçe bir programa bağlanması
4-Sanayii teşvik etmek
5-Yerli malının kullanımına önem vermek
6-Teknik eleman yetiştirecek okullar açmak
7-Sanayi mallarının gümrük vergileri ile korunması
8-Ulaşım sorunlarının çözülmesi
9-Tüketim mallarının üretimine öncelik vermek
10-Yabancı kurumları millileştirmek
Açıklamalar:
1-Bağımsız ekonomi için ilk adım Lozan’da kapitülasyonların kaldırılması ile atıldı.
2-İzmir İktisat Kongresi bağımsız, liberal ve milli ekonomiyi benimsedi.
3-1930’da Merkez Bankasının kurulması Türk parasını yabancı sermayenin elinden kurtardı.
4-İzmir İktisat Kongresinde Misak-ı İktisadi kabul edildi.
Cumhuriyetin İlk Yıllarında Özel Girişimin, Desteklenmesine Rağmen, Beklenen Verimi Gösterememesinin Sebepleri:
1-Özel sermayenin yetersizliği
2-Yetişmiş iş gücünün yetersizliği
3-Deneyim ve bilgi eksikliği
4-1929’da dünya ekonomik bunalımının çıkması
Devletçi Ekonomiye Geçişin Sebepleri:
1-Özel girişimin üzerine düşen görevi yerine getirememesi (Özel teşebbüsün desteklenmesi için 1924’de İş Bankası kuruldu. 1927’de Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı.)
2-Devletin gelişebilmesi için vakit kaybetmeden büyük sanayi atılımlarının yapılmasının gerekmesi.
1933 yılında I. Beş Yıllık Kalkınma Planı Hazırlandı.
Önemi:
1-İlk defa planlı ekonomi dönemi başladı.
2-Ekonomi devletçi (Karma Ekonomi: Büyük a-tılımları devlet yapsa da; özel teşebbüse de iş imkanı tanınır.) bir özellik kazandı.
3-İlk büyük atlımlar bu dönemde yapıldı.
4-Toprak reformu tam olarak gerçekleştirilemedi.
1937’de II. Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlandıysa da; II. Dünya Savaşının başlamasından dolayı uygulanamadı.
B-Tarımın Geliştirilmesi İçin Alınan Önlemler
1-Aşar kaldırıldı (17 Şubat 1925)
Açıklama:Vergi gelirlerinin %40’ını oluşturan aşarın kaldırılması ilk bütçe açığını oluşturdu. TBMM’nin bu kararı tarıma verilen önemi gösterir.
2-Ziraat Bankası kuruldu.
3-Kooperatifler kuruldu(1929)
4-Yüksek Ziraat Enstitüsü kuruldu.
5-Tohum ıslah istasyonları ve numune çiftlikleri kuruldu.
6-Toprak reformu için 1926’dan itibaren teşebbüsler yapıldı.
C-Ticari Hayatın Düzenlenmesi
1-Lozan Antlaşması ile Kapitülasyonlar kaldırıldı.
2-Ticareti koruyan kanunlar çıkarıldı.
3-İş Bankası kuruldu. (1924)
4-1926’da çıkarılan Kabotaj Kanunu ile Türk denizlerinde yük ve yolcu taşıma işleri Türk gemicilerine verildi.
D-Sanayi ve Madencilik
1-Milli sanayiinin korunması ve gelişmesi için kapitülasyonlar kaldırıldı.
2-Büyük yatırımlar devlet tarafından yapıldı.
3-Özel teşebbüs desteklendi.
4-1925’de Sanayi ve Maden Bankası kuruldu.
5-28 Mayıs 1927’de Teşvik-i Sanayi Kanunu çıkarıldı.
6-Planlı Ekonomi uygulanarak ilk büyük fabrikalar kuruldu.
7-1933’de Sümer Bank kuruldu.
8-1935’de Etibank ve MTA kuruldu.
9-Kayseri, Ereğli, Nazilli, Malatya ve Bursa merinos dokuma fabrikaları; İzmit selüloz ve kağıt; Beykoz deri ve kundura; Paşabahçe cam; Karabük demir-çelik fabrikaları açıldı.
NOT: Uşak Şeker Fabrikası Teşvik-i Sanayi Kanunu sonucunda kurulmuştur.
E-Bayındırlık ve Ulaştırma
1-1927’de Devlet Demir Yolları Genel Müdürlüğü kuruldu.
2-1933’de Milli Hava Ulaştırma Teşkilatı kuruldu.
3-1923’de Türkiye Seyrisefain İdaresi kuruldu.
DIŞ POLİTİKA
Giriş:
1-İç ve dış politika ilkesi olarak “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” ilkesi benimsendi.
2-Savaş korunma amacı olarak görüldü. Başak bir devletin topraklarını almak için politika izlenmedi.
3-Milli Egemenlik ve milli menfaatler ön planda tu-tuldu.
4-İlk yıllarda misak-ı milli gerçekleştirilmeye çalışıldı.
5-1920-1936 yılları arasında batıya karşı SSCB’ nin dostluğu devam ettirildi.
6-1936-1945 yılları arasında İtalya’nın saldırgan tutumuna karşı ve batı ile ilişkileri yumuşatmak için İngiltere ile dost geçinildi.
7-1945’den sonra SSCB tehdidine karşı ABD ile dost geçinildi.
8-1928’de Afganistan ile dostluk antlaşması imzalandı
9-1930’a kadar Lozan’dan kalan problemler halledildi.
10-1925’de SSCB ile saldırmazlık antlaşması imzalandı.
11-1928’de İtalya ile tarafsızlık ve uzlaşma antlaşması imzalandı.
12-1935-1938 arasında Avrupa’nın bloklaşma durumundan dolayı Avrupalı devletlere karşı çok yönlü bir politika izlendi; ki bu da Montrö Antlaşmasının imzalanmasında etkili oldu.
13-1919-1920 arası Türkiye’nin dost arayışı dönemidir.
14-1920 sonrasında bir yandan SSCB ile iyi geçinilirken; bir yandan da işgalciler arasındaki ayrılıklardan faydalanmanın yolu arandı.
15-1923-1930 arasında Lozan’dan kalan problemler halledildi.
16-Milli çıkarların korunmasına, devletlerin eşitliği ilkesine uyulmasına ve ittifaklar kurulmasına önem verildi.
A-Nüfus Mübadelesi
Nüfus sorunu Lozan Görüşmelerinde halledildiği halde uygulanma safhasında Yunanistan problem çıkarmıştır. Yunanistan İstanbul’da daha fazla Rum kalmasını istiyor; Türkiye ise yasalar çerçevesinde bu işi halletmek istiyordu. Nüfus mübadelesi sorunu Yunan başkanı ile Mustafa Kemal arasında 1930 yılında görüşülerek 10 Haziran 1930’da imzalanan Ankara Antlaşması ile halledildi. Bu antlaşmadan sonra Türk-Yunan ilişkileri düzelmiştir. Türkiye ile Yunanistan arasındaki dostluk ilişkileri 1954 yılında meydana gelen Kıbrıs sorununa kadar devam etmiştir.
B-Yabancı Okullar
Lozan Antlaşmasına göre yabancı okulları Türkiye’nin belirleyeceği şartlara uyacaktı. Türkiye 1924 yılında okullarda dini ayin yapılması için bulundurulan salonların kapatılmasına; 1925 ve 1926 yıllarında ise yabancı okullarda Türkçe, Tarih ve Coğrafya gibi derslerin Türk öğretmenler tarafından okutulmasına; derslerde Türklük aleyhine bilgiler olmamasına ve okulların Türk müfettişler tarafından denetlenmesine dair kanunlar çıkardı.
Fransa ve Papalık başta olmak üzere, Avrupalı devletler Türkiye’nin yabancı okullar konusundaki uygulamalarına karşı çıktı. Fakat okullar meselesini iç meselesi sayan Türkiye yabancı devletleri iç işlerine karıştırmadı.
C-Dış Borçlar Meselesi
1928’li yıllarda görülen dünya ekonomik bunalımı Türkiye’yi de olumsuz etkiledi ve Türkiye Fran-sa’ya olan borcunu gerektiği gibi ödeyemez hale geldi. Bu durumdan dolayı Fransa ile bir müddet gerginlik yaşandıysa da; sorun 1930 yılında karşılıklı görüşmeler sonucunda çözüldü.
NOT: 1954 yılında, borçların, ana parasının ödenmesi; 1984 yılında ise faizinin ödenmesi tamamlandı.
D-Irak Sınırı ve Musul Meselesi
Musul Meselesi Lozan’ın bıraktığı problemlerden biriydi. İngiltere zengin petrol yataklarına sahip olmasından dolayı Musul’u Türkiye’ye bırakmak istemiyor ve sömürgeci düşünce ve ahlakı doğrultusunda bu konuyu kendi lehine çözümleyebilmek için her problemi çıkarıyordu.
Musul Meselesinin çözümü için Türkiye ile İngiltere arasında görüşmeler 19 Mayıs 1924’de başladı. Fakat İngiltere Hakkari’yi de tartışmalı bölgeden görmek isteyince görüşmeler kesildi. Bundan sonra mesele önce Milletler Cemiyetine, sonra Lahey Adalet Divanına gitti. Meselenin kendi konusu olmadığını ileri söyleyen Adalet Divanı meseleyi tekrar Milletler Cemiyetine havale etti. Meselenin bu şekilde uzatılması; İngiltere’nin zaman kazanarak Musul ve civarında olaylar çıkarıp meseleyi lehine çözümleyebilmek isteyişinin bir sonucudur.
5 Haziran 1926’da imzalanan Ankara Antlaşması ile ;
1-Musul ve çevresi İngiliz mandaterliği altında bulunan Irak’a bırakıldı.
2-Irak hükümeti Musul petrol gelirlerinin vergisinin %10’unu 25 yıl süre ile Türkiye’ye vermeyi kabul etti. (Türkiye bu gelirden bir defaya mahsus olmak üzere 500.000 sterlin aldı.)
Önemi:
1-Bu günkü Türkiye-Irak sınırı çizildi.
2-Türk-İngiliz ilişkileri düzelmeye başladı.
3-Misak-ı Milliden taviz verildi.
E-Türkiye’nin Milletler Cemiyetine Girişi
Milletler Cemiyeti 10 Ocak 1920’de Cenevre’de kurulmuştur.
Musul Meselesinde İngiltere’nin çıkarlarına hizmet etmiş olduğundan dolayı; Türkiye Milletler Ce-miyetine uzun bir süre güven duymadı.Türkiye’nin Avrupa’ya çok yakınlaşmak istemeyişinde SSCB’yi küstürmeme düşüncesi de vardır. Türkiye’nin Milletler Cemiyetine girmek gibi bir amacı yoktu. Lozan’dan sonra Türkiye’nin barış yolunda gösterdiği çabalar ve Musul’u Irak’a bırakmasından dolayı Türkiye’ye karşı sıcak davranmaya başlayan İngiltere Türkiye’yi Milletler Cemiyeti üyeliğine davet edince; uluslararası barışa katkıda bulunmak istediğini göstermek isteyen Türkiye Milletler Cemiyetine 18 Temmuz 1932’de üye oldu.
NOT: 1934’de SSCB de MC’ ye üye oldu.
F- Balkan Antantı(9 Şubat 1934)
Antantın Oluşmasının Sebebi:
1933’den sonra İtalya’nın hızlı bir şekilde silahlanarak Balkanlar’a yönelik politikalar üretmesi Balkan devletlerini ve Türkiye’yi endişelendirmiştir.
Antantı Oluşturan Devletler:
Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya
Bu antant devletlerin toprak bütünlüğüne saygı gösterme ve iç işlerine karışmama esasına dayanıyordu.
Önemi:
1-Türkiye Yunan sınırını güvence altına aldı.
2-Türkiye bölgede lider konumunda olduğunu gösterdi.
3-Türkiye uluslararası barışa katkıda bulunmak istediğini gösterdi.
4-Montrö Antlaşması için Türkiye taraftar buldu.
Not: Balkan Antantı II. Dünya Savaşının başlaması ile dağıldı.
G-Montrö Sözleşmesi (20 Temmuz 1936)
Türkiye Lozan’da Boğazlar ile ilgili hükümleri, güvenlik konusunda Milletler Cemiyetinin etkili olacağı ve Avrupa’da silahsızlanmanın gerçekleşeceği ümidi ile, kabul etmiştir.
1933 yılından itibaren Almanya ve İtalya’nın hızlı bir şekilde silahlanması ve MC’ni bu duruma bir çare bulamaması Türkiye’yi Boğazların güvenliği konusunda endişelendirdi. Lozan Antlaşmasının Türkiye’yi Boğazlar konusunda kısıtlayan hükümlerinin kaldırılması için Türkiye 10 Nisan 1936’da Lozan’ı imzalayan devletlere birer nota gönderdi. Antlaşmaların hiçe sayıldığı ve devletlerin dost arayışı içinde olduğu bir dönemde Türkiye’nin istekleri olumlu karşılandı ve Boğazların Statüsü İsviçre’nin Montrö kentinde tekrar görüşüldü.
Montrö Sözleşmesinin İçeriği:
1-Boğazlar komisyonu kaldırılarak görevleri Türk devletine devredildi.
2-Boğazlara Türkiye’nin asker sokması kabul e-dildi.
3-Ticaret gemilerinin Boğazlardan serbest geçişi kabul edildi.
4-Savaş gemilerinin Boğazlardan geçişine sınırlama getirildi.
5-Savaş zamanında Türkiye’ye Boğazları kapatma hakkı tanındı.
Önemi:
1-Misak-ı Milli yönünde önemli bir adım atıldı.
2-Türkiye’nin uluslararası güç dengesinde önemi arttı.
3-SSCB kendisini Kara Deniz’de güvende hissetti.
4-Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki durumu güçlendi.
Açıklamalar:
1-İtalya sözleşmeyi daha sonra imzaladı. (İtalya Habeşistan’a saldırdığı zaman MC’de olan Türkiye de İtalya’nın bu davranışını kınamak zorunda kalmıştı.)
2-İngiltere Türkiye’nin Doğu Ak Deniz’de güçlü olmasını istiyordu.
3-SSCB Lozan’ın oluşturduğu Boğazlar rejimini beyenmiyordu.
4-Japonya II. Dünya Savaşından sonra görüşmeden çekildi.
H-Sadabat Paktı (9 Temmuz 1937)
Sebebi:
İtalya’nın Akdeniz Havzası ve Ortadoğu’ya yönelik saldırgan tutumu.
Katılan Devletler:
Türkiye, İran, Afganistan ve Irak
Önemi:
1-Türkiye İran ve Irak sınırını güvence altına aldı.
2-İtalya’ya karşı Balkanlar’da önemli bir caydırıcılık rolü üstlenmiş olan Türkiye Sadabat Paktı ile de tavrını devam ettirerek dünya barışına katkıda bulunma istediğini göstermiştir.
3-Türkiye bölgede öncü durumda olduğunu göstermiştir.
NOT: II. Dünya Savaşı başlayınca pakt dağılmıştır.
I- Hatay Sorunu
Fransa, 1936 yılında Hatay’dan çekilerek, bölgeyi Suriye’ye bırakmak isteyince; bu durumun Ankara Antlaşmasına uymadığını ileri süren Türkiye MC-ye baş vurdu.
II. Dünya Savaşı’nın belirtileri oluştuğundan dolayı Fransa Hatay meselesinde Türkiye’yi pek uğraştırmadı.
3 Temmuz 1938’de Hatay meselesi çözümlendi. Bu çözüm doğrultusunda; 5 Temmuz 1938’de Türk askeri Hatay’a girdi. 2 Eylül 1938’de Hatay Meclisi açıldı. Tayfur Sökmen devlet başkanı, Abdurrah-man Melek başbakan oldu.
Hatay Meclisi’nin verdiği kararla Hatay 29 Haziran 1939’da Türkiye’ye katıldı.
Önemi:
1-Misak-ı Milli yönünde son adım atıldı.
2-Güney sınırı son halini aldı.
3-Mustafa Kemal II. Dünya Savaşı öncesi gelişmelerini Türkiye’nin lehine kullanarak dahiyane bir siyaset izlediğini gösterdi.
NOT: Hatay Türkiye’ye katılan son toprak parçasıdır.
II. DÜNYA SAVAŞI (1939-1945)
I. Dünya Savaşından Sonra Barışı Koruma Çabaları:
1-Milletler Cemiyeti kuruldu.
2-Çekoslovakya, Romanya ve Yugoslavya arasında Küçük Antant kuruldu.
3-Fransa ile Almanya 1925’de Locarno Antlaşmasını imzaladı.
4-Anlaşmazlıklara çözüm bulmak için Fransa ile ABD 1928’de Kellog Paktını kurdu. ( Bu pakta Türkiye 1929’da katıldı.)
5-Balkan Antantı, Sadabat Paktı ve Montrö Sözleşmesi yapıldı.
Savaşın başlamasında Almanya ve İtalya’nın saldırgan tutumu etkili oldu.
Almanya ile İtalya’nın 1936’da kurduğu Mihver Devletler Grubuna 1937’de Japonya da katıldı.
Mihver Devletler karşısında İngiltere ile Fransa Müttefik Devletler Grubunu oluşturdu.
1936’da Habeşistan’a saldıran İtalya daha sonra ise Arnavutluk’u ele geçirdi.
Hitler 1938’de Avusturya’yı Almanya’ya bağladı. Almanlar 1939’da Çekoslovakya’yı işgal etti. Almanya ve Rusya aynı dönemde Polonya’yı işgal edince Fransa ve İngiltere olaya müdahale etti ve II. Dünya Savaşı başladı.
Almanya Rusya’ya da savaş ilan edince Ruslar İngiltere tarafına geçti. (1941)
Japonya ABD’nin deniz üslerine ve Çin’e saldırınca; ABD ve Çin Japonya’ya karşı savaşa girdi.
1942’de rejim değişikliği yaşayan İtalya İngiltere tarafında geçti.
ABD, İngiltere ve Fransa’nın yaptığı Normandiya Çıkartması sonucunda Almanya teslim oldu.
ABD’nin Japonya’nın Hiroşima ve Nagazaki kent-lerine atom bombası atması sonucunda Japonya da savaştan çekildi.
Türkiye; savaş esnasında İngiltere ve Rusya tarafından savaşa girmesi yolunda zorlandıysa da, tarafsız kalmayı başardı. Almanya Bulgaristan’a gi-rince; Almanya ile Türkiye arasında 1941’de saldırmazlık antlaşması imzalandı. Türkiye savaşın bitmesine az bir zaman kala 1945’de Almanya ile Japonya’ya savaş ilan etmiş fakat savaşa fiilen girmemiştir.(Türkiye’nin bu tutumunda BM’ye girme arzusu vardır.)
NOT: Kuzey Afrika Savaşları Almanya ve İtalya’nın karşısında İngiltere’nin üstünlüğü ile sonuçlandı.
II. Dünya Savaşının Sonuçları:
1-Almanya doğu-batı olmak üzere ikiye ayrıldı. Doğu Almanya sosyalizme kaydı.
2-ABD ve SSCB süper güç haline geldi.
3-Orta ve Doğu Avrupa SSCB’nin kontrolüne girdi.
4-ABD ile SSCB arasında soğuk savaş dönemi baş-ladı.
5-Hindistan, Pakistan, Mısır, Cezayir, Tunus ve Libya bağımsız oldu.
6-1948’de İsrail Devleti kuruldu.
7-Sömürgecilik hız kaybetti.
8-Çin’de komünizm yayıldı.
9-MC BM’ye dönüştü.
10-TC-ABD ilişkileri gelişmeye başladı.
11-Filistin bağımsızlaştı
12-NATO ve Varşova paktları kuruldu.
13-Türkiye’de çok partili hayat başladı.
14-Yalta Konferansında dengeler kuruldu.
15-Paris Konferansında antlaşmalar görüşüldü.
II. DÜNYA SAVAŞINDAN SONRA BARIŞI
KORUMA ÇABALARI
1-Birleşmiş Milletler Teşkilatı kuruldu.
2-NATO kuruldu.
3-Balkan Paktı kuruldu.
4-Bağdat Paktı kuruldu.
A-BİRLEŞMİŞ MİLLETLER
BM Teşkilatının Yapısı ve Özellikleri:
1-Genel Kurul: Teşkilattaki devletlerin üyeleri bu kuruldadır.
2-Güvenlik Konseyi: 15 üyesi vardır. Bu üyelerden ABD, İngiltere, Çin, Fransa ve Rusya veto hakkına sahiptir.
3-Ekonomik ve Sosyal Konsey:Savaşlara sebep o-labilecek sosyal ve ekonomik faktörleri ortadan kal-dırmaya çalışır.
4-Vesayet Konseyi: Kendi kendini idare edemeyecek devletleri idare etmek için kurulan bu birim gü-nümüzde önemini kaybetmiştir.
5-Milletlerarası Adalet Divanı: BM’nin yargı or-ganıdır.
6-Sekreterlik:Personelden oluşur.
NOT: Türkiye de BM’nin kurucularındandır.
B-NATO VE ÖZELLİKLERİ
1-Brüksel merkez olmak üzere 1948’de kuruldu.
2-Uluslararası barışın korunması ve komünizme karşı korunum amaçlandı.
3-ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Hollanda, Lük-senburg, Belçika, Danimarka, İzlanda, İtalya, Norveç, Portekiz, Yunanistan, Almanya, İspanya ve Türkiye teşkilatın üyesidir.
Açıklama:Kore Savaşına asker göndermesi Türkiye’nin NATO’ya girmesinde etkili oldu. (1952)
C-VARŞOVA PAKTI
Rusya’nın öncülüğünde Avrupa’nın sosyalist ülke-lerinin biraraya gelmesi ile kuruldu. Komünizmin önemini kaybetmesi ile teşkilat dağıldı.
D-BALKAN PAKTI (1954)
Kuruluş Sebebi:
SSCB’nin Balkanlar’a yönelik saldırgan tutumu
Kurucu Üyeleri:
Türkiye, Yugoslavya ve Yunanistan
Açıklama:Yugoslavya’nın SSCB’ye yaklaşması ve Kıbrıs Meselesinden dolayı pakt kurulduğu yıl dağıldı.
E-BAĞDAT PAKTI (1955)
Kuruluş Sebebi:
SSCB’nin Orta Doğuya yönelik saldırgan tutumu
Kurucu Üyeleri:
Türkiye, Pakistan, İran ve Irak
1958’de Irak pakttan ayrılınca; paktı İngiltere dıştan desteklemeye başladı; ki paktın bu haline CENTO denilir.
ATATÜRKÇÜLÜK VE TÜRK İNKILABININ
1-Uyum içinde işleyen düşünce ve ilkelerden oluşan bir bütündür.
2-Milletin ihtiyaçlarından doğmuştur.
3-Milli bir düşünce sistemidir.
4-İlerleme ve yenileşmeye açıktır.
5-Temelinde insanlığın binlerce yıldır işlediği evrensel değerler vardır.
6-Dışarıdan alınmış bir ideoloji değildir.
7-Doğmasının en önemli sebebi kişisel devlet yönetiminin hiç bir kesimin istek ve ihtiyaçlarını karşılayamamasıdır.
8-Türk İnkılabında Fransız ve Rus İhtilalinden farklı olarak; fikri ve ideolojik hazırlık safhası yoktur.
9-Bağımsızlık ve egemenlik birlikte yürütülmüştür.
Türk İnkılabının Evrenselliğinin Kanıtları:
1-Tüm dünyada etkili olmuştur
2-Sömürülen milletlere örnek olmuştur.
3-Günümüz meseleleri için ve başka milletler için çözümler içermesi
Türk İnkılabını Osmanlı Islahatlarından Ayıran Farklar:
1-Kapsamlı, değişimci ve köklüdür.
2-Sadece devleti ve kurumları değil halkı da yüceltmeyi amaçlamıştır.
3-Islahatlar tereddütlü; inkılaplar kararlıdır.
4-İnkılaplarda dış baskı yoktur.
5-Sıra izlendi: Önce çağdaşlaşmayı engelleyen kurumlar kaldırıldı; sonra yenilik yapıldı.
Açıklama: Faşizmde seçimle iş başına gelenler yönetimden ayrılmak istemez; Bolşevizmde ise millet egemenliği ret edilip sınıf egemenliği ön palanda tutulur.
İLKELER
A-Cumhuriyetçilik
1-Devletin rejim şeklidir.
2-Halk egemenliğini esas alır
3-Demokratiktir.
4-Seçme ve seçilme hakkı tüm vatandaşlara verilir.
5-Hükümet ile millet arasında kopukluk yoktur.
6-Anayasanın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez maddesidir.
7-Mustafa Kemal’in parti tartışmalarının dışında tuttuğu bir ilkedir.
8-Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyetin ilanı, Halifeliğin kaldırılması Cumhuriyetçilik yolunda yapılmış devrimlerdir.
B-Milliyetçilik
1-Kurtuluş Savaşının yapılmasında ve Türk Devle-tinin kurulmasında temel ilke oldu.
2-Bu ilke fedakarlık ve dayanışmayı gerektirir.
3-Irkçılık ve ümmetçiliği ret eder.
4-Türkiye Cumhuriyeti’nin benimseyen ve “Türküm” diyen herkes Türk’tür.
5-Milli birlik ve beraberlik esastır.
6-Benimsediği eşitlik ilkesi ile Faşizm ve Nazizmden ayrılır.
7-TBMM’nin açılması, Saltanatın kaldırılması, Cumhuriyet yönetiminin kurulması, Halifeliğin kaldırılması, Tevhid-i Tedrisat Kanununun çıkarılması, Türk Harflerinin kabulü, TTK ve TDK’nın kurulması bu ilke ile ilgilidir.
C-Halkçılık
1-Cumhuriyetçilik ve Milliyetçiliğin doğal sonucudur.
2-Halkın eşitliği esastır.
3-Halkın menfaatleri ön plandadır.
4-Sınıf mücadelesi değil; sosyal dayanışma esastır.
5-Sınıfçılık olmadığı için Komünizmden ayrılır.
Halkçı Devrimler:
1-TBMM’nin açılması
2-Saltanatın kaldırılması
3-Cumhuriyetin ilanı
4-Halifeliğin kaldırılması
5-Türk Medeni Kanununun kabulü
6-Aşarın kaldırılması
7-Kılık-kıyafet devrimi
8-Soyadı Kanunu
9-Kadınlara siyasal hakların verilmesi
10-Türk Harflerinin kabulü
D-Devletçilik
1-Devletçilik; devletin ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda daha hızlı bir gelişme sağlamak amacıyla yaptığı uygulamalardır.
2-Bu ilke halkçılığın tamamlayıcısıdır.
3-Ekonomide planlı kalkınma hedeflenmiştir.
4-Karma ekonomiyi esas alan devletçilik ilkesinde özel mülkiyetin olması, devletçiliği komünizmden ayırır.
5-Müdahalecidir; katı değildir.
6-Zamanın şartlarına göre değişmiştir.
E-İnkılapçılık
1-Çağın değişen şartlarına göre değişimi ve modernleşmeyi esas alır.
2-TBMM’nin açılması ile başlayan Türk İnkılabının devam ettiğini gösterir.
3-Durağan değildir.
F-Laiklik
1-Din-devlet işlerinin ayrılmasını ve vicdan hürriyetini esas alır.
2-Mustafa Kemal’in parti tartışmalarının dışında tuttuğu ve taviz vermediği bir ilkedir.
3-Devlet vatandaşların inanma ve inanmama hakkını anayasa ile güvence altına almıştır.
4-Osmanlı din devleti olmasının gereği olarak dini müesseseleşmesine yansıttığı için Laik Türk Devleti inkılaplar döneminde bütün müesseselere müdahale etme gereği duymuştur.
5-Din egemenliği değil; millet egemenliği esastır.
6-Hukuk birliği ve hukukun dinden bağımsız olması esastır.
7-Dış devletlerin azınlıkların haklarını bahane ederek Türk Devletinin iç işlerine karışmasını önlemiştir.
8-Milli birlik ve beraberlik için önemlidir.
Açıklamalar:
1-1928’de anayasadan “devletin dini İslamdır” maddesi atıldı
2-1928’de milletvekillerinin yemin şekli bu günkü haline getirildi.
3-1937’de 6 ilke anayasaya alındı.
4-Türk Milleti için dini dış politikada kullanma dönemi I. Dünya Savaşı ile bitti.
5-Kurtuluş Savaşı ümmet ideolojisi yerine millet ideolojisini getirdi.
BÜTÜNLEYİCİ İLKELER
Ulusal Egemenlik:Cumhuriyetçiliği bütünler
Milli Birlik ve Beraberlik:Milliyetçiliği ve Halkçılığı bütünler
Milli Bağımsızlık: Dış politika ilkesidir.
Yurtta Sulh Cihanda Sulh: İç ve dış politika il-kesidir. Sınıf mücadelesine ve dış politikada saldırganlığa karşıdır. Milliyetçilik ve Halkçılığın bir so-nucudur.
Akılcılık ve Bilimsellik: Laiklik ve İnkılapçılığı bütünler
İnsan ve İnsanlık Sevgisi: İnsanları eşit görmeyi ve sevmeyi hedefler. Milliyetçilik ve Halkçılığı bü-tünler.
Çağdaşlaşmak ve Batılılaşmak: İnkılapçılığı bü-tünler.
ATATÜRK’ÜN HAYATINA DAİR
1-Şemsi Paşa Okulu, Selanik Askeri Rüştiyesi, Manastır Askeri İdadisi, İstanbul Harbiye Okulu ve Harp Akademisinde okudu.
2-1905’de Harp Akademisinden kurmay yüzbaşı olarak mezun oldu.
3-1905’de Şam’daki II. Ordunun Süvari alayına stajyer olarak gitti.
4-31 Mart Ayaklanmasının bastırılmasında etkili oldu.
5-1907’de Şam’da Vatan ve Hürriyet Cemiyetini kurdu. Bu cemiyeti kurması istibdada cephe aldığını gösterir. Bu cemiyetle beraber İttihat ve Terakki Partisine katıldıysa da ordu ile siyaseti ayrı tutmak istediğinden dolayı 1910’da İTP’den ayrıldı.
6-1 Mart 1914’de yarbay oldu
7-Çanakkale Savaşı esnasında 1 Haziran 1915’de albay oldu.
8-1 Nisan 1916’da tuğgeneral oldu.
9-1917’de Vahdettin ile Almanya’ya gitti.
10-Mondros Mütarekesinin imzalandığı tarihte Suriye’de VII. Ordu komutanıdır.
11-Mondros Mütarekesi imzalanınca; Alman Liman von Sanders’in yerine Yıldırım Orduları komutanı olur. Bir gün sonra Yıldırım Orduları Komutanlığı dağıtılır ve Mustafa Kemal 1 Kasım 1918’de İstanbul’a çağrılır.
12-Vatanseverliğinin bir tezahürü olarak Erzurum Kongresi öncesinde rütbe ve nişanlarından feragat etmiştir.
13-I. Dünya Savaşındaki ilk görevi Tekirdağ’daki XIX. Tümendir.