Loading...

RİSK YÖNETİMİ


 

 

 

 

 

 

 

 

       
 

 


 






 irfgzr2 ile ilgili görsel sonucu
İRFAN GEZER

 

 


                                                                                        RİSK YÖNETİMİ


     Günümüz dünyasında, artan küreselleşme ile sermayenin serbest dolaşımı üzerindeki engeller giderek azalmakta, piyasaların entegrasyonu sayesinde finansal hareketlilik ise artmaktadır. Finansal kuruluslar ise, eskiden maruz oldukları risklere ilaveten uluslararası piyasalarda faaliyet göstermekten kaynaklanan global risklere de açık hale gelmişlerdir.Son yıllarda finans piyasalarında ortaya çıkan krizlerin çoğunda etkin bir risk yönetimi bulunmayışının neden olarak gösterilmesi , daha karmaşık risk yönetimi tekniklerine olan ihtiyacı artırmıştır.
     Geleceğin belirsizliklerle dolu olmasından dolayı ;geleceğe yönelen her kararda risk unsuru hesaba katılmalıdır. Günümüzde kuruluşları en çok zorlayan ekonomik konulardan biri de finansal riskin etkin yöntemidir. Son zamanlarda dünyada yaşanan krizler ,global bazda otoritelerin ,yatırım bankalarının ve şirket müdürlerinin risk yönetimi kavramını yöneticinin birincil ihtiyatlılık sorumluluklarından biri olarak görmelerine sebep olmuştur.Genellikle finansal risklerin şirket bilançoları ve gelir tablolarında kendilerini anlaşılması güç ve lineer olmayan bir şekilde göstermeleri ,dikkatleri piyasa değerlerindeki dalgalanmaların istatistiksel anlamda ölçülmesinde yoğunlaştırmıştır.Çoğu güncel risk yönetim sistemleri ve protokollerinin altında yatan ,bu istatistiksel riske edilmiş değer hesaplanmalıdır.

RİSKİN SEBEPLERİ 
       İki çeşit risk vardır : İş Riski ve Finans Riski.İ riski iş yapmakla ilgili olan , finansman ise borcun ortaya çıkardığı risktir. İş riski 6 bölümden meydana gelir :
1.Doğal nedenlerin meydana getirdiği riskler :
     Tarım mallarının üretimi üzerinde hava şartlarının büyük etkileri vardır.Havanın iyi ve kötü olması tarım ürünlerini üretim miktarı ve fiyatı üzerinde büyük etki yapar. Hava şartları ,elinde tarım ürünleri bulunduran veya vadeli alım satım yapan kurumların zararına sebep olabilir.Keza, giyim eşyası talebinde havaların büyük etkisi vardır.Deprem ,su baskını hava şartları dolayısıyla depolarda veya tasıma araçlarında malların bozulması, doğal risklerin meydana getirebileceği olaylara örnektir.
 2.Zamanın meydana getirdiği risk :
    Bir malın alınması ile satılması (ister sanayici, ister perakendeci olsun) arasında daima bir zaman süresi vardır.Bu süre içinde fiyatların değişmesi daima mümkündür. Her malın kendi arz ve talebine göre fiyatlarında değişiklik olabileceği gibi ,konjonktur dalgaları denilen ve bütün iş hayatını kapsayan işlerin iyi ve ya kötü gitmesi olayı bir risk doğurur.
3.Buluşlar ve moda :
    Yeni buluşlar ve modadaki değişiklikler önemli ölçüde riske neden olur. Buluşların uygulanması ,belirli bir zaman alacağından buluşlarla ilgili riski zamanla ilgili riskler arasında düşünmek mümkündür.Yeni malların ve yeni üretim üretim usullerinin bulunuşu , değişiklik yapmak isteyen ve buna örgütlenen işletmeleri , başarıya götürür;buna karşılık değişikliğe uymayan işletmeler büyük zararla karşılaşır.
4.Yer riskleri :
     Kurulacak işletmenin yerinin yanlış seçilmesi veya talebin işletmenin kurulduğu yerden başka yerler kayması ,yer riskini oluşturur.
5.Rekabet riskleri : 
   Herhangi bir iş kurarken veya mevcut işimize dair stratejik kararlar verirken, mevcut rakipleri göz önüne almak doğaldır.Fakat ileride rekabetin ne olacağına dair yapılacak tahminlerde daima yanlışlar olabilir ve bu suretle bir risk ile karşılaşılmış olur.
6.Politik sebeplerin ortaya çıkardığı riskler :    
     İç ve dış politika çeşitli risklere sebep olabilir.Beklenmeyen politik olaylar, fiyatların azalması veya artması üzerinde çok etkili olmaktadır.Son zamanlarda devletin iktisadi hayata müdahelesinde devamlı artışlar , bir çok politik risklerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.

RİSK YÖNETİMİNİN ÖNEMİ
     Risk yönetimi konusu son yıllarda meydana gelen uluslararasıkrizlerde belirleyici bir role sahip olması nedeniyle üzerinde pek çok çalışma ve düzenleme yapılan bir noktaya bir noktaya gelmiştir. Dünya paralelinde, risk yönetimi konusu ülkemizde daha yoğun ve dikkatli olarak ele alınmaktadır.
    Risk yönetiminin önemi son 25 yılda önemli ölçüde artmıştır.Bu gelişmenin başlıca sebepleri ise piyasalardaki oynaklık bilgi teknolojisindeki gelişmeler( ki bunlar bilgisayar destekli simülasyon teknikleri gibi karmaşık hesaplamaların daha az zamanda daha az maliyetle yapılmasını mümkün hale getirmiş ,bu gelişme risk yönetiminde yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. ), işlem hacmindeki artış ve türev araçlarındaki gelişimlerdir.
    Döviz kurları (Amerikan doları arzındaki artış sebebiyle çöken Bretton Wods sisteminden sonra, Aralık 1971’den itibaren serbest dalgalanma sistemine geçilmiştir.Bu sistemde döviz kurları arz ve talebe bağlı olarak gerçekleştirdiği için ülkelerin izlediği parasal politikalarda değişiklikler kurlarda önemli istikrarsızlıklara yol açabilmektedir ) ve faiz oranlarındaki hareketlilik hisse senedi ve mali piyasalarda volalitenin yüksek olması , yasal çerçevede ortaya çıkan köklü değişiklikler , “offshore” bankacılığın gelişmesi ,mali hizmet sektöründeki globalleşme ve Sovyetler Birliğinin dağılması veya Avrupa Birliği’ndeki gelişmeler gibi tarihi gelişmeler,piyasalardaki oynaklığın başlıca etkenleridir.

 RİSKİ AZALTMA YÖNTEMLERİ
   İşletmeler riske kar yapmak amacıyla girer.Bazı kar teorilerine göre kar ,zaten riske atılmanın bir karşılığıdır.

1.Araştırma :
    Gelecekte belirsizliği azaltmak suretiyle riskleri de azaltmak mümkündür.Belirsizlik ,kısmen eksik bilgiden ileri geldiğine göre , belirsizliği azaltmak için araştırma yapmak ve piyasa hakkında bilgi toplamak gerekir.

2.Risklerin birleştirilmesi :
   İstatistikte kullanılan büyük sayılar ve olasılık kurallarına göre çok değişik risklere girmek suretiyle riskleri dağıtmak ve zararı hafifletmek mümkün olur.Örneğin petrol arayan bir şirket bir yer değil de 10 yerde kuyu açacak olursa kuyuların boş çıkma olasılığını azaltacaktır.

3.Riskleri başkalarına devretmek :
   Burada önce sigorta edilebilen risklere değinmek gerekir . Fakat birçok ticaret risklerinin sigorta edilmesine olanak yoktur. enm.blogcu.com. Bazı hallerde fazla reklam yapmak suretiyle risklere engel olunabilir.Amerikalıların Hedging (çitleme) dediği bir yöntem ile riski başkalarına devretmek mümkündür. Hedging ‘den maksat birbirinin aksi iki işlem yapmak suretiyle ,bir işlemin riskini diğeri ile yok etmektir.Örneğin ; bir değirmenci bugün buğday alıp ,bunu un haline getirerek satacaktır.Fakat buğday fiyatlarının ileride düşmesi ve keza bu düşmeye paralel olarak un fiyatlarının da düşmesi olasılığı var ise ; bugünkü fiyatla aldığı miktar kadar buğdayı ileri bir tarihte teslim etmek üzere satar.Böylece fiyatlar düşse bile ,kendisi yüksek fiyata satış yaptığı için ,bundan zarar görmeyecektir.

4.Dikey entegrasyon (tamlaşma) ile riski azaltma :
    Firmaların ;üretimde kullandıkları önemli hammadde ve yardımcı maddeleri bizzat üretmek suretiyle ,ham ve yardımcı madde bulamama riskini azaltır.Bu çeşit organizasyona ; dikey entegrasyon (tamlaşma) denir.Bazı durumlarda firmalar kendi toptancılığını ve perakendeciliğini yapar .

5.Yatay tamlaşma :
      Bir firmanın birbirine benzeyen , birbirini tamamlayan veya birbirine rakip mamulleri imal etmesi veya satmasıdır.Yataydan maksat ,imalatın belirli bir kısmından çok genişliğine bir uzmanlık kazanmaktır.

6.Ticari anlaşmalar :
     Aynı alanda çalışan bir başka deyişle rakip olan firmalar anlaşarak karlarının azalmasına sebep olacak etkenleri ortadan kaldırabilir.

RİSKİN HESABA KATILMASINDA ÇEŞİTLİ YÖNTEMLER
1. İleriki nakit girişlerine uygulanacak faiz oranlarının ayarlanmasıdır.
     Riskin artığı varsayılınca ,iskonto oranı da yükselir. Örneğin ; eğer riski olmayan ve maliyeti 250.000 TL olan bir projenin iskonto oranını %12 kabul edersek ve projenin 4 yıl her yıl 100.000TL nakit giriş temin edeceğini varsayarsak net nakit girişi: 
 53.735 = -250.000 +89.286 +79.719 +71.178 +63.552

Yapılacak yatırımın riskli bulunduğu ve riskin iskonto oranını %4 artıracağı kabul edilirse sonuçlar :

Görülüyor ki iskonto oranının %12 den %14 ‘e çıkarılması net girişini 53.735 den 22.200 TL ye indirmiştir.

Bu yöntemin zor tarafı ; riskin oranını gerçekte ne seviyede artırdığını bulmaktır.Bu konuda verilecek karar büyük ölçüde keyfi bulunmamalıdır.


 

2.Bir diğer yöntem iskonto oranının ayrı bırakmak buna karşılık muhtemel nakit akımlarının değeri riskine göre ayarlamaktır.Örneğin riski fazla bulnan muhtemel nakit akımlarının değeri risk ölçüsünde azalacaktır. Örneğin risk dolayısıyla muhtemel nakit akımlarının %80 oranında gerçekleşeceği varsayılabilir. İskonto edilecek oran riski,bulunmayan faiz oranıdır.Riskin hangi seviyede bulunacağı ve dolayısıyla nakit akımlarının hangi seviyede azalacağı büyük ölçüde keyfidir.Bu durumda fayda tercihi denilen bir yöntem geliştirilmiştir.Bu yöntemde riskin derecesi objektif yöntemlere göre değil,yatırımcının kişisel değerlerine göre yapılır.

 3.Geri ödeme devresi küçük projelerin seçimi : Kar oranı aynı fakat geri ödeme süresi kısa olan yatırımlar tercih edilmelidir. Zira genellikle , ödeme müddetinin kısa olması bu yatırımın riskini azaltmaktadır. Genellikle meydana gelecek değişiklikler sonucunda söz konusu makine ve tesislerin demode olması tehlikesi şüphesiz uzun bir müddet içinde kendini ödeyen yatırımlar için daha fazladır.

 4.Kara başlama noktasının küçük tutulması : Kar oranının yüksek veya düşük olması bu işletmenin durumu hakkında tam bir fikir vermez. Ayrıca kara başlama noktasını da bilemeyiz. Zira kar oranını yüksek fakat sabit masraflar daha da yüksek ise satışların şu veya bu şekilde bir miktar azalması ,işletmeyi zararlı bir duruma sokabilir.

Risk tahlilleri yaparken şunların üzerinde durmak gerek :
Birim maliyet içinde sabit masraflarının payı yüksek ise bu işin riski fazladır.
İkinci olarak ;kara başlama noktası ile satış tahminleri arasındaki fark küçük bulunduğu taktirde keza işin riski fazla bulunmaktadır.

 5.Projelerin niteliğine göre risk azalması:Projeleri ; 1.Yenileme ve maliyeti azaltan 2.Üretim miktarını artıran projeler 3.Yeni mamullerin üretimi 4.Araştırma projeleri gibi kısımlara ayırabiliriz. Burada 1. türe giren projelerin riski en az olur.Artan sırayla verilmiştir.

 NAKİT GİRİŞLERİNDE OLASILIK VE RİSK :
      İş hayatındaki ihtimalle çoğunlukla belirsiz cinstendir.Örneğin , sermaye yatırımlarıın     meydana getireceği nakit akımları konusunda yüzlerce ihtimal vardır ve her ihtimali önceden saptamak çoğunlukla imkansız olmaktadır. Bununla beraber firma yöneticileri , eski tecrübelerini ve söz konusu yatırım dolayısiyle ortaya çıkan ihtimalleri değerlendirerek çeşitli ihtimallerin ne derecede geçerli bulunduğuna dair bazı sonuçlara varabilir.

Örneğin ; Görülüyor ki söz konusu yatırımların beklenen net nakit akışının değerinin değeri 14.000 $ dır.Her ihtimal gözönüne alınarak bu değer bulunmuştur.Ama yine de belirsizlik tam anlamıyla giderilmemiştir.Zira firmaların riske karşı takındıkları tavır bazen kumarcı olabilir.Büyük kazançlar için büyük risk almaya hazırdılar.Bazıları ise hep olumsuz düşünüp riske tılmazlar.

 STANDART SAPMA VE RİSK
    Standart sapma,riskin ölçüsüdür.yatırımların beklenen getirisi ne kadar değişken ise risk de o kadar artar.. istatistikte standart sapma :görülüyor ki her iki işletmenin beklenen getirisi iş şartları ne olursa olsun aynıdır. Buna karşın ,IFP işletmesinin standart dağılımı çok daha fazladır.Yani bu iş daha risklidir.
Bu hesap yardımı ile CPI ve IFP işletmesinde herhangi bir kar oranının hangi olasılıkla gerçekleşeceğini söyleyebiliriz. Örneğin ;CPI de getiri oranı % 68,44 ihtimalle %18+5,06=%23,06 ile %18 –5,06=%12,94 arasında olacaktır.Halbuki IFP işletmesinde getiri oranı%68 olasılık ile %4,09 ile %31,91 arsındadır.

 NAKİT AKIŞI ÇEŞİTLİ YATIRIMLAR ARASINDAKİ İLİŞKİLER VE RİSK
     Sermaye yatırımlarının ileride getireceği tahmin edilen nakit girişlerinin birbirinden bağımsız olması veya birbiri ile ilişkili olması olasılık dahilindedir.Veya ilk yıllar için tahmin edilen nakit girişlerinin dağılımı daha sonraki yıllarda ki dağılımı etkilemeyebilir. enm.blogcu.com. Birinci durumda riskin nispeten düşük olacağı açıktır.İkjnci durumda ise artacaktır.
    Varsayalım kibir petrol kuyusu 300 Milyon + ile açılmaktadır.Petrok çıkma ihtimali %10. Diğer taraftan petrol çıktığı taktide kar 3 milyar + olacaktır.Ama çıkmaz ise zarar 300 Milyon olacaktır. Burada petrolün çıkmamasının çıkması üzerinde hiçbir etkisi yoktur. Tam aksine 100 kuyu açılırsa 10 tanesinde petrol çıkacaktır.Bu takdirde riski çok küçük bir düzeye indirmiş oluyoruz. 100 kuyu açılınca bir kuyu için şu hesap yapılabilir.
(Başarı olasılığı )(Kar) + (basarısızlık olasılığı) (zarar)

bir kuyu için yatırım
0,1 (3000) +0,90(-300)

300(300-270)/300=0.10

Görülüyor ki bu getiri 100 kuyu için risksiz kazanılacaktır.Yani projeler çeşitlendirildikçe bunlar arasında ilişki yoksa risk daha da küçülecektir.

 FAYDA TEORİSİ VE RİSKTEN KAÇMA
Kişilerin risk karşısındaki tutumu 3 bölüme ayrılır.

1.Bazı kişler riski sever.Kazanç görüyor ise riski göze alır ve doğacak zararlara verdiği önem çıkacak kardan azdır.

2.Riskten kaçan kişiler beklenen değeri aynı olan durumlarda az riskli olanı seçer.

3.Riske karşı kayıtsız bulunan kişiler beklenen değeri aynı olan durumlarda kayıtsız kalırlar Her iki karardan birini alabilir birbirine eşit görür.

     Gerek kişiler gerekse yöneticiler kararlarında genellikle riskten kaçınırlar.İktisatçılar buna Fayda Teorisi derler. Bu teoriye göre ; kişiler herhangi bir mala ne kadar fazla sahipse olursa bunun sahip olunan son biriminin (marjinal fayda) faydası ilk birimlerin faydasından azdır.

      Bir çok işadamı riskten kaçınacağına göre bunlar için paranın marjinal faydası azalmalıdır.Riskin anlamı gerçek gelirin beklenen gelirden düşük olmasıdır.Paranın marjinal veriminin azalmakta bulunduğu bir kişi için kaybolan 100 +$ın ortaya çıkaracağı zarar kazanılan 100 $ ın sağlayacağı faydadan fazladır.Bu nedenle riskten kaçan kişiler daha fazla bir gelir beklentisi varsa işe girmeye razı olurlar.

 RİSK YÖNETİMİNDE YÖNTEMLER
1.GELENEKSEL RİSK YÖNETİMİ
     Riskin miktarsal olarak ifade edilebilmesi için boşluk (gap), süre(duration), istatistiki yada senaryo analizi gibi yöntemler kullanılmıştır.Boşluk analizi uygulaması kolay olmakla beraber sadece bilanço içi faiz riskini dikkate almakta ve inceleme dönemi tercihinden etkilenebilmektedir.
     Süre analizi sadece net gelirdeki değişime değil aktif yada pasiflerin fiyatlarındaki değişimi dikkate aldığından boşluk analizine göre daha kullanışlı bir analizdir. enm.blogcu.com.Ancak faiz riski dışındaki riskleri ihmal etmesi ,pek detaya girmeden kaba olarak incelemeler yapması yöntemi finansal kesim dışındaki şirketler için verimsiz kılmaktadır.
    İstatistiki analiz veriler ulaşabilme noktasında bir kısıta sahiptir. Normalde piyasada alımsatım yapılan menkul kıymetlerin fiyat verileri mevcut olduğundan analiz de piyasa fiyat riski ile sınırlı kalmaktadır.
    Senerya analizleri ise olasılıklar oluşturulması ve değerlendirilmesinde fazlasıyla bireysel yeteneklere dayanmaktadır.

Pörtföy Teorisi 
     Pörtföy teorisi çoklu risklerin birarada ve birbirleri ile etkileşimini ele alınmasına olanak verir.Ancak veri sorunu yine gündeme gelebilmektedir.Risksiz getirinin yada beklenen piyasa değerinin hesaplanması kolay olmakla birlikte bir menkul kıymetin risk piriminin hesabında kullanılacak risk faktörünün hesaplanması sorun olabilmektedir.Bu risk faktörünün hesaplanabilmesi için yeni aktiflerin getirileri bilimnmeli, mevcut tüm aktiflerin getirileri bilinmeli ve kullanılacak risk tekniklerinin güvenilir olabilmesi için yeterince uzun bir dönemi kapsayan bir veri seti bulunmalıdır.Bu yüzden pörtföy analizi yönteminin düzenli olarak çok mikytarda işlem yapılmasını ve önemli miktarda veriyi gerektirdiği görülmektedit.

Türev Modellerle Risk Yönetimi
      Türev enstrumanlar (Derivative instruments) söz konusu olduğunda, riskler türev modeller kullanılarak yönetilebilir. Modellerle pozisyon değerleri belirlenerek alım-satım yapabilecek fiyatlar belirlenir, “hedge” pozisyonları ve pozisyon miktarları tespit edilebilir.Sahip olduğu pörtföyün riskini azaltmaya çalışan fon yöneticileri , uluslararası piyasalarda faaliyet gösteren çokuluslu şirketler , faaliyetlerinin ortaya çıkardığı riskleri risk yönetiminin bir parçası olarak türev ürünleri olarak kullanarak hedge edebilr. Gelecek risk aktarımı ile riski bir başka kurum veya kişiye aktarabilirler.

Value at Risk
    Firmaların kendi kurumları içindeki tüm riskleri bir bütün olarak ölçme yolundaki çalışmaları 1970’ler ,1980’lerde başlamıştır.Sonradan bu çalışmalar danışmanlık firmalarına ve kendisi bir model geliştirebilecek durumda olmayan ancak böyle sistemlere ihtiyaç doğan finansal kurum ve şirketlere satılmıştır. Bu sistemlerin en ünlüsü JP Morgan tarafından geliştirilen VAR ölçütünü kullanan RiskMetricstir.Emeklilik fonları menkul kıymetler şirketleri , ve de bankalar tarafından kullanılır.
      İlk geliştirme amacı; piyasa riskinin ölçülmesidir; bunun yanında kredi, likidite, nakit akım risklerini de içine alacak şekilde geliştirmeye çalışmaktır.

   2.RİSKE EDİLMİŞ DEĞER (VAR) TANIMI VE RİSK YÖNETİMİNDE ROLÜ
VAR f
inansal piyasalarda belli bir dönem içinde meydana gelebilecek en yüksek zararı geleceğe yönelik bir bakışla herkesin anlayacağı bir cinsten(para değeri olarak) ifade eden bir yöntemdir.
    Yakın geçmişte ortaya çıkan ve esas olarak kurumların risk yönetimi sürecindeki başarısızlıktan kaynaklanan büyük zararlar, dahili risk yönetimin sistemlerinin , diğer bir deyişle riske edilmiş değer modellerinin gündeme gelmesini sağlayan en büyük etkenlerdir.Bı şekiilde zarara uğramış kuruluşlar arasında Orange Country Yerel Yönetim Fonu,Barings Bank, Daiwa Bank, Sumitomo bulunmaktadır.

VAR ; geleneksel yöntemlerin aksine “Hangi yatırım alanları daha risklidir?” , “Olağan bir günde normal olasılıkla ne kadar para kaybedilebilir?” gibi sorulara yanıt verebilmesi VAR ‘ı pratiklik açısından öne çıkarmaktadır.

VAR bazı eleştirilere de konu olur.VAR olay risklerini göz önüne almadığı, bu modelleri kullanmanın kalifiye elemanlarla mümkün olabileceği ve tarihi verilerin gelecekteki gelişmeleri temsil etme gücünün zayıf olabileceğidir.Bu eleştiriler göz önüne alınırsa VAR ‘ın etkin bir risk yönetimi süreci içerinde bir araç olarak kullanılması daha doğru gözükmektedir.

VARYANS-KOVARYANS (Delta-Normal,Lineer,Parametrik) YÖNTEMİ
    Bu yöntemde fiyat değişikliklerine ilişkin geçmiş döneme ait verilerden hesaplana istatistikler kullanılmakta, buna ek olarak piyasalar içindeki ve arasındaki korelasyonlar dikkate alınmaktadır. Risk Metricste ;
-pörtföy karlılğının normal dağılışı
-portfoy karlılığının uygulanabilir risk faktörlerine lineer olarak bağımlı olduğu varsayılır.

     Parametrik yöntemi olarak da adlandırılan varyans-kovaryans yönteminde istatistikler, örneğin ortalama ve varyans gibi parametrik özellikleri olan bir kitleden geldiği varsayımı altında zaman serileri kullanılarak tahmin edilmektedir. Ortalama ve varyans bilinmediği için bunlar bir örnek aracılığıyla tahmin edilmekte ve hesaplamalar örneğe ait ortalama ve varyansların istatistiklerine dayanır.Bu nedenle VAR hesaplamasında bir tahmin hatası olması olasılığı bulunmaktadır.
    Normal dağılım altında volalite standart sapma olarak ifade edilmektedir.Normal dağılım eğrisinin özelliği gereği gözlemlerin %90 ı ortalamanın, 1,65 standart sapması kadar altında ve üstünde yer alacaktır.VAR açısından ise sadece olası en büyük zarar önemli olduğundan tek taraflı olasılık yeterli olacaktır.
   Tek bir varlık için VAR tutarı hesaplanırsa ; örneğin 1 Milyon ABD dolarlık altın pozisyonunun %95 güven aralığı ile VAR ını hesaplamak istersek volaliteyi 1.65 ile çarpmak gerekir.Altının bir günlük volalitesini %0.55 olarak varsayalım.

VAR = sabit güven faktörü (confidence factor ) * volalite * pozisyon tutarı
= 1.65 * 0,0055 * 1000000
= $9,075

Böylece 24 sat içinde karşılaşabilecek zarar $9.075 i %95 lik güvenle aşmayacaktır.
Tüm VAR yöntemlerinde önemli olan 4 unsur elde bulundurma süresi, güven aralığı, volalite ve portföy çeşitlendirmesidir.(çeşiti artırarak riski azaltmakdan söz edilmekte). VAR hesaplanırken varlıkların birbirinin riskini azaltıcı etkisi varsa bu yan etki dikkate alınmalıdır.Bu etki ve yönü korelasyon katsayılarıyla hesaba yansıtılmalıdır.

Varyans-kovaryans yöntemi ile VAR hesabı kendi içinde farklı yaklaşımlar içerir.Eşit ağırlıklandırılmış hareketli ortalama yaklaşımı ,verilen bir portföyün varyansını sabit bir miktarda tarihi veri kullanarak hesaplamak bunların arasındadır.

 2.MONTE CARLO YÖNTEMİ
    Bu yöntemin esası ; piyasa etkenlerindeki olası değişimleri yeterli düzeyde edebileceği düşünülen bir istatistiki dağılımın seçilerek gerçek olmayan rassal piyasa fiyat ve oranlarının üretilmesine dayalıdır.Yaratılan bu rassal değerler mevcut portföye ilişkin varsayımlar kar ve zararların dağılımını elde etmek için kullanılmakta olup ,VAR tutarı da bu dağılımdam elde edilmektedir.
    Monte Carlo yöntemiyle VAR ‘ ın hesaplanabilmesi için öncelikle portföyün temel piyasa etkenleri cinsinden tanımlanması ve portföyde bulunan varlıkların piyasa fiyatlarına göre değerlerini piyasa etkenleri cinsinden ifade edebilecek olan bir formul tesbit edilmesi gerekir.Sonra temel risk etkenleri belirlenir ve bunlardaki eğişimler için belli bir dağılım kabul edilir. Burada parametreler tahmin edilir , dağılım normal dağılım olmak zorunda değildir.Risk yöneticisinin gelecekte otaya çıkabilecek değişiklere uyum sağlayabilecek esneklikte bir dağılım seçmeigerekir.

3.TARİHİ SİMÜLASYON YÖNTEMİ
    Mont Carlo yönteminin basitleştirilmiş halidir.Bu yöntem belli tahminlere dayanmamakta dolayısıyle tahmin edilmesi gereken standart sapma ve korelasyon gibi parametreler bulunmamaktadır.Bu nedenle ; tarihi piayasa verilerinden senaryolar çıkarılır.

 4.DELTA -GAMA VAR YÖNTEMİ :
    Parametrik modeldeki lineerlik varsayımı modeli , gamma ya da konveksite riskine sahip portföylere uygulanamaz hale gelmektedir. enm.blogcu.com.Delta-Gamma metodolijisi modele modele ikinci dereceden hassasiyetleri dahil ederek bu varsayımı ortadan kaldırmakta, quadrik varsayımı kabul etmektedir. Yöntemin uygulanması ileri matematik gerektirmekte, ancak portföyün tesadüfi gelecek değer değişkeni , tesadüfi değişkenlerin chi-squere değerleri ile normal tesadüfi değişken ya da sabit bir terimin toplanması yoluyla elde edilebilmektedir.

 VAR HESAPLAMA YÖTEMLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI
    Buraya kadar incelenen VAR hesaplama yöntemleri karşılaştırıldığında yöntemler arası farklar ve birbirine olan üstünlükler şu başlıklar altına toplanabilir :
Opsiyonların ve benzer türev enstrumanlarının risklerini kapsayabilme gücü, sonuçların güvenilebilirliği , farklı varsayımlarla kullanılabilme esnekliği , uygulama kolaylığı , kullanıcılara anlatma kolaylığıdır.
    Türev araçlarının riskine göre bakıldığında; simulasyon yöntemlerinin varyans kovaryans yöntemine göre üstün oldukları görülür. Bunun nedeni varyans kovayans yönteminde riskin sadece deltaya göre ölçülmesidir.Böylece fiyat ve oranlardaki değişimlerin hasaplanamaması ihtimali doğmaktadır.
     Simulasyon yönteminde temel piyasa etkenlerinin her bir değeri için pörtföün değerini yeniden hasapladığı için portföyde opsiyonların bulunması simulasyon yöntemlerinin hesaplama gücünü azaltır.Tarihi simulason da ise geleceği tahmin etme gücünün zayıf olması durumunda üretilen dağılım hatalı olabilir.
     Günümüzde , yabancı reele sektör şirketleri “ hedging” amacıyla türev araçları kullanmakta , dolayısıyla risk yönetim sistemlerini ve VAR yöntemlerini uygulamaktadırlar.Bu tür şirketler , risk politikaları doğrultusunda VAR tutarını hesaplamakta ve bu tutara göre de hedging” yöntemlerinde karara varmaktadılar.Bu kılasmanda ki bazı şirketlerin nakit akımlarının belirsiz ve kolay ölçülemeyen cinste olması VAR uygulamaları için çeşitli sınırlamalar getirse de , şirketlerin portföyünde bulundurduğu yabancı para ve türev araç gibi piyasa fiyatlarına ulaşabilen pozisyonlarının risklerinin tespitinde VAR kullanışlı bir araçtır.
    Düzenleyici otoriteler ile Basle Komitesi ve IOSCO Teknik Komitesi gibi kuruluşların yaklaşımlarının etkisiyle VAR kamuoyu aydınlatma aracı olarak da işlev kazanmıştır. 1995 yılından beri G-10 ülkelerindeki banka ve aracı kurumların ticari ve türev araçlarına ve risklerine ilişkin kamuya açıkladıkları bilgilere ilişkin olarak yıllık araştırma yapan bu iki komite, banka ve aracı kurumların faaliyetlerine ve risklerine dair açıklığı sağlamanın etkin olarak denetlenen bir mali sistemin anahtar öğesi olarak kabul etmektedirler.

 

Kaynaklar: -Türkiye Bankalar Birliği
Risk Yönetimi Araçları Olarak Riske Edilmiş Değer ,
Riske Edilmiş Sermaye
(Eğitim ve Tanıtım Seminer Notları Ankara 19-20 Şubat 2001)

Yrd.Doç. Yalçın Karatepe
-Ayrıntılı İşletme Finansı

Prof.Dr.Zeyyat Hatipoğlu

 

 



Örnek Sokak 1a, 12345 Örnekşehir
0.535 607 5459