Doğa taşı toprağı ile,florası ve fevnası ile bir bütündür,bu bütünün bir parçası bozulursa doğa dengesi de bozulur.Doğanın bir parçasını oluşturan ağaçın,çiçeğin kısacası yeşilliğin,insan yaşamında yeri ve önemi büyüktür.Bunu çok küçük yaşta anlayan Atatürk yaşamı boyunca doğanın yeşil örtüsüne sevgi duymuş ve bu sevgi bir aşk derecesine ulaşmış ve yeşilliğin önemini de her fırsatta belirtmiş,ülkemizin yeşil örtüsüyle kaplanmasını arzulamış ve bu konuda ilk adımı atmıştır.
'' Uygarlığın temelinde var olanların arasında ağaç,çiçek ve yeşillik bulunmaktadır.Bunlar olmadan uygarlığın korunması mümkün değildir.Yeşillikle her şey tamamlanır;gözle görünür bir rahatlama,elle tutulur bir gelişme içine girilir.'
'
Bugün Anadolunun %12 si Ormanlarla kaplıdır.Bu oran eskiden %75 düzeyindeydi.Bizden öncekiler ve Osmanlılar döneminde ,hatta Cumhuriyet döneminde dahi,yakıla kesile ve açmalarla ormanlarımız biliçsizce yok edilmiştir.Günümüzden bir buçuk asır önce Ankara ile Eskişehir arasının ormanlık imiş.Şimdi ise yeşilden yoksundur.Hiç kimsenin doğanın dengesini bozmaya ve güzel yurdumuzu yeşilden mahrum etmeye hakkı olmasa gerek.Bunu yapanların cinayet işlediklerini bilmeleri,Atalarımızın söylediği ''yaş kesen baş keser''sözünü unutmamaları gerekir.
Ağaç dikmek ve doğayı sevmek en büyük ibadettir,hem yurt güzelleşir,zira orman ve yeşillik yurdun süsüdür,hem yağmur düzeni sağlanmış olur ve hem de yeşil örtü bize sağlıklı yaşamamızı hazırlayan temiz havayı bol bol vermiş olur.Böylece yurdun en büyük düşmanı olan erezyon afeti de önlenmiş ve topraklarımız ''yel üfürür,sel götürür''durumundan kurtarılmış olur.
Atatürk'te :''Gerek tarım ve gerek ülkenin zenginlik ve genel sağlığı bakımından önemi gerçek olan ormanlarımızı da çağdaş önlemlerle iyi durumda bulundurmak,genişletmek ve yüksek faydayı sağlamak temel ilkelerimizden biridir.'' diyor.
Atatürk doğa aşığı bir insandı.Doğayı,ağacı ve yeşilliği çok severdi Ona göre ağaç,çiçek,yeşillik medeniyet demektir.Yeşil görmeyen gözler renk zevkinden mahrumdur.Onda ağaç sevgisi Selanikte, babası ölüp dayısının çiftliğinde geçirdiği o anlardan itibaren ağaç ve doğa sevgisi ve toprak sevgisinin gönlünde oluştuğu ve yerleştiği daha sonraki yıllarda da bu sevginin arttığı görülür.
Ankaranın yanıbaşında ,herkesin hatta uzmanların burada bitki olmaz dediği yerde ağaçlandırma çalışmalarını başlatması,bir ecnebi profesörünün de ''Burada bitki olmaz;bir çiftlik kurmamız doğru değildir''sözlerini hayretle karşılayıp ''Burası da vatan toprağıdır;burada her şey yetişir.Bu vatanın toprağı bize her şeyi verir'' diye cevap vermesi düşündürücü ve onurlandıcıdır.Böyle bir toprakta ağaçlandırma çalışmalarına bizzat katılmış,bir ziraatçı gibi çiftlik çalışmalarını yönlendirmiştir.Ankaranın yanı başında Orman çiftliğinin böyle bir çalışma ve anlayışla oluşturulması örnek bir davranış olmakla birlikte yol gösterici bir çalışma ve olmaz'ın olur olabileceğinin ispatıdır.
Atatürk bu çalışmasıyla,Ankaranın yanıbaşında kurduğu bu çiftliğe ''Orman çiftliği'' adını vermişti.İlk zamanlar ''Gazi Orman Çiftliği'' olan adı sonradan ''Atatürk Orman Çiftliği'' olmuştur.Atatürk bu çiftliği,hem bir örnek çiftlik olarak kurmuş,hem de çıplak bozkır ortasında bir yeşil alan yaratmıştır.Bugün burası Ankaranın en yeşil alanıdır.Bahçeleri,parkları,gazinoları ile Ankaranın yanıbaşında,yeşil bir cennet olmuş ve bu sayede Ankaralıların nefes alacakları ve boş zamanlarında hoşça akit geçitrecekleri bir gezi ve eğlence yeri olmuştur.
Yine Atatürk'ün ağaç sevgisine şu olayı da örnek verelim.Atatürk çiftliğinin kurulma çalışmaları sırasında Akköprü tarafından bir gün çiftliğe giderken çubuk çayı boyunca dikilen fidanların tutup yeşerdiğini görünce pek sevinirmiş.O sıralar çubuk çayı ile çiftlik arasında yol açılma çalışmaları yapılıyor ve yolun iki yanına ağaç dikilimi yapılıyormuş.Atatürk,bir gün bu yoldan geçerken şöföre durmasını söyler,arabasınından iner,orda çalışanlara hitaben :Burada bir iğde ağacı vardı,ne oldu diye sormuş.İşçiler iğde ağacını yolu genişletmek için kestiklerini söylemişler.Atatürk bu duruma çok üzülmüş,arabasına dönünce gözlerinden gözyaşı geldiği ,ağladığı görülmüştür.
Yine Yalovada ki çiftlik arazisinde Köşk'ün yapımı sırasında 2.kat'a sıra geldiğinde öndeki asırlık çınar ağacının dalları inşaata engel olur.Yetkililer bu dalların kesilmesini Atatürk'ten isterler.Atatürk karşı çıkar,ağacı kesemezsiniz,köşkü kaydırın der.İstanbuldan tren rayları getirilerek, raylar üzerine bina alınarak kaydırılır.Böylece asırlık ağacın dalları kurtarılır.
Atatürk vatansız orman,ormansız vatan olamayacağı anlayışı içinde:''Ormansız bir vatan ,vatan değildir'', ''Bir ulusun yüceliği,ormanlarına verdiği değerle ölçülür'' diyerek ormanlara önem verilmesine işaret etmiştir.
Bugün dünyada insanoğlu doğanın dengesini bozan o kadar yanlışlıklar yapmaktadır ki ,zararlarını da görmektedir.Bunlardan bir de bilinçsizce yapılan orman katliamlarıdır.Bu durum dünya iklimini olumsuz etkilemektedir.Dünyamızın akciğerleri olarak nitelendirilen yeşil örtüsünün önemi her geçen gün artmaktadır.Bundan dolayı Atatürk 'ün çalışmalarının bu alanda insanlığa birer örnek ve başlangıç oluştur- duğunu söyliyebiliriz.
Nitekim Atatürk'ün başlattığı ağaçlandırma çalışmalarının,ülkemizde 1980 yılından itibaren,ağaçlandırma kampanyaları düzenlenerek, ''Atatürk Ormanları'' kurulmaya başlanarak sürdülmesi sevindiricidir.Dileğimiz başlatılan bu çalışmaların saman alevi gibi sönmemesi,artarak devam etmesi ve Tüm dünya ülkelerinin de bu çalışmaları yapması ve devam ettirmesidir.