Osmanlı devleti Osman Gazi ve Orhan Bey döneminde geleneksel Türk veraset anlayışı uygulanmıştır.
Murat ülke hükümdarın ve oğullarının malıdır anlayışına geçmiştir.
II. Mehmet ülke padişahın malıdır anlayışını benimsemiş bu doğrultuda kardeş katli yasal hale getirilmiştir. Ahmet Ekber-i Erşad sistemini getirerek veraset anlayışını sistemleştirmiştir. Bu uygulamalardaki amaç merkezi otoriteyi güçlendirmektir
Osmanlı devletinde padişah olmak için:
Osmanlı soyundan olmak
Erkek olmak
Yaşça büyük olmak kuralları geçerleridir(I.Ahmet).
Osmanlı devletinde padişahlar sancak, tuğ,hutbe, para, kılıç alayı, cülus gibi hükümdarlık unvanları kullanmışlardır.
Hükümdarlar padişah, han, sultan, imparator,halife (1. Selimden itibaren) unvanlarını kullanmıştır.
Mısırın alınması ile halifelik Osmanlıya geçmiş ve devletin teokratik yapısı güçlenmiştir.
Osmanlılılarda padişah gücü farklı uygulamalarla ortaya çıkmıştır.
Bunlar:
Ferman: Padişahın yazılı buyruğudur. Nişancı tarafından kaleme alınır.
Adaletnameler: Reayanın haklarını koruyan ferman.
Müsadere: Devlet adamlarının malına el koymadır. Bu özel mülkiyeti engeller. II. Mahmut müsadereyi kaldırmış böylece özel mülkiyetin önü açılmıştır.
Kanunname: Padişahın otoritesi olsa da
zamanla yetkilerini sınırlayan belgelere imza atmıştır ( Sened-i İttifak, Tanzimat Fermanı, Islahat Fermanı, Kanun-i Esasi [ sonraki bölümlerde bu bahisler teferruatlandırılacaktır])
Padişahın erkek çocuklarına şehzade denir. Şehzadeler lala denilen
eğitmenler eşliğinde sancaklara gönderilirdi. Amaç yönetim tecrübesi
kazandırmaktı. Sancak merkezleri Anadolu’da idi. Başlıcaları: Amasya, Kütahya, Konya, Manisa, Trabzon, Sivas ve Aydın’dır.
Sancak merkezlerinde lalaların yönetimle ilgili görevleri yoktur. Amaç merkezi otoriteyi güçlü tutmaktır.
Sancağa çıkma uygulaması 1. Ahmet zamanında Ekber-i Erşad sistemi ile
kalkmış ve kafes usulüne geçilmiştir. Bu da niteliksiz kişilerin iş başına
geçmesine, halkla bağların kopmasına ve sarayın yönetime müdahale etmesine
zemin hazırlamıştır.
DEVLETİN YÖNETİM ORGANLARI
Devletin başında padişah bulunur. Padişah alınan kararlarda son sözü söylerdi. Osmanlı yönetim birimleri seyfiye, ilmiye ve kalemiye olmak üzere sınıflanırlar.
SEYFİYE
Yönetici ve askerler bu guruba mensuptur.
Veziriazam
Vezirler
Yeniçeri ağası
Kaptan-ı derya
Beylerbeyi
Sancakbeyi
Subaşı
Tımar beyi
İLMİYE
Kazasker
Şeyh-ül İslam
Taht kadısı
Kadı
Müftü
Müderris
KALEMİYE
Defterdar
Nişancı
Reis-ül küttap
Defter emini
MERKEZ TEŞKİLATI
Merkez teşkilatı padişaha bağlı Divan-ı Hümayundan oluşur. Bu birim
Orhan Bey zamanında kuruldu. Fatih’e kadar divan padişah başkanlığında
toplanırdı. Fatih’ten sonra veziriazam( sadrazam) başkanlığında toplandı.
Divan: Haftanın belli günlerinde toplanır (Topkapı Sarayı) devletin bütün işleri görüşülür.
Danışma meclisi niteliğindedir. Son sözü padişah söyler.
Yüksek mahkeme niteliğindedir. Kazasker büyük davalara bakar.
Sınırların genişlemesi ile üye sayısı artmıştır.
II. Mahmut tarafından çağdaşlaşmanın ve
merkezi otoritenin korumanın gereği olarak kaldırılmış ve yerine nazırlıklar (
bakanlıklar) kurulmuştur.
19. yy dan itibaren Bab-ı Ali olarak adlandırılmıştır.
Diğer Divanlar
Padişahın halk ve askerlerle
açıktan görüştüğü divandır.
Galebe Divanı: Ulufelerin dağıtıldığı durumda
toplanan divandır.
Cuma ve Çarşamba Divanı: Vezir ve Kazaskerin
yargılama yaptığı şikâyetleri dinlediği divandır.
İkindi Divanı: Veziriazamın evinde toplanı,
devletin sorunları görüşülür.
DİVAN ÜYELERİ
Veziri azam( sadrazam ): Vezirler içinde en
rütbelisidir. Padişahın mührünü taşır. Padişah olmadığında divana başkanlık
eder. Serdar’ı Ekrem sıfatı ile orduya komutanlık eder.
Kazasker: Divandaki büyük davalara bakar.
Yargı kararları kesindir. Kadı ve müderrislerin tayin, terfi ve maaş işlerini
yürütür. Sınırların genişlemesi sonucu sayısı ikiye çıkmıştır.
Defterdar: Mali işlere bakar, zamanla
sayıları ikiye çıkmıştır.
Nişancı:
İç ve dış yazışmaları yapar. Padişahın tuğrasını çeker, fermanlarını yazar.
Fethedilen toprakların kaydını yapar, tımarları dağıtır.
NOT: bu dört üye divanın daimi üyesidir.
Bunun dışındaki bunun dışındaki üyeler gerektiğinde divan toplantısına
katılırlar.
Yeniçeri Ağası: Yeni çerilerin komutanıdır.
Yeni çerilerle ilgili konularda görüşlerine başvurulur. İstanbul’un
güvenliğinden sorumludur.
Kaptan-ı Derya: Donanma komutanıdır.
Donanmayla ilgili konularda görüşlerine başvurulur. 1. Süleyman döneminden
sonra sürekli olarak divana katılmıştır.
Şeyh-ül İslam: Yapılan işlemlerde dine
uygunluk açısından fetva verir. Divana katılmazsa temsilcisi kazaskerdir.
Reis-ül Küttap: Nişancıya bağlı olarak
çalışmıştır. Dış yazışmaları yürütmüş, duraklama döneminden itibaren diş
işlerinin temsilcisi olarak divanın daimi üyesi olmuştur.
NOT: Divanda alınan kararlar “mühimme” adlı
deftere kaydedilir.
EYALETLERİN YÖNETİMİ (TAŞRA)
Merkez dışındaki(İstanbul) ülkenin tamamı eyalet olarak
adlandırılmıştır. Taşra olarak ifade edilir.
Ülke eyaletlere bölünürken:
Merkezden uzaklık
Vergilendirme şekli
Dini, etnik yapı gibi özellikler dikkate
alınır.
Eyalet: Beylerbeyi tarafından yönetilir.
Taşranın en üst yönetim birimidir. Güvenliğine subaşı, adalet işlerine kadı
bakar.
Sancakbeyliği: Sancakbeyi tarafından
yönetilir. Anadolu’daki sancak beyliklerine şehzadeler atanabilir. Güvenliğine subaşı, adalet işlerine kadı bakar.
Kaza: Kırsal bölgeyi(köyleri) ifade eder
güvenlik işleri tımar beyi tarafından yürütülür. Adalet işlerine kadı naibi (
yardımcı) bakar.
EYALETLER VE ÖZELLİKLERİ
Merkeze Bağlı ( Salyanesiz) Eyaletler:
Yıllıksız eyaletler de denir. Anadolu ve Rumeli eyaletleridir. Tımar sistemi
uygulanır. Halkın çoğu Türk ve Müslüman’dır.
Salyaneli ( Yıllıklı) Eyaletler: Merkezden
uzak eyaletlerdir. (Mısır, Cezayir, Bağdat ).tımar sistemi uygulanmaz. Vergiler
iltizam yoluyla toplanır ve hazineye aktarılır.
Bağlı (İmtiyazlı) Eyaletler: Özerk yapısı
olan eyaletlerdir. Yöneticileri yerlilerden ve padişah onayı ile atanır. Yıllık
vergi yollarlar. Eflak, Boğdan, Kırım, Hicaz bu yerlerdendir. Hicazdan dini
özelliklerinden dolayı vergi vermezdi.
ORDU
Osmanlı devletinde ordu Osman Bey döneminde
gönüllülük esasına dayanıyordu.
Orhan Bey döneminde daha etkin bir fetih
siyaseti izlemek amacı ile” Yaya ve Müsellem” adında ilk düzenli ordu
kurulmuştur.
1.Murat zamanında “peçik” sistemi kurularak Hıristiyan çocuklardan
yararlanma yoluna gidilmiştir. Osmanlıda kara ordusu ikiye ayrılır:
* Kapıkulu Ordusu:
Temeli 1. Murat zamanında atılmıştır.
Devşirme sistemi ile asker toplamıştır.
Devşirme sistemine sadece köylü çocukları
tabi tutulmuş, ailenin tek çocuğu alınmamıştır.
Bu ordu devletin tek maaşlı ordusudur. Üç
ayda bir “ulufe” adı verilen maaş alırlar.
Her padişah değişikliğinde “cülus” bahşişi
alırlar.
Masrafları hazineden karşılanır. Genelde
İstanbul’da yaşarlar.
Başka bir işlerle uğraşmaları yasaktır.
Emekli olmadan evlenemezler.
Kapıkulu ordusu ikiye ayrılır:
Kapıkulu piyadeleri: Yaya
Yeniçeriler: En kalabalık ordu sistemidir.
İstanbul güvenliğinden sorumludur
savaşta padişahı korurlar.
* Cebeciler
* Topçular
* Lağımcılar
* Humbaracılar
* Sakalar,
Kapıkulu süvarileri: Atlı
Sipahiler
Silahtarlar
Sağ garipler
Sol garipler
Sağ ulufeciler
Sol ulufeciler
Tımarlı Sipahiler
İlk Müslüman Türk devletlerindeki ikta
orduları ile benzerlik gösterir.
Salyanesiz eyaletlerdeki dirlik topraklarının
geliri ile beslenirler.
Devletten maaş almadıkları için masrafsız
ordulardır.
Tamamı atlıdır. Her atlı askere “cebelü” adı
verilir. Türkmenlerden oluşur.
Savaş zamanında savaşa katılır barış
zamanında tarlasında çalışır. Taşranın güvenliğini sağlar.
Toprak sisteminin bozulması, silah
teknolojisindeki gelişmelerden olumsuz etkilenmiştir.
Osmanlı kara ordusunda bu asıl birliklerin
dışında akıncılar, bağlı beylik askerleri ve gönüllüler de vardır.
DONANMA
Osmanlı devletinin ilk donanması Karesi
beyliğinin Osmanlıya katılması ile oluşmuştur.
İlk Osmanlı tersanesi 1. Beyazıt zamanında
Gelibolu’da kurulmuştur.
Osmanlı donanması II. Mehmet’le birlikte
güçlenecek ve 1. Süleyman zamanında zirveye çıkacaktır.
Osmanlı denizciliğinde Barbaros Hayrettin
Paşa’nın Osmanlıya katılması Akdeniz’in Türk gölü haline gelmesinde etkili olmuştur. Piri Reis, Kılıç Ali Reis gibi ünlü denizciler yetişmiştir.
Donanma komutanına, Kaptan-ı derya, deniz
askerine, levent denmiştir.
Osmanlının İnebahtı, Çeşme, Navarin ve
Sinop’ta donaması yakılmıştır.
Donanmanın toprakları ocaklık topraklarından
karşılanmıştır.
EKONOMİ- MALİYE
Osmanlı devletinden maliyeden sorumlu kişi “defterdar”dı.
Murat zamanında kurulmuş. Sınırların
genişlemesi sonucu sayısı ikiye çıkarılmıştır (II.Mehmet)
Osmanlı ekonomisi tarım, ticaret,
hayvancılık, sanayi ve zanaatkârlığa dayanırdı.
Tarım ekonominin temelini oluşturur. Tarımı
artırıcı tedbirler alınmış.
Tarımda haraç öşür gibi vergiler alınmıştır.
Ticaret, ipek ve baharat yolunun ele geçmesi
ile canlanmış
Coğrafi keşifler bu süreci olumsuz
etkilemiştir. Osmanlı devletinde buna karşılık tedbirler alınmıştır.
Bunlar:
Fransa’ya kapitülasyonlar verilmiştir.
Don- Volga kanal projesi hazırlandı.
Süveyş kanalı projesi hazırlandı.
Hint deniz seferleri yapıldı
Osmanlılar ticareti canlandırmak için han, kervansaray, bedesten, kapalı çarşılar inşa etti.
Osmanlılarda ticarette farklı ölçüler
kullanılmıştır.
Bular:
Endaze, arşın > uzunluk ölçüsü
Kile > hacim ölçüsü
Okka, batman > ağılık ölçüsü
Osmanlılarda ticaret genellikle gayr-ı
Müslimlerin elinde bulunmuştur.
Müslümanların elindeki ticareti ve zanaatkârlığı
loncalar yönlendirmiştir
Esnaf ve tüccarlar muhtesip adı verilen
görevliler tarafından yönlendirilmişlerdir.
Osmanlı maliyesinin gelir ve giderleri hazine
tarafından kontrol edilirdi.
Osmanlı hazinesi Birun (dış) ve Enderun (iç)
olmak üzere ikiye ayrılırdı.
Birun: Hazine-i Amire olarak adlandırılan
devletin hazinesidir.
Defterdar sorumlu olup padişahın mührü ile açılır.
Enderun: padişahın hazinesidir tasarrufu kendine aittir.
Osmanlılarda ilk bütçe hesaplaması Tarhuncu
Ahmet Paşa tarafından yapılmıştır.
Muharrem kararnamesi ile Duyun-u Umumiye(1881) Osmanlı gelirlerine el konulmuş ve ekonomik bağımsızlığını
kaybetmiştir.
Osmanlı hazine gelirleri:
Ganimet
Savaş tazminatları
Gümrük gelirleri
Şer-i Vergiler
- Cizye
-
Örfi Vergiler
Avarız
Bac
AğnamBennak
Mücerred
İLTİZAM
Dirlik topraklarının gelirlerinin peşin para karşılığında satılmasıdır.
Hazinenin para ihtiyacını gidermek için uygulanmıştır. Tımar sipahileri, halkın
devlete güvenini olumsuz etkilemiştir. İhaleyi alana mültezim denir.
ÇİFT BOZAN
Tarlasını boş bırakan çiftçilerden alınır. Amaç üretimde sürekliliği
sağlamaktır.
Hazinenim
gelirleri yanında giderleri de vardır. Bunlar:
Saray masrafları
Kapıkulunun maaş ve bahşişleri
Savaş masrafları
Kale, yol, köprü yapımı
Savaş
tazminatları ( İlk kez Küçük Kaynarca’da)
Islahatlar için yapılan harcamalar.
PARA VE BANKACILIK
İlk para bakır para olarak Osman Bey, Orhan
Bey gümüş, II. Mehmet ise altın para basmıştır.
Akçe para birimi olarak kullanılmış, yabancı
paralar da ekonomide serbestçe dolaşmıştır.
Osmanlılarda ilk kâğıt para ( kaime )
Abdülmecit tarafından bastırıldı.
1844 yılında mecidiye piyasaya sürüldü.
Osmanlılarda ilk banka 1847’de bank-ı
dersaadet kuruldu.
1863’te Osmanlı Bankasına para basma yetkisi
verildi.
1868’de Ziraat Bankasının temeli sayılan
Emniyet Sandığı kuruldu.
Osmanlı devleti ilk borcunu Kırım savaşında
İngiltere'den aldı.
1881 yılında borçları ödeyemeyince Duyun-u
Umumiye kuruldu.
Kapitülasyonların etkisi Osmanlıyı olumsuz
etkiledi.
Sanayi devrimi de Osmanlı ekonomisini olumsuz etkilemiştir. Loncalar
kapanmış, ham madde ihraç edilip işlenmiş mamul alınmaya başlamıştır. Bu da
işsizliğin artmasına zanaatçılığın önemini kaybetmesine neden olmuştur.
TOPRAK
Osmanlı devletinde toprak padişahın malı sayılmıştır. Padişah böyle bir
uygulama ile merkezi otoriteyi güçlendirmeyi amaçlamıştır. Uygulamada toprak
üçe ayrılır: Miri, Mülk, Vakıf arazi.
Miri Arazi
Mülkiyeti devlete ait arazilerdir. Osmanlı toprakları içinde en geniş
olanıdır. Köylü toprağın kiracısı durumundadır. Düzenli işler, vergisini tam
verirse işleme hakkı kendine kalır. Bölümlere ayrılır.
1) Dirlik Arazileri: hizmet ve maaş karşılığı
vergi toplama hakkı devlet memurlarına verilir. Tımar toprakları da denir. Bu
da kendi içinde bölümlere ayrılır.
* Has arazi: Yıllık geliri 100000 akçeden
fazla olan arazilerdir. Yüksek derecede devlet memurlarına verilir.
* Zeamet arazi: Yıllık geliri 100000 ila
20000 akçe arasında değişen arazilerdir. Orta dereceli memurlara verilir.
*Tımar arazi. Yıllık geliri 20000 akçeden az
olan arazilerdir. Küçük dereceli memurlara verilir.
Dirlik topraklarında tımar sistemi uygulanır.
Dirlik sahibi gelirin bir kısmını ayırır, kalan kısmını savaşa hazır atlı asker
yetiştirmek için harcar (Cebelü). Dirlik sahibi üretimden, vergi toplamadan ve
bölgenin güvenliğinden sorumludur. Osmanlı maliyesinin bozulmasına bağlı olarak
dirlik arazilerinde iltizam uygulanmıştır.
Dirlik
sisteminin yararlarını:
Üretimde süreklilik
Masrafsız ordu
Taşranın güvenliği ve devlet otoritesinin
sağlanması
Feodal yapılanmanın oluşmaması
NOT: İltizam bu süreci olumsuz etkilemiş
toprak ağalığına zemin hazırlamıştır.
2) Paşmaklık arazi: Vergi gelirleri padişahın
annelerine, eşlerine ve kızlarına tahsis edilen arazidir.
3) Mukataa arazi: Vergi gelirleri doğrudan
hazineye ait olan arazilerdir.
4) Ocaklık arazi: Vergi gelirleri kale
kumandanlarına ve tersanelere tahsis edilen arazilerdir.
5) Yurtluk arazi: Sınır boylarındaki
akıncılara tahsis edilen arazilerdir.
Mülk Arazi
Mülkiyeti kişilere ait olan arazilerdir. Mülk sahibinin tasarrufundadır.
Satabilir, kiraya verir, miras bırakır. Sahibinin dini kimliğine göre ikiye
ayrılır: Öşri (Müslüman), harici( gayr-ı Müslim)
Vakıf Toprakları
Gelirleri hayır kurumlarına ait olan arazilerdir. Sosyal devlet
anlayışının gereğidir. Devletin mali yükünü azaltmıştır. Bu arazilerden vergi
alınmaz.
TOPLUM
Osmanlılarda kuruluş aşamasında toplum
Müslüman Türklerden oluşuyordu.
Sınırların genişlemesi ile kültürel
çeşitlilik artmıştır.
Osmanlılarda toplum yönetenler ve
yönetilenler olmak üzere ikiye ayrılır.
Yönetilen halka reaya denirdi.
Reayanın yöneten mevkiine geçebilmesi için
Müslüman olması zorunluluğu vardır.
Müslüman olan birey erkek olmak şartı ile
padişahlık dışında bütün mevkilere gelebilir.
Osmanlı yönetilen halk din esasına göre
bölümlere ayrılır.
Osmanlı devletinde belli hükümleri yerine
getirdiği sürece dil, din, ırk ayrımı gözetilmeksizin herkes yaşayabilir.
Gayr-ı Müslim halk askere alınmaz, korunma
karşılığı cizye vergisi verirdi.
Osmanlı toplum yapısında milliyetçiliğin
olumsuz etkisini önlemek için herkese eşit haklar verilmeye başlanmıştır.
Osmanlılarda fetihler, iskân siyaseti, iç
kargaşalar, eğitim, toprak kayıpları nüfus hareketliliğini etkileyen
unsurlardır.
HUKUK
Osmanlı hukuk sistemi din eksenli oluştuğu
için laik değildir. Osmanlıda hukuk değişik kollara ayrılmıştır.
Şer-i
Hukuk
İslam hukukunun Hanefi mezhebini genel olarak
esas almıştır.
Kadı tarafından uygulanır.
Davacı kadının verdiği karardan memnun
kalmazsa bir üst kadıya başvurabilir.
En üst mahkeme kazaskerdir.
Kazasker divandaki büyük davalara bakar ve
kararı kesindir. Şer-i hukukun en üst uygulayıcısıdır. Kazasker kadıların
atama, terfi işlerini de yürütür. İstanbul kadısı en büyük kadıdır ve taht
kadısı adını alır.
Kadılar bulundukları yerin yöneticisi olup
evrak onayı, ferman ve kanunları halka duyurmakla yükümlüdür. Evlenme- boşanma,
miras paylaşımı, dini hükümler kadının sorumluluğuna dâhildir.
Örfi Hukuk
Gelenek-göreneklerden oluşur. Zamana ve
mekâna göre değişiklik yapılabilir.
En üst düzeyde uygulayıcı ve kanun koyucu
padişahtır.
Padişah fermanları ve kanunnameleri bu gruba
dâhildir.
Osmanlı devletinde gayr-ı Müslimler( zımni)
kendi din kurallarına göre yargılanır.
Kapitülasyonlarla beraber yabancılar da kendi
hukuk kurallarına göre yargılanmaya başladı.
Bu uygulamalar Osmanlıda hukuk birliğinin
oluşmasını engellemiştir. Bu olumsuzlukları engellemek için Ahmet Cevdet Paşa
batı etkisinde ilk medeni hukuk denemesi olan mecelleyi hazırlamıştır. Mecelle
de Hanefi mezhebini temel alır. Osmanlı hukuk sistemindeki bu olumsuzlukla T.C.
de medeni kanunla giderilmiştir.
EĞİTİM - BİLİM VE DÜŞÜNCE
Eğitim ve yazışmalarda Arap alfabesi
kullanılmıştır.
Eğitim dili medreselerde Arapça, Enderun’da
ise Türkçe olmuştur.
Osmanlılarda eğitim devlet ve vakıflar
tarafından yürütülmüştür.
19.yy kadar devlet genel olarak eğitime
müdahale etmemiştir.
Osmanlı eğitim sisteminde birlik yoktur.
Eğitimin aşamaları:
Sıbyan mektepleri: Bu günkü ilkokul
düzeyindeki genel dini bilgilerin verildiği okuldur.
Medreseler: Orta ve yüksek dereceli
okullardır. Dini ve pozitif bilimler birlikte okutulur.
Enderun: Topkapı sarayının içerisinde devlet
adamı yetiştirmek için açılmış.
Devşirmeler alınırdı. Eğitim dili Türkçedir.
Loncalar: Mesleki eğitim veren okullardır.
Cemaat okulları: Gayr-ı Müslimlerin
okullarıdır. Kendi dillerinde eğitim verirler. Fransız ihtilalından sonra
milliyetçilik ve misyonerlik faaliyetlerinin merkezi olmuşlardır.
Batı tarzı okullar: Daha çok askeri amaçlı
açılmıştır. Batının üstünlüğünün kabul edildiğinin kanıtıdır. Batı kültürünün
Osmanlıya taşınmasında etkili olmuştur.
Osmanlı kuruluş döneminde ihtiyacı karşılamak için Mısır, İran gibi
bölgelere öğrenci göndermiştir. Yükselme dönemiyle birlikte kendi kadrosunu
yetiştirmeye başlamıştır. 18.yy dan sonra batıdan uzman getirmeye başlamıştır.
Osmanlılarda bilim ve düşünce İslam dini, Türk- İslam tarihi ve
coğrafyası temellerinde gelişmiş`; yeni kimlik arayışı ve batı etkisinde
değişim sürecine girmiştir.
Osmanlı
tarihçileri:
Aşıkpaşaoğlu > kuruluş dönemi
Enveri > eseri, düsturname
Tursun Bey > Tarih-i Ebul Feth
Karamani Mehmet Paşa > Osmanlı Sultanları
Tarihi
İdris Bitlisi 16.yy
Kemal Paşazade 16.yy
Cenabi Efendi 16.yy
Hoca Saadettin Efendi 16.yy
Lütfi Paşa 16.yy
Osmanlı coğrafyacıları:
Muvakkit Mustafa
Piri Reis > Kitab-ı Bahriye
Seydi Ali Reis > Mir’atü’l Memalik
Kâtip Çelebi > tarih, coğrafya
Evliya Çelebi > Seyahatname 17.yy
X V ve XVI yy
Molla Fenari > Mantık
Kadızade-i Rumi > matematik astronomi
Ali Kuşçu > matematik astronomi
Takıyüddin Muhammet > Astronomi, ilk
Osmanlı rasathanesini kurdu
TIP
Muhammet Bin Hamza Akşemseddin
Sabuncuğlu Şerafettin Ali
Altunizade
DİN- HUKUK
Zembilli Ali Efendi
Kemal Paşazade
Ebussuud Efendi > I. Süleyman döneminin
etkili şeyh- ül İslam’ıdır
DİL VE EDEBİYAT
Osmanlı devletinin etnik ve kültürel
yapısından dolayı farklı diller konuşulmuştur.
Resmi dil > Türkçe
Eğitim dili > medreselerde Arapça,
Enderun’da Türkçe
Edebiyat dili > farsça ağırlıklı olarak
kullanılmıştır. Halk edebiyatında ise Türkçe kullanılmıştır.
Osmanlı edebiyatında divan, halk, tekke ve
batı etkisinde gelişen Türk edebiyatı sahalarıyla karşılaşılır.
Divan Edebiyatı
Arap ve Fars edebiyatının etkisinde
gelişmiştir.
15.yy da Nesimi, Ahmedi ve Şeyhi; 16.yy da
Baki, Fuzuli ve Ruhi; 17.yy da Nefi ve 18.yy Nedim meşhur sanatçılarıdır.
Kaside, mesnevi, rubai, gazel gibi şiir
biçimleri; aşk, güzellik, tasavvuf gibi konular divan edebiyatında
işlenmiştir.
Halk Edebiyatı
Sözlü geleneğe dayanır. Saz şairleri
tarafından temsil edilmiştir.
Kullanılan dil daha çok Türkçedir. Şairler
önce ozan sonra âşık adı ile anılmıştır.
Kul Mehmet Bahşi, Öksüz Dede, Pir Sultan
Abdal, Karacaoğlan, Köroğlu, Âşık Ömer ünlü temsilcileridir.
Aşk türküleri, maniler, destanlar, koşmalar
halk edebiyatının türlerindendir.
Tasavvuf Edebiyatı
Tekke kaynaklıdır. Dini değerleri temsil
eder.
Kullanılan dil daha çok Türkçedir. Halk ve
divan edebiyatı ile iç içe gelişmiştir.
Hacı Bayram, Kaygusuz Abdal, Pir Sultan Abdal
ünlü temsilcileridir.
BATI ETKİSİNDE
GELİŞEN EDEBİYAT
19.yy dan itibaren karşımıza çıkar.
Batılılaşma sürecinin ürünü olup roman,
tiyatro, deneme gibi eserler verilmiştir.
SANAT
Osmanlı sanatı kuruluşta Selçuklu izlerini
taşır.
15.yy dan itibaren klasik biçimini almış ve
bu süreç 18.yy a kadar( lale devri) devam etmiştir. Bu dönemden sonra batı
etkisinde gelişmeye başlamıştır.
Osmanlılar mimari, hat, minyatür, kakmacılık,
oymacılık, tezhip sanatları gelişmiş
Dinin etkisi ile heykel gelişmemiştir.
Mimari
( Camiler)
Ulu Cami, Yeşil Cami (Bursa [ kuruluş dönemi ])
Beyazıt Cami ( Mimar Hayrettin tarafından
yapılmıştır)16.yy
Fatih Cami ( İstanbul’daki ilk Osmanlı
eseridir)16.yy
Şehzade Cami ( Mimar Sinan[ çıraklık])16.yy
Süleymaniye Cami ( Mimar Sinan[
kalfalık])16.yy
Selimiye Cami (Mimar Sinan[ ustalık])16.yy
Sultan Ahmet Cami ( Sedefkâr Mehmet Ağa)17.yy
Yeni Cami ( Mimar Davut Ağa başlattı Ahmet
Çavuş ve Mustafa Ağa tamamladı)17.yy
Nuru
Osmaniye Camii, Laleli Cami 18.yy ( Bu dönemde Avrupa etkisinde ilk örnekler
verilmiştir.)
Mimari (saraylar)
Topkapı Sarayı ( Fatih yatırdı, en uzun süre
yönetim merkezi oldu)
İshak Paşa Sarayı ( 18.yy)
Dolmabahçe Sarayı ( Abdülmecit tarafından
yaptırılmıştır.
Mimarı Hacı Emin Paşa, Serkis Balyan ve
Nikogo Balyan dır.