
İRFAN GEZER
KOCA YUSUF'UN BİLEĞİ
Sabahım erken saatinde pek çoğu derin uykuda bulunan transatlantiğin yolcuları o tarifsiz sarsıntı ve canhıraş sesler arasında yataklarından fırlar. "Çarpıştık, batıyoruz!" feryatları bir anda bütün gemiyi kaplar, 'Ta Bourgogne" tam ortasından açılan büyük ve derin yaradan su almaya başlar.721 yolculu transatlantikte büyük bir panik baş göstermiştir. Ne çocuk, ne kadın, ne de ihtiyar gözeten vardır. Bu can pazarında herkes birbirini çiğneyerek filikalara koşar ve bir an önce canını kurtarmanın yolunu arar. Filikalara dolanlar, ipleri baltayla kesmek suretiyle kendilerini aşağı bırakır. Büyük bir ağırlıkla ve hayli yükseklikten denize düşen filikaların bir kısmı hemen parçalanır. Can pazarı bu kez denizdeki amansız boğuşma halinde devam eder. Dev yapılı bir adam da bu boğuşmalara katılmıştır. Ortaya o kuvvetli gövdesini ve zehirden acı kuvvetini koymuş olan adam bizim Koca Yusuf'tur. "La Bourgogne", hızla sulara gömülürken duyulan büyük bir çatırtı ile gemi ikiye bölünerek batar. Çok geçmeden ilkinden daha büyük bir çatırtı duyulur. Ortasından ikiye bölünen transatlantik o anda sulara gömülüverir.
Artık denizin ortasında kalabilenler arasında son mücadele başlamıştır. Koca Yusuf da bir kalasa tutunarak batmamaya çalışır. Bu sırada yanından gecen kurtarma sandalını yakalayıp acı kuvvetiyle kendine çeker. İçeridekiler korkuya kapılırlar. Bu iri yan adam sandala bindiği takdirde hep birlikte batarız diye düşünürler. Ancak Koca Yusuf'un niyeti sandala binmek değil, tutunmaktır. Sandal zaten doludur. Bunu bile tehlikeli görürler.

Herkes eline ne geçirdiyse Koca Yusuf un kafasına ve ellerine vurur ancak manda derisinden yapılmış kispetleri bile parçalayabilen bilekleri yerinden sökemezler. Oysa Yusuf isteseydi bu bileklerle sandalı alabora edip içindekileri denize dökebilirdi. Yapamaz, yetiştiği kültür, içinde çocukların ve kadınların da bulunduğu sandalı devirtmez. Kafasından akan kanlar yüzünü henüz kıpkırmızı yapmışken sandalı tutan iri parmakların üzerine bîr balta inip kalkmaya başlar. Bir gemici, filikanın iplerini kesmek için kullanılan ufak baltayı Koca Yusuf un parmaklarından sonra bileklerine indirmeye başlar. Bu vahşi gemicinin kültürü de "yaşamak için öldür" diyordu. Parça parça olan el gevşer ve dev vücut Atlas Okyanusuna gömülür.
Onunla birlikte sadece Türk sporu değil, dünya sporunun da gelmiş geçmiş en büyük isimlerinden biri tarihe gömülmüştür. Gemideki 721 yolcudan 566'sı boğularak Ölür. Geri kalanlar ise bîr İrlanda gemisi tarafından kurtarılır. Dünyada hiçbir faninin bükemediği bilekler işte böyle bükülmüştür.
Fransız Beden Terbiyesi Profesörlerinden Desbonnet, Güreşin kralları (_Les Rois de la Lutte) isimli eserinde şöyle der:
''Bütün dünya güreşinde ve güreşçilerin hâtırasında yerine konulmaz, inanılmaz biriydi Koca Yusuf..."
.