İRFAN GEZER
İRFAN GEZER
Çanakkale Savaşları
Çanakkale Savaşları
1. Dünya Savaşı içinde 3 Kasım 1914 – 9 Ocak 1916 tarihleri arasında Çanakkale Boğazı’nda cereyan eden savaşlara Çanakkale Savaşları denir. Merkezi devletler yanında savaşa giren Osmanlı Devleti’ni saf dışı bırakmak amacıyla İtilaf devletleri tarafından düzenlenmiş olan Çanakkale harekatı, I. Dünya Savaşı’nın en önemli askeri faaliyetidir. Osmanlı Devleti’nin Almanya yanında savaşa girmesiyle zor durumda kalan İngiltere ve Fransa, Rusya ile temasa geçip savaş güçlerini arttırmak, Orta Avrupa’ya sızan Alman-Avusturya ordularını arkadan çevirmek için bu harekatı gerekli görmüşlerdi.
Deniz Harekatı
Boğazlara yönelik harekatın ilk deniz hücumu 3 Kasım 1914’te iki İngiliz harp gemisinin Ertuğrul ve Seddülbahir, iki Fransız gemisinin de Kumkale ve Orhaniye tabyalarını bombardımana tutmasıyla başladı. İlk etapta bu saldırılar istenilen sonucu vermedi.Daha sonra Fransız Amiral Robeck bütün gücüyle boğazı zorlayarak İstanbul’a ulaşmak için hazırlıklara başladı. 17 Mart 1915’te yapılan plana göre mayınlardan temizlenmiş olan boğazın aşağı kesimlerinden bütün savaş gemileriyle boğaz zorlanacaktı. Fakat aynı günün akşamı Türk donanmasına mensup, Yüzbaşı Hakkı Bey kumandasındaki Nusret Mayın Gemisi’nin Karanlık Liman bölgesini tekrar mayınlaması deniz harekatının kaderini değiştirdi. 18 Mart 1915 sabahı boğaza giren İngiliz Ve Fransız filoları boğazın her iki yakasında açılan ateş ve dökülen mayınların etkisiyle mevcudunun %35’ni kaybedip geri çekilmek zorunda kaldı.
Kara Harekatı
18 Mart bozgunu İtilaf devletlerine karadan destek alınmaksızın yalnız deniz kuvvetleriyle boğazın geçilemeyeceğini gösterdiğinden General Hamilton’un emrinde bir çıkarma ordusu hazırlanmaya başladı. Avustralya ve Yeni Zelanda askerlerinden oluşan kolordu (Anzaklar) Arıburnu’na, İngiliz ve Fransız kuvvetleri de Seddülbahir’e çıkartılacaktı. 25 Nisan 1915’te sabaha karşı bu çıkarma başladı. Bu çıkarmaya karşılık Beşinci Ordu İhtiyat Tümeni kumandanı Mustafa Kemal komutasındaki 57. Alay ve Ecebat bölgesindeki 27. Alay çıkarma bölgesine sevkedildi. Böylece kıyıya çıkan İngiliz ve Fransız kuvvetleri geri püskürtülmüş oldu. İtilaf kuvvetleri aynı şekilde Seddülbahir’e çıkarma yaparak Kirte’yi ele geçirmeye çalıştılarsa da Türk kuvvetlerinin karşı taarruzları sonucu başarısızlığa uğradılar. Daha sonra Anafartalar, Arıburnu, Merkeztepe, Sivritepe, Kanlısırt dolaylarında şiddetli çatışmalar yaşandı. Türk birlikleri savunmanın yanında karşı taarruzlarda da bulundular. Kısmi başarılar elde edilmesine rağmen, sahil şeridi üzerinde tutunmaya çalışan Anzak Kuvvetlerinin şiddetli müdafaları nedeniyle kesin bir sonuç alınamadı. Bundan sonra savaş bütün cephelerde siper savaşı haline dönüştü. Nihayet İtilaf kuvvetleri kesin bir sonuç almak için, bütün takviye kuvvetleriyle Arıburnu’nun kuzeyinden Anafartalar’a asker çıkarmaya başladı. Dört gün süren muharebeler sonucu İtilaf kuvvetleri Yarbay Mustafa Kemal komutasındaki kuvvetler tarafından Conkbayırı mevkiinde durduruldular. Böylece I. Anafartalar Zaferi’nden sonra İtilaf kuvvetlerinin yaptıkları bütün taarruzlar sonuçsuz kaldı. Son olarak 21 Ağustos’ta II. Anafartalar Muharebesi’nde de İtilaf kuvvetleri yenilgiye uğradı. İtilaf Kuvvetleri 19-20 Aralık’ta Anafartalar ve Arıburnu’ndan, 8-9 Ocak’ta da Seddülbahir’den çekildiler…
Bilindiği gibi Çanakkale savaşları Türk tarihi içinde önemli birtutmakla beraber, Mustafa kemal’in askerî kariyerinde de önemli bir yere sahiptir. Önce 19 uncu Tümen kumandanı, sonra Anafartalar Grup
ANLAMI VE ÖNEMİ
Bu yüce ve büyük savaş bir ülkenin damarlarındaki vatan sevgisini gösteren ve tarihe “Çanakkale geçilmez” diye not düşülmesini sağlamış büyük bir zaferdir. Düşman donanmaları eğer Çanakkale’yi geçecek olurlarsa 1.dünya savaşını daha hızlı kazanacaklarını ve her şeyin son bulacağını biliyorlardı. Hatta yapılan planlarda Çanakkale boğazının 2 saat içinde fetih edileceğini not düşmüşlerdi kendi dokümanlarına.
Fakat bilmiyorlardı. Bu vatan için savaşmaya değil ölmeye gelmiş olan bir Türk milletinin var olduğunu. Anadolu kadınının kimi oğlunun eline, kimi oğlunun saçına kına yakarak göndermişti savaşa. Ve eklemişlerdi ‘’ ben oğlumu bu vatana kurban olsun diye gönderdim, benim bir oğlum ölür bin oğlum doğar’’ diye.
Ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve askerleri bir an bile olsun dönmeyi düşünmediler. Mustafa Kemal ATATÜRK askerlerine bu yüzden şöyle emir verdi ‘’Ben size taarruzu emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandanlar geçebilir.’’ İşte bir millet elinde silahı olmasa da, düşmana atacak mermisi olmasa da yüreğinde vatan sevgisi ve geride bıraktıklarının güvenliği için ruhunu ve canını ortaya koyarak böyle savaştı ve düşman kuvvetlerini bu boğazdan yani Çanakkale’den geçirmedi. Biz böyle bir neslin devamıyız. Bu yüzdendir ki bu vatan toprağının her bir parçasına âşık doğar Türk çocukları. Ve hiçbir zaman unutmazlar atalarının kanları ile bu toprakların sulandığını. Bu yüzden üstüne bastığımız şeye yabancılar toprak parçası derken biz Vatan adını veriyoruz.
Mustafa Kemal ATATÜRK beklide kurduğu şu cümleler ile bizim nasıl bir millet olduğumuzu ve dünyaya nasıl ders verdiğimizi bir kez da göstermiş oldu işte Çanakkale’de ölen askerler işin Mustafa Kemal ATATÜRKÜN kurduğu cümleler ‘’ Şimdi dost bir ülkenin topraklarında yatıyorsunuz. Huzur içinde uyuyun. Bizim için Mehmetler ile Jonny’ler arasında bir fark yok” dediğini ve yabancı şehitlerin annelerine de ”Oğullarını uzak ülkelerden buraya gönderen anneler siz de gözyaşlarınızı silin. Oğullarınız şimdi bizim bağrımızda huzur içinde yatıyor. Canlarını bu ülkede kaybederek, onlar artık bizim de evlatlarımız oldu’’ demiştir. İşte biz Türk olarak böyle bir neslin torunlarıyız. Bunu sakın unutmayın ve unutturmayın.
Bedeli Çanakkale'de Şehit Kanlarıyla Ödenecektir
Askerlik vazifesi yaparken vatan uğrunda şehadet mertebesine ermek veya gazi olmak her Türk için tabii bir şeydir. Ancak bu 45 şehit ve 150 gazinin durumu başkadır. Zira bunların istisnasız hepsi( 1909 ve 1914 Askeri Mükellefiyet Kanunu gereğince) askerlik vazifesinden ya muaf ya da maksureli( tecilli) tutulmuş gençlerdir. Bu iki kanun sultani mektepleri talebe ve mezunları askerlik vazifesinden “ maksureli” ettiği gibi , Balkan Harbi sırasında mer’i olan 1909 kanunu da üstelik bütün İstanbul halkını askerlik vazifesinden azade kılmaktadır. Bu şehit ve gazilerin hepsi 17-22 yaşındayken ve bir kısmı henüz mektebin lise ve orta kısmında, bir kısmıysa mezun ve İstanbul Darülfünunu veya Avrupa üniversitelerinde tahsildeyken, birbirleriyle yarış edercesine askerlik şubelerine koşmuşlar ve gönüllü olarak askere yazılmışlardı. Hatta içlerinden Irak Cephesi’nde şehit düşen 646 Celal İbrahim seferberliğin ilanıyla beraber geceden gidip askerlik şubesinin kapısında sabahlamış ve “ 1 Numaralı Gönüllü” yazılmak şerefini elde emiştir.
VİDEO>MÜZE>http://www.youtube.com/embed/RzxEQu0aUD4
,
Cumhuriyetimizi kuran Büyük Önderimiz ATATÜRK’ün aziz hatırası önünde
bir kez daha saygıyla eğiliyor, vatan topraklarının kurtarılmasında canlarını feda eden
şehitlerimizi rahmetle ve minnetle, gazilerimizi şükranla anıyoruz.
|