BAKARSAN BİR ŞEY GÖRÜRSÜN,GÖRMEK İÇİN BAKARSAN ÇOK ŞEY GÖRÜRSÜN
  BAK,GÖR,İNCELE.
irfgzr2 - Tarihte OsmXRus Savaşları

  HAYAL VE HEDEF
  => irfgzr
  => UMUT
  => KONUŞMA
  => YAZMAK
  => İLETİŞİM
  => BEDEN DİLİ
  => COŞKU
  => DOSTLUK
  => MUTLU OLMAK
  => VİDEOLAR
  => AKILLI TAHTA(SMART BOART)
  => 18 MART (ÇANAKKALE ZAFERİ)
  => 23 NİSAN
  => 19 MAYIS
  => Osm Dev (Ders Notları)
  => HARİTALAR
  => OSMANLI TARİH(soru-cevap)
  => OSMANLIDA İLKLER
  => Tarih Çağları(genel özellikleri)
  => İNK.T.DERS NOTLARI
  => TEST-T. İNK.T.ve ATA
  => İNK T(soru-cevap)
  => 24 KASIM(Atatürk'ün Öğretmen Yönü)
  => CUMHURİYET BAYRAMI
  => Albert Einstein’in Atatürk’e yazdığı mektup
  => AB DESTEKLİ BÖLGESEL KALKINMA PROGRAMLARI
  => AB EĞİTİM VE GENÇLİK PROGRAMI
  => Atatürk'ün Kimlik No'su
  => Atatürk'ü Koruma Kanunu
  => Atatürk'ten AnılarYeni sayfanın başlığı
  => Atatürk Oratoryosu
  => Atatürk'ün Vasiyeti
  => ATATÜRK'ÜN SOY AĞACI
  => Dokuz Taş(Dokuz Kumalak)
  => Tarih Terimleri(sözlük)
  => TEST-LİSE 9.sın.
  => Tarh Öğrtm Ana Kaynak
  => SİYASİ PARTİLER
  => KOCA YUSUF
  => GÜZEL VE ÖZLÜ SÖZLER
  => PİRİ REİS VE HARİTASI
  => Aile Soy Ağacı
  => TÜRKİYE VE AVRUPA
  => EYC(Avrupa Gençlik Mrk)
  => ETİK EĞİTİMİ
  => EYF (Avrupa Gençlik Vakfı)
  => GENÇLİK HİZMETLERİ DAİRE BŞK
  => TEST(LİSE 10)
  => İlk Kadın Öğretmen(Refet Angın )
  => SINAV STRESİ
  => RİSK YÖNETİMİ
  => Tarih Programları
  => Türklerin ilginç icatları
  => SÖZLÜK(ulslararası ilşkl
  => Büy.sanayi.devr
  => EDİRNE
  => ÇAĞ.T.VE.DÜN.T
  => ÇTDT(2.dönem çalışma soruları)
  => çiçeklerin anlamı
  => 10 ALTIN ÖĞÜT VE ÜÇ ŞEY
  => Uluslararası İlişkiler(ders notları)
  => Biyografi
  => ULİLŞ(çalıma soruları)
  => II.DÜNYA SAVAŞI (ÇALIŞMA SORULARI)
  => BÂCİYÂN-I RUM
  => Türk Kadını(Milli Mücadelede)
  => Etik hikayeler
  => GÜNLÜK GAZETE HABERLERİ
  => FOTOĞRAFLARLA ATATÜRK
  => TÜRKİYE
  => Resimler(Osm)
  => Osman Bey-Şeyh Edebali
  => OĞUZLAR
  => Osm.dev.yerine kurulanlar
  => Osm.dev.yklş
  => Osm-ALBÜM
  => TARİH (Lise 10-Günlük Plan)
  => Osmanlı'dan ABD'ye Deve Yardımı
  => TARİHÇİLER(Osmanlı)
  => Tarihte OsmXRus Savaşları
  => Kıssadan Hisse
  => Hürrem
  => İnsan
  => ULİLİŞ(2.DÖN.ÇALŞ.SOR)
  => MECLİS(İç Tüzük)
  => DEVLET BAŞKANLARI
  => Kur.sav.karş.sorunlar
  => 6 Şapkalı Düşünme Tekniği
  => KARİKATÜR
  => Etik Sözler
  => ANILAR
  => ANNELER GÜNÜ
  => Arkadaşlık
  => ATATÜRK
  => ATATÜRK İLKELERİ
  => ATATÜRK-İLETİŞİM
  => Atatürk'ün Bursa Gezileri
  => Atatürk'ten Alacağımız Feyizler
  => Atatürk ve Doğa
  => Atatürk'ün çıkardığı gazeteler
  => ATATÜRK'ÜN SON RÜYASI
  => Atatürk'ün Laikliğe Bakışı
  => ATATÜRKÇÜLÜK
  => Atatürk'e suikast
  => ATATÜRK'TEN ANILAR
  => ATATÜRK(Yakın Arkadaşları)
  => Bilim Adamları ve Buluşları
  => Atatürk'ün Türk Tanımı
  => ATATÜRK'ÜN YAZDIĞI KİTAPLAR
  => Atatürk Madame Tussauds Müzesinde
  => ABD'ye ilk Atatürk heykeli dikiliyor
  => Atatürk'ün Çift Alfabeli İmzası
  => Atatürk Devrimleri
  => Atatürk'e Ait Eşyalar
  => Atatürk Takvimi
  => AMERİKANIN VERGİ ÖDEDİĞİ TEK DEVLET
  => Aklın Yolu Birdr.
  => BECERİ
  => DÜNYADA GAZETENİN TARİHÇESİ
  => DÜNYANIN ''EN'' LERİ
  => OFKE VE ÖFKE KONTROLÜ
  => ULUSLARARASI İLİŞKİLER(2.Dön.çalışm.soru)
  => GİYİM VE KUŞAM(Osm dev. kadın
  => Pusula,Barut,Kağıt ve Matbaa
  => ALINTILAR
  => 2.DÜNYA SAVAŞI
  => LİSE-9(Ders Notları)
  => İLGİNÇ BİLGİLER
  => İNSAN HAKLARI EVRENSEL BEYANNAMESİ
  => PROTOKOL
  => TARİH ÖĞRETİM YÖNTEMİ
  => METE HAN(Oğuz Kağan)
  => TARİH ŞERİDİ
  => ERMENİLER
  => MY MOTHER
  => MEVLANA
  => 1.Meclis
  => Mehmet Akif Ersoy
  => Mimar Sinan
  => SÖZLÜK(Dini kelime ve deyimlerin anlamları)
  => HAYALİ CİHANA DEĞER
  => LİDER
  => Wikileaks Nedir?
  => 1 Nisan şakası
  => ATATÜRK VE TARİH
  => ATATÜRK’ÜN KARLSBAD’A GİDİŞİ
  => ATATÜRK'ÜN HUKUKA BAKIŞI
  => ATATÜRK'ÜN EĞİTİME BAKIŞI
  => ATATÜRK VE AHLAK
  => ATATÜRK'ÇÜ DÜŞÜNCE
  => SOYKIRIMLAR TARİHİ
  => ATATÜRK VE MİLLİYETÇİLİK
  => ATATÜRK’ÜN GENÇLİĞE BAKIŞI
  => ATATÜR VE DEVLETÇİLİK
  => ATATÜRK VE ÇAĞDAŞLAŞMA
  => ATATÜRK VE CUMHURiYET
  => ATATÜRK VE İNSANLIK SEVGİSİ
  => ATATÜRK VE LAİKLİK
  => Atatürk'ün Araştırma Yöntemi
  => ATATÜRK VE İNKILAP
  => ATATÜRK VE HALKÇILIK
  => ATATÜRK VE BAĞIMSIZLIK
  => Atatürk'ün sevdiği şarkılar
  => AFFETME
  => BİR ERGENDEN MEKTUP
  => BİR ŞEY
  => BURSA'DA İLKLER
  => HAYAT
  => Telafisi olmayan
  => Teknoloji(Videolar)
  => TARİH (TARİH ŞERİDİ)
  => HOŞGÖRÜ
  => Araştırma Yöntemi
  => TAKVİMLER
  => TÜBİTAK
  => TİMSAH YÜRÜYÜŞÜ
  => Mnzr
  => MARŞLAR
  => MESLEKLER(Tarih ile ilgili)
  => NUTUK
  => RESİMLER(OSM.MED.)
  => SARI ZEYBEK
  => MÜZİK
  => ÖLÇÜ BİRİMLERİ
  => ÖNYARGI
  => 1.DÜNYA SAVAŞI
  => 10 KASIM(Tören Konuşması)
  => İSTANBUL RESİMLERİ
  => 100 TEMEL ESER
  => TARİH(soru-cev)
  => İŞGALLER(İllere Göre)
  => YAZMA ESERLER
  => VİDEO 2
  => DEVŞİRME(OSM)
  => 100 Türk Edebiyatçısı
  => ÜNLÜ TARİHÇİLER
  => 14 ŞUBAT
  => Sürgündeki Hânedan
  => OSMANLI KÜLTÜR VE UYGARLIĞI
  => TARİHİ YAPILAR
  => ANDIMIZ
  => İlginç Şeyler
  => Üç çeşit insan
  => BİLİYOR MUSUNUZ?
  => SLAYT> 1.dünya sav
  => TAVLA
  => KONUŞAN HEYKELLER
  => İstanbul İsimleri
  => Arkadaş
  => Dünya'nın Enleri
  => Yapılandırma Sistemi
  => BULUŞ YOLUYLA ÖĞRENME
  => ALO
  => PROJE NEDİR,NASIL HAZIRLANIR?
  => Performans
  => LİSE 9(DERS NOTLARI)
  => TARİH KAYNAKLARI
  => Kur.sav.Kahraman,yapıt
  => Tarih Dersine Nasıl
  => LİSE 10(17-18 YY)
  => TARİHTE İLK
  => EYLÜL AYI MESLEKİ ÇALIŞMA RAPORU
  => YGS
  => YGS-LYS Tüm sorular
  => LYS
  => YGS-İNK TARİHİ SORULARI
  => ÖSYM-LYS
  => TEST(Karma)
  => ÇTDT
  => SEVGİ VE SAYGI
  => 9.SIN KİTAP CEVAP
  => MİLADİ VE HİCRİ YILI BİRBİRİNE ÇEVİRME
  => İlk Milletler Arası Dili Bir Türk İcat Etmiş
  => ANKA KUŞU
  => OSMANLICA
  => ÇTDT(Test)
  => ADAKALE
  => BİLİMSEL ARAŞTIRMA
  => “Tarihe Geçen Hazırcevaplar”
  => FIKRALAR
  => ARMA(Osm)
  => TARİH HARİTALARI
  => GİZLİ KAHRAMANı
  => MAKALELER
  => MESAJ (ŞŞAL MEZUNLARINA)
  => Makale(Halil İnalcık)
  => KAYNAKÇA
  => BAŞARILI HİKAYELER
  => Savaş ve Barış
  => PROJE HAZIRLAMA
  => İcatlar ve Keşifler
  => YÜRÜYEN KÖŞK
  => RAPORLAR
  => KUT-ÜL AMARE ZAFERİ
  => TÜRK BÜYÜKLERİ(ALFABETİK SIRA)
  => TÜRK BÜYÜKLERİ SERİSİ
  => Sınavlara Hazırlık
  => PROJE
  => TÜRK BÜYÜĞÜ(257)
  => BİLİM KADINLARIı
  => TÜRK BÜYÜKLERİ
  => TARİH ÇEVİRME KLAVUZU
  => GÜVENME
  => ATATÜRK ALBÜMÜ
  => EN GÜZEL GEZİLECEK YERLER
  => LİSE 3(Seç.T) DEVLET TEŞKİLATI
  => LİS-3(seçT)DEV.YÖN
  => TARİHTE BUGÜNı
  => Lis 3-seç.T.(Hukuk)
  => TOPLUM GELİŞİM
  => LİSE 3 (EKONOMİ)
  => LİSE 3(EĞİTİM-ÖĞRETİM)
  => soru-cevap(osm .dev.)
  => osm.Tarh(soru-cevap)
  => veda(Erkek Lisesinden Ayrılış)
  => Kavram Haritaları
  => DERS ÇALIŞMA
  => DİNLEME
  => ANTLAŞMALAR(Osm)
  => KİTAP KAMPANYASI
  => LİSE 3(SANAT)
  => lise 3(seç.T-sorular)
  => ATATÜRK (ANILAR)
  => irfgzr2
  => HİÇ HAYALLERİNİZDEN SIFIR ALDINIZ MI?
  => LİSE 9(Ders Kitabı Sorularının Cevapları)
  => kaynak(2)
  => İnk.Tarh(Atatürkçülük)
  => ÜLKEMİZDEN MANZARALAR
  => Osm.dev.dağlm.dön
  => DEĞERLİ TABLOLAR
  => MÜZE(BAKL)
  => MÜZE
  => ANDLAŞMALAR(Osm)
  => kavrm(İslam Öncesi)
  İLK DERS
  İLK TÜRK DEV EĞİTİM(Seç.T)
  YERDİR BURSA(Şiir)
  ATATÜRK VE MATEMATİK)
  2017-2018 Etkinlikleri
  TARİH 11(ÜNİTE 2 - DERS NOTLARI)
  Galeri
  TARIH ARAŞTIRMA SITESI
Astrahan Seferi
1568-1570 Osmanlı-Rus Savaşı
Tarih
Bölge
Astrahan ve Azak
Sonuç
Rusya Çarlığı'nın zaferi
Taraflar
Kumandanlar
Kefe Beylerbeyi Çerkez Kâsım Paşa
I. Devlet Giray
Prens Serebiyanov
Güçler
50.000 Kırım askeri
Osmanlı Devleti'nin 1556 yılında Rusya'nın eline geçen Astrahan Hanlığı'nı Rusların elinden kurtarmak için düzenledikleri sefer. [1]
Seferin sebepleri ve hazırlıklar
Rusya Moskova Prensliği 1552 yılında Kazan Hanlığı’na, 1556 yılında da Astrahan Hanlığı’na son vermiş, ve Don (Ten) ve Volga (İdil) nehir boylarına güçlü bir şekilde yerleşmişti. Moskova Prensi IV. İvan (Korkunç İvan) bu fetihleriyle Çar unvanını da almıştı.
İlerleyen yüzyıllarda Rus ekonomisinin candamarı haline gelecek olan bölgenin Rusya tarafından ilhak edilmesiyle, Orta Asya ile Kırım ve Anadolu arasındaki Hazar Denizi’nin kuzeyinden geçen ticaret yolu ve Hac yolu da kesintiye uğramıştı. Rus Prensliği ise Urallardan Karadeniz üzerine sarkma stratejisinin ilk adımını atmış oldu.
Padişah II. Selim ile dâmâdı ve Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa, Rusya’nın Kafkasya ve Kırım’a sarkma tehlikesini sezdiler. Bunu önlemek stratejisi olarak Astrahan kalesinin fethi ve bu kalenin bir tahkim edilmiş bir savunma sisteminin merkezi olarak kullanılması gerektiği düşünüldü. Bylece Rus Prensliğinin güneye ilerlemesi önlendiği gibi Osmanlı Devleti'nin Safevi devletinin Kafkaslar ve Azerbeycan'dan atılma stratejisini kolaylaştırılacaktı. Ayrica eski doğu-batı Asya kervan yollarından biri tekrar açılabilecek ve Orta-Asya'da bulunan ve Safavi aleyhtarı olan Özbekler ile bağlantı kolaylaşacaktı.[2] Bu bağlantının kolaylaştırılması için Don ile Volga arasında bir kanal açılması ve Karadeniz ile Hazer Denizi arasında su üzerinden bağlantının sağlanması da imkan dahiline girmişti. [3][4] Bu sırada İran Safevi Devleti’nin de Türkistan-Anadolu yolunu keserek Türkistan'dan yola çıkan hacıların engelenmesi haberi geldi. Ana stratejiyi uygulamak ve hacıların engelenmesi taktik sorununun çözümlenmesi niyeti ile bir Astrahan Seferi düzenlemesi için kesin bir şekilde karar verildi. Astrahan Seferi’nin, Don-Volga Kanal Projesi ile eşzamanlı olarak yürütülmesi de kararlaştırıldı.
II. Selim, Kırım Hanı I. Devlet Giray’a bir Hatt-ı Hümâyûn göndererek sefer hazırlıklarının başlanması talimatını verdi. Sadrazam Sokollu Mehmed Paşa da bu iş için, bölgeyi iyi tanıyan Şıkk-ı sâni defterdarı Çerkez Kâsım Bey'i görevlendirdi. Kendisine paşalık ve "Kefe Beylerbeyliği" ünvanı verildi.
Sefer
Asker toplandıktan sonra orduyu taşıyan donanma 4 Ağustos 1569 tarihinde Karadeniz'e açıldı ve Don (Ten) Irmağı ağzına geldi. Niğbolu, Silistre, Amasya, Canik ve Çorum sancak beyleri de askerleri ile gelip Çerkez Kasım Paşa'nın emrine girdiler. Kırım Hanı Devlet Giray da süvârileriyle bölgeye geldi.
Kuşatma, kazı ve başarısızlık
20 Eylül 1569 tarihinde Astrahan kuşatma altına alındı. Kefe, Balaklava, Menkub ve Taman halkından kanal kazısı işinde çalıştırılmak üzere yaklaşık 30.000 işçi toplandı ve 1569 senesinin Kasım ayında kazma işine başlandı. Mevsim koşullarının giderek kötüleşmesi kazı işçileri arasında firar eğilimini artırmaya başladı. Ücretlerin zamanında ödenmemesi gibi sorunlar da baş göstermeye başladı. Bir müddet sonra işçiler arasında meydana gelen isteksizlik, şehri kuşatan askerlere de bulaştı ve zaman zaman isyanlar çıktı. Bu olumsuz gelişmeler üzerine kazı faaliyetleri Kâsım Paşa'nın teklifi, Sadrâzam ve Pâdişâhın onayı ile durduruldu.
Bu eyleme destek sağlayacak olan Kırım Hanlığı, Ruslarin yaydığı, Osmanli Devleti'nin Kırım ozerkliğine karşı olduğu ve bu seferde Osmanlı başarısının bu özerkliği tehdit edebileceği korkuları ile ve sefer mevsiminin geçtiği açıklaması ile son anda desteklerini geri çektiler.[2]
Bu faaliyetleri yakından izleyen Moskova Çarı IV. İvan, kazı faaliyetlerinin tavsadığını gördü ve bölgeye Prens Serebiyanov komutanlığında 20.000 kişilik bir kuvvet gönderdi. Bu ordu, kazı işindeki işçileri tamamen dağıttı. Osmanlı ordusu için hazırlanan lojistik destek de yeterli değildi. Astrahan şehrini kuşatan Osmanlı askerleri, Prens Serebiyanov güçleri tarafından da kuşatılarak iki ateş arasına alındı. Osmanlı ordusu bir huruç harekâtı yaparak ve çok kayıplar vererek kuşatmayı kaldırdı, kendisini kuşatılmışlıktan kurtardı. Azak Kalesi'ni kuşatacak Osmanlı donanması ise bir fırtınaya yakalanarak büyük zarar gördü. Başarısızlığa uğrayan ve Kırım'da toplanan ordu donanma ile tekrar Anadolu'ya döndü.
Osmanlılar Don-Volga Kanal Projesinden vazgeçtiler ve 1570 yılında İstanbul'da Korkunç İvan'ın elçileriyle bir saldırmazlık antlaşması imzaladılar.
Buna ragmen Kırım Tatarları (1570-72) sefer yıllarında Rusları Kabraday'dan söküp atmışlar ve ta Moskova yakınlarına kadar akıncı hücumları yapmayı başarmışlardır. Diğer taraftan da Sokollu Mehmet Paşa Rusları Karadeniz'in doğu ve batısına sarkmalarını önlemek icin Osmanlı devletinin Eflak ve Buğdan prenslikleri üzerinde olan etkilerini güçlendirmiş ve Lehistan ile çok yakın ilişkiler kurmuştur.[2]
1676-1681 Osmanlı-Rus Savaşı

1663 yılında Çehrin
Tarih
Bölge
Çehrin, Ukrayna
Sonuç
Osmanlı Zaferi. Bahçesaray Anlaşması imzalandı.
Taraflar
Kumandanlar
İvan Samoiloviç
Grigory Romodanovski
Güçler
120.000
200.000
Kayıplar
15.000
30.000
1676-1681 Osmanlı-Rus Savaşı,Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasındaki ilk büyük savaştır. Bu savaş, sırasında Merzifonlu Kara Mustafa Paşa sadrazam olmuştur. 5 yıllık savaş sonucunda, henüz güçlenemeyen Rusya Çarlığı, yenilgi aldı ve 31 Ocak1681 tarihinde Bahçesaray Anlaşması ile Çehrin'i ve Ukrayna'nın geri kalan kısmını Osmanlılara bıraktı.
Savaşın nedeni]
Rus Çarlığı, güçlenmekte olan bir hükümdarlıktı. Rusya Çarı I. Aleksey (1645-1676) güneye açılma stratejisine uygun olarak önce Lehistan-Litvanya Birliği idaresinden serbest kalan Ukrayna'da bulunan Kazakların ellerindeki topraklara gözünü dikmişti. Ancak Osmanlı Devleti'nden çekiniyorlardı. 1667de Rusya Çarlığı ve Lehistan-Litvanya Birliği, Kazaklara hiç danışmadan, Andrusovo Antlaşmasını imzaladılar ve Sol-Ukrayna Kıyıları (Livoberezhna Ukrayina) Kazaklarını Rusya Çarlığı idaresine bağladılar. Çehrin merkezli Sağ-Ukrayna Kıyıları (Pravoberezhna Ukrayina) Kazakları Atamanı Petro Doroşenko ise 1669'dan beri Osmanlı koruması altında girmeyi tercih etti.
Osmanlılar 1672-1676 Osmanlı-Lehistan Savaşı sonucu olarak 27 Ekim1676'da İzvança Antlaşması ile Podolya bölgesinin idaresini ele aldılar ve Osmanlı koruması altında yarı-özerk Kazak Atamanı Doroşenko idaresinde olan Sağ-Ukrayna Kıyıları (Pravoberezhna Ukrayina) ile komşu oldular. Rusya Çarlığı, bazı Osmanlı aleyhtarı huzursuz Ukrayna Batısı Kazaklarının eylemleriyle, doğudaki Sol-Ukrayna Kıyıları (Livoberezhna Ukrayina) Kazakları Atamanı olan ve 1667'den beri Rusya Çarlığı hükümdarlığı altında bulunan Ivan Samoiloviç, güya, 1672'de tüm Ukrayna'nın atamanı seçildiğini açıkladı. Petro Doroşenko ve bağlı olduğu Osmanlı Devleti ve Kırım Hanlığı bunu kabul etmedi. Haziran 1674'de Rusya Çarlığı generali Prens Grigory Romodanovski ve İvan Samoiloviç emri altında bir ordu Doroşenko'yu kendine başkent olan Çehrin kalesinde kuşatmaya aldılarsa da Osmanlı ordularının yaklaşması üzerine bu kuşatma kaldırıldı.
I. Çehrin seferi]
Merzifonlu Kara Mustafa Paşa
Fakat 1676 yazında Çehrin kalesi (Romodanovski ve Samoiloviç komutanlığında) bir birleşik Rusya Çarlığı ile müteffiki Ukraynalılar ordusu hücumu karşında teslim olmak zorunda kaldı. Kendine bağlı olan birçok Kazakların kendine ihaneti ve bu başarısızlığı dolayısıyla Doroşenko Ruslarla anlaşıp 19 Eylül1676'da Sağ Ukrayna Kıyıları (Pravoberezhna Ukrayina) Kazakları atamanlığını bıraktığını ilan etti ve Rusya'ya sürgüne çekildi. Bunun üzerine Osmanlı Sadrazamı Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Doroşenko'nun azledildiğini bildirdi; yerine Sağ Ukrayna Kıyıları (Pravoberezhna Ukrayina) Kazakları atamanlığına İstanbul'da eğitilen Yuri Hmelnitskiyi atandı. Temmuz 1677'de İbrahim Paşa serdarlığı altında bir Osmanlı-Kırım Tatar Hanı ordusu I. Çehrin Seferine başladı ve bu ordu Ağustos'da Çehrin kalesini kuşatma altına aldı. Fakat kuşatma başarısız kaldı; 29 Ağustos'ta İbrahim Paşa Çehrin kuşatmasını bırakarak geri dönmeye başladı. İbrahim Paşa İstanbul'a donünce vezirlikte atılıp hapis edildi.
II. Çehrin Seferi (Çehrin'in Fethi)
Ertesi yıl 1678'de yapılan, Sadrazam Merzifonlu Kara Mustafa Paşa serdarlığında başlayan yeni bir sefere Sultan Avcı Mehmet de Silistre'ye kadara katıldı. Sonunda Çehrin, 21 Ağustos1678 tarihinde Osmanlıların eline geçti. Bu yenilgi, Ruslar için kötü oldu. Çünkü; önemli bir bölgeyi kaybetmişlerdi.
Barış
Rus Çarı Aleksey yeni bir Rus stratejisi uygulamaya başladı. Bu stratejinin hedefi Sağ Ukrayna Kıyıları arazilerinde yaşayan Kazakları zorlayıp bu Dinyeper Nehri batısındaki bölgelerin nüfusunun çok küçülmesi idi. Bir taraftan Çehrin'i tekrar fethetmek için hazırlığa başladılar söylentilerini yaydılar. Rus Ordusunun hazırlığı söylentilerini duyan Osmanlı Ordusu Edirne'de toplanmaya başladı. Yeni bir savaş başlayabilirdi. Zaten Rusya, Lehistan ile dostluk antlaşması imzalamış ve bu Osmanlı'nın aleyhindeydi. Bu sebeplerle, Osmanlı Devleti, yeni bir sefere başlayacaktı.
Ancak, Rusya Çarlığı, güçlü değildi. Böyle bir savaş ile daha çok toprak kaybedebilirlerdi. Böyle bir savaşı göze alamazlardı. Bunun üzerine Rusya Çarlığı, işin zorluğunu anladı ve barış istedi. Padişah, barışı kabul etti. Savaş, son anda önlendi. 31 Ocak1681'de Rusya Çarlığı ve Osmanlı Devleti ile Kırım Hanlığı arasında Bahçesaray Antlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre Dinyeper Irmağı Osmanlı Devleti ile Rusya Çarlığı arasında sınır oldu. Dinyeper Irmağı'nın sağ yakası (batısı) Osmanlı Devletinin elinde kaldı ve Çehrin kalesi Osmanlılara ait olduğu kabul edildi. Dinyeper Irmağı'nın sol yakasının ise, yani Ukrayna'nin doğusu ve Zaporizya Kazaklar bölgelerinin, Rusya Çarlığı idaresinde olduğu Osmanlılar tarafından onaylandı.
 
1686-1700 Osmanlı-Rus Savaşı
1686-1700 Osmanlı-Rus Savaşı

1696 yılında
Azak şehrinde savaş.
Tarih
Bölge
Sonuç
Taraflar
Kumandanlar
I. Petro
Vasili Golitsin
Boris Seremetyev
Aleksey Şeyn
1686-1700 Osmanlı-Rus Savaşı, 1683-1699 Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşı'nın bir parçasıdır. II. Viyana Kuşatması sonrasında çok sayıda Avrupa ülkesi Osmanlı İmparatorluğu'na karşı birleşerek saldırıya geçti. 1686 yılında Rusya da Kutsal İttifak ülkelerine katıldı. 1687 ve 1689 yıllarında Kırım'a, 1695 ve 1696 yıllarında ise Osmanlılara ait Azak'a saldırdıya geçtiler. Kırım'da başarılı olamayan Rusya, Azak'ı ele geçirmeyi başardı. Savaş 1700 yılında İstanbul'da imzalanan bir antlaşmayla sona erdi.
Kırım seferleri
2 Mayıs1687 tarihinde Knez Vasili Golitsin komutasındaki 132.000 kişilik bir Rus ordusu Kırım'a karşı sefere çıktı. 30 Mayıs'ta bu orduya Sol kıyı Kazaklarının atamanı İvan Samoyloviç'in komutasındaki 50.000 kişilik bir Kazak ordusu katıldı. Yaz sıcağında ilerleyen bu büyük ordu yiyecek ve su sıkıntısına uğradı. 17 Haziran'da ulaşmaya çalıştıkları Perekop Kıstağı'ndan 6 hafta uzaklığındayken geri dönmeye karar verdiler.
1689 yılında Ruslar bir kez daha aynı sefere çıktılar. Bu sefer Şubat ayında yola çıkarak yaz sıcağından sakınmak istiyorlardı. 20 Mayıs'ta Perekop Kıstağı'na ulaştılar ama Kırım Tatarlarının saldırına uğradılar. Su sıkıntısı başgösterdi. Golitsin gene geri çekilme emri verdi. Her iki Kırım seferi de başarısız olmuştu ama Ruslar Kırım Tatarlarını meşgul ederek Kutsal İttifak Savaşlarında Osmanlıların yardımına koşmalarına engel olmuşlardı.
Azak seferleri
Azak Kalesinin Ruslar tarafından alınması
Rusların ilk Azak seferi 1695 yılının baharında başladı. 27 Haziran'da Ruslar Azak Kalesini kuşattılar. Ancak Osmanlıların nehir yoluyla kaleye erzak ve cephane getirmelerini engelleyemediler. Ruslar 5 Ağustos ve 25 Eylül'de iki defa saldırıya geçtiler ama başarısızlığa uğradılar. 1 Ekim'de kuşatmayı kaldırmak zorunda kaldılar.
Bu kuşatmanın başarısız olması üzerine Rus Çarı I. Petro hemen bir donanma inşa edilmesini emretti. 1696 yılının Nisan ayında Aleksey Şeyn komutasındaki 75.000 kişilik bir ordu kara yoluyla Azak kalesine doğru yola çıktı. Aynı zamanda yeni inşa edilmiş Rus donanması Voronej Nehri ve Don Nehri yoluyla Azak Kalesine doğru yelken açtı. 27 Mayıs'ta bu donanma Azak Kalesini kuşattı. 14 Haziran'da Osmanlı donanması Azak Kalesinin yardımına yetişti. Ancak 2 Rus donanması 2 Osmanlı gemisini batırmayı başardı. 19 Temmuz'da Azak Kalesi Rusların eline geçti.
Sonuçlar
Kırım'da fazla bir başarı elde edemeyen Rusya bu savaşta Azak Kalesi'ni ele geçirmeyi başarmıştı. Bu savaş ayrıca Rus donanmasının ilk büyük başarısıydı. 14 Temmuz1700 tarihinde Osmanlı Devleti Rusya'yla İstanbul Antlaşmasını imzalayarak Azak Kalesini Ruslara bıraktılar. Ayrıca Rusların Taganrog'da inşa ettikleri kaleyi kabullenmek zorunda kaldılar.
 
 
Prut Savaşı

Savaşın cepheleri
Tarih
Bölge
Bugünkü Romanya ve Moldavya arasında Prut Nehri boyları
Sonuç
Osmanlı Devleti'nin zaferi
Prut Antlaşması ile Azak Osmanlılara bırakıldı.
Taraflar
Kumandanlar
Prut Savaşı, (1710-1711) Rusya'yla Osmanlı Devleti arasında yapılmış bir savaştır.
Savaşın nedenleri]
Rusya, Osmanlı Devleti ile mücadelesinde kendi lehine bir zemin yaratmak istiyordu. Osmanlı Devleti içinde yaşayan Ortodoks toplumları kışkırtarak Osmanlı Devleti'ni zayıflatacak ve yapacağı savaşlarda daha önce kaybettiği toprakları geri alacaktı. Eflak ve Boğdan Beylerini Osmanlılara karşı kışkırtan Rus Çarı I. Petro, Poltova Savaşı'nda İsveç Kralı XII. Karl'ı ("Demirbaş Şarl") yenince, Demirbaş ŞarlOsmanlılara sığındı. İsveç Kralını kovalayan Rus birliklerinin Osmanlı topraklarına akınlar düzenlemesi üzerine ve Bender'de mülteci bulunan Demirbaş Şarl'ın İstanbul'a yazdığı mektuplarla Rusya aleyhine yaptığı kışkırtmanın etkisi ile Sultan III. AhmedRusya'ya karşı savaş ilan etti (1711).
 
Savaşın kazanılması
Sadrazamlığa getirilen Baltacı Mehmet Paşa, 200.000 kişilik bir orduyla Tuna'yı geçerek Eflak'a girerken, Osmanlı donanması da Karadeniz'e açıldı. Osmanlı kuvvetleri, Kırım Ordusunun da desteği ile Rus birliklerini Prut Nehri kıyısında Stanileşti kasabası yakınında çember içine aldılar. O an için kurtuluş imkânı bulunmayan Rus Çarı Deli Petro, Moskova'ya bir mektup yazarak durumun zorluğunu ve ümitsizliğini anlattı. Çariçe I. Katerina araya girerek Osmanlı Devletine barış teklifinde bulundu. Hem Kırım Hanı, hem de İsveç Kralı saldırıya geçilip Rus ordusunun yok edilmesini savunuyorlardı. Ancak Baltacı Mehmet Paşa, Deli Petro'nun ordusunun etrafını sarmışken, Çariçe Birinci Katerina'nın araya girmesi üzerine veya isyan belirtileri gösteren Yeniçerilere güvenmemesi nedeniyle barışı kabul etmiştir. 22 Temmuz 1711'de taraflar arasında bir antlaşma yapılmıştır. Antlaşmanın imzalanmasından Sultan III. Ahmed de memnun olmuştu. Ancak ordusunu muhasaradan kurtaran Çar I. Petro'nun, vaatlerini yerine getirmemesi, sadrazama karşı İstanbul'da bir muhalefet grubunun oluşmasına yol açtı. Baltacı ile Katerina arasında ne tür bir ilişki kurulduğuna dair zaman içinde geniş kapsamlı söylentiler, tartışmalar ve literatür oluşmuştur. Ancak bilimsel anlamda yapılan araştırmaların, Prut Savaşı sırasında Baltacı ile Katerina arasında bir buluşmanın gerçekleşmediğini ortaya koyduğu söylenmektedir.
Prut Antlaşması
Kuşatma sırasında yeni bir kutsal ittifakın oluşturulabileceği düşüncesine sahip olan ve Osmanlı ordusunun çok yıpranacağı endişesini taşıyan Baltacı Mehmet Paşa barış yapılmasını kabul etti (21 Temmuz1711). İmzalanan Prut Antlaşması ile Azak kalesi Osmanlılara geri verildi. Ruslar, İstanbul'da devamlı bir elçi bulundurmayacak ve İsveç Kralı Şarl'ın serbestçe ülkesine dönmesine izin vereceklerdi. Rusya Lehistan'ın içişlerine karışamayacaktı. Osmanlı Devleti Azak kalesi ve çevresini alarak Rusları Karadeniz'den uzaklaştırmış, Karlofça ve İstanbul Antlaşmalarıyla kaybettiği yerleri geri alma konusunda ümitlenmiştir. Ayrıca Prut Savaşı sonunda Osmanlı-İsveç ilişkileri güçlenmiştir.
Osmanlı Devleti, Prut Savaşı sırasında elde ettiği avantajı antlaşmaya yansıtamamıştır. Bunda yeniçerilerin isteksiz davranışları ve Baltacı Mehmet Paşa'nın bu askerlere güvenememesi etkili olmuştur.
1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı
1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı
Tarih
Bölge
Sonuç
Belgrad Antlaşması ile OsmanlılarAvusturya'yi yenip Tuna boyu kalelerini ellerine geçirerek Tuna'yı tekrar sınır yaptılar; RuslarınKaradeniz'deki ilerlemelerini durdurdular.
Taraflar
Kumandanlar
1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya SavaşıRusya'nın Osmanlı Devleti'ne ait Azak ve Kılburun kalelerini işgal etmesiyle çıkan ve Rusya ile müttefiklik anlaşması yapan Avusturya ordularının da üç koldan Bosna, Balkanlar ve Eflak üzerinden hücum etmesiyle başlayan bir savaştır. [1][2]
Savaşın nedenleri
Rus Çarlığının başında bulunan Çariçe Anna İvanovna (d. 1693- ö. 1740) (saltanatı 1730-1740) amcası ve kendinden iki Çar önce Rus Çarı olan Büyük Petro (d. 1693 - ö. 1725) stratejisi olan Rusya'nın Karadeniz sahillerini eline geçirerek sıcak sulara çıkma stratejisini uygulamakta devam etmekteydi. Fakat 18. yüzyılın başında Karadeniz Osmanlılara doğrudan doğruya bağlı eyaletler ve Eflak, Boğdan ve Kırım Hanlığı yarı-özerk devletleri ile sarılmış bir Osmanlı gölü halindeydi ve bu deniz çok önemli bir ticaret yoluydu.
 
I. Mahmut
Büyük Petro son yıllarında Safevilerin son şahı II. Tahmasp'ın başa geçmesinden sonra İran'da çıkan karışıklıklardan faydalanıp Kafkaslara ve güneye inmek üzere Hazar Denizi kıyısındaki Bakü ve Derbent'i eline geçirmişti. 24 Haziran1724'de Rusya ile Osmanlılar arasında bir antlaşma yapılmış; Rusların Hazar Denizi kıyılarında bölgeleri kazanmasının Osmanlılarca kabulüne karşılık Rusya da Osmanlıların Gürcistan, Azerbeycan ve Şirvan bölgeleri üzerindeki hakimiyeti kabul edilmişti. Fakat Afganlar İran'a hücuma geçmişler; 1725'de İranlılara destek sağlamak için çağrılan Osmanlı orduları İran'la savaşa başlamış ve İran ve Irak içlerine girmişlerdi. İran'da işler daha da karışmış, Afşar hanedanı kurucusu Nadir Şah Afganları ülkeden atmayı basarmış ve Osmanlılar da ellerinde bulunan İran bölgelerinin bazılarını geri vermeyi kabul etmişlerdi. Tam bu sırada Eylül 1730'da İstanbul'da Patrona Halil isyanı çıktı; asiler şehri ellerine geçirdiler ve III. Ahmet tahttan indirildi ve I. Mahmut tahta geçirildi. Patrona taraftarları ancak Kasım 1730'da yok edildi. I. Mahmut'un saltanatının başlarında Osmanlı hükümeti İran'la uğraşmaya devam etti. İran Savaşı'nın Ocak 1732'de imzalanan anlaşma ile sona ermesi beklenirken Nadir Şah Ruslar yardımı ile Kafkaslarda Osmanlılara hücum edip galip geldi ve Gürcistan ve Ermenistan'ı geri alıp guneyde Irak'ta Osmanlı arazilerine girdi. Fakat Nadir Şah'ın dikkati doğuya Hindistan'a çekilince Osmanlılar ve İran 1736'da eski Kasr-ı Şirin sınırlarına dönmeyi sağlayan bir anlaşma yaptılar.
Avusturya'da Habsburg İmparatoru VI. Karl başka menfaaatler peşindeydi. 1714-1718 yılları arasında Osmanlılarla yapılan savaştan Avusturya komutanı Savoy Prensi Eugen'in savaş alanında galibiyeti ile Pasarofça Antlaşması ile Banat ve Belgrad'ı Osmanlılardan almıştı. Osmanlıların bu bölgeleri geri almasını ve Balkanlar'da güç kazanmasını istememekteydi. İkinci olarak 1735-1738 arasında Lehistan Veraset Savaşı'nda özellikle İtalya'da büyük bölgeler kaybetmişti ve bunlar yerine Balkanlarda Osmanlı bölgelerine özellikle Bosna-Hersek'e gözünü dikmişti. 1727-1729 arasındaki İngiliz-İspanya Savaşı sırasında Avusturya ile Rusya 1726'da bir gizli anlaşma yapmışlar ve Avusturya veya Rusya'nın girdiği bir savaşa diğer ülkeninin asgari 30.000 kişilik bir ordu ile yardım etmesi için anlaşmışlardı. Lehistan Veraset Savaşı'nda bu gizli anlaşmaya göre Ruslar Ren kıyılarında savaşmak icin ordularini Avusturya'ya vermişlerdi. Şimdi Avusturya'nin Rusya'ya karşı yardım sırası gelmişti.
1736'da Osmanlı-İran Savaşı bir barış imzalanması ile sona erdikten sonra Rusya bir savaş çıkratmak için bir bahane-sebep aramaya koyuldu. İstanbul'da bulunan Rus elçisinin raporlarına ve fikirlerine dayanarak Rusya'yı idare eden devlet büyükleri Osmanlı Devleti'nin Patrona isyanı ile içten ve İran'a karşı sürdürülen uzun dış savaştan sonra Rusya gibi güçlü bir yabancı devletin hucumuna karşı koyamıyacağına inanmaya başladılar. Ayrıca Rusya tek başına Osmanlılara hücum etmiyecekti, çünkü bir gizli anlaşmayla Avusturya'nin askeri yardımı ve desteğini sağlamıştı. Avusturyalılarla yapılan gizli görüşmelerle Osmanlı devletinin yenilip Balkanlardan geriye atıldığında hangi ülkenin nereleri eline geçireceği üzerine anlasmaya varıldı. İlk aşamada Rusya'nın Kırım ve Azak Denizi etrafını alması; Avusturya'nın ise Bosna-Hersek'i alması ve Balkanlarda daha ilerleme mümkün olursa daha sonra karşılıklı müzakerelerle anlasmaya varılması önerilmişti.
Osmanlı Devleti de İran Savaşı'nın sona ermesiden dolayı batıda bu iki ülkeye karşı savaştan pek kaçınmayacağı belli idi. 1734 yazında Polonya tahtına Avusturya ve Rusya'nın destek veridiği Saksonya Dükü III. Augustus'un getirilmesi ve Fransa'nın desteklediği kral adayı Stanisław Leszczynski'nin (Loren Düklüğü verilerek) rededilmesi sırasında Osmanlı devlet adamları Avusturya ve Rusya ile savaşa girmeyi düşünmüşlerdi. İran ile savaş bittikten sonra İran'da bulunan büyük Osmanlı ordusu kuzeye Kuban'a doğru sevk edilmişti. İstanbul'daki Fransiz, Ingiliz ve Hollanda elçileri Osmanlı vezirleri üzerinde girişimlerde bulunarak Osmanlıların Rusya ve Avusturya'ya karşı savaşmasını önerdiler. Bunlar arasında Fransız elçisi Villeneuve Markizi Osmanlılar üzerinde çok etkili oldu.
Rusya Osmanlı Devleti'nin himayesindeki Kırım hanının 1735 yılında Güney Rusya'ya yaptığı akınları savaşı başlatmak için bir bahane olarak buldu. O yüzden Kont Burkhard Christoph von Münnich'in komutasındaki Rus orduları 20 Mayıs1736 tarihinde Kırım yarımadasına saldırıya geçti.
Savaşın Gelişmesi
Rus cephesi
Rus Çariçesi Anna İvanova(1693–1740)
Rus ordusunun yağmaladığı Bahcesaray'da Han Sarayı
Mareşal Burkhard Christoph von Munnich komutasındaki 62.000 kişilik Rusya'nın Dinyeper ordusu 20 Mayıs1736 tarihinde saldırıya geçerek Osmanlıların elindeki Kırım Yarımdası kıstağındaki Orkapı (şimdiki Perekop kalesine hücum ederek bu tahkimli mevkiyi eline geçirip Kırım'a girdi ve 17 Haziran1736'da Kırım Hanlığı başkenti Bahçesaray'i eline geçirdi. Bu Rus ordusu yayılarak bütün Kırım'ı yakıp yıkıp ve ahaliyi öldürüp bir çöle döndürdü. Fakat tedarik hatları çok uzatıldığı ve bunun ortaya çıkardığı zorluklar dolayısıyla askerî iaşe, malzeme ve ek asker gücü takviyesi sağlayamadı. Hastalık ve salgın da bu ordunun büyük insan zayiatı vermesine neden oldu. 12 Kasım1736'da Kırım hanı II. Fetih Giray aç ve perişan Rus ordusunu Kırım'dan tümüyle geri püskürtmeyi başardı.
Mareşal Munnich
 
General Petro Lassi
1737'de Ruslar Dinyester üzerinden Boğdan üzerine girmeyi planlamakta idiler. Ama çok iyi takviyeli Osmanlı ordusu hücuma geçip Rus ordusunu Bender'den attı. 19 Haziran1737'de Rusya'nin Kont Petro Lassi komutasındaki Don Kazaklarından oluşan 28.000 kişilik Don Ordusu Rusya'nın Don Irmağı üzerinde bulunan Rus gemi filosuna bindirilerek Azak kalesi önüne gelip bu kaleyi Osmanlılardan aldı ve Kılbrurun kalesine de hücum ederek bu kaleyi de eline geçirdi
Temmuz 1737'de 40.000 askere yükselen ordusuyla bu sefer General Lassi'nin Don Ordusu Kırım'a yürüdü. Kırım Hanlığı orduları ile yapılan birkaç çarpışmada galip gelerek Karasubazar (1944'e kadar Kasarubazar şimdi Bilohirsk) şehrini aldı. Fakat General Lassi ve ordusu da iaşe ve malzeme kıtlığı nedeniyle Kırım'dan çekilmek zorunda kaldı. Bu sırada Maresal Munnich Dinyeper Ordusuyla hücuma geçip Özi (şimdiki adı Ochakiv) kalesini eline geçirdi.
1738'de Mareşal Munnich zamanını Osmanlı'lara karşı isyan etmeye teşvik için, Eflak ve Boğdan'dan gelen heyetlerle, Ruslara o bölgelerden Hiristiyan desteği saglama amaciyla, konusmalarla geçirdi. 15 Ağustos1738 tarihinde Osmanlı-Kırım ordusu Rusların elinden Özi ve Kılburun kalelerini geri almayı başardı.
Mareşal Munnich 1739da Lehistan ile anlaşıp Polonya'ya ait arazilerden geçip Osmanlı ordusunun hiç beklemediği arka cephesine indi. Böylece 19 Ağustos1739'da Rus ordusu Dinyester nehrini geçerek Hotin yakınlarında Osmanlı ordusuyla karşılaştı. 28 Ağustos'da Hotin'in 12 kilometre güneybatısında bir mevkide Serasker Veli Paşa ve Mareşal Munnich ordusu bir çarpışmaya girişti ve Ruslar iki misli daha fazla zayiat vermekle beraber Osmanlı ordusu yenildi. 30 Ağustos'da Hotin kalesi ve sonra da Bender kalesi Rusların eline geçti. Ruslar sonra Eylül içinde Boğdan içlerine yürüdü ve Yaş şehrini aldı. Mareşal Munnich ordusuyla Eflak üzerine yürümeyi planlıyordu, ama 18 Eylül'da Rusya'nın müttefiki olan Avusturya'nın Osmanlılarla barış yapıp Belgrad Antlaşması yaptığı haberi geldi. Bunun üzerine Rusların Boğdan'dan istedikleri yardım gerçekleşmedi. İaşe, malzeme ve asker sıkıntısı aynı Kırım'da olduğu gibi yine Mareşal Munnich ordusunu tehdid etmeye başladı. Barış dolayısıyla tecrübeli Osmanlı ordularının Avusturya cephesinden çekilip ve Rus cephesini takviyeye kullanılacağı gayet açıktı. Bu nedenlerle Rus başkomutanı Mareşal Munnich de Osmanlı devleti ile barış yapılmasını kabul etti.
Ruslar anlaşma yapılması için İstanbul Fransız elçisinin arabulucuğunu kabul etti ve müzakereler Niş'te yapılıp 3 Ekim 1739'da Rusya ve Osmanlı devletleri arasında antlaşma imzalandı. Bu imzalama gerçekte Niş'te yapılmakla beraber antlaşma ismi Belgrad Antlaşması'dır.
Avusturya cephesi savaşları
12 Temmuz1737'da Avusturya da Rusya'nın yanında savaşa girdi. (80.000 profesyonel asker, 50.000 milis askeri ve 36.000 attan oluşan Avusturya ordusu Maria Tereza'nin kocası olan Lorenli Franz I. Stefan komutasinda idi. Avusturya orduları üç koldan Osmanlı topraklarında ilerlemeye başladılar.
Doğuki kolordu gücündeki birlikler Mareşal Wallis komutasında Eflak'da ilerlemeye başladı. Eflak üzerinden hücuma geçen bir Osmanlı ordusu Eflak'da ilerleyen Avusturya doğu kolunu Bükreş yakında yapılan bir muharebede yendiler ve kış başlamadan bu Avusturyalıları Erdel'e geri püskürtuler ve Mareşal Wallis'in askerleri Karpat dağlarındaki dağlık geçitleri savunmaya koyuldular.
Batıdaki yine kolordu gücündeki Avusturya koluna Prens Josef von Hildburghausen komuta etmekteydi. Karadağlılar yardımı ile eyalet merkezi Bosnasaray dahil Bosna eyaletini işgale başladılar.
Bosna valisi Hekimoğlu Ali Paşa idi ve Avusturyalılara karşı Bosna'da Osmanlı direnişini organize etti. Avusturya'nın Macaristan'ı aldıktan sonra yaptığı mezalim ve dinsel baskıdan kaçmış olan Macar asıllı kale savunma timarlı birlikleri Bosna kalelerini Avusturya'ya vermemek için büyük direniş gösterdiler. Bu kolordu Banja Luka'yı kuşattı. Hekimoğlu Ali Paşa'nın topladığı gönüllü Bosna birlikleri 4 Ağustos 1737'de bu şehir surları önünde yapılan Banja Luka Muharebesi'nde bu Avusturya kolunu bir bozguna uğrattı ve bu kol Sava Irmağı kuzeyine çekilmek zorunda kaldı.
Esas büyük Avusturya ordusu Mareşal Friedrich Heinrich von Seckendorff (1673–1763) komutasında Morova Irmağı vadisinden yürüyerek ve Hıristiyan Sırp Osmanlı tebası tarafından iaşe ve hatta ek asker sağlanarak 1 Ağustos 1737'de Nişi eline geçirmeyi başardı. Bu ordudan büyük bir kol Khevenhiiller Ludwig Andreas (1683-1744) komutasında Vidin üzerine gönderildi. Ama Vidin'deki Osmanli askerleri bu kuşatmaya hazırlıklı oldukları için başarılı olmadı. Bu kol da Tuna üzerinde Adakale yakınlarında 28 Eylül 1737'da yapılan bir muharebeden sonra çekilip Mareşal Wallis'in güçleri ile birleşti.
Ana Avusturya ordusunun ilerlemesi Osmanlı'larin beklemediği bir halde olmuştu. Osmanlı orduları çok geçmeden organize olarak karşı hücuma başladı. Orta koldaki Avusturya güçleri de yaz sonlarında Osmanlı ordularının hücumu altında kaldı. 20 Ekim 1737'de Niş tekrar Osmanlılar eline geçti. Bu Avusturya ordusu batıya doğru çekilmeye başladı. Daglik bir bolgedeki Sirbistan'daki Uzice ve Bosna'daki Drina Nehri üzerindeki Zvornik kalelerini kuşatmaya koyuldular. Ana Avusturya ordusunun Drina üzerine bu yürüşü ile Morova uzerindeki ilerleme sona erdi ve Avusturya ordularının kolları arasındaki bağlantılar ortadan kalktı.
1737 kışında Fransız elçisi Villeneuve Markizi vasıtasıyla yapılan ateşkes teklifleri Osmanlılarca kabul edilmedi.
1738'de Avusturya orduları başkomutanı değişti; Kont von Königsegg-Rothenfels (1673-1751) yeni başkomutan olarak atandı. Osmanlı orduları ataka geçmişti ve Avusturyalılar ise savunma savaşları yapmaları gerekti. Osmanlı orduları Humbaracı Ahmet Paşa (1675-1747) tarafından yapılan reformları benimsemiş, özellikle Sürat Topçularını çok efektif olarak kullanmaya başlamışdı. Osmanlılar yeni topçularının yardımıyla Sirbistan'da bulunan kaleleri aşama aşama ellerine geçirip Avusturyalıları geri itmeye başladılar. Tuna Nehri kıyılarında önemli savunma mevkileri olan Uzice, Semendire ve Adakale Osmanlılar eline geçti. Serdar Sadrazam Yeğen Mehmet Paşa Adakale fatihi adıyla halk arasında ün aldı. Mehadiye kalesi Osmanlılar eline geçip Osmanlılar Banat yaylasına sarkmaya başladılar.
Avusturyalılar İstanbul'da Fransız elçisi olan Villenueve Markizi'nin aracılığı ile barış müzakereleri istediler. Bu müzakerelere İstanbul Fransız ve Avusturya elçileri ve Rusya grandükü ile İstanbul'da başlandı. Fakat müzakereler yavaş gitmekteydi.
22 Mart 1739'da Yeğen Mehmed Paşa sadrazamlıktan ve serdarlıktan azledildi. Yerine Vidin Seraskeri İvazzade Hacı Mehmed Paşa geçirildi. Yine Avusturyalılar üzerine hücumlar devam etti. Avusturya ordusunun başkomutanlığına Mareşal Kont Wallis getirilmişti. Wallis 60.000 Avusturya ordusu ile Tuna'yı Pançsova'dan geçip Belgrad'a doğru yürüdü. 21-22 Temmuz 1739'da Belgrad'in hemen doğusunda yapılan Grocka Muharebesi'nde Mareşal Wallis komutasındaki Avusturya ordusu büyük bir mağlubiyete uğratıldı. Wallis savaşarak Tune kuzeyine çekilmeye başladı. Osmanlı ordusu Belgrad şehrini kuştamaya aldı. Belgrad kalesi kısa bir kuşatmadan sonra tekrar Osmanlılar eline geçti.
Bu mağlubiyet bir önceki Osmanlı-Avusturya savaşında Savoy Prensi Eugen'in galibiyetleri gibi gayet iyi sonuçlar bekleyen Avusturya başkenti Viyana'da şok tesiri yaptı. Avusturya orduları başkomutanı Mareşal Wallis bir divan-i harp mahkemesinde yargılandı. Sürüncemede olan müzakerelere bu sefer daha ciddiyetle Belgrad'da başlandı ve 1 Eylül'da müzakerelerde anlaşmaya varildi. Resmen 18 Eylül 1739'da Avusturya ile Osmanlı Devleti arasında Belgrad Antlasması imzalanıp savaşa son verildi.
Savaşın sonuçlanması
AvusturyaOsmanlı ordusuna yenik düştüğü için barış istemişti. 18 Eylül1739 tarihinde OsmanlılarlaAvusturya arasında Belgrad Antlaşması imzalandi. Avusturya 1718de Pasarofca Antlaşması ile eline geçirmiş olduğu Sırbistan, Belgrad, Eflak'ın bazı kısımlarını ve Bosna'da bir sınır bölgesini, Banat bölgesi hariç, geri verdi.
Rusya da tek başına kaldığı ve İsveç'ten bir saldırı da beklediği için barışa razı oldu ve 3 Ekim 1729'da Rusya ve Osmanlı devletleri arasında Niş'te yapılan müzakerelerden sonra barış antlaşması imzalandı.
Böylece mütecaviz ve Osmanlı devletinden toprak koparmak azimiyle savaşa giren iki düşman ülke karşısında Osmanlı devleti Avusturya'lılara karşı büyük galibiyetler kazanarak Belgrad ve Tuna kalelerini ellerine geçirip yine doğal Tuna boyu sınırına erişmiş; Ruslara karşı önce Kırım'ın talan edilmesi ve bir sıra kalelerinin Ruslar eline geçmesi ile gayet zararlı sonuçlar almakla beraber sonunda Rusların Karadeniz'de kendilerine bir yer elde etme amaçlarına ulaşamasını önlemiştir.
Dipnotları
  1. ^ Resmi olarak Osmanlıların savaş ilan etmesi 1736'da olduğu için bazı tarihçiler bu savaşın başlama tarihini 1736 olarak verirler.
  2. ^ Bu dördüncü Osmanlı-Rus savaşı ve 7. Osmanlı-Avusturya savaşı olduğu bildirilmektedir.
 
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı
 
 
1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı

Savaşın cepheleri
Tarih
Bölge
Karada bugünkü Moldavya, Ukrayna ve Bulgaristan
Denizde
Çeşme açıkları
Sonuç
Rusya İmparatorluğu'nun zaferi
Küçük Kaynarca Antlaşması ile Kırım'ın
Osmanlılar tarafından kaybedilmesi
Taraflar
Kumandanlar
Güçler
125 000
1768-1774 Osmanlı-Rus SavaşıOsmanlıların yenik düşmesiyle sonuçlanmış bir savaştır. Bu savaşın sonucunda Ukrayna'nın güneyi, Kuzey Kafkaslar ve KırımRusya'nın eline geçmiştir.
Konu başlıkları
Savaşın Nedenleri
Savaş ilk önce Lehistan'da kralla soylular arasında çıkan bir anlaşmazlık yüzünden başladı. Rus Çariçesi II. KaterinaLehistan'ı parçalamak amacıyla Lehistan'ın içişlerine karışıyordu. Kralı soylulara karşı desteklemek amacıyla bölgeye Kazak Rus askerlerini gönderdi. Askerler Osmanlı Devleti sınırları içindeki Balta kentine girerek katliam yaptılar.[1]Osmanlı padişahı III. Mustafa bu durumu protesto ederek 25 Eylül1768 tarihinde Rusya'ya savaş açtı. Lehistan'da krala karşı çıkan soylular Osmanlı Devleti'nin yanında yer aldılar. Birleşik Krallık da Rus donanmasına danışmanlar göndererek Rusya'nın yanında yer aldı.
Savaşın Olduğu Cepheler
 
Sakız adası açıklarında Osmanlılarla Ruslar arasında yapılan deniz savaşı (1770)
Savaşın başlamasıyla Lehistan 3 büyük kuvvet (Prusya, Avusturya ve Rusya) tarafından kıskaca alındı. Rus generali Aleksandr Suvorov Leh ordusunu 23 Mayıs1771 tarihinde Lanckorona'da, 23 Kasım1771 tarihinde de Stolowice'de yendi. Böylece Lehistan'daki savaş sona erdi. Kazandığı bu zaferlerle yıldızı parlayan Suvorov Osmanlı cephesine gönderildi.
Kırım Hanı Kırım Giray Şubat 1769'da Güney Rusya'ya başarılı akınlar yaptı. Sadrazam Yağlıkçızade Mehmed Emin Paşa1 Mayıs1769’da ve sadrazam Moldovancı Ali Paşa12 Ağustos1769’da iki başarılı Hotin seferi yaptılar. Fakat Kırım Giray'ın ölümünden sonra Rus orduları Kırım'a girdiler. Yeniçerilerin artan başarısızlıkları ve emre karşı çıkmaları gibi nedenlerle Ruslar Eflak ve Boğdan'a girdiler. 21 Eylül1769 tarihinde de Hotin'i ele geçirdiler. Ruslar Osmanlı Devletini içten çökertmek için Mora Yarımadasındaki Rumlar arasında ayaklanma çıkarttılar. Kaptan-ı Derya Mandalzade Hüsameddin Paşa 9 Nisan1770 tarihinde Mora Yarımadasına bir çıkartma yaparak bu ayaklanmayı bastırdı.
Ancak OsmanlılarınBalkanlardaRusya karşısındaki yenilgileri devam etti. Rus kumandanı Petro Rumyantsev7 Temmuz1770'de Prut nehrinin bir kolu olan Larga nehri boylarında Kartal ovasinda yapılan bir savaşta Osmanlıyeniçerileri ve Kırımtatarları büyük bir yenilgiye uğrattı. Rus birlikleri İsmail, Akkerman, Bender kalelerini ellerine geçirdiler.
Ayrıca Çariçe II. Katerina Aleksey Grigoryeviç Orlov komutasındaki Rus donanmasını Baltık Denizi'nden Akdeniz'e gönderdi. İlk defa Akdeniz'e savaşa giren Rus donanması İzmir yakınlarında Çeşme burnu ile Sakız adası arasında Osmanlı donanmasıyla savaşa tutuştu. 5-7 Temmuz1770 tarihleri arasında yapılan bu savaşta Rus donanması Osmanlıları büyük bir yenilgiye uğrattı. Bu olaydan sonra Rus donanması 1770 -1774 yılları arasında 5 yıl daha Ege Denizi'nde kaldı. Bilinmeyen nedenlerle 2 Kasım1772 ve 9 -10 Haziran1774 tarihlerinde iki kez daha Çeşme Limanı'na gelerek kaleyi ve şehri tekrar topa tuttu.
Osmanlı orduları 2 Ağustos1771’de Özi (Kırım), 12 Eylül1771’de Yerköy (Boğdan), 29 Haziran1773’te Silistre (Boğdan), 20 Ekim1773’te Varna'da bazı zaferler kazanıldılar. Ancak 1774 yılında Rumyantsev'in komutası altında tekrar saldırıyla geçen Rus ordusu Tuna nehrini geçerek Şumnu'ya doğru ilerlemeğe başladı. Bu sırada Osmanlı tahtı el değiştirmiş, III. Mustafa'nın yerine kardeşi I. Abdülhamit geçmişti. Sadrazam Muhsinzade Mehmed Paşa Rus ordusunu karşılamak üzere yeniçeri Ağası Yeğen Mehmed Paşa kumandasında gönderdiği bir ordu Kozluca’da Rumyantsev'in ordusuna yenildi. Rumyantsev bu başarıdan sonra Şumnu'ya kadar ilerledi.
Savaşın Sonuçlanması
Çariçe II. Katerina'nın Osmanlıları yenmesini gösteren temsili bir tablo (Stefano Torelli 1772)
21 Temmuz1774 tarihinde tahta yeni geçmiş olan Osmanlı padişahı I. AbdülhamitKüçük Kaynarca Antlaşmasını imzalayarak savaşa son verdi. Bu antlaşmayla Kırım'a bağımsızlığı verildi. Ama Rusya'nın asıl amacı bağımsız olan Kırım'ı kısa bir süre sonra topraklarına katmaktı. 9 yıl sonra 1783 yılında RusyaKırım'ı resmen kendine bağladı. Kısa bir süre sonra da RuslarlaOsmanlılar arasında tekrar savaş çıktı.
Kaynaklar
  1. ^ The Deterioration of Ottoman Administration In the Light of the Ottoman-Russian War of 1768-1774, Metin Bezikoğlu, Bilkent Üniversitesi Master tezi, Eylül 2001, sayfa 43
  • 1770 Çeşme Deniz Savaşı: 1768-1774 Osmanlı Rus Savaşları, Oğuz Aydemir ve Ali Rıza işipek, Denizler Kitabevi, Temmuz 2006, ISBN 9750005147.
  • 1774 Küçük Kaynarca Andlaşması, Osman Köse, Türk Tarih Kurumu, VII. Dizi, Sayı 218, 2006 , ISBN 975-16-1865-7.
 
 
 
 
1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı
 
 
1787-1792 Osmanlı-Rus Savaşı

Savaşın cepheleri
Tarih
Bölge
Karada bugünkü Moldavya, Romanya ve Ukrayna; denizde Kırım, Ukrayna ve Bulgaristan açıkları
Sonuç
Rusya İmparatorluğu'nun zaferi
Yaş Antlaşması ile Kırım Rusya'ya bırakıldı.
Taraflar
Kumandanlar
Güçler
Osmanlı İmparatorluğu 97000
Rusya İmparatorluğu: 100000
Kayıplar
77000
55000
1787-1792 Osmanlı-Rus SavaşıOsmanlıların1774 yılında imzalamış oldukları Küçük Kaynarca Antlaşmasıyla kaybettikleri toprakları geri almak amacıyla başlattıkları bir savaştır.
Savaş I. Abdülhamit'in saltanatı sırasında başladı. İngiliz ve Fransızlar savaşa katılmamakla birlikte bu savaşta Osmanlı Devleti'nin yanında yer aldılar. Ancak Avusturya da savaşa girince Osmanlı Devleti beklemediği bir şekilde kendisini Avusturya'nın da karşısında buldu. Osmanlı ordusu disiplinden uzaktı. Rus generali Potemkin1788 yılında Özi'yi kuşattı. 6 ay boyunca kuşatmaya dayanan Özi Aralık ayında -23oC sıcaklıkta teslim oldu. Kentin bütün sakinleri Ruslar tarafından katledildiler. I. Abdülhamit'in bu haberin üzüntüsüne dayanamayarak öldüğü söylenir.
Tahta III. Selim'in geçmesinden sonra kayıplar devam etti. Fokşan (1 Ağustos1789) ve Boze Savaşlarında (22 Eylül1789) Osmanlılar büyük kayıplara uğradılar. Akkerman kalesi Rusların eline geçti ve BesarabyaRusya tarafından işgal edildi. Osmanlı Devleti kendine müttefik bulma amacıyla 11 Temmuz1789 tarihinde İsveç ve 31 Ocak1790 tarihinde de Prusya'yla barış antlaşmaları imzaladı. Ancak bu iki devletten de yardım alamadı. Sonunda Osmanlı Devleti'ne karşı Rusya kadar başarılı olamayan AvusturyaOsmanlı Devleti'yle barış antlaşması imzaladı (Ziştovi Antlaşması4 Ağustos1791). Avusturya'nın savaştan çekilmesinden birkaç ay sonra Rusya da barış antlaşması yapmağa razı oldu (Yaş Antlaşması9 Ocak1792). Osmanlı Devleti bu antlaşmayla Kırım'ın Rusya'nın egemenliği altına geçtiğini tekrar kabul etmek zorunda kaldı. Dinyester nehri Rusya ile Osmanlı Devleti arasında sınır olarak kabul edildi. Karadeniz kıyısında bulunan Anapa Kalesi Osmanlılara geri verildi.
Kaynakça
  • Cezayirli Gazi Hasan Paşa, Ali Rıza İşipek, Dz.K.K.lığı Yayını, Mayıs 2009 ISBN : 978-975-409-539-5
·         1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı
 
1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı
 
Tarih
Bölge
Sonuç
Taraflar
Kumandanlar
·         1806-1812 Osmanlı-Rus Savaşı, Osmanlı Devleti ile Rusya arasında birçok cephelerde savaşılmış bir savaştır. Napolyon Bonapart'ın önderliği altındaki Fransa'nın Avrupa'da başlattığı savaşların (Napolyon savaşları) arka planında yer aldı.
·         Osmanlı padişahı III. Selim'in saltanatı döneminde 1792-1805 yılları arasında Osmanlı Devleti ve Rusya barış içinde yaşamışlardı. Hatta Osmanlı DevletiMısır'ı işgal eden Fransa'ya karşı İngiltere ve Rusya'yla işbirliği yaptı. 24 Eylül1805 tarihinde OsmanlılarRuslarla yeni bir dostluk antlaşması imzaladılar. Ancak bu antlaşmanın imzasından kısa bir süre sonra Osmanlı Devleti ve Rusya arasında yeni bir anlaşmazlık çıktı. RusyaOsmanlıların Rus yanlısı Eflak ve Boğdan beylerini görevden almasından hoşnut değildi. 40.000 civarında Rus askeri Eflak ve Boğdan'a girdi. III. Selim22 Aralık1805 tarihinde boğazları kapattı ve Rusya'ya savaş ilan etti. Rus donanması Osmanlı donanmasını 11 Mayıs1807 tarihinde Çanakkale boğazı civarında 19-29 Haziran1807 tarihleri arasında da Limni adası yakınında civarında yendi.
·         Bu arada 29 Mayıs1807 tarihinde Kabakçı Mustafa isyanı sonucu III. Selim Osmanlı tahtından indirilmiş ve yerine IV. Mustafa tahta geçmişti. IV. Mustafa'nın saltanatı boyunca Osmanlı sarayında büyük bir kargaşa yaşandı. Yeniçeriler saraya hakim oldular. 28 Temmuz1808 yılında taht tekrar el değiştirdi. IV. Mustafa'nın yerine II. Mahmut geçti. Osmanlılar İngiltere ile 1809'da bir antlaşma yaparak Ruslarla savaşa devam kararı aldılar. RuslarınFransa ile olan sorunları, Osmanlı Devleti ordularının yıllarca süren savaştan yorgun düşmesi yüzünden iki devlet de barış imzalamaya mecbur kaldılar.
·         28 Eylül1812 tarihinde imzalanan Bükreş Antlaşması ile Rusya, Eflak ve Boğdan'dan çekilecek, Besarabya bölgesi ise Ruslara bırakılacaktı. OsmanlılarBosna ve Eflak'dan 2 yıl vergi almayacak, Sırplar kendi içlerinde serbest kalacaktı. Tuna nehrinde hem Osmanlı hem de Rus gemileri serbestçe dolaşabilecekti. Prut ve Tuna nehirlerinin sol sahilleri iki ülke arasında sınır kabul edilecekti.
·         Ayrıca,Kuban Irmağı ağzından güneyde Bzıb (Psıb) Irmağı ağzına değin uzanan Çerkesya kıyılarının denetimi,Anapa Kalesi ile birlikte Osmanlılara geri verildi.Buna karşılık Bzıb ve Rioni Irmakları (Poti) arasındaki Karadeniz kıyıları ve Gürcü toprakları Ruslara bırakıldı
 
 
 
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı
 

Kars'ın kuşatılması (January Suchodolski, 1839)
Tarih
Bölge
Sonuç
Taraflar
Kumandanlar
1828-1829 Osmanlı-Rus SavaşıNavarin Deniz Savaşı'nı takiben Rusya'nın Yunanlıların bağımsızlığını desteklemesi yüzünden çıkmış bir savaştır.
Osmanlı padişahı II. Mahmut20 Ekim1827 tarihinde İngiliz, Fransız ve Rus donanmalarının Navarin'de Osmanlı-Mısır donanmalarını yakmalarını protesto etmek için Rusya'yla yapılmış olan Akkerman Sözleşmesini iptal etti ve Çanakkale BoğazınıRus gemilerine kapadı. Bunun üzerine başlayan savaşın ilk aylarında Rus komutanı Petro Wittgenstein Osmanlı toprağı olan Eflak'a girerek Bükreş'i ele geçirdi. Rus çarı I. Nikolay da Tuna nehrini geçerek Dobruca'ya yürüdü. Şumnu, Varna ve Silistre kalelerini kuşattı.
Karadeniz filolarının desteğiyle Varna kalesine saldıran Ruslar 29 Eylül'de Varna'yı teslim aldılar. Ancak Şumnu kalesini uzun süren bir kuşatmaya rağmen Osmanlıların büyük bir cesaretle yaptıkları savunma sonucu ele geçiremediler. Her iki taraf ta açlık ve hastalık sonucu çok sayıda kayıplar verdi. Kışın yaklaşması dolayısıyla Ruslar kendilerine ait olan Besarabya'ya geri çekildiler.
1828-1829 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Rus Mercury firkateyninin 2 Osmanlı savaş gemisiyle çarpışmasını gösteren tablo (Nikolay Krasovsky)
 
Varna'nın kuşatılması (1828, Alexander Zauerweid, 1836
7 Mayıs1829'da Rus ordusu 60.000 askerle tekrar saldırıya geçerek Silistre'yi kuşattı. II. Mahmut 40.000 kişilik bir orduyu Varna'nın yardımına gönderdi. Ancak bu ordu Ruslara yenik düştü. 19 Haziran'da Silistre de Ruslara teslim oldu. Bu arada Kafkas cephesinde İvan Paskeviç komutasındaki Rus ordusu Ahıska,Ardahan,Posof, Erivan, Kars ve 27 Haziran1829'da Erzurum'u ele geçirdi. 2 Temmuz'da 25.000 askerlik bir Rus ordusu Balkanları boydan boya geçerek Burgaz'ı ve Sliven'i teslim aldılar. 28 Ağustos'ta Edirne'ye kadar ilerleyen Rus ordusu İstanbul'un sadece 68 kilometre uzağına ulaştı. Padişah II. Mahmut14 Eylül1829'de Rusların bu ilerlemesini durdurmak için koşulları çok ağır olan Edirne Antlaşmasını imzalamak zorunda kaldı.
Kaynaklar
 
 
 
 
Kırım Savaşı
 
Kırım Savaşı
 
Tarih
Bölge
Sonuç
Müttefik zaferi
Taraflar
Bulgar Lejyonu(2000 Kişi)
Kumandanlar
Lord Raglan (Müttefik Ordular Başkomutanı);
Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa (Osmanlı Ordusu Başkomutanı);
General Pélissier (Fransız Ordusu Başkomutanı)
Kayıplar
100,000 Rus
 
g  t  d
Kırım Savaşı
 
Kırım Savaşı, 4 Ekim1853 - 30 Mart1856 tarihleri arasındaki Osmanlı-Rus Savaşıdır. Birleşik Krallık, Fransa ve Piyemote-Sardinya'nın Osmanlı tarafında savaşa dâhil olmasıyla savaş, Avrupalı devletlerin Rusya'yı Avrupa ve Akdeniz dışında tutmak amacıyla verdiği bir savaş halini almıştır. Savaş, müttefik güçlerin zaferiyle bitmiştir.
Konu başlıkları
Savaşın sebepleri
Rusya, 1853 yılından itibaren Kavalalı Mehmet Ali Paşa bunalımı sırasında takip ettiği zayıf bir Osmanlı Devleti üzerinde etki alanı kurma politikasını bırakarak, bu devleti yıkma politikası takip etmeye başladı. Bunu gerçekleştirebilmek için de kutsal yerler sorununu kullandı. Osmanlı Devleti, Hıristiyanlarca kutsal sayılan Kudüs ve çevresinde Katolik ve Ortodokslar'a çeşitli ayrıcalıklar tanımıştı. 1853 yılına gelindiğinde ayrıcalıklar konusunda Rusya ile Katolikliğin dünya çapında savunuculuğunu yapan Fransa çatışmaya başladılar. Bu durumu bahane eden ve asıl amacı "Hasta adam" gözüyle baktığı Osmanlı devleti'ne ve onun bekasına son vermek isteyen Rusya, Birleşik Krallık'a mirasın paylaşılması teklifinde bulundu. Ancak, çıkarları gereği Osmanlı Devleti'nin toprak bütünlüğünün muhafazasından yana olan Birleşik Krallık bu teklifi kabul etmedi. Bunun üzerine Rusya, tek başına harekete geçerek, Osmanlı Devleti'ne bir ittifak teklifinde bulundu ve bu devletin sınırları içinde yaşayan Ortodoksların koruyuculuğunun Rusya'ya bırakılmasını önerdi. Osmanlı Devleti Britanyalın de desteğine güvenerek Rus isteklerini reddetti.
Savaşın anlam ve önemi
  • Kırım Savaşı, Osmanlı devletine yardım etmekten çok, Avrupa'nın siyasal statüsü ile ilgili idi.
  • Birleşik Krallık için önemli olan husus, Avrupa'daki güç dengesiydi ve bunun Birleşik Krallık aleyhine bozulmasına izin verilemezdi.
  • Bu nedenle, Avrupa'nın statükosu tek taraflı iradelerle değil, "Avrupa uyumu" içinde diplomasi yoluyla yapılmalıydı.
  • Özellikle 1848 yılında çıkan Macar ayaklanmasının Rusya tarafından kanlı bir şekilde bastırılmasıyla yara alan Avrupa özgürlükleri korunmalı ve dengeleri Rusya'nın tek başına bozmasına göz yumulmamalıydı.
  • Fransa'ya göre başarının anahtarı Birleşik Krallık ile anlaşmaktan geçiyordu ve Kırım Savaşı bunun için bir fırsattı.
  • Birleşik Krallık ile Fransa'nın ortak düşüncesi ise Rusya'nın Avrupa dışında tutulmasıydı.
  • Rusya, Avrupa dışında tutulabilir ve büyük devlet statüsünden indirilebilirdi.
  • Polonya (Lehistan) yeniden kurulabilirdi.
  • Osmanlı Devleti zamansız bir dağılmadan kurtulabilirdi.
  • Fransa Avrupa'da yeniden üstün duruma gelebilirdi.
  • Tüm bunlara karşı Prusya başta olmak üzere merkezi Avrupa devletleri bu düşüncelere karşıydı.
  • Özellikle Avusturya, savaş sonunda yapılacak antlaşmadan ve ortaya çıkacak yeni statükodan endişeli idi.
  • Kısacası; batılı devletler "neye" karşı savaşacaklarının bilincinde olmakla birlikte "ne" için savaşacaklarını tam bilmiyorlardı. Dolayısıyla, gerçek barış antlaşması hemen hemen hiçbir sorunu çözemedi.
  • Rusya ile Batı Avrupa'nın arası gergindi. Yani bir nevi Soğuk savaş vardı. O aslında bir Rus-Osmanlı savaşından çok Rus-Batı savaşı idi.
Savaşın başlaması ve gelişmesi
 
Britanyalı Coldstream Muhafız Alayı askerleri Haydarpaşa yakınlarında Kırım'a gitmek için beklerken.
Kırım Savaşı (1853-1856): Britanyalı ikmal limanı Balıklava'nın Görünüşü
The embarkation of sick persons at the harbor in Balaklava, Kırım Savaşı sırasında Balıklava'da bulunan limandan tekneye bindirilen hastaları gösteren renkli litograf (William Simpson, 24 Nisan 1855)
Kırım Savaşı sırasında kışlanın İngilizler tarafından hastane olarak kullanıldığı dönemi gösteren renkli litograf (William Simpson, 21 Nisan 1856)
Rusya'nın İstanbul'da görevli elçisi Aleksandr Mençikof isteklerinin reddedilmesi üzerine 19 Mayıs1853'te İstanbul'dan ayrıldı. Rus orduları savaş dahi ilan etmeden 22 Haziran 1853'de Eflak ve Boğdan'ı (Memleketeyn) işgale başladılar. Çar, bu hareketinin bir savaş başlangıcı kabul edilmemesi gerektiğini açıkladı ve bu teşebbüsün bir güvenlik tedbiri olduğunu belirtti. Ancak, bu durum Avrupa'nın statüsünü değiştirmeye yönelikti. Bunun üzerine Avusturya'nın teklifi ile Viyana'da bir konferans toplandı. Fakat toplantıdan sonuç alınamadı. Bu sırada İstanbul'da, Rusya'ya karşı savaş ilanı için halk padişaha baskı yapmaya başladı. 4 Ekim1853'te Rusya'ya bir nota verildi ve Eflak ile Boğdan'ın 15 gün içinde boşaltılması istendi. Rusya bu notaya kayıtsız kaldı ve tanınan sürenin sonunda savaş fiilen başladı.
Savaşın başlangıcında Osmanlı ordusu Balkanlar'da başarılı oldu. Fakat Batum'a yardım götüren Osmanlı donanması 30 Kasım1853'te Rus donanması tarafından Sinop açıklarında batırıldı. Rusların bu ani hareketi ve Karadeniz'de durum üstünlüğü sağlamaları Boğazlar'ı ve İstanbul'u tehlikeye düşürdü. Bu durum Avrupa devletlerini endişelendirdi. Birleşik Krallık ve Fransa devreye girerek tarafları uzlaştırmak istedi, ancak yapılan teklifi Rusya reddetti. Bunun üzerine Fransa ve Birleşik Krallık, Rusya'ya bir ültimatom verdiler ve taraflardan şu isteklerde bulundular:
  • Eflak ve Boğdan'dan çekilmesi;
  • Osmanlı Devletinin ülke bütünlüğüne riayet etmesi;
  • Ortodoksların himayeciliği iddiasından vazgeçmesi istendi.
Osmanlı Devleti'nden;
  • Vatandaşlarına eşit haklar tanıması ve tatbik etmesi;
  • Hıristiyanlara olumsuz muamelede bulunulmaması;
  • Karma mahkemeler kurulması;
  • Hıristiyan tebaadan vergi alınmaması talep edildi.
Çar, ültimatomu ve istekleri kabul etmedi ve Rus ordusuna Tuna nehrini geçerek ilerleme emrini verdi. Birleşik Krallık ve Fransa, 12 Mart1854'te Rusya'ya savaş ilan ettiler.
Birleşik Krallık ve Fransa, Osmanlı Devleti lehine savaşa girerken Avrupa kamuoyunu tatmin edecek ve özel menfaatler sağlayacak tedbirleri almayı da ihmal etmediler. Bu maksatla 12 Mart1854'te İstanbul'da; 10 Mayıs1854'te Londra'da ve 14 Haziran1854'te de; Avusturya ile antlaşmalar imzaladılar. Avusturya ile yapılan antlaşma Tuna eyaletlerinin Rus ordusundan boşaltılmasını öngörüyordu ve Avusturya, gerekirse asker göndermeyi taahhüt etmekteydi. Bu nedenle 15 Mart1855'te Sardenya'da ittifaka katıldığını açıkladı.
Savaş devam ederken Osmanlı ülkesinin Epir, Etolya ve Teselya eyaletlerinde Rum halkının isyan hareketleri başladı. Yapılan ikazlar dikkate alınmadı ve bunun üzerine Fransızlar Pire limanına asker çıkararak Yunanistan'ı abluka altına aldılar. Bu hareket Yunanistan'ı tarafsızlığa mecbur etti ve Rusya da bir müttefikini kaybetti.
Savaş Tuna, Kafkas ve Karadeniz'de yoğunluk kazandı. Tuna cephesinde durum önce Osmanlılar lehine gelişti. Fakat bir süre sonra Rus ordusu Silistre'ye kadar ilerledi. (Bkz. Silistre Kuşatması) Bunun üzerine Britanyalı ve Fransızlar Gelibolu yarımadasına asker çıkardılar ve çıkan birlikleri Varna bölgesine sevk edildi. Bu sırada Avusturya'da Rusya'yı baskı altına aldı. Rus ordusu Silistre önlerinden çekilmeye mecbur kaldı. Müteakiben de Eflak ve Buğdan'ı tahliye ederek savunmaya geçti.
Müttefikler, Rusya'yı barışa zorlamak için Kırım yarımadasında da bir cephe açmaya karar verdiler. 20 Eylül1854'te 30 bin Fransız, 21 bin Britanyalı ve 60 bin Osmanlı askerinden oluşan müttefik kuvveti 89 harp ve 267 nakliye gemisiyle Kırım'a çıkarıldı. Ancak Kırım Savaşı düşünüldüğü gibi kısa sürede tamamlanamadı. 1855 ilkbaharında 140 bin kişilik bir müttefik kuvveti daha bölgeye çıkarıldı. Ruslar mağlup oldu ve çekilmek zorunda kaldılar. Kafkas cephesinde ise Ruslar başarı kazandılar ve Kars'ı ele geçirmeye muvaffak oldular. Bu sırada Çar I. Nikolay öldü, yerine geçen II. Aleksandr barış istemek zorunda kaldı. Barış şartlan Avusturya tarafından kendisine verilen bir ültimatomla bildirildi. II. Aleksandr istenen şartları esas tutarak barış teklifini kabul etti. Önce 15 Mayıs'dan 14 Haziran1855'e kadar Viyana'da barış için hazırlık görüşmeleri yapıldı ve Paris Konferansı esasları tespit edildi.
Savaşın sonuçları
Kâğıt üzerinde, savaşın galiplerinden olan Osmanlı devleti, aslında savaştan çok büyük zarar alarak çıkmıştır. Çok pahalı olan bu savaşı yürütebilmek için Osmanlı devleti, ödeme yeteneğinin çok üstünde borç almıştır. Endüstrileşmeyi kaçırdığı için ekonomisi çağdışı kalmış olan devlet, bu borçların altından kalkamayacak ve 1881 yılında II. Abdülhamit döneminde Düyunu Umumiye idaresinin kurulmasıyla, Avrupalı devletlerin mali denetimi altına girip, yarı sömürge olacaktır. Özellikle Fransa'daki Yahudi Rothschild Ailesinin sahibi olduğu bankalardan alınan borçlar sonucunda, Yahudilerin vaat edilen topraklara yerleşmesine engel olunamamıştır.
Kırım Savaşı'nın sonunda ilan edilen Islahat Fermanı, Osmanlı reform hareketlerinde çok önemli bir yer tutar. Islahat Fermanı'nın amacı, imparatorluk içindeki herkese Osmanlı yurttaşlığı vererek, yasalar önünde dine bakılmaksızın eşitlik sağlamaktı. Islahat Fermanı ile Batı'da dolaşan liberal düşünceler Osmanlı'ya girmeye başlayacaktır.
Kırım Savaşı, İtalya birliğine giden yolu hızlandırmıştır. Savaşa asker göndererek Birleşik Krallık'ın sempatisi ve Fransa'nın etkin desteğini kazanan Sardinya-Piemonte Krallığı, savaşı izleyen yıllarda İtalya birliğini kuracaktır.
Diğer önemli muharebeler
93 Harbi
 
93 Harbi

İvanovo Çiftlik Çarpışması (
2 Ekim1877)
Tarih
1877-1878
Bölge
Sonuç
Taraflar
Kumandanlar
Güçler
250.000 asker [1]
350.000 asker [1]
 
 
 
93 Harbi

93 Harbi ya da 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı
Osmanlı padişahı II. Abdülhamit döneminde yapılan bir Osmanlı-Rus Savaşı'dır. Rumi takvime göre 1293 yılına denk geldiğinden Osmanlı tarihinde 93 Harbi olarak bilinir. Hem Tuna Cephesi'nde, hem de Kafkasya Cephesi'nde savaşılan 93 Harbi Osmanlı Devleti için büyük bir yenilgiyle sonuçlanmış; hem büyük bir toprak kaybına neden olmuş, hem de Rus ordusunun İstanbul'un eşiğine (Yeşilköy) kadar ilerleyerek[2] Osmanlı Devleti'nin varlığını tehdit etmesiyle sonuçlanmıştır.
Konu başlıkları
Savaşı hazırlayan koşullar
Daha çok bilgi için: Bulgar isyanları ve Tersane Konferansı
93 Harbi'nin en önemli nedenleri arasında Rusya'nın Balkanlar'da yaşayan Ortodoks dinine bağlı Osmanlı vatandaşları (Rum, Bulgar, Sırp, Ermeni ve Romen) üzerindeki etkisini arttırma amacı sayılabilir. İngiltere ve Fransa Rusların güçlenmesini istemediklerinden dolayı bu savaşta Osmanlıları desteklediler.
Rusya Balkan köpeklerini Osmanlılara saldırtmaya hazırlanıyor (İngiliz Punch dergisinde yayınlanmış bir karikatür) 17 Haziran1876
Osmanlı hazinesi Sultan Abdülmecit'in döneminden beri yapılan aşırı harcamalar sonucu Avrupa'ya karşı ağır bir şekilde borçlanmıştı ve bu borçları ödeyebilmek için Balkanlardaki vergileri yükseltmişti. Bu ağır vergiler Balkan halkları arasında hoşnutsuzluk yarattı. Ayrıca Kafkaslar'dan Ruslar tarafından Çerkes Sürgünü sonucu göçe zorlanan Çerkez ve Abhaz gibi Müslüman gruplar Balkanlar'da yerleştirilmiş[3]; bu göçmenlerle Balkanlar'ın yerlisi olan Hristiyanlar arasında büyük bir düşmanlık ortaya çıkmıştı. Nisan 1876 yılında ortaya çıkan Bulgar isyanları bu Müslüman göçmenlerin yardımıyla bastırıldı ama isyanların bastırılması sırasında ölen Bulgarlar için Avrupa'da büyük bir sempati oluştu. İsyanlar sırasında ölen Müslümanların sayısını hiçe sayan Avrupa basını Osmanlı Devleti'ne karşı çok olumsuz bir kamuoyu yarattı. Bu kamuoyunun baskısıyla Osmanlı Devleti'ni Bulgarlar, Sırplar ve Romenlere daha geniş bir özerklik vermeye zorlamak için İstanbul'da bir konferans toplandı.
Tersane Konferansı adı verilen bu konferansın kararlarını yumuşatmak için tahta yeni çıkmış olan II. Abdülhamit konferansın toplandığı 23 Aralık1876 günü alelacele I. Meşrutiyet'i ilan etti. Ama gene de konferans Osmanlı Devleti'ne karşı çok ağır kararlarla sonuçlandı. Bu kararların Osmanlı Devleti'nce reddedilmesi üzerine Rusya, Paris Antlaşması'nın (1856) Karadeniz'de tersane ve savaş gemisi bulundurulmayacağına ilişkin hükümlerini tanımadığını bildirdi. Ardından da Ortodoks uyruklarına söz konusu antlaşmadaki hükümleri uygulaması için Osmanlı Devleti'ne baskıda bulunmaya başladı. Bu sırada İngiltere, Rusya'nın Osmanlılara savaş ilan etmesini önlemek amacıyla Londra Konferansı'nın toplanmasına önayak oldu. Ama Osmanlılar konferansta hazırlanan protokolü içişlerine müdahale sayarak reddettiler. Ülkedeki Panslavist akımların etkisiyle protokolün reddini bir savaş nedeni sayacağını önceden bildirmiş olan Rusya24 Nisan1877'de Eflak ve Boğdan'a girerek Osmanlılara savaş açtı. Osmanlılar, Kafkasya ve Tuna olmak üzere iki cephede, kendilerinden üstün durumdaki Rus ordusuna karşı zorlu bir savunma savaşı vermek zorunda kaldılar.
Kafkasya cephesi
Kafkasya'da Rus ordusunun 75,000 askeri Rusya'nın Kafkasya valisi Grandük Mihail Nikolayeviç'in komutasında idi. Nikolayeviç'in emrindeki alt düzeydeki komutanlar ise çoğu Ermeni asıllı olan Beybut Şelkovnikov, Mihail Tarieloviç Loris-Melikov, İvan Davidoviç Lazarev ve Arşak Ter-Gukasov idi. Osmanlı ordusu ise Ahmed Muhtar Paşa'nın komutasındaki 20.000 askerden oluşuyordu. Ruslar'ın kendi geliştirdikleri top mermileri bulunuyordu. Osmanlı'da ise İngiliz yapımı toplar mevcut idi.[4]
Nene Hatun'un mezarı (Aziziye tabyası)
Ahmed Muhtar Paşa
Kafkasya cephesinde Ahmed Muhtar Paşa komutasındaki Osmanlı birlikleri, General Loris-Melikov komutasındaki Ruslara karşı uzun süre direndi. 27 Nisan1877'de Doğubeyazıt, 17 Mayıs'da ise Ardahan Ruslarca işgal edildi.[4] Ama Halyaz ve Zivin'de Rus orduları yenilgiye uğradı. Gedikler (25 Ağustos) ve Yahniler (4 Ekim) çarpışmaları Osmanlıların zaferiyle sonuçlandı.
15 Ekim'deki Alacadağ Muharebesi'nde Ruslar takviye ile Osmanlı savunma hattını arkadan çevirdi ve Osmanlı'nın 5-6,000 ölü ya da yaralı ile 8,500 savaş esiri kaybı oldu.[4] Kafkas cephesindeki Osmanlı kuvvetleri çözülmeye başladı. Kasım1877'de Kars'ı ele geçiren Rus Orduları Erzurum'a yöneldi.Ahmed Muhtar PaşaKars-Erzurum arasında kurduğu savunma hattında kış koşullarını iyi değerlendirerek üstün bir savunma savaşı verdi[5]. Nene Hatun ve diğer Erzurumlu vatandaşların Aziziye Tabyası'nda büyük bir cesaretle yaptıkları savunma 93 Harbi'nin unutulmayan anlarını oluşturdu. Erzurum Rusların eline geçti. Savaşın bitmesinden sonra Rus ordusu Erzurum'dan geri çekildi ama Kars, Ardahan, Rize, Artvin ve BatumBerlin Antlaşması'yla Rusya'ya bırakıldı. Bu şehirler, yeni Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'nin Sovyetler Birliği ile 16 Mart1921 tarihli Moskova Antlaşması'na kadar Rusya'nın elinde kaldı.
Tuna cephesi
Plevne muharebesi haritası
93 Harbi başladığında Çırpanlı Abdülkerim Nadir Paşa Rumeli Ordusu başkomutanı olarak Balkanlardaki bütün Osmanlı birliklerinin en üst düzeydeki komutanı durumundaydı. Bölgedeki Osmanlı kuvvetleri Rusçuk, Silistre, Şumnu ve Varna arasında bulunan Ahmed Eyüb Paşa'nın komutasındaki Doğu Tuna Ordusu, Vidin'de üslenen Osman Nuri Paşa'nın komutasındaki Batı Tuna Ordusu ve ikisinin arasında yer alan Süleyman Hüsnü Paşa'nın komutasındaki Balkan Ordusu olmak üzere üç ordudan oluşuyordu[6]. Balkanlardaki Rus birliklerinin en üst düzeydeki komutanı ise Grandük Nikolay Nikolayeviç idi. Ancak Tuna nehrinin Romanya tarafında konuşlanan Rus birliklerine General İosip Gurko komuta ediyordu.
Tuna Cephesindeki muharebeler Rusların 21 Haziran1877'de Tuna nehriniRomanya tarafından Bulgaristan tarafına geçerek Osmanlı topraklarına girmesiyle başladı. Rus ordusu 26 Haziran'da Ziştovi Muharebesi ve Niğbolu Muharebesini kolayca kazandı. Savaşın başındaki bu başarısızlıktan dolayı Abdülkerim Nadir Paşa görevden alındı ve 18 Temmuz'da yerine Mehmet Ali Paşa getirildi. Tırnova ve Niğbolu'yu alan Rus birlikleri 19 Temmuz'da stratejik açıdan büyük önemi olan Şıpka Geçidini ele geçirdiler[7]. 2 Ekim'de Mehmet Ali Paşa da başkomutanlık görevinden alınarak yerine Süleyman Hüsnü Paşa getirildi. Osmanlı birlikleri Şıpka Geçidi'ni geri almak için çarpışırken General Yuri Şilder-Şuldner komutasındaki Rus birlikleri Osmanlı ordusunu Plevne'de abluka altına aldılar. Plevne Kalesinin komutanlığını Osman Nuri Paşa üstlenmişti. Kuşatmaya Rus generalleri Mihail Skobelev ve Nikolay Kridener ve Kral I. Carol'un emrindeki Rumen askerleri de katıldı. Osman Nuri Paşa'nın 145 gün boyunca cesaretle sürdürdüğü Plevne Savunması ezici bir sayı üstünlüğü bulunan Rus ve Romen orduları karşısında 10 Aralık1877'de başarısızlıkla son buldu[8]. Plevne'nin düşmesinden sonra Sırplar da Osmanlılara karşı yoğun saldırıya geçtiler.
Hızla ilerleyen Rus orduları Kazanlık, Samokov, Yeni Zağra, Çırpan, Tırnova ve Filibe'yi[9] aldıktan sonra Meriç Nehri'ni geçti. 20 Ocak1878'de Edirne düştü. Ruslar Silivri'yi de alarak Ayastefanos'a (Yeşilköy) kadar ilerlediler. Osmanlılar barış istemek zorunda kaldılar. Osmanlılara karşı ağır koşullar içeren Ayastefanos Antlaşması imzalandı. Ama Avrupa'da dengenin Rusya lehine bozulduğunu gören Avusturya, İngiltere, Fransa ve Almanya bu antlaşmaya karşı çıktılar. Berlin'de uluslararası bir konferans toplandı ve 13 Temmuz1878'de imzalanan Berlin Antlaşması'yla savaş sona erdi.
Savaşın sonuçları
Daha çok bilgi için: Berlin Antlaşması
93 Harbi, Osmanlı Devleti'nin dağılma sürecini başlatan ilk önemli olaylardan biri sayılır. II. Abdülhamit'in, yenilgiden sorumlu tuttuğu Meclis-i Mebusan'ı süresiz tatil ederek Kanun-i Esasi'yi askıya alması, ayrıca savaş sonrasında Balkanlar'la Kafkasya'dan Anadolu'ya gelen 1 milyonu aşkın göçmenin yol açtığı toplumsal ve ekonomik bunalım öbür önemli sonuçlarıdır. Başlangıçtaki başarılara karşın ordunun donatım eksikliği ve teknik yetersizlikleri, özellikle Tuna cephesindeki komutanlar arasında görülen geçimsizlik savaşın Osmanlı aleyhine sonuçlanmasına sebep olarak görülebilir.
Kaynakça
  1. ^ a b Mehmed Arif Bey, Başımıza Gelenler, İstanbul, 2006, ISBN 975-355-338-5
  2. ^ Bakırköy ilçesi tarihi
  3. ^ Caroline Finkel, The History of the Ottoman Empire, sayfa: 467, 2005, Basic Books
  4. ^ a b c (Ermenice) Hambartsumyan, Victor et al. Ռուս-Թուրքական Պատերազմ, 1877-1878 (The Russo-Turkish War, 1877-1878). Sovyet Ermeni Ansiklopedisi. vol. x. Erivan, Ermenistan SSR: Ermeni Bilim Akademisi. 1984, s. 93-94.
  5. ^ Sergüzeşt-i Hayatımın Cild-i Sanisi, Gazi Ahmed Muhtar Paşa, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1996, ISBN 9753330456
  6. ^ Doksan Üç Harbi
  7. ^ Osmanlının Balkanlardan Çekilişi Süleyman Hüsnü Paşa ve Dönemi, Erol Özbilgen, İz Yayıncılık, 2006, ISBN 9753556098
  8. ^ Gazi Osman Paşa Plevne'ye Saplanan Tuğ, Sadettin Kaplan, İstanbul, Mart 2007, ISBN 9789752692787
  9. ^ 93 Harbi muharebeleri
Kafkasya Cephesi
 
 
 
 
Kafkasya Cephesi

Üst: Erzurum'daki yıkılma Sol Üst: Rus kuvvetleri; Sol Alt: Müslüman mülteci; Sağ Üst: Osmanlı kuvvetleri; Sağ Alt: Ermeni mülteci;
Tarih
Ekim 24, 1914 - Ekim 30, 1918
Bölge
Sonuç
Osmanlının savaş öncesi bölgelere Mondros Ateşkes Anlaşması ile geri çekilmesi.
Taraflar
Kumandanlar
Hafız Hakkı Paşa
Vehip Paşa
Nuri Paşa
Mustafa Kemal Paşa
Samed Bey Mehmandarov
Ali-Ağa Shikhlinski
Djafargulu Karaca Nakhcivanski
Nikolay Yudeniç
Andranik Ozanyan
Drastamat Kanayan
Garegin Njdeh
Movses Silikyan
Stepan Şaumyan
Lionel Dunsterville
Güçler
Üçüncü Ordu (1914-1917)
Kayıplar
250,000-400,000 [kaynak belirtilmeli],
 
 
Kafkasya Cephesi

Kafkasya Cephesi (
24 Ekim, 1914 - 30 Ekim, 1918) I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin Rusya, daha sonra Britanya (Dunsterforce), Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti ve Merkezi Hazar Diktatörlüğü ile karşı karşıya geldikleri cepheye verilen isimdir. Bu cephede 1918'de kurulan Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti de Osmanlı devletinin yanında yer almış ve Bakü Muharebesi'nde müttefik olmuştur. Kafkasya Cephesi, savaş sırasında Doğu Anadolu içlerine kadar genişlemiş, Trabzon, Bitlis, Muş ve Van şehirlerine kadar yayılmıştır. Kara harbi, Karadeniz Bölgesinde bulunan Osmanlı İmparatorluğu deniz gücü ve Rus donanması tarafından desteklenmişdir.
Konu başlıkları
Taraflar
23 Şubat1917Rus Devrimi ile başlayarak Rus Kafkas Ordusu dağılmış ve bu cephede olan Ermeni Gönüllü Tugayları ve Ermeni milisleri (çeteleri) güçlerini birleşerek yeni kurulan Ermeni devletinin ordusu olarak Osmanlının karşısına çıkmıştır. Osmanlı İmparatorluğu ile Rusya arasında Brest-Litovsk Antlaşması (3 Mart 1918) ve Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti ile Batum Antlaşması (4 Haziran 1918) imzalanarak çatışmalar kısmen sonlandırıldıysa da, silahlı çatışmalar Osmanlı İmparatorluğunun Orta Hazar Diktatörlüğü, Ermenistan Demokratik Cumhuriyeti ve Britanya İmparatorluğunun yolladığı Dunsterforce elit birlikleri ile devam etmiştir.
Diğer yandan Almanya petrol kaynaklarının güvenliğini sağlamak amacıyla Alman Kafkasya Seferini düzenlemiştir. Alman Kafkasya Seferi Osmanlı ve Almanya'yı Batum'da karşı karşıya getirdi. Çatışmalar bu cephede Mondros Ateşkes Anlaşması (30 Ekim 1918) ile sona erdi.
Amaçlar
Osmanlı devletinin bu cepheyi açma sebepleri:
  • 93 Harbi'nden beri Rusya’nın elinde olan Kars, Ardahan, Artvin ve Batum illerini geri almak.
  • Rusya'nın kontrolü altında olan Kafkasya Müslümanlarının ayaklanarak kendi topraklarını kurtarmasına yardım etmek.
  • Hazar Denizi'nden başlayarak Orta Asya'da yaşayan Türk dillerini konuşan Türki ırklarla temasa geçerek Turancılık planını gerçekleştirmek.
  • Rusları bu cepheye güç transferi yapmak zorunda bırakarak Almanların Doğu Cephesi'ndeki hareketlerini hafifletmek. Bu kararın verilmesinde Almanların Azerbaycan-Bakü petrollerinden yararlanma isteğinin de katkısı vardır.
Ermeniler Ermeni Gönüllü Tugayları'na katılmaları döneminde Büyük Ermenistan adı verilen toprakları ele geçirmek ve başlangıçta Rusyanın altında özerk olsa bile, Ermeni devletinin temellerini atmak amaçlarıyla örgütlenmişlerdir.
Güçler
Bölgede Osmanlıların 3. Ordusu vardı. 1916 yılında, Çanakkale Savaşı'ndan sonra, 2. Ordu kısmen bu cepheye transfer edildi. Çatışmaların başında, Osmanlı birleşik kuvvetleri 100.000'i asker olmak üzere diğer (polis, lojistik gibi) kuvvetlerle birlikte 190.000'i buluyordu. Donanımları yeterli değildi.
Rus Kafkas ordusuna Osmanlıların savaşa girecekleri kuşkusunun başlaması üzerine önem verilmeye başlandı. Savaş öncesi bu ordunun bütün kuvveti, 100 tabur, 117 bölük ve 250 toptan ibaretti.[1] Bu birliklerde 100.000 er ve 15.000 atlı güç vardı. Rusların geri hizmetlere ayırdığı 150.000 kişilik bir kuvvet bulunmaktaydı. Rus'ların bütün Kafkasya bölgesinde 160.000 kişilik silahlı güçleri vardı. Rus güçleri Batum, Alexandropol (bugünkü Gümrü), Erivan arasında I. Kafkas Kolordusu, 66. Yedek Tümeni, 1. 2. ve 3. Plaston Tugayları, 1. ve 2. Kazak Tümenleri ve bir Sibirya Süvari Tugayı olarak ayrılmıştı. Bu güçlerin gerisinde de Tiflis'te 2. Türkistan Kolordusu vardı.[1] Ruslar savaşın başlangıcında Tannenberg ve Masurian Gölleri Cephesi'nde yenilgiye uğramaları nedeniyle, geride sadece 60.000 asker bırakarak, güçlerinin neredeyse yarısını Avrupa Cephesi'ne taşımak zorunda kaldılar. Nazarbekov, Silikian ve Pirumov gibi ünlü Ermeni generalleri bu cephede bıraktılar. Rus Kafkas Ordusu devrimle birlikte 1917 yılının Şubat ayından itibaren cepheyi terkedecektir. Bu ordu 1917'de dağıldığında 110-120 bin Ermeni kökenli asker aktif bulunuyordu. Kafkas Ordusu kağıt üzerinde Genel Vali Varantsov Dashkov komutasındaydı. Valinin Kurmay Başkanı General Yudiniç asıl (askeri) komutanı idi. Rus Kafkas Ordusunun karargahı ve kurmay heyeti Tiflis'te bulunuyordu. Kafkas Ordusu'nun savaş planı, savunma esasına ve sınır yakınlarında bölgesel saldırı hareketlerine girişmek üzere düzenlenmişti.
Rus Kafkas ordusuna 4 Ermeni Gönüllü Tugayı ile 2 Gürcü taburu katılacaktır. 1914 yazında, Ermeni gönüllü birlikleri Rus Silahlı kuvvetleri altında kurulmuştur. Rusya'nın Ermeni vatandaşları askerlik zorunlulukları dolayısıyla zaten Avrupa'ya gönderilmişti. Gönüllü birliklerin oluşturulmasında o ana kadar hizmet etmek zorunda kalmamış Ruslar ve Rusya'da yaşamayan Ermenilerden yararlanılmıştır. Bu güç Rus Kafkasya Komutanlığı'ndan bağımsız olarak Kafkasya Valiliği altında kuruldu. Bu kuvvetlerin başına Andranik Toros Ozanyan getirildi, diğer birimleri ise Drastamat Kanayan, Arşak Gafavian, Sargis Mehrabyan komuta etti. Osmanlı temsilcisi Karekin Bastermadjian (Armen Karo) da bir tugayın komutasını aldı. 1914 yılında ilk kurulduğunda 20.000 asker vardı ve zaman içinde katılımlarla sayısı arttı. 1916 yılına gelindiğinde, Nikolay Yudeniç'in kararıyla bu birimlerin bir kısmı dağıtıldı, bir kısmı da Rus Kafkas Ordusu altında birleştirildi.
Kafkasya Cephesi'nde bulunan güçler
1914, Rus Kafkas Ordusu
1915, 70 yaşında din adamı Ermeni milisleri ile.
1915, Kürt atlı birliği
Operasyon
Öncü
1914 Haziranında Erzurum’da Ermeni kongresi yapıldı.[2] Kongrede amaç Ermenilerin olası savaş çıktığında takınacakları tavrın kararlaştırılmasıydı.[2] Osmanlı devletinde hükümet olan İttihat ve Terakkinin önemli isimlerinden Naci Beyi ve Şakir Bahattin bu kongreye katılırlar.[2] İttihat ve Terakki Ermenilerden bazı taleplerde bulundu.[2] İsteklerin başında Ermenilerin savaş çıkması durumunda sadık kalacağına dair söz vermesi bulunmaktaydı.[2] Ruslara karşı savaşacak Ermenini askerlerinin verilmesi ikinci istekdi.[2] Ermenilerin cevabı ise Osmanlı Ermenilerinin devletlerine sadık olduklarını ama bağımsız (İttihat ve Terakki hükümetinden) hareket edecekleridir. Rusya’daki Ermenilerin Rusya’ya sadık olduklarını ve Kafkaslardaki ayaklanma teklifine ise karışmayacaklarını iletmişlerdir.[2] Bahattin’i Şakir “Ama bu ihanettir” diye bağırmıştır. Tarihçi Erikson bu toplantı sonrası İttihat ve Terakki partisinin Osmanlı Ermenilerinin güçlü ve detaylı planlarla Rus bağlantısı olduğunun ve amaçlarının Osmanlı İmparatorluğu'ndan bölgeyi ayırmak olduğunun farkına vardığı sonucuna vardı.[3]
1914
4. Ermeni Tümeni Sarıkamışa doğru ilerleyen güçleri Barduz Geçidinde karşılamış ve bu gücün cephedeki yerine gecikmesine sebep olmuşdur.
1 Kasımda Ruslar sınırı Bergmann Atağı ile geçti. Kasım ayının sonunda çatışmalarda Ruslar Erzurum-Sarıkamış ekseninde Osmanlı sınırları içinde 25 kilometre derinde tutundu. Rusların başarılı atağı, güney omuz boyunca Ermeni tugaylarının etkili olduğunu yerlerden Karaköse ve Doğubeyazıt'ı almasını sağladı. Doğubeyazıt Van ilinin kuzey komşusu idi. Osmanlı kayıpları yüksekti: 9000 ölü, 3000 esir ve 2800 firari. En şiddetli kış ayında Hafız İsmail Hakkı Bey İstanbul’daki Genel Kurmay ikinci Başkanlığını bırakıp Enver Paşa’nın arzusuyla Kafkasya’ya sefer için 3. Orduya atandı.
Aralık ayında Rus Çarı 2. Nicholas, Kafkasya Cephesi'ni ziyaret etti. Tiflis'ten Ermeni Ulusal Bürosu başkanı Alexander Khatisyan ve Ermeni Kilisesi başkanına hitaben:
Ermeniler, şanlı Rus Ordusu saflarına girmek için aceleyle tüm ülkelerden, Rus Ordusuna hizmet etmek için geldiler... Bayraklarımızı serbestçe Çanakkale ve Boğaz içinde sallayalım, buranın halkları Ermeni olacaktır. Haydi yeni bir yaşam için diriliş ve Türkiye'de İsa'ya inanan Ermeni halkının ....
Nicholas II of Russia
15 Aralık tarihinde Ardahan Harekâtında Alman Yarbay Strange komutasındaki Osmanlı güçleri Arduch şehrini ele geçirdi. Yarbay Stange güçlerinin amacı Rusların dikkatini dağıtmak ve operasyonları ile Rus planlarını bozmaktı. İlk görevi Çorok bölgesinde oldu. Bu birime isyankâr Adjars tarafından yardım edildi. Daha sonra Enver Paşa Sarıkamış Savaşı'nı desteklemek için bu gücün planını değiştirdi. Bu güce Sarıkamış Harekâtı'nı destek amaçlı Rus geri destek bağlantısını oluşturan Kars hattını kesmesi emredildi. Bu güç emredildiği gibi 1 Ocakta Ardahan'a ulaştı.
22 Aralık tarihinde 3. Ordu Kars için emir aldı. Bu emir Sarıkamış Harekâtı'nın başlangıcı oldu. 3. Ordu ilerlemesi karşısında Vali Vorontsov Rusların Kafkasya Ordusunu geri çekmeyi planladı. Ancak General Yudeniç, Vali Vorontsov'un çekilme emrini dinlemedi ve Sarıkamış'ı savunmak için kaldı. Enver Paşa 3. Orduyu kendi komutasına aldı ve Rus askerlerine karşı savaşa girdi.
1915
1915, Hasankale Müslüman mülteci
6 Ocak, Sarıkamış Harekâtında 3. Ordu karargahı ateş altında kalır. Hafız Hakkı geri çekilme emri verir. 7 Ocak, 3. Ordunun kalan güçleri Erzurum yolunda geri yürüyüşü başladı. Enver Paşa yenilgiden sonra komutanlığı bırakarak İstanbul'a döndü. Ermeni Gönüllü Tugaylarının Rus kuvvetlerinin başarısında önemli etkileri olmuştur. Kritik zamanlarda Osmanlı cephe hareketlerine meydan okudular: "Osmanlının gecikmesi Sarıkamış etrafında Rus Kafkas Ordusuna yeterli kuvvet konumlandırmak için zaman kazandırmıştır." 18 Ocak, Yarbay Strange Ardahan Cephesi'nde ilerleyerek savaş öncesi sınırlara 1 Mart 1915 tarihinde dönülmesini sağladı.
Şubat'ta Genel Yudeniç Sarıkamış'ta kazandığı zafer için övgü kazandı. Aleksandr Myshlayevsky'nin yerine Rus Kafkas birliklerinin komutanlığına terfi etti. Aleksandr Myshlayevsky bölgeden çekildi. Müttefikler (İngiltere ve Fransa) Batı Cephesi'nde üzerlerindeki baskıyı hafifletmek için Rusya'dan yardım istediler. Rusya da bir deniz saldırısı ile Kafkaslar'da üzerindeki baskıyı azaltmak için Müttefiklerden yardım istedi. Karadeniz'deki operasyonlar Rus kuvvetlerine güçlerini yenileme şansı verdi. Çanakkale savaşı Osmanlı başkentini ele geçirme amaçlı olarak yapılsa da bu operasyonun Kafkasya'daki Rus kuvvetlerine büyük yardımı oldu. 12 Şubat'da 3. Ordu komutanı Hafız Hakkı Paşa, tifüs hastalığından öldü ve Tuğgeneral Mahmut Kamil Paşa onun yerine atandı. 3. Ordu cephe gerisi ayaklanmalarla uğraşıyordu. 27 Şubat Adilcevaz’daki Ermeniler 30 kadar Siirtli askerin Arin köyünde geceyi geçirmelerine silahla karşı çıktılar.[4] Çıkan çatışmada Van'ın Erciş’teki jandarma müfrezesi ile karşılık verildi.[4] Çatışma sonucunda Adilcevaz'daki bu Ermeni güçleri yelkenli gemilerle Van Gölü’ne açılarak kurtuldular.[4] 27 Şubat itibariyle Osmanlı ordusundaki Ermeniler silahsızlandırılıp cephe gerisi birimlere aktarıldı.
Mart ayında stratejik durum istikrarlı idi. Ruslar güneyde Eleşkirt, Ağrı ve Doğubeyazıt şehirlerini ellerinde tutuyordu. Oralarda küçük çatışmalar vardı. Osmanlıların bütün Doğu Anadolu bölgesinde güvenliği sağlamak için yeterli güçleri yoktu. 1. ve 2. Ordulardan 3. Orduya gelen takviyeler bir bölüğü geçmemekteydi. Gelibolu Osmanlı kaynaklarını eritmeye başlamışdı.
20 Nisan 1915, Van şehrinde Ermenilerin savunma hattı
15 Nisan Rus Kafkas Ordusu komutanlığı ellerindeki esirleri cepheden Rusya içindeki esir kamplarına taşımaya karar verir. Esirlerin taşınması için tren kullanılır. Ama esir vagonları içindekiler ile unutulur.[5] Vagonlar bir kaç hafta yolculuktan sonra kilitleri açılınca çoğu açlıktan ve havasızlıktan boğularak ölmüş esirlerle karşılaşırlar.[5]
20 Nisan günü Van kentinde ayaklanma başladı. Ermeni isyancıları 300 tüfek ve 1.000 tabanca ile 1.500 gönüllü Ermeni ile 30.000'i bulan Ermeni Vanlılar ve 15.000 Ermeni mültecinin korunmasını üstlenmiştir. Van Valisi’nin daha önceki yardım çağrılarına cevaben Bitlis’te bulunan Kâzım Bey komutasındaki birkaç tabur Van’a gönderilir. General Yudeniç onlara destek olmak için üç haftadan fazla süren çatışmalardan sonra döndü. Käthe Ehrhold Van'daki ayaklanmada Ermeni köylülerini korudu. General Yudeniç saldırı planlamasında Van şehrine bir bölük ayırdı. Bu askerler General Trukhin'in komutası altında olan Baykal Kazakları ve bir Ermeni gönüllü tugayından oluşmaktaydı. Osmanlı güçleri ile çatışsan Ermeni halkı rahatlatmak için bir kanat olmuştur.
24 Nisan tarihinde Dahiliye Nezaretince, o zaman Dahiliye Nazırı olan Mehmed Talat Paşa tarafından, Ermeni Komite merkezlerinin kapatılması, elebaşılarının tutuklanması ve her türlü belgelerine el konulması kararı alındı. Bu karar s:Ermeni faaliyetleri - Resmî Yazışma (24 Nisan 1915 Kararları) bütün vilayetlere iletildi. Bu karar üzerine devlet aleyhine faaliyette bulunmak suçundan İstanbul'dan başlayarak diğer merkezlerdeki Ermeni liderler tutuklanmışdır.
27 Mayıs Tehcir Kanunu ile savaş bölgesinden başlayarak diğer merkezlerdeki Ermeni halk bölge dışına taşınır.
6 Mayıs'ta, Ruslar ataklarını iki ana koldan gerçekleştirdi. Kuzeyde Rus güçleri Tortum Vadisi yoluyla Erzurum'u amaçlasa da Osmanlı 29. ve 30. Tümenleri bu saldırıyı durdurmayı başardı. Osmanlı X. Kolordusuna karşı Rus kuvvetleri saldırdılar. Güney kanadında Osmanlılar başarılı değildi. Bu başarısızlıkta, Mirliva Halil Paşa'nın Bitlis ve çevresinde konuşlanan güçlerini daha önce İran Cephesi'ne taşımasıyla bu kanatta bir boşluk yaratmasının da payı vardı ve Rusların ilerlemesi kolaylaşmıştı.[4]11 Mayıs'ta Malazgirt şehri düştü. 17 Mayıs günü, Rus kuvvetleri Van şehrine girdi. Osmanlı kuvvetleri geri çekilmeye devam etti. Bu arada Ermeni isyanları tedarik hatlarını kesiyordu. Savaş hattı müdafadan sathı müdafaya değişmişti. Rus güney kanadı Van Gölü çevresine geldiğinde Osmanlılar son derece savunmasız idi. Burada sadece 50.000 asker ve 130 topçu 600 kilometrelik bir hattı korumak zorunda kalmışdı. Rusların üstünlüğü kesindi. 21 Mayısta General Yudeniç Van şehrine geldi. Şehir ve kalenin anahtarları Ermeniler tarafından kendisine sunuldu. General Yudeniç daha önce kurulan Ermeni geçici hükümetini onadı. Bu hükümetin başına Van Valisi olarak Aram Manougian atandı. Van güvene alınınca General Yudeniç mücadeleye yaz boyunca Van Gölü'nün batısında devam etti.
27 Mayıs tarihinde "Tehcir Kanunu" olarak bilinen, asıl adı "Savaş zamanında hükümet uygulamalarına karşı gelenler için asker tarafından uygulanacak önlemler hakkında geçici kanun" kabul edilmiştir. Erzurum, Van ve Bitlis vilayetlerinde bulunan Ermenilerin, Musul'un güney kısmı, Zor ve Urfa sancağına; Adana, Halep, Maraş civarında bulunan Ermeniler ise Suriye'nin doğu kısmı ile Halep'in doğu ve güneydoğusuna nakledilmesi planlanmıştır.
Temmuz 1915, Van Ayaklanması'ndan sonra Van şehrinde toplanan 250,000 Ermeni Göçmen Osmanlı Ordusu'nun Haziran atağıyla Rus Ordularının önünde Kafkasya'nın içine göçe başladı.[6]
6 HazirandaArapkir Ermenileri tehcir edildiler. Fırat kıyısında Arapkir’den çıkan kervanlar kurşunlandılar. 7 HazirandaErzincan ve Akn şehirlerinde, 10 HazirandaMardin şehrinde, 11 Haziranda Khotochur şehrinde, 14 Haziranda Erzurum'da, 22 HazirandaKayseri'de, 26 HazirandaHarput, Trabzon, Merzifon ve Samsun'da, 24 HazirandaŞebinkarahisar tehciri başladı. Haziran başında da Şebinkarahisar Ermeni milis güçleri tarafından ele geçirildi. Hızla şehrin çoğunu dışarı sürdüler ve şehri Osmanlı askerlerine karşı kale yaptılar. Birkaç Müslüman öldürüldü. Ancak, Osmanlı birlikleri kaleye saldırdı. Müslüman köylüler silahlanarak Şebinkarahisar yakınlarındaki kırsalda Ermeni milislerini öldürdü.
19 Haziran tarihinde, Ruslar bir ileri atak daha başlattı. Bu atak, daha önce ele geçirdikleri Van Gölü çevresinde kuzeybatı yönüne doğru idi. General Oganovski komutası altında Ruslar Malazgirt tepelerinin batı tarafı içine bir saldırı başlattı. Ruslara karşı hiç ummadıkları Osmanlı IX. Kolordusu şaşırtma amaçlı bölgeye gelmişti. Ancak Ruslar IX Kolordunun 17. ve 28. bölümler ile de Muş için ilerlemekte olduğunun farkında değildi. 1. ve 5. Seferi Kuvvetler Rus saldırgan kuvvetleri üzerine gitti. Bu arada Tuğgeneral Abdülkerim Paşa'nın komutası altında kurulan "Sağ kanat Grubu" güneye doğru konumlandırılmıştı. Doğrudan Enver Paşa'ya bağlı Abdülkerim Paşa büyük bir süpriz yapacakdır ve kuvvetleri Malazgirt'te Rusları yenecektir. General Oganovski bu olaylar sonucu Adilcevaz’a geri dönmek zorunda kaldı. Ahlat’a doğru ilerlemesinin önü kesilmiş oldu. Generali Nazarbekov (Nazarbekiyan) ve Tatvan’da bulunan General Şarpantiye, bu kuvvetler karşısında fazla dayanamamış ve Adilcevaz’a doğru geri çekilmek başladılar.
Adilcevaz’da bulunan ve Nazarbekov’un komuta ettiği Rus birlikleri, diğer Rus birlikleriyle beraber Adilcevaz’ı terkederek Van’a doğru geri çekildiler.
1915 29 Eylül, Urfa Ermeni ayaklanmasındaki güçlerden bir bölüm.
29 Eylülde Ermeni grupları ve yerel Ermeni ihtilalciler Urfa'da ayaklandılar. Şehrin Ermeni yönetimi yerel jandarma güçlerine karşı saldırılar düzenlendiler. Müslüman evleri yakıldı ve Müslüman sivilleri öldürdü. Urfa isyanında 3. Ordunun Osmanlı birliklerini bölgeye aktarması gerekiyordu, şehirdeki makineli tüfek ile silahlı isyancıları yenilgiye uğratmak zordu. Ermeni milislerin yenilgisinden sonra 2.000 Ermeni Urfa'dan Musul'a ağır koruma altında gönderildi.
24 Eylül günü, büyük Dük Nicholas Kafkasya'daki tüm Rus kuvvetlerinin başına terfi edildi. Bu terfi onu Rus Kafkas Ordusunun başında olmaktan çıkardı. Onun yerine General Yudeniç Rus Kafkas Ordusunun başına geçti. Yudeniç yeni görevinde Rus Ordusunu yeniden düzenlemeyi ilk işi olarak ele aldı. Bu yüzden Ekim-Kasım-Aralık aylarında bu çephe sessizdi.
1915 yılının sonunda, Rus kuvvetleri 200.000 erkek ve 380 adet topçu seviyeyesine ulaştı. Ocak 1916 itibariyle, Osmanlı kuvvetlerinin bu cephede 126.000 erkek, ama sadece 50.539 mücadele gücü vardı. 3. Ordunun elinde 74.057 tüfek, 77 makineli tüfek ve 180 topçu vardı. Kafkas Osmanlı güçleri kuvvet olarak kağıt üzerinde büyüktü ama gerçekte bu kuvvetlerin hepsi savaçacak durumda değildi. Osmanlı Yüksek Komutanlığı bu dönemde Kafkasya Cephesi'ndeki kayıpları telafi etmede başarısız oldu. Gelibolu savaşı tüm kaynakları emmişti. Ek olarak bu cephedeki 1. ve 5. Seferi Kuvvetler Mezopotamya'ya konuşlandırıldı. Bunda Enver Paşa'nın 1916 yılında diğer cephelerdeki duruma bakarak Kafkas Cephesi'ne ikincil öneme sahip olduğuna karar vermesi etkili olur. Enver Paşa bu analizini 1918 de tekrar değiştirecekdir. Osmanlılar Rusların 1916 yılında saldırı yapmayacaklarını tahmin ediyorlardı. Bu varsayımın yanlış olduğu ortaya çıktı. 1916 yılında çok büyük toprak kaybedeceklerdir.
1916
Murad Sebastia ve milisleri 1915'de Sivas çevresinde 1916' da Erzincan Savaşı ve 1918 de Bakü Savaşı'na katıldı.
Ruslar Kafkasya'daki yeniden düzenlenmiş ve güçlenmiş kuvvetleri ile taarruza geçtiler. Ocak ayı başında General Yudeniç gizlice güclerini Erzurum kalesine doğru yönlendirdi. Kış dünyanın bu bölgesinde askeri faaliyet için normal bir zaman olmamaktadır. 1914 yılında şiddetli soğuk ve kötü yollar büyük ölçüde 3. Ordunun Sarıkamış'ta imhasına katkıda bulunmuştur. General Yudeniç 1916 yılı kışını sürpriz bir fırsat olarak algıladı. Bu haraketin ilk ayağında 10-18 Ocak tarihinde Osmanlı ön kuvvetlerinin bir bölümünü Köprüköy Savaşı (1916) ile yok edecektir.
23 Ocaktan itibaren Ruslar Trabzon dolayında kıyı saldırılarını yoğunlaştırdılar. 17 savaş gemisinin desteklediği bu saldırılar sonunda Osmanlı birlikleri geri çekilmek zorunda kaldı. Osmanlının bu cepheye deniz yoluyla takviyesi kesilmiş oldu.
3 Şubat tarihinde General Chernozubov Adilcevaz’ı ikinci defa işgal etti.[4] 15 Şubatta Erzurum Muharebesi (1916) ile Ruslar asıl güçlerini gösterecekdir. 16 Şubatta Mahmut Kamil Erzurum şehrinden geri çekilmeye başlar. Osmalı ve Rus güçlerinin arasındaki farkın yeterince büyük olmaması nedeniyle Yudeniç'in planı anahtar saldırıyı cephenin zayıf kesimlerinde yoğunlaştırdı. Bu yüzden Osmanlı savunma merkezine karşı saldırı büyük değildi. Ruslar atlı birlikleriyle Kara-gobek ve Tafet kalelerini aldı.
Şubatta Mehmet Vehib Kaçı Paşa 3. Ordunun başında bulunan Mahmut Kamil Paşa yerine geçer. Mahmut Kamil Paşa ise Harbiye Nezareti’ndeki görevine döner.
Rus Ordusu donanmanın desteğini de alarak 24 Şubat'da Rize'yi işgal ettiler. 3 Martta Trabzon'a bir kolorduyla ilerlediler. 3. Ordu, Kemah-Refahiye-Tirebolu hattına çekildi. Of sınırına dayanan Ruslara karşı Baltacı Deresi'nde yöre halkından oluşan kuvvetlerin de yardımıyla Osmanlı askeri birlikleri savunma yaptılar. 15 Mart'da Of ilçesi sınırında Rus ordusunu 20 gün durdurmayı başaran Osmanlı birlikleri, Rusların denizden ve karadan saldırılarının yoğunlaşması ve bu arada hiçbir yerden destek gelmemesi sonucu geri çekilince, Of Rusların eline geçti. Daha sonra Sürmene işgal edildi ve Ruslar Trabzon kapılarına dayandı. 18 Nisan 1916'da Trabzon Rumlarından bir heyet, Osmanlı Birliklerinin 15-16 Nisanda şehri boşalttığını işgal kuvvetleri komutanı General Lyhkov'a bildirerek kendisini şehre davet etti. Erzurum Caddesinden Belediye Meydanına giren işgal kuvvetleri şehri teslim aldı. Göç edemeyerek şehirde ve köylerde kalan Müslüman halk mağdur bırakılmış, işkence görmüştür. Özellikle yerli azınlıkların bu eylemlerde yer aldığı ve yağmalama yaptığı öne sürülmüştür.
Mart 1916'da Bitlis, Muş, Van, Hakkari de Ruslar tarafından işgal edildi. Rus saldırısı sırasında özellikle Rus ordusunda bulunan Ermeni askerler girdikleri köy ve kasabalarda Müslümanları katletmiş, evleri yakmış, eşyalarını ve yiyeceklerini ellerinden almış olduklarından, Müslüman halkın elinde hiçbir şey kalmamış ve büyük bir yiyecek ihtiyacı doğmuştu.
Mustafa Kemal Bitlis'de
Rus güçleri Bitlis önüne geldiler. Bitlis in düşmesi Doğu Anadolu’yu Güneydoğu Anadolu’ya ve Bağdat-Halep’e bağlayan geçitin kaybedilmesi olacağından Istanbul süratle çare aramaya başlamışdır.[4] Istanbuldaki Savaş Kurmayı Edirne’de bulunan 2’nci Ordu’nun bu bölgeye sevk etmeye karar verdi. Çanakkale Bölgesinde bulunan 2. Ordu Kazım Karabekir komutanlığında bu cepheye kaydırıldı. 2. Ordu cephe düzenini alıncayakadar 3. Ordunun savunmada kalması emredildi. 3. Ordu bu dönemde gerekli hazırlıkları yapmaya başlamıştı.
10 Mart 1916'da Edirne'den Diyarbakır'a kaydırılan 16. Kolordu'nun komutanı olarak atama emrini alan Mustafa Kemal 15 Mart 1916'da bu cephede göreve başladı.
31 Mayıs'da 3. Ordu Tercan doğrultusunda taarruza geçti. Tercan geri alınmışdır. Bu güç Bayburt bölgesinden Of yönüne ilerleyerek Rus kuvvetlerini geri çekilmesini sağlar.
3 Temmuz'da Rus ordusu genel bir taarruza geçti. Bu taruzda amaçlarından birisi Bayburt bölgesindeki Osmanlı kuvvetlerini yok etmekti. Bu amaçla Of yönüne doğru ilerlemişdir               3. Ordu bu kanattaki kuvvetlerini Gümüşhane ve Kelkit hattına geri çekilerek birimlerini korumuşlardır. Bu geri çekilmeyle 16 Temmuz'da Bayburt Rusların olmuşdur. 3. Ordunun 9. Kolordusu kanatların boşalmasıyla ileride kalmışdır. Bu Kolordu da geri çekilmiştir. Yaratılan boşluktan yararlanan Ruslar, Çardaklı boğazına kadar sarktılar. 25 Temmuz 1916'da Erzincan Rusların eline geçmiştir.
5. Ağustos'ta General Nazarbekov Mustafa Kemal'in kuşatmasindan altinda kalmamak için Bitlisi terk etti. 7 Ağustos'da Muş ve Bitlis Ruslardan kurtarıldı. Bu birliklere daha sonra Tatvan, Ahlat, Adilcevaz’ın da doğru taarruza devam etmelerini emretmiştir.[4] General Nazarbekov zaman kazanmak için Tatvan'ı bırakmak ve Ahlat yönünde çekilme kararı aldı. Bu kararıyla Muş vadisini Mustafa Kemal'e bıraktı. Osmanlı 8’inci Piyade Tümeni ve Milisleri Rahva Ovası’ndan daha ileriye gidilemedi. Bu amaç başarılamamışdır.[4]
Eylül sonlarında, Osmanlı saldırısı sona erdi. Nazarbekov geri çekilen kuvvetlerinin ardından Tatvan ve Muşu geri aldı, ama kış yaklaşırken Bitlis için mevcut güçü yoktu. Osmanlı atağın maliyeti 2 Ordu ya 30.000 ölü ve yaralı. Ruslar kendi çizgileri güçlendirmek amacı ile bir counteroffensives ile bu yeni çizgide atağa gecsede yanıt Osmalılarınki kadar güçlü değildi.
Ekim-Aralık dönemi Osmalı Ordusunun bu cephede organizasyonel ve operasyonel değişiklikleri ile geçti. Ruslar bu dönemde sessiz kaldı. Eylül ayından başlayarak Rus Devrimine kadar Rus Deniz Kuvvetleri Karadeniz üzerinde hakimiyetlerini kuracakdır. 1916 kışı son derece sert geçmekteydi ve mücadele yapılması neredeyse imkansız idi.
1917
 
Rus Ordusu geri çekilirken Osmanlı askerleri ölü Müslüman halkı gömüyordu
1917 yılı başına gelindiğinde koşullar daha da ağırlaştı. Edirne'den Diyarbakır'a taşınan 2. Ordu ilk günden başlayarak bölgenin doğasıyla savaşmaya başladı. En büyük sorunlar ikmal zorlukları yüzünden erzak yetiştirilemesi, bulaşıcı hastalıklar, sağlık malzemesi ve teçhizat noksanlığı ve askerlerinin cephe gerisinde ölmeye başlamasıydı. Rus Ordusu ağır kayıplarını takviye kuvvetleriyle kapatmış, hatta mevcudunu arttırmış, güçlerini 2. ve 3. Ordu mevzilerinin karşısına yerleştirmişti. Şubat ayında Ruslar bu cephede yeni bir saldırı için planlarını hayata geçiremediler.
23 Şubatta Rusya'da Şubat Devrimi ile başlayan sorunlar Rus ordusundaki disiplini hissedilir derecede bozmuştu. Rusya İmparatorluğu'nda Devrim'den sonra Transkafkasya'da iktidar Özel Transkafkasya Komitesi'e geçmişti. Mart ayında yaşanan küçük çatışmalarda Rus askerlerinin savaşmak istemedikleri ve silahlarını bıraktıkları görülüyordu. Bu gerçeğe karşın Rus Kafkas güçleri halen üstün durumdaydı. Ama Şubat Devrimi Rus askeri operasyonlarını bütün cephelerde durdurmuştur. Bahardan itibaren durum kötüleşir, hijyen ve gıda kaynaklı sorunlar ve tifüs salgını Rus Kafkas ordusunu yıpratır.[7]
8 Martta yapılacak "taarruz planı" doğrultusunda 2 nci ve 3 ncü Orduların sevk ve idaresi Ahmet İzzet Paşa'ya verilmiştir. Mustafa Kemal, 2. Ordu Komutanlığı'na 7 Martta ekâleten, 16 Martta ise asaleten atandı. 3. Ordu Komutanı Vehip Paşa Ahmet İzzet Paşa'yla fikir ayrılıkları nedeniyle ayrılmış, yerine Fevzi (Çakmak) Paşa vekaleten getirilmişti. 2. Ordu ve 3. Ordu birlikte bir Ordular Grubu yapısına getirildi. Kağıt üzerinde yapılan bu değişikler cepheden bakıldığında, 3. Ordunun neredeyse erime seviyesine gelmiş olmasından ve 2. Ordunun Çanakkale'de ağır kayıplara uğramasından dolayı, iki ordunun ortak güçleri savaş başlangıcındaki tek bir ordunun seviyesine erişememekteydi. Bu gruba "Kafkas Ordular Grubu" ismi verildi.
8 Temmuzda 2. Ordu Komutanı Mustafa Kemal, Yıldırım Ordular Grubu'nun 7 nci Ordu Komutanlığına atandı. 2. Ordu Komutanlığı'na Fevzi Paşa getirildi. 3. Orduya Vehip Paşa aslen atandı.
Bölgedeki Rus askerleri artık ihtiyaçlarını köylülerin kaynaklarını yağmalayarak sağlamakta idi. Bu dönemde Kafkas Cephesi Genelkurmay Başkanı Przhevalskii parçalanmayı yavaşlatmak için ordusu içindeki ulusal Ermeni ve Gürcü kuvvetlerinin yeniden düzenlenmesini emretti.
Rusya'da 11 Kasım 1917'de Ekim Devrimi ile Rusya'da egemenliğin Bolşeviklerin eline geçmesi sonucu Tiflis'te Gürcü, Ermeni ve Azeri temsilcilerinden oluşan Bolşevik karşıtı Transkafkasya Komiserliği, Transkafkasya Sejmi (Meclisi) karma hükümetini kurdu ve Bakü dışında tüm Transkafkasya'da egemenliği ele aldı. 2 Kasım 1917 tarihinde Bakü'de Bakü Sovyeti hükümeti kurulmuştu.
18 Aralıkta Osmanlı Devleti Erzincan Mütarekesi'ni imzaladi. Bu imza ile Transkafkasya Sejmi'ni tanıdı[8],
1917 sonlarında Gürcüler Posof-Kobliyan tarafında, Ermeniler de Erzurum-Kars-Ardahan tarafında faaliyetlere başlamıştı. Devrim sonrasında Rus birlikleri bölgeden ayrılırken silahlarını Ermeni ve Gürcüler'e dağıtarak Osmanlı ile mücadeleyi onlara bırakmışladır. Fevzi Paşa'nın anılarında yazdığına göre kışın başına kadar Rusya en az 100,000 asker kaybetmişti ve cephe gücü 250,000'e düşmüştü.[9]
 
 
 
 
1918
1918 Mayıs ayında başlayan Osmanlı Ordusunun ileri harekâtı
Ocakta Transkafkasya Komiserliği Tiflis'te oluşturulan Transkafkasya Sejmi'ni yasama organı olarak ilan etti. Osmanlı devleti Gürcü ve Ermeni temsilcileriyle sınır ihtilaflarını çözemedi.
11 Şubatta genel hareket emrini alan 3. Ordu, bir koldan Kafkasya üzerine ilerlerken, diğer koldan Trabzonlu Albay Hamdi (Pirselimoğlu) Bey komutasındaki 37. Tümen ve Giresun'dan 123. Alay ile takviye edilerek Trabzon üzerine yola çıktı. Bölgedeki çeteleri de temizleyerek ilerleyen birlikler, 15 ŞubattaVakfıkebir'i, 18 ŞubattaAkçaabat'ı geri aldı. Birkaç gün içinde çevreyi kontrol altına alan Osmanlı birlikleri 24 Şubatta Trabzon'a girdi.
2 Mart'da Antranik Erzurum Merkez Komutanlığını üzerine aldı. İlk günler ordusunda düzen yaratmaya gayret etti, ancak Osmanlı birlikleri Erzurum’a yaklaştıkça askerleri katliamlara başladı. 12 Mart'da Osmanlı orduları Erzurum’a girerken kaçan ermeni askerleri arkalarında harap olmuş bir şehir, kadın, çocuk, ihtiyar çok sayda ölü bırakmışlardır.[10]
3 Mart'da imzalanmış olan Brest-Litovsk Antlaşması ile o dönemde Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti içerisinde yeralan Kars, Ardahan ve Batum Osmanlı devletine verilmişti. Gürcü tarafı buna yoğun tepki göstermiştir. Daha sonra 28 Martta 3. Ordu harekâtı üzerine Gürcüler de antlaşmayı tanımak zorunda kaldı. Bu arada Ali İhsan Paşa komutanlığındaki bir Osmanlı Ordusu, 23 Martta Adilcevaz'ı[4] ve 2 Nisan'da da Van'ı işgalden kurtardı.
Ermeni güçleri Mart Olaylarında Azerilere ateş ederken
30 Mart - 3 Nisan tarihleri arasındaki Mart Olaylarında Bakü şehri ve civarında Bakü Sovyeti ve Ermeni Devrimci Federasyonu kuvvetlerinin Müsavat Partisi ve Kafkas Süvari Tümeni (Dikaya Diviziya) arasında meydana gelen çatışmalar sırasında Azeri sivillere yönelik katliam raporlanmış, Azeri ve diğer müslüman halk mensuplarından 3.000 ila 12.000 kişinin öldürüldüğü aktarılmıştır.[11]
22 Nisanda Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan topraklarında federatif bir yönetim altında Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti kuruldu. Osmanlı Ordusu taarruzu karşısında Transkafkasya Demokratik Federatif Cumhuriyeti'nin nasıl bir politika izlemesi gerektiği konusunda fikir ayrılığı yaşandı. Gürcü ve Ermeni temsilciler silahlı mücadele kararı verirken, Azerbaycan temsilcileri dostane politika izlenmesinden yana idi.
24 Mayıs'dan başlayarak Ermenilerle Karakilise Muharebesi (1918), Sardarapat Muharebesi ve Baş Abaran Muharebesi yapıldı. 31 Mayıs'ta barış antlaşması imzalandı.
8 Haziran tarihinde imzalanan Osmanlı Devleti ile aralarında Azerbaycan Milli Şurası da bulunan yeni Kafkasya devletleri arasında Batum Antlaşması'ndaki 'dostluk ve karşılıklı yardım' maddesi gereğince Osmanlı Devleti, gerektiği takdirde Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’ne silahlı yardım yapmayı kabul etti. Bu anlaşmaya itiraz eden Ermenistan Ordusu komutanlarindan General Andranik Ozanyan hükümette olan Taşnak partisine kızıp istifa etmiş ve güçleri ile bu bloktan ayrılmıştır.
10 Haziran 1918, Batum saldırısında da askerleri Osmanlı tarafından tutsak alınan Alman kumandan.[12]. Almanya resmi bir tehdit ile Osmanlıdan desteklerini çekeceklerini iletti.
Kafkaslardaki Türk ve Müslüman halkına yönelik katliamların durdurulması için Azerbaycan Milli Şurası'nın Başkanı Mehmed Emin Resulzade Batum Anlaşmanın 4. maddesine uygun olarak Osmanlı Devleti'nden askeri yardım istedi.[13][14] Fakat Almanya, Filistin Cephesi'nde hayati önemde çarpışmaların yapıldığını öne sürerek, Azerbaycan’a askeri yardım yapmasına karşı çıktı. Enver Paşa bu sıkıntının aşılabilmesi için kardeşi olan Nuri Paşa'nın komutanlığında, Azeri ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti vatandaşı Dağıstanlı gönüllülerden oluşan Kafkas İslam Ordusunu planladı.
Haziran ayında Kafkas İslam Ordusu Osmanlı devleti ile Azeri ve Dağıstanlı gönüllülerinin katılımıyla oluşturdu.[15]Mürsel Bakü komutasındaki Beşinci Kafkas Piyade Tümeni de bu ordunun ana omurgasını oluşturdu. Kafkas İslam Ordusu Gence yönüne doğru yer yer çarpışarak ilerlerken, Ali İhsan Paşa komutasındaki bir birlik de Van'dan yola çıkıp başka bir kol harekâtıyla İran'a girdi ve 8 HazirandaTebriz'i aldı.
Azerbaycan'da ilk savaş Gence'deki Ermeni mahallesinde silahları toplarken çıktı.
Azeri ve Osmanlı Askerleri Bakü'de
15 EylüldeBakü Muharebesi ile Kafkas İslam Ordusu Bakü'yü aldı. Bu savaşta 1130 Osmanlı askeri çatışmada öldü. Bu sırada Eylül Günleri'de 10.000 ila 20.000 etnik Ermeni öldürülmüştür.[16][17] Bu katliamın, 1918 Martında Taşnaklar ve Bolşeviklerin yerli Azerileri öldürdüğü Mart Olayları'nın misillemesi niteliğinde olduğu iddia edilir.[17] Bakü'nün Ermeni ve İngilizlerden kurtarılmasının ardından yeni Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti’nin başkenti Gence'den Bakü'ye taşındı.
Ekim, Bakü'nün Ermeni, Bolşevik ve İngilizlerden kurtarılmasının ardından bir Osmanlı müfrezesi de kuzeye ilerleyip ekim başında Derbent'e girdi ve Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti'ne askeri destek verdi.
30 Ekim'de imzalanan Mondros Mütarekesi uyarınca Osmanlı ordusu işgal ettiği Kafkasya topraklarını bırakarak 1914 sınırına geri çekildi. Kafkas İslam Ordusu'na dönüş emri verildi ve 28 Aralık tarihinde geri dönüş başladı.
Sonrası
Mondros Mütarekesi sonrasında Kafkas İslam Ordusu'nun askeri kısmının çoğu Doğu Anadolu'ya döndüğünde 15. Kolordu'ya katıldı. Daha sonra komutanlığına Kâzım (Karabekir) Paşa'nın atanacağı bu ordu, Kurtuluş Savaşı başladığında gerek asker sayısı, gerek silah, mühimmat ve teçhizat açısından en hazır kuvvet olacaktı.
Kayıplar
Bu cephede savaş sona erdiğinde Doğu Anadolu ve Kafkasya’da 1,200,000 Müslüman göçmen durumuna duşmuşdu.[18] Doğu Anadolu’da 1,000,000 Kafkas Müslümanlardan Anadoluya gelen 130.000 sivil halk hayatını kaybetmişdir.[18] Yolda salgın hastalık, açlık, sefalet ve Ermeni çeteleri yüzünden kırılınlar tahmini olarak eklend'p'nde ölü miktarı 2,5-3 milyon arasında delişmektedir.[18] Müslümanların Van ilinde  % 62’si, Bitlis ilinde % 42’si, Erzurum ilinde % 31’i, Diyarbakır ilinde ise % 26’sı ölmüştür.[18]
İltilaflı Topraklar
17-18 Ocak 1919'da Kars'ta yapılan kurultayda Kars-Ardahan ve Posof'lu aydınlar da Ermeni-Gürcü hareketini engellemek için geçici bir hükümet kurmuşlardır. Fakat bu hükümetin faaliyetleri İngilizler tarafından hemen engellenmiş ve üyeleri de Malta'ya sürülmüştür. Bu hükümetin dağılmasından sonra Gürcüler Azgur, Ahıska ve Duğur'da ileri gelen şahıslarla işbirliği yaparak Ahıska, Ahırkelek ve Posof'u işgal etmişlerdir. Bu dönemde 3. tümenimize bağlı taburlarla, milis kuvvetleri, Gürcülere karşı ayrı ayrı savaşmışlardır.
1921 yılında TBMM ile Bolşevikler arasında imzalanan Moskova Antlaşması ile Azerbaycan Demokratik Cumhuriyeti, Sovyetler Birliği işgaline uğrayarak yıkıldı.[19]
1920, Sovyet 11. Kızıl OrdusuErivan'da.
1921 25 Şubat, Soyvet 11. Kızıl Ordusunun Tiflis işgali.
Kültürel olgular
 
Kaynakça
  1. ^ a b Türk Tarih Kurumu. 1914-1915 YILLARI SAVAŞLARI Kafkas Cephesi'nde: Sarıkamış Savaşı (Turkce) (html). 2009-10-24 tarihinde erişilmiştir.
  2. ^ a b c d e f g Richard G. Hovannisian, The Armenian People from Ancient to Modern Times, 244
  3. ^ Erickson, Edward J. (2001). Ordered to Die: A History of the Ottoman Army in the First World War. Greenwood Publishing Group. ISBN 978-0-313-31516-9. page 97
  4. ^ a b c d e f g h i Serdar, Törehan (Temmuz 1996). Adilcevaz'ın Milli Mücadele'deki Yeri (Turkce) (html) s. ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ DERGİSİ, Sayı 35, Cilt: XII. TTK. 2009-10-24 tarihinde erişilmiştir.
  5. ^ a b Cemal Anadol, Tarihin Işığında Ermeni Dosyası, s.380 (İstanbul–1982).
  6. ^ A.S. Safrastian "Narrative of Van 1915" Journal Ararat, London, January, 1916
  7. ^ Serge, Victor, Yıl Bir Rus Devrimi'nin. Chicago: Holt, Rinehart and Winston, 1972, s. 193.
  8. ^ Kurat.,Türkiye ve Rusya..., s.464
  9. ^ Fevzi Çakmak, Büyük Harpte Şark Cephesi Hareketleri: Şark Vilayetlerimizde, Kafkasya' da ve İran'da 1935'te Akademide Verilen Konferanslar. (Ankara, 1936), s. 260.
  10. ^ Turks, Armenians and Erzurum, 1916-1918. eraren.
  11. ^ The New York Times marks a less number: "2000 killed and 3000 wounded in struggle between Russians and Mussulmans. Mussulmans and Bolshevist forces are engaged in a deadly conflict at Baku, on the Caspian Sea." Baku in flames as battle rages (Associated press) // New York Times, May 20, 1918, Monday, page 2. query.nytimes.com/gst/abstract.html?res=F50D11FC3D5A11738DDDA90A94DD405B888DF1D3
  12. ^ (Erickson & 2000 p.186)
  13. ^ Karadeniz bakip Turkun bayragina&a=Taha Akyol&ver=42
  14. ^ Kafkas İslam Ordusu'nun Bakü'yü Fethi
  15. ^ Kafkas İslam Ordusu
  16. ^ Human Rights Watch. "Playing the 'Communal Card': Communal Violence and Human Rights"
  17. ^ a b Croissant. Armenia-Azerbaijan Conflict, p. 15.
  18. ^ a b c d Hüdavendigar Onur: Milleti Sadıkadan Hayk’ın Çocuklarına s.126 ( İstanbul–1999)
  19. ^ Swietochowski, Tadeusz, Müslüman Cemaatten Ulusal Kimliğe Rus Azerbaycanı 1905-1920, İstanbul, Bağlam, 1988. s.239-240

BAK,GÖR,İNCELE.
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol